BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Balkanlar’da Müslüman Topluluklar ve Türkiye 28.04.2024 00:40 (UTC)
   
 

 

Balkanlar’da
 
Müslüman Topluluklar 

ve Türkiye

 

 

Avrupa’da 19. yüzyılın sonuna kadar, Balkan ülkelerinde ise daha uzun süre Rumeli Türklerinin Balkanlar’da yaşamamaları gerektiği ilkesi egemenliğini korumuştur. Kısacası bu dönemde bölgenin istenmeyen halkı durumunda olan Türkler, bölgeye yönelik araştırmaların çoğunda gizlenmiş ya da önemsiz gösterilmiştir. Balkanlar’da yaşayan diğer Akraba Topluluklar için de benzer şey söz konusu olmuştur. Her şeyden önce İslâm ve Müslüman topluluklar, Batılı Avrupa devletleri açısından yaklaşık 1960’lı yıllara kadar genel olarak “yabancı kavramlar” olarak kalmışlardır. Bu ülkelere yönelik göçler, Batılı ülkelerdeki Müslümanların sayısını artırınca, Batılılar her şeyden önce göç politikalarını gözden geçirmişlerdir. İlk başlarda Batılı ülkeler, kendilerine göç eden Müslümanların, bir şekilde seküler topluma uyum sağlayacaklarına ve bu yoldan eriyip gideceklerine inanmışlardır. Ne var ki 1970’in başlarına gelindiğinde, Batılı ülkeler, gittikçe siyasi anlamda aktif olan ve toplumun ayrı bir sınıfını teşkil eden Müslüman topluluklar ile karşı karşıya kalmaya başlamışlardır. Bu durum Batılılarda bir İslâm fobisinin gelişmesine yol açmıştır. Bu fobi, Amerika’daki 11 Eylül terör saldırısından sonra, daha da yükselişe geçmiştir.

 

Resmî rakamlara göre Balkanlar’da 8 milyondan fazla yerli Müslümanın yaşıyor olmasına rağmen, Avrupalılar genel olarak Tito Yugoslavya’sının dağılmasına kadar, bu Müslüman toplulukların varlığından farkında olmadıkları gibi gözükmüşlerdir. Önce Boşnakların, daha sonra Kosovalı Arnavutların kendi ulus devletlerini oluşturma yönünde örgütlenmeye başlaması, Batılıların zihinlerinde şu iki temel sorunun belirmesine yol açmıştır:

 

  1. Balkan ülkelerindeki İslâm’ın doğası nedir? Köktendinci bir İslâm Balkanlar’da var mıdır?

2.      Balkanlar’daki Müslümanlar köktendinci olmasa bile, etnik veya dini kimlikleri tanınmalımıdır? Bazı İslâm ülkelerindeki köktendinciler, Avrupa’ya sızmak üzere Balkanlar’da bulunan ve durumlarından memnun olmayan Müslümanları bir “Truva Atı” olarak kullanabilir miydi? Bu Truva Atı endişesi göz önüne alındığı zaman, 1992-1995 yılları arasında gerçekleşen Bosna Savaşı’nda, Boşnakların yaşadığı dramın karşısında Batılı ülkelerin neden uzun süre seyirci kaldıkları anlaşılmaktadır

 

Resmî verilere göre günümüzde Balkanlar’da 1 milyon 100 bin civarında Türk yaşamaktadır. Ancak bölgede yaşayan Türklerin liderlerinin ileri sürdüğü rakamlar dikkate alındığı zaman, Balkanlar’daki Türklerin sayısı yaklaşık iki milyonu bulmaktadır.[2] Türkler dışında Balkanlar’da, Türkler ile aynı tarihi, kültürü ve benzer kaderi paylaşan azımsanmayacak sayıda diğer Müslüman topluluklar da yaşamaktadır. Bölgedeki Müslümanlar ağırlıklı olarak Sunnîdir, bunun yanında Arnavutluk’ta Bektaşîler, Dobruca bölgesinde Kızılbaşlar da yaygındır.[3] Resmî rakamlara göre günümüzde Balkanlar’daki toplam Müslüman nüfusun sayısı yaklaşık 8 milyon 250 bin (bölgenin toplam nüfusunun % 12’si) civarındadır.[4]

 

Balkan ülkelerinde genel olarak nüfus sayımı sonuçlarının tümüne, yönetimin siyasî amaçlı hilesi gözüyle bakıldığı için, sunulan rakamlara tam anlamıyla hiçbir zaman güvenilmemiştir. Örneğin Yunanlı yetkililer ülkelerinde hiçbir etnik grubun veya azınlığın bulunmadığını ve Yunanistan nüfusunun saf Yunanlılardan oluştuğunu ileri sürmekle azınlıklarını inkâr etmektedirler.[5] Balkanlar’daki Müslüman nüfus hakkında kesin olarak söylenebilecek husus, Osmanlı’nın geri çekilmesiyle Balkanlar’daki Türklerin ve diğer Müslümanların Türkiye’ye doğru göçünün hızlandığı ve bu yüzden bölgedeki Müslümanların sayısının önemli ölçüde azaldığıdır. 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nin ardından zirveye ulaşan Rumeli’den Anadolu’ya doğru Müslümanların göçleri, Balkan Harbi’nin ardından da geri dönüşü olmayan bir şekilde devam etmiştir.[6] Kısacası Osmanlı’nın Balkanlar’dan çekilmesi, Hristiyan devletleri içinde kalan Müslüman azınlığını çok zor durumda bırakmıştır. Müslümanlara hep şüpheci bir gözle bakılmış, kendilerine yabancı muamelesi yapılmıştır.[7] Justin McCarthy bir çalışmasında, Balkanlar’da 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında 1 milyon 700 bin üzerinde Müslümanın öldürüldüğünü  tahmin etmektedir.[8]

 

Tanzimat reformlarına kadar Osmanlı Devleti’nin sosyal tabanı etnik kimliğe ve dile göre değil, dinî mensubiyete göre belirlenmişti. Buna rağmen Osmanlı asimile etme politikaları izlememiştir. Sultanların Balkanlar’ın gayrimüslimlerini İslama dönüştürme veya Türk olmayanları Türkleştirme gibi bir politikaları yoktu.[9] Osmanlı Devleti’ni ilgilendiren iki temel husus savaşta kullanılabilecek insan gücü ve bunlara ödenecek olan para olduğu için, fethettiği Hristiyan devletlerdeki yönetime, toplum yapısına ve ayinlere genellikle müdahale etmemiştir. Ayrıca sultan yetkilerini kullanırken sadece şeriatı değil, boyun eğdirdiği halkların örf ve âdetlerini de dikkate alıyordu.[10] Ne yazık ki Osmanlı’nın ardından Hristiyan devletlerin içerisinde azınlık konumunda kalan Müslümanlar benzer muameleyi görmemişlerdir. Müslümanlara karşı işlenen zülüm karşısında Batılı devletler genelde görmezlikten gelmişlerdir. 1877 yılında dönemin İngiltere başbakanının baş rakibi William Gladstone’nin “umarım bütün Türkler Balkanlar’dan temizlenir” şeklindeki açıklaması, Batı ülkelerinin söz konusu pasifliğini iyice açıklamaktadır.[11] Osmanlı’nın gerilemesi ve bölgede yeni ulus devletlerin kurulması, kaybedilmiş toprakların geri alınması olarak algılanmış ve Birinci Dünya Savaşı’na son veren Paris Konferansı’na kadar amaç Türkleri Avrupa’dan atmak olmuştur.[12]

 

Osmanlı sonrası dönemde yeni kurulan Hristiyan devletleri içerisinde Müslüman nüfus ikinci sınıf vatandaşı durumuna gelmiş, komünizm döneminde ise siyasî anlamda kendini pek fazla ifade edememiştir. Genel olarak Osmanlı’nın ardından yeni kurulan devletler içerisindeki Müslümanlar siyasî hayata katılmamışlardır.

 

Komünizmin çöküşünün ardından ise, 1990’ların başında, Arnavut ve Türkler hariç, daha önce sadece dinî topluluk muamelesini gören Müslümanların ayrı bir “siyasî unsur” olarak ortaya çıkmış olması, son döneme ait Balkan tarihinin en önemli olayları arasında yer almaktadır. Çok partili sisteme geçmekle, Balkanlar’daki Müslüman unsurlar etnik temele dayalı kendi siyasî partilerini kurma ve yaşadıkları ülkelerde önemli birer aktör hâline gelme fırsatını buldular. Kosovalı Arnavutların Kosova Demokratik Birliği (LDK) partisi, Boşnakların Demokratik Eylem Partisi (SDA), Makedonyalı Arnavutların Demokratik Refah Partisi (PPD) ve Bulgaristanlı Türklerin Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) buna örnek teşkil etmektedir. Komünizm sonrası düzenlenen ilk seçimlerde bu siyasî partiler temsilcisi oldukları kendi milletinden önemli ölçüde oy toplamayı başarmışlardır.[13]

 

           

Balkanlar’daki Müslümanlığın Ayrı Bir Etnik Kimlik Olarak Ortaya Çıkması

 

Osmanlı’nın Balkanlar’dan geri çekilmesinin ardından, bölgede kalan Müslümanların kimliği üzerinde yürütülen tartışmalar günümüze dek devam etmiştir. Türk olmayan kaynaklarda söz konusu Müslümanlar genel olarak Osmanlı döneminde zorla İslamlaştırılmış Slav kökenliler olarak tanıtılmaktadırlar. Türk kaynakları ise Balkanlar’daki Müslümanların kökenini Osmanlı’dan önce Balkanlar’a gelmiş olan Türk aslî boylarına dayandırmaya eğilimlidir. Örneğin birçok Türk kaynağında Pomakların kökeninin Kuman, Kıpçak veya Peçeneklere dayanmakta olduğu dile getirilmektedir.[14] Bazı kaynaklar Bulgarca’ya çok yakın olan Pomakça’nın % 30 Ukrayna Slavcası, % 25 Kuman-Kıpçakça, % 20 Oğuz Türkçesi, % 15 Nogayca ve % 10 Arapça kelimelerden ibaret olduğunu da ortaya koymaktadır.[15]

 

Türklerin Balkanlar ile asıl uzun süreli ve kalıcı ilişkileri Osmanlılar zamanında başlamış ise de, bu tür köken tartışması yürütülürken, söz konusu Türk boyları da dikkate alınmalıdır.

 

            Günümüzün Balkanlar’ında sadece Arnavutluk ve Bosna-Hersek’te Müslüman nüfus çoğunluktadır. Bununla beraber gelecekteki statüsü belirsiz olan Kosova’nın nüfusunun yaklaşık % 90’ının Müslüman olduğunu söylemekte fayda vardır. Bölgenin diğer ülkelerinde yaşayan Müslümanlar ise genel olarak etnik azınlık değil, dinî azınlık muamelesini görmektedirler. Bunun sebebi, Hristiyan çoğunluğa sahip olan bölge devletlerinin, Müslüman azınlıklarını kendi dominant milletinin kökenlerine dayandırıyor olmalarında yatmaktadır. Örneğin Bulgaristan’daki Pomaklar Bulgar kökenli, genel olarak Torbeş olarak adlandırılan Makedonya’daki Türk ve Arnavut dışı Müslümanlar Makedon kökenli, Goralı olarak adlandırılan ve ağırlıklı olarak Gora bölgesinde yaşayan Müslümanlar Sırbistan’da Sırp kökenli olarak görülmektedirler.[16] Boşnaklara gelince kendileri Hırvatlara göre Hırvat kökenli, Sırplara göre ise Sırp kökenlidir. Sırp milliyetçileri sadece Boşnakları değil, Karadağlıları da komünist dönemin “uyduruk milleti” olarak görmektedirler.[17]

 

Slav kimliğini genel olarak inkâr eden Boşnakların gittikçe, Balkanlar’ın en eski yerlileri arasında yer alan İlirlerin bir kavminden geliştiklerini savunmakta oldukları görülmektedir.[18] 1969’da Tito Yugoslavyası Boşnakları “Müslümanlar” adı altında ayrı bir “kurucu millet” olarak tanımış[19] ve 1971’deki nüfus sayımlarında Boşnaklar kendilerini bu ad altında saydırma imkânına sahip olmuştur. Sırp ve Hırvatların Boşnak kimliği üzerindeki çekişmesine son vermek için komünist lider Tito’nun Boşnakları ayrı bir etnik grup olarak tanıma kararını aldığını savunanlar mevcuttur.[20] Boşnaklar kendilerini hep Sırplardan ve Hırvatlardan ayrı bir etnik grup olarak görmüşlerdir. Sayım sonuçları da Boşnakların bu tutumunu sergilemektedir.[21] Örneğin 1948 yılındaki Yugoslavya nüfus sayımlarında kendilerini “Sırp asıllı Müslümanlar”, “Hırvat asıllı Müslümanlar” ve “etnik kimlik seçmeyen Müslümanlar” başlıkları altında saydırabilme seçeneği ile karşı karşıya kalan Boşnaklar % 90 oranında bu üçüncü kimliği seçmişlerdir.[22] Bosna Savaşı yıllarında Boşnakların en önemli siyasî, dinî ve kültürel temsilcilerini bünyesinde toplayan “Boşnyaçki Sabor”, “Müslüman” adının “Boşnak” adı ile değiştirilmesini kararlaştırmıştır.

 

Komünizmin çöküşüyle 1990’lı yılların başında dinî azınlık muamelesini gören Balkanlar’daki Müslüman topluluklar, etnik kimliklerini ön plâna çıkarmak için daha uygun bir ortam buldular. Bu konuda değişik yaklaşımların izlendiği söylenebilir: Söz konusu Müslüman topluluklardan bir kısım, daha önce tanınmış mevcut bir kimliğe ait olduğunu deklare etti; nitekim Bulgaristan’daki Pomakların ve Makedonya’daki Torbeşlerin önemli bir kısmı kendini Türk olarak tanıtmaya devam etti. Bulgaristan’ın demokratik yönetime geçmesinin arından 1992’de düzenlenen ilk nüfus sayımlarında Gotse Delçev ve Yakorudo’daki Pomakların ana dillerini Türkçe ve kendilerini de Türk olarak deklare etmeleri, bazı Bulgar milliyetçileri tarafından tepkinin gelmesine sebep olmuştur.[23] Gerçi günümüzde Pomakların önemli bir kısmının kendini hâlâ sadece Müslüman olarak tanıttığı söylenebilir. Makedonya’daki Torbeşlerin bir kısmı da 1990’ların başlarında Türkçe eğitim görmeyi talep etmiş, ancak Makedon yetkililer buna karşı çıkmıştır.[24] Burada bir parantez açmak gerekirse, Yunanistan’daki Pomakların Türk kimliği ile neredeyse tamamen bütünleştiklerini belirtmek gerekir.[25]

 

Mevcut tanınmış bir kimliği benimsemeyen Müslümanların bir kısmı ise, kökeninin Osmanlı’dan önce Balkanlar’a gelmiş olan Türk veya Arap kavimlerine dayandığını ileri sürerek, diğer etnik gruplardan bağımsız bir kimlik olarak kendini tanıtma yoluna gitti. Bu yoldan çıkarak ben Pomakım, ben Torbeşim diyenler oldu. İlginç bir şekilde Makedonya ve Kosova’daki Müslüman çingenelerin bir kısmı kendini “Mısırlı” olarak tanıtmıştır.

 

Son olarak bölgedeki Müslümanların bir kısmının komünizmin yıkılmasından sonra da din kimliğini ön plânda tutmaya ve kendini sadece “Müslüman” olarak tanıtmaya devam ettiğini belirtmek gerekir. Örneğin Sırbistan ve Karadağ’ın içine doğru uzanan ve Bosna-Hersek sınırlarına varan Sancak bölgesindeki bazı Boşnakların, “Boşnak” adının sadece Bosna-Hersek sınırları içerisinde yaşayan Müslümanlara özgü olduğunu düşünerek kendilerini eskisi gibi “Müslüman” olarak tanıttıklarını görmek mümkündür. Burada İslâm hem millî kimlik, hem de dinî kimlik olarak algılanmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi, benzer durum Bulgaristan’daki Pomakların bir kısmı için de geçerlidir.

 

Bazı kaynaklarda Pomaklar, Torbeşler ve Goralılar arasında hiçbir ayrımın yapmadığı görülmektedir.[26] Nitekim Makedonya’daki Torbeşler Pomaklar, Goralılar, Poturlar gibi isimlerle de anılmaktadır.[27] Kemal Karpat da Osmanlı Nüfusu ile ilgili çalışmasında Balkanlar’daki Müslüman nüfustan bahsederken sadece Türkleri, Arnavutları, “Bosnalıları” (Boşnakları) ve Pomakları anmaktadır.[28] Ancak Pomakların, Torbeşlerin ve Goralıların genel olarak kendilerini birbirlerinden farklı gördüklerini belirtmek gerekir. Örneğin bir arada yaşayan Torbeş ve Goralılar arasında bile bu durum gözlemlenebilir. 1991 yılında Yugoslavya’da düzenlenen en son nüfus sayımına göre toplam sayısı 45 bin civarında olan Goralılar[29] kendilerini Torbeşlerden farklı ve daha üstün görmektedirler. Goralılar geleneksel olarak genelde Torbeşler ile evlenmez.[30] Ağırlıklı olarak Makedonya’da yaşayan ve sayıları 30-40 bin civarında olduğu düşünülen Torbeşlerin ise Goralılardan farklı olduklarını söyleme eğilimleri yoktur. Bazı Goralılar kendini Boşnak olarak tanıtmaktadır.[31] Gora bölgesinin merkezi olan Dragaş köyünde imamlık yapan Yahya Mazinkar ise Goralıların Türk kökenli olduklarını savunmaktadır. İstisnai olarak kendini din açısından Müslüman, etnik kimlik açısından Sırp olarak tanıtanlara da rastlamak mümkündür.[32] Buna rağmen Sırpların Goralıları ülkedeki diğer Müslümanlar ile aynı kefeye koyduklarını belirtmek gerekir. Nitekim Kosova Savaşı sırasında Sırbistan içinde yaşayan bazı Arnavutlar dışında, birçok Goralı da Sırp aşırı milliyetçilerin saldırısına uğramıştır.[33]

 

            Balkanlar’daki Müslümanlar arasında nasıl bir birlik vardır? 1990’lı yıllarda bölgede yaşanan savaşlar, Müslümanların dinî kimliklerinden çok, etnik kimliklerine önem verdiklerini göstermiştir. Örneğin Bosna Savaşı yıllarında yok denilebilecek kadar Müslüman Arnavut Boşnakların saflarında yer almıştır. Benzer şekilde 1999’da NATO müdahalesi ile sonuçlanan Kosova Savaşı’nda çok az sayıda Boşnak Arnavutların yardımına koşmuştur. Bu kadarla kalmayıp, Kosova Savaşı ardından yükselen Arnavut milliyetçiliği yüzünden, Sırplar dışında Arnavutça konuşamayan birçok Boşnak da Kosova’yı terk etmek durumunda kalmıştır. Kısacası İslamın bir “birliktelik duygusu” oluşturmasındaki görevi, Balkanlar’daki Müslüman topluluklar arasında yükselen milliyetçilikler yüzünden geri plânda kalmaktadır.

 

 

Türkiye’nin Balkan Politikasında Balkan Müslümanlarının Yeri

 

Türkiye Cumhuriyeti Balkanlar’daki Türkler ve diğer Müslüman akraba topluluklar arasında bir din birliğini kurmayı hiçbir zaman hedeflememiştir. Ancak Türkiye Balkanlar’daki Müslümanlarla olan tarihî ve kültürel bağlarını da hiçbir zaman unutmamıştır. Balkan kökenli Türk vatandaşlarının Balkanlar’daki aileleri olan temasları, söz konusu bağların ebediyen canlı kalmasını kılan önemli faktörlerden biridir.

 

Türkiye özellikle bazı Sırplar ve Yunanlılar tarafından İstanbul, Bulgaristan, Batı Trakya, Makedonya, Arnavutluk, Sancak bölgesi, Kosova ve Bosna-Hersek üzerinden uzanan yolda Müslümanlardan oluşan ve Avrupa’nın içine doğru ilerleyen radikal bir “yeşil kuşak” oluşturmaya çalışmakla zaman zaman asılsız bir şekilde suçlanmıştır. Yunanistan’ı endişelendiren olgulardan biri, Türkiye’nin bölgedeki Müslümanlar sayesinde kendisini kuşatabileceğidir. Ayrıca Yunanistan’da, Türkiye’nin Balkanlar’daki Türk azınlığını bir dış politika aracı olarak kullandığı şeklindeki bir görüşün yaygın olduğu söylenebilir.[34]

 

Bosna Savaşı sırasında Bosnalı Sırplar Batıya “radikal İslama” karşı savaştıklarını vurgulayarak, Avrupa medeniyetini “İslâm tehdidinden” korudukları şeklindeki mesajı iletmeye çalışıyorlardı.[35] Bu çerçevede Türkiye’ye karşı da şüpheyle yaklaşılıyordu. Sırbistan’da yayınlanmakta olan Politika gazetesi 1995’te Türkiye’yi, nüfusunun çoğunluğunu Boşnakların oluşturduğu Sancak bölgesinde bağımsız bir “Sancakistan” kurmaya çalışmakla suçladı.[36] Oysa Türkiye hiçbir eski Yugoslavya cumhuriyetini kopmaya teşvik etmemiştir; ancak Yugoslavya’nın dağılmasının artık kaçınılmaz olduğunu gördüğü zaman, yeni ortaya çıkan devletleri tanımayı kararlaştırmıştır.[37] Türkiye’nin akraba topluluklar ile olan tarihî, kültürel ve dinî bağları bir gerçektir. Türkiye Balkanlar’dan gelen mültecilere sürekli kapılarını açık tutmuş ve günümüzde içinde güçlü bir Arnavut ve Boşnak lobisi oluşmuş durumundadır. Ancak bu, Türkiye’nin Balkanlar’da bir “İslâmi Kuşak” kurmaya çalıştığı anlamına gelmez. Tam tersine, Ankara Balkanlar’da etnik-dinî temelli bir politika gütmemeye özen göstermektedir.[38] Türkiye’nin neo-Osmancı emelleri yoktur.

 

Türk dış politikasının değişmeyen özelliklerinden biri Batıya yönelik olmasıdır. “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine dayalı barışçı bir dış politika izlemekte olan Türkiye, uluslar arası barış ve güvenlik çabalarının hemen hemen tümüne katılmış ve savaşçı ve yayılmacı olmadığını ispatlamıştır.

 

Türkiye kurulduğu tarihten bu yana her zaman çok sayıda güçlü komşuya sahip olmuştur. Böyle bir ülke bu komşular tarafından saldırıya maruz kalma riski ile karşı karşıya olduğu için, kendini savunma ihtiyacını mutlak olarak hisseder. Farklı bileşim ve yönelimleri olan çok sayıda ülke ile sınırdaş olan devlet genel olarak ya silâhlanarak, ya da müttefik edinerek güvensizliğini azaltmaya çalışır. Türkiye silâhlanmak yerine çeşitli iki taraflı ve çok taraflı güvenlik düzenlemesine girmiş ve bunların oluşturulmasında en aktif ülkelerden biri olmuştur.[39] Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Balkan ülkeleri ile birçok barış ve dostluk anlaşmasının imzalanmış olması bu çerçevede yorumlanabilir.

 

Cumhuriyetin kurulması ile Türkler uluslar arası sistemde statükodan memnun bir ulus olarak göründü. Bunu da Türkiye’nin çok sayıda güçlü komşuya sahip olması çerçevesinde yorumlayabiliriz. Büyük güçlüklerle elde edilen bağımsızlığın ve toprak bütünlüğünün korunabilmesi, daha doğrusu yeni kurulan devletin sonsuza kadar yaşayabilmesi için, Türkiye ya güçlü sınırlara sahip olacaktı, ya da hem doğusunda, hem de batısında kararlı bir statüko bulunacaktı.[40] Bu anlayış ile hareket eden Türkiye Atatürk döneminde Balkanlar’daki istikrara büyük önem vermiştir. İzlenen barışçı politika sayesinde dış politikadan dikkatleri uzaklaştırıp Türkiye yöneticileri ülkede köklü reformları başlatmak için gerekli zaman ve enerjiyi bulmuşlardır.[41]

 

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Yunanistan hariç, bütün Balkan ülkelerine komünizm gelmişti. O dönemde Türkiye’nin Balkan ülkeleri ile olan ilişkileri iki kutba ayrılmıştı; Sovyet uydusu durumunda olan Bulgaristan ve Romanya ile ilişkiler minimum düzeyde iken, Sovyet tehdidi yüzünden Yugoslavya ve belli bir ölçüde Yunanistan ile olan ikili ilişkilerde düzelme söz konusuydu.[42] Ancak 1950’lerin ikinci yarısından itibaren özellikle Kıbrıs sorunu yüzünden Yunanistan ile ilişkilerin bozulması ardından,[43] Türkiye Balkanlar ile pek fazla ilgilenmemeye başlamış, AB ve ABD ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha çok çaba harcamıştır.[44]

 

1990’ların başında Yugoslavya krizinin yeni patlak verdiği sıralarda, 1988’den beri süregelen Ermenistan-Azerbaycan Savaşına ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerin geliştirilmesine önem veren Türkiye’nin, Balkanlar’daki gelişmeleri daha geri plânda tuttuğu söylenebilir.

 

Türkiye’yi Balkanlar’a tekrar yönelten, İslâm dünyasının Balkanlar’daki merkezi olarak tanımlanan Bosna’da patlak veren savaş oldu. Türkiye’de Boşnaklara yardım edilmesi gerektiği şeklinde güçlü bir kamuoyu oluşmuş, diğer taraftan Batının pasif kalması da eleştiriliyordu. O yıllarda Türkiye’nin Bosna krizini istismar edip, Boşnaklar üzerinde nüfuzunu artırmaya çalışmadığını vurgulamak gerekir. Bu savaş Türkiye’nin, “Türkiye eski eğilimlerine tekrar dönüyor” şeklindeki bir algılamanın ortaya çıkmasından özellikle çekindiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bosna Savaşı’nın patlak vermesiyle, Boşnakları korumak amacıyla Türkiye’nin uluslar arası toplumdan bağımsız olarak girişimlerde bulunabileceğine dair spekülasyonlara yer verilmişe de, Türkiye sürekli BM ve AGİT şemsiyesi altında örgütlenen çok taraflı girişimlerden yana olmuştur.[45] Bosna Savaşı’nda Boşnakların aleyhine çifte standartların uygulandığını her ne kadar dile getirmişse de, Türkiye pratikte duruma bağımsız olarak müdahale etmemiş ve bütün adımları uluslar arası topluluğun adımları ile uyumlu bir şekilde atmıştır.[46] O yıllarda Türkiye’nin ısrar ettiği noktalardan biri, silâh ambargosunun kaldırılmasıydı.[47] BM Güvenlik Konseyi 1991’de Tito Yugoslavyası’na karşı silâh ambargosu kararı almıştı. Bu karar daha sonra bağımsız olan Bosna-Hersek’e de uygulanmıştır. Bosnalı Sırplara Sırbistan silâh yardımında bulunduğu için, söz konusu silâh ambargosu zaten ellerinde pek fazla silâh olmayan Boşnakların aleyhine olmuştur.

 

1990’lı yılların başında Balkanlar’da yaşanan savaşların Kosova, Arnavutluk ve Makedonya’ya yayılabilmesi ihtimali, Türkiye’yi de savaşa sokmakla tehdit ediyordu. Türkiye o yıllarda, Yunanistan ile iyi geçinemeyen Arnavutluk ve Makedonya’nın en güvenilir müttefikiydi; Makedonya’ya karşı mevcut olan ve “Makedonya” isminin kullanılmasından kaynaklanan Yunan düşmanlığı,[48] Türkiye’nin bu ülke ile yakın ilişkiler kurma kararına katkıda bulunmuştur. Diğer taraftan 1992’de Arnavutluk’ta “Demokratik Parti” lideri Sali Berişa’nın iktidara gelmesiyle, Yunanistan ile iyi geçinemeyen Arnavutluk[49] Türkiye ile olan ilişkilerini yüksek seviyeye çıkarmıştı. Atina Türkiye’nin bölgedeki bu etkinliğini “çevrelemenin” bir yolu olarak görmüştü. Türkiye ve Yunanistan’ın birbirlerini karşılıklı olarak yayılmacı olarak algıladıkları söylenebilir. 1995’te yapılan bir kamuoyu yoklaması, Yunanlıların % 89’unun Türklere karşı düşmanca duygular beslediklerini ortaya koymuştur.[50]

 

1996’dan sonra Arnavutluk Yunanistan ile yakınlaşmasına daha çok önem vermeye başlamıştır. İktidara geçen Demokratik Parti’nin geleneksel rakibi olan Sosyalist Parti’nin, Türkiye’yi “Berişa yanlısı” olarak görmekte olmasının,

 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 25 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol