BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Bulgaristan Deliorman’da Yüzyıllardır Yanan Çerağlar 28.04.2024 07:31 (UTC)
   
 

Orta Asya’dan Balkanlara uzanan tasavvuf köprüsü; binlerce yıllık Türk kültür ve töresini, Türk dilini günümüze getirmiş, binlerce yıl öteye taşıyacak zenginliklerle dolu.

Bin yıldır Hakk-Muhammed-Ali aşkıyla yoğrulan, İslamı tasavvuf harmanında yorumlayan Alevilik-Bektaşilik yaşanan bir inanç, bir kültür ve felsefe olarak tüm yayıldığı topraklara sevgiyi, barışı, kardeşliği götürmüş.

Bu kutlu yolun kurucuları olan erenlerin, velilerin, uluların, babaların, dedelerin açtığı yol, saçtığı ışık tüm dünyayı aydınlatacak kadar güçlü.

Hoşgörüyle yetmişiki millete bir nazarla bakan, kusurları örten, güzellikleri öven, iyilikleri yayan, kini kibiri atan bu inanç, İslamiyetin özgün bir yorumu. Aklı, mantığı, yaşam gerçeğini kültürünün içinde eriterek, dünyadan kopmadan, insanın gönlüne girerek Tanrı’ya varabilen bu inançta kaba kuvvet yok, savaş yok... Bolluk var, bereket var, verim var, maneviyat var, sevgi var, duygu var...

Ahmed Yesevilerden, Hacı Bektaşlara, Yunuslara, Otman Babalara, Demir Babalara, Pir Sultanlara gerçektende bolluk var insandan yana, sevgiden yana, Cahit Tanyol’un dediği gibi:

Anlar Diyar-ı Rum'a tac-ü teberle geldiler

Kimi Yunus, Kul Himmetlere... yüzlerce pirin ereninin, ulunun, ozanın ortaya koyduğu kurallarla örülü bu inançta

Kimi Tapduk

Kimi Hacı Bektaş-ı Veli

Gökte rahmet

Yerde nimet

Dört yana serpildiler

Anlar gelende bir avuç buğdaydılar

Oluklar yetmedi dolup taştı

Bir ucun anda kaldı

Bir ucun beller aştı

Çokluğun gökte yıldızlar ile bir saydılar

Anlar gelende bir avuç buğdaydılar

Kimisi hisar oldu kimisi burç

Kimisi oldu sahib-ül huruç

Ulû emre pir oldular

Şol Diyâr-ı Rum mülküne saltanatsız kuruldular

Bir Bölük âteşe girip yitti

Bir bölük bir acip kelâm etti

"Kerâmet gösterip halka, suya seccade saldılar"

Anlar Diyâr-ı Rum'a bir lokma bir hırka gelûp

Anda kaldılar

Kimisi yıldız olup göye ağdı

Kimisi yağmur olup yere yağdı

Kimisi dergâh oldu kimisi yol

Tuttular Rum'u dört yana kol kol

Toprağa Diyâr-ı Rum'a bir lokma bir hırka gelûp

Enelhak'da boğuldular

Kâbe de bu cennet de bu dediler

En güzel ibadet de bu dediler

Bir buğday harmanı gibi toprağı yıkadılar savurdular

Gönül pazarında kavurdular

Çölde kavrulmuş inancı bir akarsı ettiler

Hakla halkı bir edüp dört yana ilettiler

Mülkü devlet

Devleti mülk bildiler

Anlar Diyar-ı Rum'a bir lokma bir hırka gelüp

Öyle gittiler.

.....

Evet bu kültürü yayanlar yaşatanlar sadece Anadolu’da varlık göstermediler, onlar Balkanları da fethettiler, sevgileriyle. Öyle bir fetihti ki bu hiçbir baskı, engel, savaş bu inancın yaşamasını engelleyemedi. Bugün Balkanlarda onbinlerce Türk’ün İslamiyeti algılayışı Alevilek/Bektaşilik.

Kızıldeli Sultanları, Sarı Saltukları, Otman Babaları, Demir Babaları, Akyazılı Sultanları, Hekim Ali Babaları yaşamlarının ayrılmaz parçası yapan Balkalardaki Türkler öyle bir sevdayla aşkla bağlanmışlar ki yollarına, öyle içten söylemişler ki deyişleri, nefesleri gürül gürül yaşayan bir inanç çıkarmışlar içlerinden. Yüzyıllardır çerağları yakıp, cemlerini süren Balkanlarda Aleviler-Bektaşiler Türk dilini, kültürün, gelenek ve göreneklerini de yaşatmışlar. Yolun inceliklerini, kurallarını uygulayarak, çalışkanlıklarıyla, özveriyle, sabırlarıyla her türlü engeli aşıp, günümüze kadar getirmişler Muhammed-Ali yolunu.

Geçen sene Ahmet Hezarfen, Hakkı Saygı Baba, Hasan Asar Babalarla Cem Vakfı adına yaptığımız geziden bir yıl sonra ( Gezi ile ilgili notlar için bakınız: Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Bahar 2001, 17, Bulgaristan Araştırma Gezisi, sayfa 43/63) Bulgaristan’daki canlarla tekrar buluşmam hayatımın en duygu yüklü günlerini yaşamama neden oldu.

Yüzlerce yıl sonra bile inançlarını, kültürlerini, felsefelerini, gelenek ve göreneklerini yaşayan, Türkçe konuşup, Türkçe ibadet eden Bulgaristan Deliorman’daki on Alevi Bektaşi köyünü kapsayan araştırma gezisinde elde ettiğim veriler gerçekten de çok önemli. Yüreklerini dosta açan bu güzel insanlar cemlerini aksatmadan sürdürüyorlar. Aşure (Muharrem), Bilezerlik/Kafadalık (Musahiplik), Hıdırellez, Nevruz, Bayramlar... atalarından aldıkları gelenek ve görenekler tarihi benliklerinin yaşadığını çok güzel gösteriyor. Zakirler cemlerde nefesleri ağır, derinden anlaşılır bir şekilde okurken, kadınlar da cemlerde hizmetlere katılıyorlar.

Bazen kırk yıl, elli yıl babalık hizmetini yürüten babalar, her ne şekil ve şart altında olurlarsa olsunlar kesinlikle her cuma akşamı yüzyıllar ötesinden kendilerine intikal eden cerağları Hakk-Muhammed-Ali aşkına yakıyorlar. Yolun çok incelikli kuralları var. Cem içindeki tüm canlar, cemin kurallarını, kaidelerini, esaslarını çok iyi biliyorlar. Kendilerine Balkanlardaki ve Türkiye’deki uluları örnek alsalar da şu gerçeğin öyle farkındalar ki bunu yaşamlarına rehber edinmişler; o ulular çalışarak o seviyeye çıktılar, kimse onlara bir şey vermedi. Çalışmadan, üretmeden bir şey olmayacağına inan Deliorman halkı, bu arada babalar, kendisi için de olsa, halk için de olsa, Hakk için de olsa insanın yakınmadan, birilerine bağlı olmadan her yönüyle çalışması gerektiğine inanıyorlar.

Anabacı Sultan, babayla yan yana hizmetlerin içinde. Özel sohbetlerde kadınlar Anadolu’da olduğu gibi kapı arkalarında değiller, bilakis sohbetin, meclisin içindeler, ortasındalar. Öyle sevecenler ki, geçen sene hep babaları çağırdığınız İnanç Önderleri Toplantısı’na bu sene bizi çağırmasınız da biz kendiliğimiz gelip toplantılara katılacağız, diyor Anabacı Sultanlar.
Deliorman’da gördüğüm, açıklık, dürüstlük, mertlik, gerçekçilik. Çalışılacak, zorluklara göğüs gerilecek, tembelliğin yeri yok bu topraklarda. Tüm fakirliğine, geçim sıkıntısına rağmen şikâyet etmek yerine biraz daha fazla çalışıp üretmek esas burada.

Bir ilçeden farksız köylerde öyle güzel bir düzen kurulmuş ki, herkesin kendisine yetecek kadar bahçesi var. Bu bahçelerde her türlü sebze ve meyve yetişebiliyor. İnsanlar kışlık yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını kendileri üretiyorlar. Dünyayı yaşamı, olduğu gibi kabul eden, temizliğe çok fazla önem veren, cennet köşesi topraklarda temiz hava altında, ekiminde dikiminde anasıyla, babasıyla, genciyle, yaşlısıyla her türlü olumsuzluğa rağmen yaşam sevincini kaybetmemiş, milli geleneklerin yaşatmış ve yaşatan bu güzel insanlar, bizim tarih içindeki gerçek kimliğimizi de sergiler gibiler.

İnançlarla İlgili Bazı Notlar

Deliorman’da cemler aksamadan sürüyor. Cemler babaların evinde özel bir bölümde, odada yapılıyor. Cemler öz Türkçe yapılıyor. Çok özel bir durum olmadıkça cemleri talipler hiç aksatmıyorlar. Eğer baba cemi yürütemeyecek kadar hastaysa veya çok önemli bir iş nedeniyle yoksa bile mutlaka baba evinde cerağ yanıyor bazen de zakir cemi yürütebiliyor.

Ziyaret ettiğim on köyde inanç kümelenmesi Pazarteliler, Çarşambalılar olarak belirginleşiyor. Gerek Çarşambalı olsun (cemlerini salıyı çarşambaya bağlayan ve perşembe geceleri yapanlar) gerek Pazarteliler olsun (cemlerini pazarı pazartesine bağlayan ve perşembe geceleri yapanlar) yaz kış cemlerini aksatmadan yapıyorlar.

Babaların toplum üzerindeki etkisi oldukça fazla. Babaların genellikle 15/30 çift talibi oluyor. Babaların, doğum, ölüm, evlenme, bayramlar, önemli günlerde belli görevleri var. Babanın eşi de cem içinde babayla beraber hizmetlere katılıyor. Babayla beraber, dede de inanç önderine verilen yaygın olmayan bir isim.

Dedelik kurumu da yaygın olmamakla birlikte bölgede var. Örneğin Ca’fer’ler köyünde Salih Fıçıcı Baba’nın ataları da babalık yapıyormuş. Bu ailede soydan yürüyen bir kurum babalık. Aynı şekilde aynı köyde Çarşambalıların baş babasının Hüseyin Karasar Baba’nın da sülalesi, aynı hizmeti çok uzun zamandır yapıyormuş. Aynı şekilde Adaköy’de de Selmanlar sülalesi ocakzâde olarak biliniyor ve dede tabiri kullanılıyor. Fakat buna rağmen bu sistem Anadolu’daki dedelik kurumundan farklılıklar arzediyor.

Kur’an okuma ağırlığı yerine nefesler cem içinde ağırlıklı olarak okunuyor.

Cem içinde musahipli olmak kaydıyla mutlaka herkes bir görev alıyor. Talip sayısına göre bir hizmeti birden fazla kişi de yerine getirebiliyor. Hizmetlerin belli aşamaları var. Her hizmetin belli duaları, ritüelleri var. Hizmetler içinde babalıktan sonra en önemli hizmetler; zakirlik, gözcülük, çerağcılık. Saz cemin ayrılmaz bir parçası konumunda.

Bilezer (Kafadar/Musahipliğe) çok fazla önem veriliyor. Bir nevi insanı tamamlayan bir faktör kişinin musahibinin olması. Musahiplikte, aynen Anadolu’da olduğu gibi uyulması gereken sıkı kurallar var. Musahiplik çok önemli bir kurum olarak ayakta, toplumu bir arada tutuyor. Musahibi olamayanlara cem içinde hizmet verilmiyor. Musahip olacak çiftlere özel törenler yapılıyor. Musahiplik töreninde kurban kesme var.

Bayramlara önem verme var. Aşure (Muharrem) orucu tutuluyor, Nevruz ve Hıdırellez biliniyor. Bunların çok özel ritüelleri var.

Bulgaristan’da Türk varlığı tam bir istismar içinde. Arapların ve İranlıların Anadolu’da yaptıkları oyunların benzerlerini buralarda da gördük. Alevi Bektaşi köylerine adamlar gönderip başarılı öğrencileri İran’a götürüp eğiten İranlılar, köylerde çalışmalar içinde, Alevi-Bektaşi köylerine cami yapımı için yoğun bir mücadele veriyorlar.

Diyanet İşleri Başkanlığı ise yörede yok olan, yok edilen yüzlerce caminin ne olacağını, insanlara bir şeyler götürmeyi bir yana bırakmış ezeli hastalığından kurtulamayarak yeni marifetlerini sergilemekle meşgul; yüzlerce yıllık Alevi-Bektaşi mabetleri olan dergâhların malvarlıklarını elde edebilmek için Bulgar hükümeti nezdinde girişimlerde bulunuyorlar. Alevilerin-Bektaşilerin yüzlerce yıllık haklarını gaspettikleri, halka yalan yanlış şeyleri doğruymuş gibi anlattıkları yetmiyormuş gibi bir de şimdi yüzlerce yıllık mirasa konmak istiyorlar.

Deliorman Alevi-Bektaşiliğiyle ilgili 1996 yılında Bulgar televizyonu tarafından gerçekleştirilen “Elimiz Kalbimizde” belgeselini izledim, oldukça güzel şeyler var, yöre inancı ve kültürüyle ilgili. Bulgarların ve araştırmacıların Aleviliğe ilgisi çok yoğun.

Genel olarak da Türkiye’den kendini övmekten başka bir marifeti olmayan kimi babaların, dedelerin, kimi yazarların, siyasilerin oralara kadar gitmelerini gerçekten de halk istemiyor.

Cem Vakfı Anadolu İnanç Önderleri İkinci Toplantısı’nın bölgede geniş bir yankısı olmuş. Yeni toplantının ne zaman yapılacağı sık sık soruluyor. Bu sefer toplantıya çok daha büyük bir katılım isteği var. Üstelik çok önemli bir istek de Ana bacıların da toplantıya gelmekte çok istekli olmaları.

Hüseyin Baba’nın türbesi neredeyse yıkılmak üzereyken, Demir Baba, Tahir (Sofracı, Sofu / Softa / (Şevki Koca’nın ifadesine göre ise bunun Sofi/Sofyan Baba olması ihtimali daha yüksek) Baba ve Hekim Ali Baba Türbeleri’nin durumu iyi. Fakat tüm dergâhların, türbelerin tarihi yapıları yıkılmış, kıymetli eşyaları tümüyle yağmalanmış.

Gençler ya Türkiye’ye, ya büyük şehirlere veya kasabalara göç etmişler.

Türklerle Bulgarların ilişkileri, anlaşmaları iyi görünüyor.

Türkiye’nin Bulgar vatandaşlarına 1 temmuz'dan sonra vizeyi tek taraflı olarak kaldırması büyük bir sevinçle karşılanıyor.

Veysel Bayram’ın ve Todor Todorov’un isteği üzere farklı ülke ressamlarının da katıldığı Razgrad’ta açılan tasavvuf konulu serginin İstanbul’da da açılması. Bu gerçekten de desteklenmesi gereken bir düşünce.

Gün Gün Bulgaristan Deliorman Gezisi

15-25 Haziran 2001 tarihleri arasında, Bulgaristan Deliorman’da Cem Vakfı adına, şube oluşumu ve araştırma için düzenlenen gezi notlarıyla ilgili;        Cem Vakfı’nın Bulgaristan Razgrad’ta şubesini oluşturmak amacıyla büyük çaba sarf eden Veysel Bayram’ın daveti sonucu Cem Vakfı adına gerçekleştirdiğim on günlük gezi birçok yönden oldukça yararlı olmuştur. Veysel Bayram bir Alevi-Bektaşi Köyü olan Kastcılar (Bisertsi)’de ilk çerağı yakan Ümmet Salih’in torunlarından. Bayram, iyi eğitimli, inançlı, Alevi-Bektaşi inancına içten bağlı, Türkiye’deki yaşamdan ve özellikle Alevilikle ilgili tüm gelişmelerden haberdar, Bulgaristan’da yaşayan bir Türk Alevi aydını.

Onunla beraber yaptığımız gezi notları:

Ziyaretler

16 Haziran: İlk gün Kubrat (Balpınar)’da Cem Vakfı yönetimine girmek isteyen emekli öğretmen baba oğlu Ahmet Merdanoğlu’nu; Adaköy’de Süleyman Selman Dede’yi, oğlu işadamı Aydın Selman’ı; Kastcılar’da Aliş Baba’yı, Hüseyin Baba’yı, gazeteci Ali Lütfü’yü (Emekli Türk dili öğretmeni, Sofya eski Türkçe yayınlar sorumlusu), zakir Ali Pirof’u ziyaret ediyoruz. Zaten beni bekleyen canlara Cem Vakfı çalışmalarını anlatıyorum, bölgeyle. Çok istekli görünen bu canlar gerçekten inançlı insanlar.

Aynı akşam yine aynı insanlarla Aliş Baba’nın evinde bir araya gelip ziyaretimizin amacını, köyün sorunları konularında üç saatlik bir toplantı yapıyoruz. Toplantıya ayrıca İsa ve İbrahim Babalarla Aliş Baba’nın eşi Rüküş Ana da katılıyor. Ana konuşmalara katılıyor. Aynı gün içinde yine köyün ileri gelenlerini ziyaret ediyoruz.

17 Haziran: Bölgenin en köklü Alevi sülalesi, büyük ocakzade olarak saygı gören ailesi Süleyman Selman Dede’yle daha detaylı bir görüşme yapıyorum. Veysel’in çabaları sonucu zaten Cem Vakfı çalışmalarını çok iyi bilen Süleyman Dede Prof. Dr. İzzettin Doğan’ı çok beğendiğini, Cem Dergisi’nin yayınlanmasının çok gururlandırıcı bir şey olduğunu söylüyor. Aynı gün bölgenin en ünlü ziyaretgâhı Demir Baba’yı ziyaret ediyoruz. Derin bir vadinin köşesindeki türbe, Türk inancının bölgedeki bayrağı gibi, tüm vadiyi gözetler gibi. Bulgaristan’da seçim olmasına rağmen halk türbeyi ziyaret ediyor. Daha sonra tüm vadiye hakim tepeye çıkıyoruz. Kastcılar’dan Gazeteci Ali Lütfü’yle bir söyleşi gerçekleştiriyorum. Kadınlar burada daha bir sosyal yaşam içindeler. Benim ziyaretimin anısına bir araya gelen bölgede Altın Kadınlar olarak bilinen 17 kadın kimi etkinlikler yapıyorlar. Zaman zaman toplanıp deyişler söyleyip, sohbet eden bu kadınlar yöre folklorunu çok iyi yansıtıyorlar. Semah dönüyorlar, yörenin halk oyunlarını şarkı ve türküler eşliğinde sergiliyorlar. Onlarla da sohbet ediyoruz. Aynı gün seçimlerde oy veren halk eski krallarının partisine destek veriyor.

18 Haziran: Razgrad’ta tekrar dönüp bizi bekleyen Razgrad Ressamlar Derneği Başkanı, Belediyesi Sanat Galerisi Müdürü, Ressam, Türk dostu ve Veysel Bayram’la birlikte ilk kez şehirde tasavvuf konulu bir sergi açan Todor Todorov’la görüşüyoruz. Ben gerçeği tasavvufta buldum, diyen Todor Todorov Cem Vakfı ile ortaklaşa kültürel çalışmalar yapmak istediğini söylüyor. Açıkçası onun özellikle Demir Baba’yla ilgili yapmış olduğu resimler bir harika. Daha sonra Kubrat’ta (Balpınar)’da özel bir fabrikanın müdürlüğünü yapan Alevi Selman Rıza’yı ziyaret edip çalışmalarımızı anlatıyoruz.

Nihayet daha önce kararlaştırıldığı üzere aynı akşam Adaköy’de (Ostrovo), Cem Vakfı şube oluşumuna katılmak isteyen canlarla bir toplantı yapıyoruz. Toplantıya;

Ca’ferler’den        Yakup Veysel                 Doktor

Hüseyin Karahasan         Baş Çarşambalı Baba

Hamza Veli Çakır           İş Adamı

Ahmet Merdan               Emekli Öğreten

Adaköy’den          Aydın Selman                İşadamı

Ahter Selman                 İşadamı

Ali Dede                        Dede

Emin Selman                  Ocakzade Dede    

 Kastcılar’dan       Ali Lütfü                        Gazeteci

Ali Piroğlu                      Zakir

Veli Baba                       Baba

Selman Rıza                   Fabrika müdürü

Katılıyor. Vakfımızın çalışmalarını anlattığım, Türkiye’deki Alevilikle ilgili çalışmaları anlatıp kendilerinin fikirlerini dinlediğim katılımcıların tümü Cem Vakfı’nın Razgrad’ta bir merkez kurmasını istediklerini, bunu maddi ve manevi şekilde destekleyeceklerini söylediler. Daha sonra çeşitli nedenlerle toplantıya katılamayanlarla görüşmelerim sürdü.

19 Haziran: Adaköy’de Ali Baba’yla; diğer Alevi köyü Mesim Mahelle (Mıdrova’da) Ferda Baba’yla görüşüp, çalışmalarımızı anlattık. Ferda Baba ve eşi bizi çok sıcak karşılıyor. Detaylı bir söyleşi yapıyoruz, babayla. Toplantıya katılamayan mandıra sahibi Hasan Köse Vakıf çalışmalarını, Veysel Bayram’ın faliyetlerin tam desteklediğini gerekli yardımlarda bulunacağını söyledi.

Aynı akşam, tarihinde ilk kez kendi köyünün dışında birine cemlerinin kapılarını açan Kastcılar’da Aliş Baba’nın ceminde yani Deliorman süreğinde cem oluyorum.

20 Haziran: Denizler (Varnensi) köyünde Hekim Ali Baba Türbesi’ni ziyaret ediyoruz. Buranın çevre düzenlemesini, tamirinin ve yeni aş evinin yapımının şube oluşumumuza tam destek veren Hamza Veli tarafından yapıldığını öğreniyorum. Yeniceköy’de (Perslavtsi) Yusuf Baba’yı ve geçen sene ziyaret ettiğimiz ama 21 Nisan 2001’de Hakk’a yürüyen Ahmet Süleyman Baba’nın oğlu Nebi Ahmet Süleyman’ı ve Baba’nın kabrini ziyaret ediyoruz. Kadim mezarlık alanında yüzlerce mezartaşı, yüzlerce yıllık Türk varlığının kanıtı gibi. Aynı gün Tutrakan’da Softa Baba olarak bilinen Sabri Baba Türbesi’ni (Şevki Koca’nın ifadesine göre Sofi Baba (Sofyan Baba) olması ihtimali de yüksek) ziyaret ediyoruz. Tutrakan’da çoğunlukla Sünni kardeşlerimiz yaşıyor. Alevi olan türbedara çalışmalarımızı anlatıp kitap ve dergilerimizi veriyoruz. Cem Radyo’yu şimdi Tuna boyunda Romanya sınırında da dinliyorlar.

21 Haziran: Ca’ferler (Sevar) köyünde; bölgenin baş Çarşambalı babası Hüseyin Karasar Baba, Süleyman Solak, Zakir Süleyman Ali Müslüm, Recep İbiş, Süleyman Bey, Cem Vakfı İkinci İnanç Önderleri Toplantısı’na da katılan; Ali Kedik Baba, Nuh Şeremet Baba, Tahir Mokan Baba, Ahmet Merdan, Mehmet Salih Baba’nın katıldığı bir toplantı yapıyoruz. Cem Vakfı çalışmalarını anlatıyoruz. Burada da Demir Baba Derneği’nin kurulduğunu öğreniyoruz. Onlara da bu konuda yardımcı olacağımızı söylüyoruz. Onlar cemevinin kendi köylerinde veya Demir Baba’da yapılmasını istiyorlar. Babaların Türkiye’ye ilişkin yoğun soruları ve merakları var. Aydın Selman’ın sayesinde, girilmesi kesinlikle yasak olmasına rağmen, 80 bin dekarlık Voden Milli Parkı içindeki Hüseyin Baba Türbesi’ni ziyaret ediyoruz. Geyiklerin otladığı parktaki türbenin durumu bizi açıkçası yaralıyor. Tümüyle harap olmuş, altı üstüne getirilmiş türbe yıkılmak üzere. Aynı akşam Ca’ferler’e Ali Kedik Baba’nın yürüttüğü ceme yine tarihinde köy dışından ilk giren kişi oluyoruz.

22 Haziran: Geçen sene yaptığımız ziyarette de bir söyleşi yaptığımız köyün Pazarteliler (ibadetlerini Pazar gecesi yapanlar)inin baş babası Salih Fıçıcı’yı ziyaret ediyoruz. Doksan yaşındaki baba hasta yatıyor. İlginç olan genel durumun dışında Fıçıcı ailesinin çok uzun zamandan beri babadan oğula geçen dedelik kurumunu sürdüren sülale olması. Geçen sene İnanç Önderleri Toplantısına da katılan damadı Süleyman Solak’a çalışmalarımızı anlatıyoruz.

Aynı gün Karalar (Çernik)’e gidiyoruz. Geçen sene misafir olduğumuz Mehmet Ali Karakaş’ın yardımıyla Selman Süleyman Baba’yı ziyaret ediyoruz. Daha sonra Bradvari (Baltacı Yeniköy)’de Ali Rıza ve Merdan Hakkı Babalarla toplantı yapıyoruz. Uzun söyleşilerde buradaki babaların bilgi birikimlerinin derinliğini görüyoruz. Söyleşilerle babalardan bölgedeki inançla ilgili detaylı bilgi alıyorum. Akşam yöreye has bir düğüne de denk geliyoruz.

23 Haziran: Bölgenin en büyük Alevi yerleşim birimi olan Dulovo (Akkadınlar)’da bölgedeki tüm Alevi Babalarının baş babası Abdullah Baba’yı ziyaret ediyoruz. Hemen yan komşusu Ahmet Ramadan Baba’yı ziyarette de muhabbetle karşılanıyoruz. Eşinin de katıldığı sohbette her iki babadan da köydeki sorunlar hakkında bilgi alıyoruz. Aynı gün Söğütçük’te Muharrem Karagöz Baba’ya, Silistre’ye ve yakınlarındaki diğer Alevi köyü Kolebina’da Mustafa Ahmet Akif ve Murtaza Baba’lara uğruyoruz. Kolebina’da yazları işlerin yoğunluğu nedeniyle cemlerin sürekli yapılmasa bile çerağların yandığını ve aksam dualarının mutlaka yapıldığını öğreniyoruz.

Aynı akşam Razgrat’a dönüyoruz. Rejisör Yüksel Çavuş’la tanışıyorum Cem Vakfı’na gönül vermiş bu araştırmacıyla Alevilik’le ilgili, sanat dolu bir sohbet ediyoruz.

24 Haziran: Kastcılar’dan baba çocuğu Razgrat Büyük şehir belediyesi meclis üyesi, Bulgaristan Tütün Fonu başkanı Ergin Emin’le Cem Vakfı şubesi konusunda çok yararlı bir görüşme yapıyoruz. Aleviliğe-Bektaşiliğe gerçek gönül vermişlerden birisi de Ergin Bey. Alevi olduğunu öğrendiğim Razgrad otogar müdürü Bürhan Mümin’le ve Veysel Bayram’ın dostu eski vali Dimiar Macef ile tanışıp konuşuyoruz.

Aynı gün öğleden sonra sonsuz bir tabiat güzelliği içinden Varna yolu üzerinden Türkiye’ye hareket ediyorum.

Deliorman'ın

İlkbaharda yeşerir bayırın, düzün

Cana canlar katar günlü gündüzün

Yerde çiçeğin güler, gökte yıldızın

Doyulmaz baharına Deliorman'ın!........

Yazın münbit kırların hayat harmanı

Emekçi şarkıların dertler dermanı

Dillerin destanıdır şöhreti, şanı

Doyulmaz setranına Deliorman'ın!......

Güz gelince giyersin sırma kaftanı

Gönülleri güldürür ürünü, şanı

Canyürekten minnettar köylü sultanı

Doyulma kışlarına Deliorman'ın!......

         Can verir bozkırına dolu barajlar

Kuraklık alemeti değil mirajlar

Asfalt oldu yollar, kalktı virajlar

Doyulmaz davasına Deliorman'ın!....

Fezanın yıldızları indiler yere

İki aşık öpüşen mehtapla dere

Gör nasıl benzediler köyler - şehire

Doyulmaz ilhamına Deliorman'ın!...

         Güvercilerin ötüşür yüksek dallarda

Nuşkatlar, menekşeler güler damlarda

Şırıl şırıl çeşmeler şifa canlarda

Doyulmaz safasına Deliorman'ın

Ferhat gibi güçlüdür mert aslanları

Ünlüdür, şöhretlidir pehlivanları

Dünyalara tanıktır yüce şanları

Doyulmaz hendamına Deliorman'ın!...

         Göz güller, yürek güler hür kucağına

İnsanlar, hayat güler şen ocağında

Bir yaşam şahlanışı her bucağı nda

Doyulmaz hayatına Deliorman'ın!.....

 

 

 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 192 ziyaretçi (228 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol