25 Aralık 1984 Şehitlerini Anma ve Saygı Töreni
Bugün burada şehitlerimizi şükranla anmak için bulunmaktayız. Atalarımız yaklaşık altı yüzyıl hükmettikleri Balkan coğrafyasında medeniyet kurmuşlardı. O coğrafyada yaşayan topluluklar kimliklerini korumuş ve bugün devlet sahibi olmuşlardır. O huzur coğrafyasını işgal edenler, araya hep düşmanlık tohumları atmıştır. Sözde kurtulan Balkanlarda yıllardır kan akmıştır.
25 Aralık 1984; düşmanların, Türkü adalet ektiği coğrafyadan atma savaşının yeni bir halkasıydı. 1878(93 harbi) hafızalarımızdan silinmedi. Üç milyon insan Tuna-Rumeli’den Erzurum, Kerkük, Musul, Halep, Şam, Libya, Tunus ve Cebelitarık coğrafyasına kadar dağılmıştır. Geride kalanların bir milyonu savaşın acı koşulları; hastalıklar ve düşman kılıcından geçirilerek canlarından olmuştur.
Bizler, burada bulunanlar “kılıç artıklarının” torunlarıyız. Ve otuz yıl sonra Balkan Savaşı faciası milletimizi bir daha katletti. Dünya üzerimize yürüdü.
Türk’ün var olma azmi, sarsılmaz inancı ve haklı mücadelesi tüm insanlığa örnek oldu. Kılıç artıklarının torunları Çanakkale’de destanlar yazdı.
Şehitlerimiz kimdir? Nefsi müdafaa yapan, bulundukları coğrafyayı imar edenler. Maden ocaklarından ürün çıkarırken, dağları yararak yol açarken, topraktan nimet üretirken, çelik-betonla uygarlık kurarken ve ailesini, namusunu korurken can verendir. Şehitlerimiz, bazen üç-beş aylık melek Türkan’ımız, yetmişinde ninemiz, aksakallı dedemiz. Bazen nişanlı goncamız, kınalı gelinimiz, askerimiz, asker ve mahpus karısı. Şehitlerimiz; namus, şeref, vatan bekçilerimiz. Demirde, betonda, toprakta, altında ve üstünde yeryüzünün uygarlık kurucularımız…
Şehitlerimiz! Huzur içinde yatın. Biz varız. Türk, tarih öncesinde de vardı, sonra da var olacaktır ve cihana ve evrene ışık saçacaktır. Türkün adaleti ve merhameti cihana örnektir. Alparslan’ın Bizans imparatoru Diyojen’î affetmesi, Türk askerinin savaş sırasında kopardığı üzüm salkımının yerine para bağlaması, Çanakkale’de yaralı düşman askerini düşmana teslim etmesi, İzmir’in kurtuluşunda Mustafa Kemal’in düşman ordusunun bayrağına basmaması bir insanlık örneğidir. Tarihimizde sayısız örnekler vardır. Türkün adaletinden korkanlar, kendi yapabilecekleri ve yer yer yaptıkları barbarlıkları Türk’e yüklemek istemektedirler. Kendilerini medeniyetin beşiği sayanlar! Doksan üç ve Balkan faciasında niye göz yumdular? Yetmedi, kendileri Avrupa’nın göbeğinde altmış beş yıl önce insan fırınları kurdular. Mademki medeniyet iddianız var ve kendinizi insanlığı kurtarmaya yükümlü sayıyorsunuz, daha beş-on yıl önce Bosna’da, Kosova’da hayvanlar dünyasında bile bulunmayan Sırp vahşetine niye göz yumdunuz? Hayvanlar dünyasında kurbanının canını alıp da cinsiyetine tecavüz vahşeti yoktur. Tarihçiler! Bu vahşeti göz ardı etmeyin, çünkü yarın başka bir coğrafyada tekrar edebilir. Ey Avrupa! Türk’ün adaletini, faziletini örnek alın.
Ey Bulgaristan! Bulgarlar! Kimsiniz? Kendinizi sorun, öğrenin. Sizleri hep akraba gördük. Tarihinizi hanlarınızı unutmayın! Devletiniz padişahın izni ile kurulmuştur. Ülkenizdeki ilk fabrikalar, ilk demiryolu, sulama tesisleri, hanlar, hamamlar, köprüler, yollar, kervansaraylar ve daha neler neler hep Osmanlı zamanında yapılmıştır. İki savaşta yaşanan bütün acılara rağmen, 1925’te Ulu Atatürk hükümetinizle bozulmaz dostluk antlaşması imzalanmıştır. Atatürkçülüğün evrenselliğini benimseyerek Bulgarlığın değerlerini yükselterek korumak yerine, ne yazık ki o değerlere savaş açtınız. İnsanlığın yüz karası olan Hitler’le ortak oldunuz. Gök kubbe başınıza yıkıldığı zaman da başka bir canavara, Stalin’e sığındınız. Sözde faşistleri yargılayanlar kendileri de Türklerden kurtulmaya çalışarak; iki yüz elli bin insanı yurdundan yuvasından koparıp sınır dışı etti. Kızıl Faşist Jivkov tümünden kurtulamayınca, Modern Soykırım’ı icat etti. Tarihçiler! Dünya literatürüne modern soykırım kavramı girmiştir. Hitler’in Soykırımı; insanları katletti, fırınlarda yaktı, onlardan kurtuldu. Onlara artık hiçbir şey yapamaz oldu. Yok, olan insanlar da yok olmakla Hitlerden kurtuldular. Ancak, Jivkov’un soykırımından hiç kimse kurtulamıyordu. Jivkov insanların bütün maneviyatını yok ederek hatta kendi isteğinde yapılandırarak, ruhsuz bıraktığı insanların bedenlerini makine gibi çalıştırmaya devam ediyor. Aynı Jivkov otuz dört yıl hâkimiyetinde; bir zamanlar faşistlere karşı mücadele verdiği cephe arkadaşlarının hepsini harcamıştır. Son modern soykırım da tutmadı. Yine, dünyanın gözü önünde yarım milyon insanı sınır dışı ettiniz. Kurtulabildiniz mi? Hayır.
Artı değerlerimizle Parlamentonuzda da varız. Komünizm hayaliniz taşa çarptı ve tarihin çöplüğüne gömüldü. Yeni hayalleriniz de bir gün gerçek olmazsa, korkmayın biz varız. Sizinle tarih bütünlüğümüz var. Sonsuza kadar yan yana ve yer yer bir arada yaşayacağız. Jivkov’ un Modern Soykırımı tarihinize kara bir lekedir. Bizler olayları yüksek bilinçle değerlendiriyoruz. Jivkov’un yapmak istediği Bulgar halkının gerçek iradesi değildi. Kendilerini çağdaş sayan Bulgarlar, Tarihin güneşi balçıkla kapatılamaz. Gelin, geç olmadan tarihinizle barışın ve milletimin haklarını verin. Ülkenizi çağdaşlığa eriştirecek olan yine Türklerdir…
Aziz Şehitlerimiz! Sizin ruhunuzu milletimizde sonsuza dek yaşatacağız. Türk milleti Ulu Önderiyle kendine dönmüştür. Dünyanın her yerinde bilim ve adaletle, yüksek kültür ve faziletle evrenin bilinmezliklerine ışık tutarak, insanlığın istikbaline bir güneş gibi doğacaktır.
|