BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Bulgaristan Gagavuzları 23.12.2024 03:21 (UTC)
   
 

 Bulgaristan Gagavuzları

 ( Dil ve Kültür Araştırmalarının Durumu)

Hayriye Süleymanoğlu Yenisoy*

Abstract: Traditions and folkore of Gagauz minority living in Northeastern Bulgaria are reviewed. The current work is based on unpublished study materials, collected during expeditions to the region, organized and supported by Bulgarian Academy of Sciences. Emergence, history, establishment of cultural values, as well as the official politics of the Bulgarian State towards this minority are described together with personal reflections. Research undertaken on Bulgarian Gagauz people is presented in the context of their language and culture in historical perspective. Numerous examples are provided to illustrate the interrelationships between Gagauz and Turkish minorities in Bulgaria in various aspects. Future trends of research on Gagauzlanguage and  culture are also discussed.

Keywords: Gagauz minority, traditions and folklore, Bulgaria, cultural interrelationships.

Türk dili Bulgaristan’da birkaç azınlık topluluğu tarafından konuşulmaktadır. Gagavuzlar da Türkçe konuşan bir topluluktur. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında ve XIX. yüzyılın başlarında Gagavuzlardan kitleler hâlinde Besarabya’ya göç edenler olmuş, kalanlar da günümüzde yoğun olarak Kuzeydoğu Bulgaristan’da yaşamaktadır. Gagavuz göçlerinin sebepleri çok defa tartışılmıştır. Birtakım araştırmacılar, söz konusu göçlerin Rusya’nın teşvikiyle gerçekleşmiş olduğunu vurgulayarak şöyle yazıyorlar: Ruslar Besarabya’yı yabancı milletlerle doldurmak istiyordu. Bu bölgede Romanya ve Osmanlı Devleti’ne karşı bir tampon bölge oluşturmayı amaçlıyorlardı. Bundan dolayı da Bucak Müslüman Tatarlarını kovdu, bunların yerine Gagavuzları ve Bulgarları yerleştirdi[1].

BULGARİSTAN’DA YAŞAMAKTA OLAN GAGAVUZ NÜFUS

Bulgaristan’da hâlen ne kadar Gagavuzun yaşamakta olduğuna dair herhangi bir bilgi yayımlanmış değildir. Bulgar nüfus istatistikleri Gagavuzları Bulgar hanesine kaydettikleri için bu topluluğun sayısını öğrenmek imkânsızdır. Geçmiş dönemler hakkında da şimdilik sağlıklı bilgiye ulaşılmış denilemez. Osmanlıların Gagavuzları ayrı bir topluluk olarak göstermeyip Hristiyan nüfus içinde sayması da Gagavuz araştırmalarını bir hayli zorlaştırmaktadır. O dönemlerde nüfus sayımlarında milliyet prensibi değil, din prensibi hüküm sürüyordu. Doksanüç (1877/78) Savaşından sonra yeni bir Bulgar Prensliği kurulur ve milliyet belirtisine göre nüfus sayımlarına geçilir. 1879 tarihinden itibaren de söz konusu topluluk önce Türk (Osmanlı Türkü), sonra Gagavuz, daha sonraları da Bulgar olarak adlandırılır. Örneğin, 1879-1910 yılları arası dönemde Bulgaristan’da yerleşim yerlerine ilişkin bir listede nüfus sayımları hakkında da bilgi verilmiş ve Gagavuzlar baştan Türk (Osmanlı Türkü), daha sonraki sayımlarda Gagavuz olarak yazılmıştır: Kavarna’ya bağlı Gâvur Söğütçük köyü (1942’den beri Bılgarevo adıyla bilinir) Gagavuzları 1880, 1887, 1892 yılları sayımlarında Türk (Osmanlı Türkü); 1900, 1905 ve 1910 sayımlarında ise Gagavuz olarak gösterilmiştir[2]. Zamanla bu topluluğun Bulgar halkının bir parçası olduğu görüşü ortaya atılmış ve o günden bu güne tüm sayımlarda Bulgar hanesine kayıtları yapılmaktadır.

BULGARCA SÖZLÜKLERDE GAGAVUZ ADI

Sık sık başvurulan kaynaklar arasında kuşkusuz, türlü sözlükler de bulunmaktadır. Genelde uzmanlarca hazırlanmış Bulgarcanın sözlüklerinde de Gagavuz adına şöyle açıklamalar buluyoruz:

Çağdaş Bulgar Yazı Dilinin Sözlüğü (1955 y. baskısı): Gagavuz, Türkçe (Osmanlı Türkçesi-H. S. Y.) konuşan, dini ise Hristiyan olan, Bulgaristan ve Besarabya ahalisinden (bir) şahıs[3].

Bulgar Ansiklopedisi (1974 y. baskısı): Romanya ve Moldavya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde yaşayan bir ahali. Sayıları 130 000 dolayındadır ve Gagavuzca konuşurlar). Bulgaristan’da da sayıları (1934 y.) 2786’dır, Varna ve Şumnu illerinde yaşamaktadırlar[4].

Bulgarca Sözlük (1981 y. baskısı). Kuzeydoğu Bulgaristan, Romanya, Moldavya Sosyalist Cumhuriyeti ve Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti’nin sayısı az olan ahalisinden, Türkçeye (Osmanlı Türkçesine-H. S. Y.) yakın bir dil konuşan ve Hristiyan mezhebinden olan bir kişi[5].

Bulgarcanın Etimolojik Sözlüğü (1986 y. baskısı): Varna bölgesi ve Romanya’nın doğu bölgelerinden Hristiyan Türk (Osmanlı Türkü değil, Türk halk ya da topluluklarından Hristiyan Türk- H. S. Y.) -‘kök-uz’dan oluşmuş ihtimali vardır[6].

Bulgarcanın Açıklamalı Sözlüğü (2001 y. baskısı): Genelde Kuzeydoğu Bulgaristan’da yaşayan, Hristiyan mezhebinden olan, Bulgar halkının Türk dilli (Osmanlı Türkü değil, Türk halk ya da topluluklarından birinin dili-H. S. Y.) küçük bir grubudurlar[7].

Tarih Ansiklopedisi. Bulgaristan (2003 y. baskısı): Bulgar halkının Türk dilli (yani Türk dillerinden herhangi birini ya da şivesini konuşan-H. S. Y.), önemsiz, pek küçük bir grubudurlar. Bunun kalıntıları bugün Varna ve Şumnu bölgesinde yaşamaktadır. K. İreçek’e göre bunlar Kumanların torunlarıdır. Şkorpil kardeşler ise Asparuh Protobulgarlarının bir kısmı olduklarını söylerler. Bulgar Müslümanlarından (Pomaklardan-H. S. Y.) farklı olarak, Gagavuzlar yabancı bir dil (Gagavuzca) konuşurlar, fakat Hristiyan mezhebindendirler[8].

Görüldüğü gibi, Gagavuzlar Doksanüç (1877/78) Savaşından bu yana Bulgarların hazırlamış oldukları sözlüklerde devamlı yer almış ve değişik dönemlerde bunlar Türk (Osmanlı Türkü), Gagavuz, Türk halk ve topluluklarından bir grup, daha sonraları da Bulgar olarak adlandırılmışlardır.

GAGAVUZLARIN KÖKENİ VE ADI

XIX. yüzyıla kadar Gagavuzlarla ilgili herhangi bir tarihî, arkeolojik ve başka kaynaklar bulunmadığından, bu halkın etnik kökeni sorunu bilim çevrelerinde tartışma konusu olmuş ve yapılan araştırmalarda da inandırıcı olmayan bazı bilgiler verilmiştir.

Gagavuzların kökeni meselesi Gagavuz adının etimolojisiyle birlikte ele alınmış ve türlü teoriler oluşturulmuştur. Bulgar araştırmacılar da bu teorileri ya desteklemişler ya da farklı görüşlerde kalmışlardır:

Gagavuzların Peçenek, Kuman veya Oğuz oldukları teorisini genel itibarıyla doğru bulanlardan biri Atanas Manov’dur[9].

Gagavuzların Selçuklu Türklerinden olduklarını destekleyen Georgi Balasçev, bunların İkinci İzzeddin Keykâvus kabilelerinin torunları olduklarını, adlarını da ‘Keykâvus’tan aldıklarını vurguluyor[10].

Gagavuzların Bulgar kökenli oldukları görüşünü savunan Bulgarların sayısı daha fazladır ve şöyle açıklamalar yapıyorlar: Gagavuzlar Bulgar kökenlidir. Osmanlı Türklerinin baskı ve zulmü altında dillerini değiştirmek zorunda kalmışlardır[11]. Vasil Marinov ise bugün Kuzeydoğu Bulgaristan’da yaşayan Türklerin ve Gagavuzların Türk olmadıklarını, Osmanlı Türklerinin Kuzeydoğu Bulgaristan’ı kendi egemenlikleri altına aldıktan sonra yerli Bulgar nüfusun bir kısmını yok ettiklerini, bir kısmını sürdüklerini, geri kalanları da zorla Türkleştirdiklerini iddia ediyor[12]. Son yıllarda yayımlanan bir kitapta da Gagavuzların Bulgar halkının bir parçası olduğu, Türkler sebebinden dillerini unutarak Türkçe konuşmak mecburiyetinde kaldıkları vurgulanıyor[13]. Bu görüşlere ise Moldova-Gagavuz Yeri araştırmacıları tepki gösteriyor[14].

Gagavuz sözüne gelince: “Gagavuz adı Bulgarlara başkaları tarafından verilmiş bir lakaptır”, görüşünü ortaya atanlar da vardır ve Gagavuz kelimesini bir etnonim olarak kabul etmiyorlar. Gagavuz Yeri araştırmacıları ise bunun bir etnonim olduğunu vurguluyorlar.

Gagavuzlar kendilerini nasıl bir topluluk olarak biliyorlar, millî öz bilinçleri nedir? Bu soruya aşağıda sözü edileceği alan araştırmalarımızda yanıt aradık, yaşlı Gagavuzlardan aldığımız yanıt şuydu: “Biz Gagavuzuz, başka hiçbir milletten değiliz”.

GAGAVUZ ARAŞTIRMALARINDA ÖNEMLİ GELİŞMELER

İkinci Dünya Savaşından sonra Gagavuz araştırmalarında önemli gelişmeler oldu. Gagavuzlar ve bunların dili üzerine eserler yayımlandı. 1957’de, yani bundan tam 50 yıl önce Kiril harfleri esaslı bir Gagavuz alfabesi düzenlendi[15]. 1958’de de Gagavuzcanın imlâ kuralları kabul edildi. Bir zamanlar Besarabya’ya bir ağız biçiminde yola çıkarak, Gagavuz dili yeni koşullarda gelişmiş, yazı dili statüsünü kazanmış ve bundan sonra bir yazı dili olarak gelişmeye başlamıştır. Bu gelişme Gagavuzların tarihinde büyük bir kültürel olaydı. Gagavuzoloji adı verilen bilim dalı Türkolojinin ayrı bir dalı durumuna geldi. 1950’lerde Bulgaristan’da da Türkoloji çalışmalarına elverişli koşullar yaratıldı. 1952’de Sofya Üniversitesinde Türkoloji Bölümünün açılması, Azerbaycan Türkologlarının Bölüme davet edilmesi, sonraki yıllarda Macaristan Türkologlarının Bulgaristan Türk ağızlarını araştırmaları ve Bölümde öğretime katkıda bulunmaları, Polonyalı araştırmacıların Gagavuz bölgelerini ziyaret ederek dil ve folklor ağırlıklı çalışmalar yapmaları vb., Bulgaristan Türkolojisinin gelişmesinde önemli etkenlerdi.

Üniversitenin Türkoloji Bölümünden mezun olanların bazıları Türklerin dili ve folkloru, birkaçı da tatar Türklerinin dili ve folklorunun araştırılmasında ilk adımları atmaya başlamışlardı. Gagavuz araştırmaları konusu da aynı bu dönemde güncellik kazandı. 1959-1961 yıllarında Bulgar Bilimler Akademisi Balkanoloji Enstitüsünce bilimsel ekspedisyonlar düzenlenerek Kuzeydoğu Bulgaristan Gagavuz köylerine gidildi, üç yıl boyunca yaz aylarında alan araştırmaları yapıldı. Gagavuz topluluğun dili ve kültürüyle ilgili pek çok malzeme toplandı. Ekspedisyon sorumlusu Gagavuz kökenliydi, deneyimli bir filologdu[16]. Bundan birkaç yıl sonra da Sofya Üniversitesi Türkoloji Bölümümüz Güneydoğu Bulgaristan’ın Yambol (Yan-Bolu) dolaylarında bulunan az sayıda Gagavuz köylerini ziyaret etti, buradaki Gagavuzlardan dil ve kültür malzemesi topladı. Böylelikle tüm Bulgaristan Gagavuz yerleşim yerleri araştırma kapsamına alınmış oldu.

Bilimler Akademisinin düzenlemiş olduğu ekspedisyona katılan genç Türkologlar Deliorman köylerinden ve Varna şehrinden başlayarak Vinitsa (Kestriç)[17], Oreşak (Cevizli)[18], General Kantarcievo (Çavuşköy)[19], Bılgarevo (Gâvur Söğütçük)[20], Kiçevo (Caferli)[21], Kumanovo (Yeniköy)[22], Bulgar-Rumen sınırı yakınında bulunan Graniçar (Akıncı)[23],[24] köyüne kadar giderek Gagavuz köylerini ve Balçık, Kavarna gibi kasabaları dolaştı. Bazı yerleşim yerlerinde daha uzun zaman kalmak gerekti. Örneğin, Gâvur Söğütçük’te daha fazla kaldık. Bu büyük köye Gagavuzlar: “Burası Gagavuz diyarımızın başkentidir” diyorlardı. Çalışmalarımızda bazı sorular sık sık tekrarlanıyordu. Örneğin “Siz nesiniz? Bulgar mısınız, Türk müsünüz? Sorusu sık sorulan sorular arasındaydı. Yanıt hep aynıydı: “Biz Gagavuzuz”, diyorlardı. Yaşlı Gagavuzlar Bulgarcayı bilmiyorlardı, güzel bir Gagavuz Türkçesi konuşuyorlardı[25]. Vinitsa (Kestriç) köyünden eşraftan Kalüoğlu dede, oğlu Hristo’ya: “Ristö, ne soruyorlar, oğlum? Veya öğretmen olan torunu Ançe’ye: “Ne konuşuyorsunuz, kızım?” diye soruyor, bizim konuşmamıza, sohbetimize katılıyordu. “Siz hangi millettensiniz, Bulgar mısınız, nesiniz?” sorusuna da yaşlılar şöyle yanıt veriyorlardı: “Büyük Rus-Türk (1877/78) Muharebesinden sonra Bulgarlar geldi, ‘Siz Bulgarsınız’ dediler. Balkan Muharebesinden sonra buraları Romanya’nın oldu. Rumenler geldi ‘Siz Rumensiniz’ dediler. 1940’ta tekrar Bulgarlar geldi, tekrar Bulgar olduk. Bundan sonra daha ne gibi millet olacağımızı biz de bilmiyoruz”. 

GAGAVUZLARIN DİLİ VE KÜLTÜRÜ

Gagavuz Dili

Gagavuz Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesi ile birlikte Türkçenin Oğuz grubunu oluşturmaktadır. Gagavuzca Türkiye Türkçesine en yakın bir yazı dilidir. Gagavuzcanın esas söz varlığı Türkçe asıllıdır, yani Türk lehçelerinin (dillerinin) ortak kelimeleridir. Akraba dillerden Osmanlı Türkçesinin etkisi oldukça daha büyüktür.  Çünkü XIX. yüzyılın başlarına kadar Gagavuzlar Osmanlı Devleti’nin Rumeli kanadında Osmanlı Türkleriyle bir arada yaşamışlardır. Besarabya’ya göçmeyerek bugünkü Bulgaristan topraklarında yaşamakta olanlar da yine Türklerle ve bazı köylerde de Kırım Tatar Türkleriyle bir arada veya komşu yerleşim yerlerinde yaşamaktadırlar.

Alan çalışmalarımızda Gagavuzcanın özelliklerini araştırırken, Türkçenin Rumeli şivesine, Bulgaristan Türk ağızlarına özgü birçok ortak leksik unsurlar, birtakım fonetik ve gramer özellikleri tespit ediliyordu. Aslında Gagavuzların dili ile Bulgaristan Türk ağızları arasında önemli benzerlikler bulunduğunu V. Moşkov da zamanında görmüş, hatta Türklerin ve Gagavuzların yaşam tarzlarında da ortak yanların bulunduğunu belirtmişti. V. Moşkov, 1903 yılında Balkanlar’ı dolaşır, Kuzeydoğu Bulgaristan’ı da ziyaret eder. Yeni Pazar’ın (Novi Pazar’ın) yakınında bulunan Pamukçu adında bir Türk köyünde çalışmalar yapar. Pamukçu Türklerinin diliyle Besarabya’daki Beşalma Gagavuz Türklerinin dili arasında bir fark bulunmadığı sonucuna varır[26].

T. Kowalski de Kuzeydoğu Bulgaristan Türklerinin dilini, Deliorman Türk ağızlarının özelliklerini açıklarken, aynı bölgede yaşayan Gagavuzların diliyle karşılaştırarak, bunların ortak bir ağız grubu oluşturduğunu yazmıştır. Bu bölgedeki Türklerin ve Gagavuzların konuştukları dile Tuna Türkçesi adını vermiştir[27].

Yukarıdaki yazılanları dikkate alarak günümüzde yapılmakta olan Gagavuz dil araştırmalarını Türkiye Türkçesiyle, Anadolu Türk ağızlarıyla değil, her şeyden önce Rumeli (Balkan) Türk ağızlarıyla, bazı durumlarda da Deliorman ve Dobruca Türk ağızlarıyla karşılaştırmanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü bu bölgedeki Gagavuz topluluğun dili ile Türk halkının dili arasındaki etkileşim veya tek yönlü etki halk ağızları düzeyinde, sözlü yollarla gerçekleşmiş ve her türlü özellikler de söz konusu bölgenin konuşma dili ve ağızlarının özellikleridir. Ayrıca da dil etkisi, günümüzde veya yakın geçmişte olmamış, Türkçenin Osmanlı döneminde gerçekleşmiştir. Gagavuzca ile Türkçe arasındaki benzerlik ve farklılıklar değerlendirilirken, Türkçenin tarihî leksikolojisi, tarihî fonetiği ve grameri dikkate alınmalıdır. Karşılaştırma yapılırken de Rumeli Türk ağızları esas alınmalıdır. Birtakım leksik unsurlar, birtakım ses ve gramer olayları standart Türkçede rastlanmayabilir, Anadolu Türk ağızlarında da artık unutulmuş olabilir. Fakat Rumeli Türk ağızlarında belki de varlığını sürdürmektedir. Gagavuzcanın da söz varlığında rastlanan ve aktif leksik fonunda hâlen yer alan Türkçe kökenli birtakım kelimeler Türkiye Türkçesinde ya pasif leksik unsurlardır veya tamamen unutulmuş kelimeler olabilir. Bir başka sözle, bu gibi kelimeler Gagavuzca sayesinde Türkçenin pasif leksik fonundan aktif leksik fonuna geçmesi demektir, Türkçe için yeni bir kelime demek değildir.

Gagavuz yerleşim yerlerinin Türkçe adları belirli yıllarda Bulgarca adlarla değiştirilmiş, fakat Gagavuzlar bunların Türkçe adlarını kullanmayı tercih ediyorlardı. Kişi adlarında durum farklıydı. Gagavuzların adları genellikle Hristiyan asıllıdır. Ancak Türkçe kökenli adlara da rastlanır. Böyle ad taşıyan erkeklerin adlarını askerlik yaptıkları yıllarda Bulgar adlarıyla değiştirildiğini anlatıyorlardı. “Benim adım Demirdir. Ama askerlik yaparken ‘Bundan böyle sana Demir değil, JELÂZKO (Demir kelimesinin Bulgarca çevirisi) diyeceğiz.’ dediler, öyle de oldu” diye Kestriçli (Vinitsalı) yaşlı bir Gagavuz anlatıyordu ve daha birçok bu tür olaylardan bahsediyordu. Gagavuz soyadlarında ise köken bakımından büyük renklilik izlenmektedir: hem Türkçe, hem Slavca, hem Yunanca, hem de Roman dilleri kökenli soyadları vardır.

Gagavuzların Hristiyan olmalarına rağmen, Gagavuzcaya Osmanlı Türkçesi yoluyla İslâm dinine ilişkin birçok kelime geçmiştir: Allaa (Allah), cendem (cehennem), cennet, raametli (rahmetli), sadaka, şeytan, güne, günaa (günah) vb[28]. Osmanlı Türkçesi aracılığıyla da Gagavuzcaya Arapça ve Farsça leksik unsurlar girmiştir.

Oğuz grubundan olan Türk lehçelerinin (dillerinin) söz varlıklarından farklı olarak Gagavuzcanın söz dağarcığında Hristiyan dini ile ilgili birçok kelime ve ifade vardır. Gagvuzların Hristiyan (Ortodoks) dinine hizmet etmeleri, böyle kelimelerin kullanılması ihtiyacını yaratmıştır. Dinî terim ve ifadeler, şüphesiz Bulgarcanın aracılığıyla geçmiştir. Çünkü Bizanslılardan Ortodoks dinini resmî din olarak kabul eden önce Tuna Bulgarları olmuştur, buradan da bu din Rusya’ya, bugünkü Romanya’ya vb. ülkelere yayılmıştır.

Gagavuzcada oldukça çok Slavca kökenli kelimenin var olmasına Hristiyan dini sebep olmuştur. Bu din Ruslar, Bulgarlar, Gagavuzlar vb. halklar arasında birleştirici bir faktör olmuştur.

Gagavuzcaya geçmiş dinî terimler çok geniş sahaya yayılmış ve doğum, düğün, ölüm gibi önemli halk âdet ve geleneklerini kapsamıştır. Yine dinleri ortak olduğundan, belki de, Gagavuzların akrabalık adları listesinde de Bulgarcanın etkisi görülmektedir. Örneğin dyadu (dede), tatü (baba), batü (ağabey), lelü (teyze, hala), zalva (görümce) gibi. Bu olay Oğuz grubunu oluşturan öteki Türk lehçelerinde yoktur.

Gagavuz dilinin söz varlığı akraba olmayan bazı dillerin de güçlü etkisi altında kalmıştır. Bulgaristan’da yaşamlarını sürdürmekte olan Gagavuzların dili Bulgarcanın, göç etmiş olanların da yeni vatanlarında Rusçanın ve Roman dillerinden Rumencenin ve Moldovancanın[29] önemli ölçüde etkisinde kalmıştır. Akraba olmayan diller Gagavuzcayı çeşitli yönlerde ve çeşitli derecede etkilemiştir. Bu etki fonetik, leksik ve özellikle sentaks alanında daha çok görülmektedir[30].   

Gagavuzcada Bulgarca (Slavca) kelimelerin fonetik değişmeleri: Ses değişmelerini incelerken, Bulgarca kelimelerin Gagavuzcaya ne zaman geçmiş oldukları, hangi yollarla geçtikleri ve hangi alanda kullanılmakta oldukları gibi faktörlerin unutulmaması gerekir. Yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki eski zamanlarda Gagavuzcaya geçmiş Bulgarca (Slavca) kökenli kelimeler oldukça daha fazla ses değişmelerine uğramıştır. Bu kelimeler sözlü olarak (konuşma yoluyla) geçmiştir ve kulakla duyulan biçimleriyle benimsenmiştir. Bu tür kelimelerin çeşitli halk tabaka ve zümreleri tarafından kullanışı dar bir çerçeve içerisinde kalmıştır. Daha yakın geçmişte Gagavuzcaya girmiş kelimelerde ses değişmeleri çok daha azdır. İçinde Gagavuz Türkçesine özgü olmayan sesleri bulunan Bulgarca (Slavca) kelimeler ise ses değişmelerine uğramıştır. Ancak bu gibi kelimeler de günümüzde değişmemiş biçimleriyle kullanılmaktadır. Gagavuzcanın ses sisteminde bulunmayan ? (j), ? (ts) gibi sesler de genç kuşak tarafından benimsenmektedir.

            Bulgaristan Gagavuzlarının dilinden örnekler:

            angil: angel (melek)

            babu: baba (nine, anneanne, babaanne, yaşlı kadın)

            batû: batü, batyu (ağabey)

            çiçu: çiço (amca)

            dyadu: dyado (dede)

            girgina: gergina (yıldız çiçeği)

            jitu: jito (ekin, buğday)

            viriga: veriga (zincir)

Viriga, jitu gibi örneklerde vurgusuz hecelerdeki geniş ünlülerin daralması Kuzeydoğu Bulgaristan Bulgar ağızlarına özgü bir ses olayıdır. Bu olay Gagavuzcaya da geçmiş olabilir veya böyle kelimeler Bulgar ağızlarındaki (geniş ünlülerin daralmış) biçimleriyle Gagavuzcada yerleşmiş olabilir.

Bulgar dil ortamı, Gagavuzların Ortodoks Hristiyan dinine hizmet etmeleri, toplumsal-politik, sosyal-ekonomik vb. koşullar, Gagavuz dilinde, Gagavuz ağızlarında Bulgarcanın güçlü etkisinin başlıca faktörleri olmuştur.

Alıntı kelimeler morfolojik açıdan Gagavuzcanın morfolojik kurallarına tâbi tutulmuştur. Slav dilleriyle Türk lehçeleri arasında büyük yapısal farklılıklar vardır. Bundan dolayı da Türk lehçelerine (dillerine) Slav dillerinden morfolojik unsurlar geçmemiştir. Örneğin Slav dillerinde var olan erillik-dişillik kategorisi Gagavuzcada yoktur ve yapılarında erillik-dişillik unsuru bulunan Slavca kelimelerin tümü nominativ biçimli birer kelime olarak benimsenmiştir. İnsanlara ait dişil cinsten alıntılardaki gramer unsuru, kadın erkek unsuru olarak algılanmıştır. Bu olay, dişil cins ifade eden –ka (-yka) morfemli kelimelerde açıkça görülmektedir. Gagavuzcada Türkçe kökenli birtakım kelimelerin sonunda –ka (-yka) morfemi bulunduğu bir gerçektir: komşu-yka, komşi-yka (komşu kadın, kız), aşçı-yka (aşçı kız, kadın), çorbajı-yka (çorbacı kadın, çorbacının hanımı-Osmanlılar zamanında eşraftan olan, zengin Bulgarlara verilen unvan) gibi.

Böyle kelimeler Osmanlılar zamanında dişil biçimleriyle Bulgarcadan geçmiş olabilir. Daha sonraları da söz konusu kelimeler örnek alınarak Gagavuzcada bazı kelimelerin dişil biçimleri yapılmıştır.

Slavca kökenli adlardaki çoğul biçimi belirten morfem, bir gramer belirtisi olarak benimsenmemektedir. Çoğul biçimde olan alıntılar, tekil biçim olarak kavranmakta ve –lar, -ler ekleriyle Gagavuzcada çoğul biçim yapılır: Örneğin kartof+i (patates+ler) kelimesi Gagavuzcada tekil biçim olarak benimsenmiş ve –lar, -ler ekleriyle (ikinciye) çoğul biçim yapılmıştır: kartof-i-ler (patates-ler+ler) gibi. Bu olay başka dillerde de görülmektedir. Örneğin Bulgarcadaki Türkçe alıntılardan ağa (aga) kelimesinin çoğul biçimi: agalar, Bulgarcada tekil biçim olarak benimsenmiş ve çoğul biçim yapılırken Bulgarca çoğul biçim ifade eden bir –i eki eklenmiştir: aga+lar+i=ağalar (aga-lar+lar).

Gagavuzcanın sentaksında öteki dillerin etkisi en güçlü olmuştur. Bu dildeki söz dizimi araştırmacıların çoktandır dikkatini çekmekte ve bu konuda birçok eser yayımlanmış bulunmaktadır:

 “Benim duumam bin sekizyüz doksan üçten” (Ben 1893 doğumluyum).

 “Benim karşımda oturardı yaşlı bir adam” (Benim karşımda yaşlı bir adam oturuyordu).

 “Programımızda olacek Gagauz küülerini ve muzeeylerine gezileri” gibi.

Verilen örneklerin başlıca özelliği cümledeki kelimelerin dizimidir. Cümlede cümle ögelerinin sıralanışı bakımından Türk lehçeleri (dilleri) Slav dillerinden oldukça farklılanmaktadır. Söz dizimi, Gagavuzcanın en karakteristik özelliğini oluşturmaktadır.

Gagavuz Kültürü

Gagavuz topluluğun kültür varlığının yazılı izlerine XX. yüzyılın başlarına kadar rastlanmamıştır[31]. Söz konusu yüzyılın başında V. Moşkov Balkanlar’ı dolaşır, Kuzeydoğu Bulgaristan Gagavuzlarıyla da ilgilenir. Gagavuz kültür tarihinde önemli yeri olan sözlü halk edebiyatı eserlerinden örnekler toplayıp yayımlar. Bu çalışmalarıyla da Bulgaristan Gagavuzlarının sözlü edebiyatı hakkında ilk kez bilim dünyasına bilgi vermiş olur. Bu ilk teşebbüsler Atanas Manov’un 1930’larda yaptığı derleme ve yayımlarıyla devam etmiştir. Manov’un çalışmalarından sonra gelen Wl. Zajaczkowski’nin çalışmaları da Bulgaristan Gagavuzlarının kültürü, inanışları ve sözlü edebiyatı hakkında değerli bilgiler içermektedir[32].

1950’lerin ikinci yarısında Gagavuz araştırmaları konusu Bulgar bilim çevrelerinin de ilgi alanına girerek çalışmalara başlanmıştır. Devletin eğitim ve bilim merkezlerinin desteğiyle teşkilâtlı bir biçimde gerçekleştirilen alan çalışmaları sonucunda Gagavuzların maddî ve manevî kültür eserlerinin toplanması, kayda alınması sağlanmış, malzemenin büyük bir bölümüne de değerlendirmeler yapılmıştır.

Geçmişte Bulgaristan Gagavuzlarından Besarabya’ya göç edenler olmuş, maddî ve manevî kültürlerinden birçok şeyler beraberlerinde götürmüşlerdir. Yüzyıllar boyunca bir arada yaşadıkları halkların kültürlerinden de almış oldukları kültür ürünlerini vatan tuttukları topraklarda, yeni bir ortamda büyük ölçüde yaşatmışlardır. Günümüzde Moldova ve Ukrayna bölgelerinde yaşayan Gagavuzların sözlü ve yazılı edebiyatlarında hâlen var olan bu tür halk eserleri yukarıda söylenenlere tanıklık etmektedir.

Bulgaristan’da kalanlar ise Türklerle, Bulgarlarla ve öteki azınlıklarla bir arada yaşamayı sürdürmüşler, Balkanlar’ı sarsan tarihî olaylara katılmışlar ya da bu olayların birçoğuna tanık olmuşlardır. Paylaşmış oldukları ortak kaderi, tarihî olayları kendi görüşlerine göre değerlendirmiş ve sözlü edebiyatlarına konu etmişlerdir. Birlikte yaşadıkları halkların da bu olaylarla ilgili eserlerinden bazılarını Gagavuzlar da benimseyerek yakın geçmişe kadar kendi aralarında yaşatmışlardır[33]. Son yüzyıllarda yaşanmış olaylarla ilgili yaratılmış bazı Rumeli halk edebiyatı türleri Bulgaristan Gagavuzları arasında hâlen varlığını sürdürmektedir.

Köken bakımından Bulgaristan Gagavuzlarının sözlü edebiyatı söyle gruplandırılabilir:

- Gagavuzların kendileri tarafından yaratılmış eserleri, 

- Türk halklarının ortak eserleri,

- Osmanlı sözlü Türk halk edebiyatından eserler,

- Bulgar sözlü halk edebiyatından eserler.

Yukarıda sayılanlardan her nokta ayrı bir araştırma konusu olabilir.

Gagavuzların giyim-kuşamında, kız çeyizlerinde geçmişte Türklerle ortak yanların olduğu bildiriliyor. Bulgar millî şair ve yazarı İvan Vazov (1850-1921), eserlerinden birinde Gagavuz kadınlarından söz ederken, bunların kıyafetlerinin Türk kadın kıyafeti olduğunu bildirmektedir. Kız çeyizlerindeki motiflerde de benzerlik vardır. Bu çeyizler elde işlenmiş türlü renkte türlü motiflerle süslüydü. Hatırlıyorum: Alan çalışmalarımızda Gagavuz kadınları çeyiz sandıklarını açıyor, biz de her eşyanın fotoğrafını çekmek için fotoğraf makinesiyle başları ucunda duruyor ve soruyoruz: “Bunun (motifin) adı nedir?”-“Bu Balçık bağları” (Balçık bağları yüksekliklerin yamaçlarında sıralanmış oldukları gibi motifler de öyle sıralanmış, demektir) veya “Bu örnek menevşadır (menekşe çiçeği)”, diye açıklamalarda bulunuyorlardı. Aynı motifler Balçık bölgesi Türk kızlarının çeyizlerinde de vardı.

Türkleri birleştiren bayramlar da vardır. Türk dünyasında baharın gelişi, Nevruz adı altında en eski tarihlerden beri kutlanmaktadır. Bu nedenle Nevruz biz Türklerin tarihinin, edebiyatının, örfünün ve geleneklerinin önemli bir parçası olmuştur.

Nevruz adı, Balkan Türk toplulukları arasında değişik adlarla, değişik biçimlerle günümüze kadar gelmiştir. Türlü biçimlerin anlamı ise hep aynıdır: “yeni gün, yeni hayatın başlangıcı” demektir. Nevruz, kışı uğurlama, baharı karşılama demektir. Gagavuzlarda Nevruza “Yortu”, “Yortu günü” denir. Gagavuz topluluğun resmî dini Hristiyan-Ortodoks dini olduğu için, ilkyaz kutlamalarının birçoğu da Ortodoks takvimine uyularak yapılır. Örneğin “Todur Günü”, “Lazari Günü” gibi[34].  

Balkan Türklerinin Sultan Nevruza ilişkin bir sıra örf ve âdetleri unutulmaya yüz tutmuştu, son yıllarda yeniden kutlanmaya başladı. Coşkuyla kutlanmaya başlayan daha bir ilkyaz bayramı da Hıdırellezdir. Gagavuzlar bu güne “Hederlez” derler ve büyük önem verirler. Mayıs ayında kutlanan bu yortu günü için hazırlıklar yapılır, at yarışları düzenlenir. Aynı böyle bu gün bir Hristiyan bayramı da olduğu için bazı dinî rituellerini de ihmal etmezler.

Her iki bahar bayramı da gelmekte olan yeni günün, yeni mevsimin insanlığa bereket, yeni umutlar ve mutluluklar getirmesi için dilek bayramlarıdır[35].

Sonuç olarak şunları belirtebiliriz: Bulgaristan Gagavuzları, araştırma konusu olmuş, bu topluluğun dili ve kültürü üzerine çalışmalar yapılmış ve eserler yazılmıştır. Dönem olmuş araştırmalara hız verilmiş, dönem olmuş her türlü çalışma gündemden kaldırılmıştır. Artık zamanlar çok değişmiştir. Bulgaristan da bir Avrupa Birliği üyesi olarak bundan böyle her alanda olduğu gibi, Gagavuz araştırmaları alanında da gereken imkânları sağlayacağına inanmalıyız. 

 
 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 64 ziyaretçi (92 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol