BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  II. Bulgaristan Türklerinin Edebiyatı2 23.12.2024 03:29 (UTC)
   
 

 

 
Page 1
II. Bulgaristan Türklerinin Edebiyatı
1877-1878 Türk-Rus Savaşı sonucu bir Bul-
garistan devleti kurulur. Yeni devletin sınırları içe-
risinde kalan Türklere de Bulgaristan Türkleri den-
meye başlar.
Yeni koşullar içerisinde Bulgaristan Türk-
lerinin yaratbildikleri edebiyata bundan böyle Bul-
garistan Türkleri edebiyatı denir. Rumeli Türk ede-
biyatı ifadesi sadece eski bir dönemi belirten bir
tarihî ifade olarak kalır.
Bulgar devleri kurulalıdan beri Bulgarların
Türklere yönelik esas politikalarında hiçbir de
ğişiklik olmamıştır. Baskılar, zorunlu göçlerle
Türklerin sayısını azaltmak, Bulgaristan'da de
mografik manzarayı değiştirmek, Bulgarların baş
lıca amacı olmuştur. Türk azınlığına yönelik böyle
bir siyasetin güdüldüğü bir ülkede elbette Türk
edebiyatı da gelişemezdi, zirvelere ulaşamazdı.
Ancak tüm frenlemelere rağmen Türk azınlığın
edebiyatı varlığını sürdürebildi.
1. BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN SÖZLÜ
EDEBİYATI
Bulgaristan Türklerinin edebiyatı, Rumeli
Türk edebiyatının bir devamı olarak iki yönde ge-
lişmesini sürdürür. Bir yandan sözlü halk ede-
biyatı vardır, öte yandan da bir yazılı edebiyat var-
dır. Sözlü edebiyat, kendi özelliğinden dolayı
Rumeli topraklarında yüzyıllar boyunca Rumeli
Türklerinin yaratmış oldukları sözlü edebiyat ge-
leneklerini Bulgaristan Türkleri sürdürebilmiş ve
yeni koşullarda yaratılan eserlerle bu sözlü ede-
biyatı daha da zenginleştirebilmişlerdir. Bul-
garistan Türkü yeni efsaneler ve yeni destanlar ya-
ratarak gönlünü avutmuş, karanlık günlerinde
kendine teselli bulmuştur.
Sunulan Antoloji'de verilen örneklerden de gö-
rülüyor ki, halk edebiyatının atasözü, bilmece, te-
kerleme, mani, türkü, destan, fıkra, efsane,masal gibi
türleri Bulgaristan Türk halk edebiyatında da esas
türler olarak varlığını sürdürmüş ve yeni eserlerle
zenginleşmiştir.
Bulgaristan Türklerinin sözlü edebiyatı bu-
güne kadar gerektiği bir biçimde tanıtılmamış, uz-
manlar tarafından da gereken değerlendirmeler ya
pılmamıştır. Bazı yabancı araştırmacılar bu konuya
değinerek birkaç örnek göstermekle yetinmişlerdir.
Bulgar araştırmacılar ise daha çok Türk Halk ede
biyatının, kısmen de Bulgaristan Türkleri halk ede
biyatının Bulgar halk edebiyatına etkisi konusu
üzerinde durmuşlardır. Bu konuda çalışmaları kı
saca şöyle özetleyebiliriz:
Geçen yüzyılın kırklarından başlayarak dok-
sanlı yılların başlarına kadar çalışmalarını sür-
dürmüş Bulgar aydını, öğretmen, şair, gazeteci
Petko R. Slaveykov, Türk atasözleri ve özlü sözleri,
bunların birçoğunun Bulgarlar tarafından da kul-
lanıldığını tespit ederek malzeme toplamaya baş-
lamıştır. Slaveykov, Türk atasözleri ve özlü sözler
Türkçe olarak Bulgarlar tarafından sık sık kul-
lanıldığından başka, bazen Bulgarca konuştukları
zaman da, anlamına göre ve Bulgarların yaşayış
tarzına, Hıristiyan âdet ve geleneklerine uygun bi-
çimlerini bularak bunlann çevirisini yapmışlardır
demektedir.
24
Bilimsel amaçla malzeme toplayan ilk Bulgar
bilgini St. Mladenov'dur. Bilgin, Türk atasözlerini
toplamış ve bunları 1914 yılında bir derlemede ya-
yımlamıştır.
25
Macar Türkoloğı J. Nemeth, St. Mla-
denov'un derlemesini inceler ve malzemenin Türk-
çe bilen Bulgarlardan toplanmış olmasını eleştirir.
Derlemedeki malzemenin nereden ve kimlerden
toplandığına dair bilgi verilmiş olsa da, Türk ağız-
larının özelliği açıkça görülmemektedir. Bilgiyi ve-
renlerin konuşmalarında öteki Türk ağızlarının da
özellikleri vardır.
26
Dilcilik açısından St.Mladenov'un der-
lemesindeki malzemeden yararlanmanın sakıncalı
olduğunu bildiren J. Nemeth haklıdır. Ancak folk-
lor açısından bu derlemenin büyük değeri vardır:
Yüzyılımızın başlarında Bulgarlar tarafından kul-
lanılmakta olan atasözleri, özlü sözler, bunların
kaç varyantta kullanıldıkları, nasıl değişmelere uğ-
radıkları hakkında geniş bilgi vermektedir.
Bulgar araştırmacı St. Çilingirov da Türk ata
sözleri ve özlü sözlerini toplayarak bunları Sofya
Millî Etnografya Müzesinin bülteninde ya
yımlamıştır.
27
24. Slaveykov P.R., Bılgarski Pritçi (Bulgar Atasözleri), 2 çasti, 1856.
25. Mladenov St., Ein Beitrag zum türkishen Sprich-VVörterschatz, ZDMG, LXVIII, 1914.
26. Nemeth }., Zur einteüung zum türkischen Mundarten Bulgariens, Sofia, 1956.
27. Çilingirov St, Turski poslovitsi, porovorki i harakterni izrazi (Türk atasözleri ve Deyimler) - Bulletin du Musee National d'et-
nographine de la Sofia. II-eme annee (1922), 157-171; III-eme annee (1923), 59-65; XII-eme annee (1936), 153-156.
İstanbul Galatasaray Lisesi'nden mezun
olmuş, bir süre İstanbul'da tıp öğrenimini sür-
dürmüş, daha sonraları da Rusya'da hukuk bi-
tirmiş Sofya Üiversitesi profesörlerinden St. Bob-
çev de Türk atasözleri ve özlü sözleri üzerinde
araştırmalar yapmıştır. Türkçeyi ana dili gibi bilen
bilgin "Bulgaristan'da Türk Atasözleri" başlıklı ese-
rinde şöyle demektedir: "... Türkçe kelime, Türk
deyim ve atasözleri, (Türk) dili(ni) az veya çok
bilen ya da hiç bilmeyenler tarafından pek çok kul-
lanılmıştır. Çünkü insanlar bunları daha etkili ve
daha canlı bulmuşlardır.
28
B. Tsonev "Bulgar Dilinin Tarihi" başlıklı ese-
rinde Türkçenin Bulgarca üzerindeki etkisinden
bahsederken, bu etkinin sadece kelimelerden ibaret
olmadığını, Bulgarcada birçok Türkçe deyimin, ata-
sözünün ve özlü sözlerin de kullanıldığını vur-
gulamakta ve bir hayli örnek vermektedir. Gös-
termiş olduğu örneklerden "Kendi düşen ağlamaz",
"Artık mal göz çıkarmaz" gibi Türk atasözlerinin
günümüzde Bulgarca, daha yaşlı kuşak tarafından
ise Türkçe kullanıldıkları bir gerçektir.
29
'irsyimç
Ünlü Bulgar folklorcusu M. Arnaudov da
sözlü halk edebiyatının büyük bir bölümünü oluş-
turan ve hacim bakımından en kısa, en yaygın ve
en sevilen eserlerin atasözleri olduğunu yazarak,
bu sözlü edebiyat türünde özellikle Türk folklor et-
kisinin çok güçlü olduğunu bildirmektedir.
30
Türk folkloru sayesinde Bulgar folklorunda
masal ve özellikle efsane türünün oluştuğu Bulgar
bilginlerince itiraf edilmektedir. Türk etkisi Bul-
garların şehir şarkılarına, musikisine
31
, oyunlarına
kadar uzanmaktadır.
Türk folklorunun malı olmaktan başka, Bal-
kan halklarının ve dünya folklorunun bir mirası
durumuna gelmiş Nasreddin Hoca fıkraları da bil-
ginlerce sık sık araştırma konusu olmuştur. Nas-
reddin Hoca ile Hitır Petır (Kurnaz Petre) folklorik
simaları üzerinde V. Vılçev'in araştırması Bulgar
histeriografisinde orijinal bir monografidir. Araş-
tırmacı, Bulgar folklorunda Nasreddin Hoca'nın
son derece popülerliği, Bulgar halk edebiyatında
benzer bir simanın ortaya çıkmasına neden ol-
muştur, diyor. Bu olayın, öteki Balkan halkları
sözlü edebiyatında ve başka halkların folklorunda
rastlanmayan bir olay olduğu vurgulanmaktadır.
32
Bulgar folklorunda varlığını sürdüren Nas-
reddin Hoca fıkraları ya değişmemiş olarak ya da
değişik varyantlarda bilinmektedir. Birçok fıkranın
3-4 varyantı vardır. Antolojide verilen fıkralar Bul-
gar folklorunda halen var olan fıkralardır ve ba-
zıları varyantlarıyla verilmiştir.
Nasreddin Hoca Hitır Petır olayıyla ilgili şunu
önemle belirtmek gerekir: Bu olaya ve Hitır Petır
simasına Bulgarlar sahip çıktığı kadar Ma-
kedonlular da sahip çıkmaktadır. Bu konuda Oli-
vera Yaşar - Nasdeva gibi ünlü Makedonlu bil-
ginlerin çok değerli araştırmaları vardır.
33
* **
Bulgaristan Türk aydınları kendi tarihleri hak
kında bilgi toplama ve folklor ürünlerini toplama
gibi çalışmaların yapılmasını Türk Öğretmenler
Derneği'nin VI. Kongresinde gündeme getirmiş ve
kabul edilen Talimatnamenin 25. maddesinde
şöyle denmiştir: "Her öğretmen boş vakitlerinde,
bahusus tatil günlerinde ilmî ve terbiyevî
malûmatını artırmaya ve genişletmeye mecburdur,
arzu olunur ki, öğretmenler topografya, coğrafya,
tabaka (jeoloji) fenlerine de malûmat almaya,
memleketin iktisadî ahvalini öğrenmeye, millî tür
küleri, masalları, âdetleri, hasılı yurdun umumî ah
valini zaptetmeye çalışsınlar."
Bu talimatnameye uyarak Servi'de (Sev-
lievo'da) öğretmenlik yapan İbrahim Hakkı'nın
Servi tarihçesini yazarak Muallimler Mecmuasında
tefrika ettiği bilinmektedir. Ancak bundan sonra
bu uğurda çalışmalar yapılıp yapılmadığı hak-
kında bilgi yoktur.
34
1944'ten sonra komünist rejim döneminde
(1944-1990) Türk aydınlan sözlü halk edebiyatına,
folkloruna ilgi göstermeye başlamıştır. 1950'lerde
bir hayli malzeme toplanmış ve oldukça zengin bir
arşiv oluşmuştur.
1952-1953 ders yılında Sofya Üniversitesinde
Türk gençlerine ait Türkoloji Anabilim Dalı'nın
açılmasıyla Türk folkloruna ilgi daha da artmıştır.
28. BobçevSt, tstoriko-filologiçeski fakultet, kn. XXV, 4,1929.
29. Tsonev B., Istoriya na bılgarskiya ezik (Bulgar Dili Tarihi), tom 2. Sofiya, 1984.
30. Arnaudov M., Oçertsi po bılgarskiya folklor (Bulgar Folkloru Üzerine Denemeler), Tom L, Sofiya 1968; tom II., Sofiya, 1969.
31. Katsarova R., Balkanski varianri na dve turski pesni (İki Türk Şarkısının Balkan VaryanÜarı), Izvestiya na Instituta za mu-
zikoznanie, tom 16, Souiya.
32. VılçevV., Hitır Petır i Nastradin Hoca (Kurnaz Petır ve Nasreddin Hoca), Safi ya 1975.
33. Jaşar-Nasteva O., Makedonya'da Nasreddin Hoca, Balkanlar'da Türk Kültürü Dergisi, yıl 2, Sayı 3, s 8 11
34. Keskioğlu., Bulgaristan'da Türkler. Tarih ve Kültür, Ankara, 1985.
Öğrencilere Türk folkloru dersleri vermeye baş-
layan Riza Mollov bu alanda hem kendini iyi bir
uzman olarak yetiştirmiş, hem de öğrencilerinde
de Türk folkloruna ilgi uyandırmış, sevgi aşı-
lamıştır. Türk liselerinde, öğretmen okullarında ve
enstitülerinde Türk dili ve edebiyatı dersleri ver-
meye başlayan genç uzmanlar, öğretmenler, Türk-
çe çıkan gazetelerde çalışan Türk aydınları Türk
folklor malzemesi toplamakla çok hayırlı iş yap-
mışlardır. "Eylülcü Çocuk" gazetesi ise Türk folklor
malzemesi toplayanlar arasında yarışmalar dü-
zenleyerek öğrencilerin bu yönde çalışmalarını teş-
vik etmiştir. Böylece birkaç yıl içerisinde Sofya
Üniversitesinde, Bulgar Bilimler Akademisi Et-
nografya Enstitüsünde, Eğitim Bakanlığına bağlı
"Halk Eğitimi" Yayınevinin Türkçe Kitaplar Şu-
besinde, "Eylülcü Çocuk" gazetesinde zengin bir
arşiv oluşmuştur.Çok geçmeden de Türk folkloru
derlemeleri yayımlanmaya başlamıştır.^^ Türk est-
rat tiyatroları da folklor incileri toplamış, en güzel
türküleri Kadriye Lâtifova, Ulviye Ahmedova ve
daha birçok ses sanatçısının yanı sesleriyle bunları
Türk azınlığı arasında yaymışlardır.
Bulgaristan Türk halk edebiyatı üzerinde ilk
bilimsel çalışmalara da başlanmıştı. Riza Mollov
yıllar boyunca çalışmış ve sonunda 570 sayfalık
monografisini incelemeye sunmuştu.Ancak bu güzel
eser, araştırmacının başına çok huzursuzluklar ge-
tirmiş ve eserin de yayımlanmasına imkân ve-
rilmemiştir. Hayriye Memova-Süleymanova'nın
(Süleymanoğlu Yenisoy) Güney Bulgaristan Türk
Folkloru ve Kriçim Türklerinin Folkloru (Araş-
tırma ve Metinler) başlıklı iki eserinin ve Salih Bak-
lacı'nın Türk-Bulgar Atasözleri Paralelleri başlıklı
eserinin de akibeti böyle olmuştur. Bunu takip
eden acı olaylardan biri de 11 Ağustos 1983
tarihinde Riza Molov, Hayriye Memova-
Süleymanova, İbrahim Tatarlı ve Salih Baklacı'nm
evleri basılarak kitaplıklarına el kondu.. Hayriye
Süleymanova'nın Bulgar güvenlik organlarınca
evinden alınan folklor malzemeleri, eserleri (mü-
seveddeleri dahil) ve kitapları bir daha iade edil-
memiştir. Riza Mollov'un da eserleri ve kitapları
iade edilmemiştir. Böylece Bulgaristan Türk folk-
loru üzerine başlamış araştırmalar sadece birkaç
kısa makalenin yayımlanmasıyla noktalanmış oldu.
1990'dan bu yana Bulgaristan'ın Türklerle
yoğun bazı bölgelerinde folklor ekipleri kurularak
eski geleneklerin yeniden hayata geçirilmesi için
çaba harcanmaktadır. "Hakve Özgürlük" gazetesi
sayfalarında zaman zaman bazı yazıların çıkmış ol-
ması ve özellikle çocuklara ait "Filiz" gazetesinde
verilen bilmeceler, atasözleri, Ramazan manileri ve
fıkralar çok sevindirici olmuştur. Öğrencilerin folk-
lor eserleri toplamaları "Filiz" gazetesi tarafından
teşvik edilmektedir.
1996 yılı, UNESCO tarafından Nasreddin Hoca
Yılı olarak ilân edilmiştir. Bulgaristan Türk ay-
dınlan da Sofya'da Nasreddin Hoca konulu bir
sempozyum düzenlediler. Bu sempozyum günleri
Bulgaristan Türklerinin âdeta bir folklor kültürü
bayramına dönüştü. Totaliter rejimin onyıllarca ya-
saklamış olduğu eski geleneklerimizi, aydınlarımız
yeniden canlandırmaya kararlıdırlar. Halen Bul-
garistan Türklerinin Folkloru başlıklı bir proje üze-
rinde çalışmaların hazırlığı yapılmaktadır.
Nasreddin Hoca Sempozyumunda sunulan
bildiriler ve sanat eserleri Sofya'da dört kitap ha-
linde yayımlanmıştır.
36
Üç-dört yıl önce Kırcaali, Şumnu,Razgrat,
Dobriç gibi şehirlerde Türk Edebiyatı ve Kültürü
Dernekleri "kurulmuş ve bu yörelerdeki aydınlar
kurdukları derneklerde faaliyet göstermektedirler.
Çalışmaları kapsamına folklor da girmektedir. Ay-
rıca Şumnu Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı
ile Rus Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda, Filibe
(Plovdiv) Üniversitesine bağlı Kırcaali Enstitüsü
Türk Dili ve Edebiyatı, Bulgar Dili ve Edebiyatı Bö-
lümü'nde öğrenim görmekte olanTürk gençleri de
folklor malzemesi toplamaya teşvik edilmektedir.
Bütün bu çalışmalar önceden hazırlanmış bir prog-
ram üzere ve daha teşkilâtlı bir surette yapılırsa,
elde edilecek sonuçlar da daha sevindirici olacaktır.
Bulgaristan Türklerinin sözlü edebiyatının öteki
Balkan ülkelerindeki Türklerin sözlü etebiyabyla kar-
şılaştırmalı olarak incelenmesi de araştırmacılar önün-
de duran önemli konulardan biridir. 11 k araştırmalar
bunun çok ilginç bir konu olduğunu göstermektedir.
35. Türk Atalar Sözleri ve Özlü Sözler. Derleyenler: Yusuf Kerimov, Beytullah Şişmanov, Sofya, 1955; Bulgaristan Türklerinin Halk
Şiiri. Seçen ve Redakte eden: R. Mollof, Sofya, 1958.
Bilmeceler, Derleyen: Mefkure Mollova, Sofya, 1958; Rodop Manileri. Derleyenler: Hayriye Süleymanova, Emil Boev, Sofya, 1962.
ikinci Genişletilmiş Baskı: 1965; Rodop Türk Halk Masalları. Derleyenler: Emil Boev, Hayriye Memova, Sofya 1963; Rodop Tür-
küleri. Derleyenler: Emil Boev, Hayriye Süleymanova, Sofya, 1964.
36. UNESCO-1996 Uluslararası Nasreddin Hoca Yılı: Dokunmayın Hırsıza, Hazırlayanlar: M.Tahsin, Y.Popov, Î.Çavuş, Sofya, 1997;
Eskil ve Çağdaş Nasreddin, Derleyen ve Bulgarcadan Çeviren: t.Yalımov, Sofya, 1997; Nasrradin Hoca (Nasreddin Hoca), Sıs-
raviteli: I.Çauş, Y.Popov, M.Tahsinov, Sofiya, 1997. Dördüncü kitapçık da baskıdadır.
2. BULGARİSTAN TÜRKLERİ'NİN
YAZILI EDEBİYATI
Bulgaristan Türklerinin yazılı edebiyatı 120 yıllık
tarihi boyunca bir azınlık edebiyatı olarak Rumeli
Türk Edebiyatı geleneklerini sürdürmeye çalışmış;
ancak, ağır toplumsal koşullar yüzünden sık sık
durgunluk hattâ suskunluk dönemi yaşamıştır.
Doksanüç Savaşı, sonra da Balkan Savaşının
getirdiği büyük felâketler Bulgaristan Türkünün
sözlü edebiyatında ağıt, destan, efsane şeklinde eser-
lerde dile getirilmişse de, yazılı edebiyatta bu ko-
nularda eserler yayımlamak kolay olmamıştır. Bir
sanat eserinin yayımlanması ve okurlara ula-
şabilmesi, Bulgar devletinin Türklere yönelik iz-
lediği politikaya ve uyguladığı sansüre bağlı ol-
muştur.*
Bulgaristan Türklerinin yazılı edebiyatı bir-
bütün olarak araştırılmamış, birçok sorunun açık-
lığa kavuşturulmasına geç başlanmıştır. Bu alanda
ilk yazılara Türkçe çıkan Yeni Işık ve Halk Gençliği
gazetelerinin 1948 tarihli sayılarında rastlıyoruz.
Süleyman Hafızov, Edebiyatımız (Yeni Işık, Sayı 16,
1948), Sağlam Esaslara Dayanarak Tenkit Edelim (Yeni
Işık, Sayı 52, 1948); Osman Sungur, Edebiyata Dair
(Halk Gençliği, Sayı 5, 1948), Edebiyat (Yeni Işık,
Sayı 39, 41, 42, 44, 45, 46, 48, 50, 1948) başlıklı ya-
zılarla Bulgaristan Türklerinin sanat eserlerini de-
ğerlendirmeye çalışmışlardır. Bu yıllarda edebiyat
ile ilgili yazılarda Hafız İslâm Ergin'inn de imzası
bulunmaktadır.
Bulgaristan Türkleri edebiyatının bilimsel
esaslara dayanarak araştırılması Riza Mollov'un
adıyla bağlıdır. Araştırmacı Edebiyat ve Onun Da-
vası - Eskiden Edebiyatımız Var mıydı? yazısını Yeni
Işık gazetesinin 1948 tarihli 49. sayısında ya-
yımlamış ve 1949,1950 yıllarında da şu başlıklarla
yazılar yazmaya devam etmiştir: Tenkit ve Tenkit
(Yeni Işık Sayı 7, 8, 1949), Bulgaristan Türkleri Ede-
biyatı Üzerinde Bir inceleme Denemesi (Yeni Işık, Sayı
19, 1950), Vatan Cephesi Devrinde Bulgaristan Türk-
lerinin Beş Yıllık Edebiyatı (Yeni Işık, Sayı 20, 21, 22,
23, 29,1950) vb. Bu araştırmalarında R. Mollov baş-
lıca iki konuyu işlemiştir:
Bir - İkinci Dünya Savaşından önce Bul-
garistan Türklerinin edebiyatının var olduğunu ka-
nıtlayarak şöyle yazmıştır:
"9 Eylül (1944 yılı) öncesi edebiyatımız, ek-
seriya Türkiye edebiyatının tesiri altında kalmıştır.
Fakat inkişafında vatanımızdaki muayyen devrelere
ait siyasî, ideolojik ve kültürel değişikliklerden
kendisini alamamıştır. Türkiye realitesinde olmayan
gelişmiş kapitalizm cemiyetindeki içtimai mü-
nasebetleri ve tipik düşünceleri, yazarları sınıf gö-
rüşüne göre aksettirmiştir. 9 Eylül'den sonraki ede-
biyatımızda da aynı hali görmekteyiz. Yalnız şu
farkla ki Bulgaristan Türklerinin edebiyatı, 9
Eylül'den evvel kapitalizm zıddiyetleri yüzünden
sağlam inkişaf raylara oturtulmayarak, zikzaklar
kaydederek tekâmül etmiştir. Fakat bu tarihten
sonra onun için imkânlar büsbütün değişmiştir."
İki - Bulgaristan Türkleri şiirinin beş yıllık
(1945-1950) bir dönemde nasıl gelişebildiği ko-
nusunu işlemiş ve ilginç düşünceler ortaya at-
mıştır.
R. Mollov'un edebiyata ilişkin yazıları Edebî
Makaleler (İlim ve Tenkit) başlıklı kitabında (Sofya
1958) toplanarak yayımlanmıştır.
1950'lerde Yeni Işık, Halk Gençliği ga-
zetelerinde Yeni Hayat Dergisinde Türk azınlığın
edebiyatına ilişkin yazılar yazılmış, kimi sa-
(*) Yukarıda da belirtildiği üzre, Bulgar bilim adamları Türklerin sözlü edebiyatına ilgi göstererek araştırmalar yapmışlardır. Ancak
bu azınlığın yazılı edebiyatı Bulgarlara araştırma konusu olmamıştır. Türk aydınlarının yazdıkları eserlerin birer sanat eseri dü-
zeyinde olmadığı iddia edilmekte, özellikle ikinci Dünya Savaşından sonra yazılan eserlerin komünist yöneticilerin siparişi üzere ya-
zıldıkları vurgulanmaktadır. Bunu söyleyenler bir dereceye kadar haklıydılar. Ancak bu dönemin Bulgar sanatçıları da, bazı istisnalar
dışında, komünist rejimin başarılarını "terennüm" ediyorlardı. Bu konuyla ügilişair Ahmet Şerif Şerefli şöyle yazıyor:
"Totaliter rejimin ömrü 45 yıldı. 45 yaşında öldü. Bulgar yazarlar Birliğinin 3000 kayıtlı üyesi bulunuyordu. Kulukça ma-
kinesinin ürettiği civcivler gibiydi onlar. Kırmızı ışık yanmca uykuya yattılar, yeşil ışık yanmca uyandılar. Fabrikada üretilen mallar
için bile roman yazma emri aldılar ve yazdılar, tütün kırımı, derin güz sürümü için şiirler yazdılar. Güdümcülük, şiarcılık Bul-
garistan'a Sovyetler'den gelmişti. 300 milyon Sovyetler'de 300 bin yazar kayıtlıydı. Kızıl Sovyet faşizmi yetmiş yaşında öldü. Gerçi
edebiyat ve sanat için yatırım yapılıyordu. Ama pazarda sadece konfeksiyon bulunuyordu. Bu rejimler dünyaya edebiyatçı, sanatçı
veremediler" (Balkanlar'da Türk Kültürü, Sayı 15. sf.: 37, Bursa, 1995)
Bulgar ve Sovyet "kardeşleri" örnek alan birçok Bulgaristan Türk yazar ve şairi de elbette geri kalmamak için çok çaba harcadı ve
Komünist Partisinin isteği doğrultusunda sanatla ilgisi olmayan "eserler" yazarak ödüllendirildiler.
Partinin istekleri üzere eser yazmayan sanatçılar ise BELENE ölüm kampında, hapisanelerde ve sürgün edildikleri Bulgarların
yoğun yaşadığı bölgelerde, duygularını gizlice şiire döker, karanlık günlerin aydınlığa kavuşmasını beklerlerdi, işte bu sanatçıların
birçoğu şimdi Anavatan'da böyle eserlerini kitap halinde yayımlamakta, estetik değeri daha da yüksek eserler yazarak edebiyatımızı
gerçek sanat eserleriyle zenginleştirmektedirler.
 
 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 96 ziyaretçi (146 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol