Tarihimizde komşuluk kültürü vardır. Bu kültürümüz içinde yüzlerce hikâye ve özdeyişler mevcuttur. Birkaç örnek; ‘’Komşu komşunun külüne muhtaç kalırmış.’’ ‘’Ev alma komşu al’’. ‘’ İnsanın kardeşi cenazesine, komşusu hastalığına yetişirmiş’’. Komşu kardeş gibidir. Komşu malı öz mal gibi korunur. Komşuluklar nasıl oluşur? Büyük aileler zamanla küçük aile doğurur. Babalar evlatlarına komşu olur. Göçlerle komşuluklar oluşur. Komşu aileler olduğu gibi; mahalleler, köyler, kasabalar, bölgeler ve ülkeler de vardır. Komşuluk tarihinde çok kötü olaylar da olmuştur. Bunların sebebi her ne olursa olsun uygarlık eksikliğidir. Tarih boyu komşu ülkeler arasında uzun süreli savaşlar da olmuştur. Ülkemizin komşuları kimlerdir? Büyük tarihimizin büyük coğrafyasında oluşmuşlardır. Bu gün farklı görünseler de hepsiyle farklı alanlarda farklı, farklı tarih bütünlüğümüz vardır. Kimisiyle soy birliğimiz, kimisiyle din birliğimiz vardır. Bunların dışında kalanlarla bile; kültür çatışmaları yaşana, yaşana birbirini hazmederek taşlar yerine oturmuş ve yaşam içinde birbirlerinden alarak, ortak değerler oluşmuştur. Yüz elli yıldır ayrı yaşansa bile, bu ortak değerler hala yaşamaktadır. Komşumuz Bulgaristan, soy birliğimiz olan komşumuzdur. Tarih dinlerimizi ayrı kılmış olsa bile asırlardır bir arada yaşanmış tarih bütünlüğümüz vardır. Büyük aileden ayrılanlar komşu olurlar. Bu ayrılıklar bazen sancılı, bazen sancısız olur. Ayrılıklar her zaman huzur getirmez. İnsanlar varlığını ve güvenliğini kendi gücüyle sürdürmüyorsa, bunun değerini bilemez. Bazen kendisini bağımlı ve hatta esir hissederek özgürlük ister. Bunu isterken ihanet bile edebilir. Çoğu zaman da sözde özgürlüğünü başka bir güç sağlar. Oysa Tarih kanıtlamıştır ki; kendi eserin olmayan hiçbir özgürlük gerçek özgürlük olmamıştır. Özgür olduğunu sanırken bir bakar ki; gelen gideni aratır. Olan olmuştur ve eloğlu bir ahtapot gibi sarmış, değer yargılarını, birikimlerini değiştirmeye kalkışır, senin bütün varlığını emer de emer. Komşumuz, tarih birliğimiz olan eski akrabamız bu acı akıbete uğramıştır. Komşumuzun günahları vardır, sevapları vardır. Zaman, zaman babasına ihanet eden evlat gibi; gözümüze, kalbimize saldırmıştır. Zaman, zaman da kendine gelip özür dilemiştir. Lâkin hala özgür olamamıştır. Özgürlük adına hep büyük güçlere yamanmış, kraldan çok kralcı olarak bir türlü dozu ayarlayamamıştır. Efendisi yıkılınca yüz seksen derece dönüş yaparak zamanın güçlüsüne yamanmış. Altın bir coğrafyada olduğundan dolayı da her saldırganın hedefi olup, gelen vurmuş giden vurmuş. Sonuç olarak çok kültürlülük asırlardır çatışa, çatışa uzlaşarak oturmuş. Son komünizm bozgununda da özgür kalarak yapılanma çabasını gösteremedi. Büyük günahları vardı. Dünyada emsali görünmemiş yeni bir soykırım denemesi yapmıştı. Günahını biliyordu ve büyük ağabeysi de can derdindeydi ve onun suçluluk mantığına göre büyük komşusu saldıracaktı. Suçluluk duygusu ve işgal korkusu içinde kendini okyanus arkası işgalciye kaptırıverdi. Şimdi ayıklasın pirincin taşını…
Kanla gelen komünistler kansız gittiler. Neyin ve kimin sayesinde? Türklerin sayesinde. Türk tehlikesi göstererek siyasi hesaplaşmayı bıraktılar. Türklerin yarısını zaten dışarı kovmuşlardı. Çifte güvence sağlamak için de AB ye aday oldular. AB de tekrar Rusya’ya kaptırmamak için kıstas sormadan alıverdi. Hayırlısı olsun. İnşallah bu sefer gelen gideni aratmaz. Ancak, tek başlılık elli sene sürdü, çok başlı AB acaba kaç sene sürecek?
En son; Cumhurbaşkanı seçimleri vardı. On beş yıldır ABD ve AB ile beraberler, ama o yanlı adaylar daha ilk turda süpürülüp gittiler. Halk on beş yıl öncesinden çok daha fakir, çok daha güvencesiz. Kültürler arasında ilişkiler kışkırtılıyor, araya fitneler sokuluyor. Toplumun bilimsel terbiyesi ve bilinci zedelenmiş, neredeyse batıl inançlar hâkim olmuş. Sosyal yaşam bozulmuş. Kültür yaralı. Toplumun yıllardır birikmiş değerlerine peşkeş çekilmiş. Halkın ortak malı olan devlet malları özelleştirme adına yerliye ve yabancıya gasp ettirilmiş. Devletin Polisi çalışmaz hale getirilmiş. Denetim müfettişleri rüşvet alıp görevlerini suiistimal eder olmuş. Sosyal güvencesiz çocuk işçiler çalıştırılıyor. Ahlak çöküntüsü; demokrasi ve bireysel insan hakları gölgesinde alabildiğine ilerlemiş. Köylü malını koruyamaz duruma düşmüş. Ve daha onlarca sorun. Ne oldu bir zamanki; Balkanların gül bahçesi Bulgaristan’a. Bir avuç ekilir-biçilir bereketli topraklar boş. Elma memleketi, üzüm memleketi çıplak kalmış. Meyve fiyatları ateş gibi cep yakıyor. Halk eski rejimi arar olmuş. Bu tepkisini Komünist gelenekli ayni cumhurbaşkanına %80 oy vererek gösterdi. Halkın bu sıkıntılarını Türk düşmanlığı yaparak milli ruh yaratmaya çalışanlar %20 ile ikinci oldu. Yakın tarihte Avrupa coğrafyası Hitler’i, Musolini’yi Frank o’yu ve daha dün insan vampiri Miloseviç'i gördü. Avrupa’da hala ders almamış olanlar gözüküyor. Ayni söylemlerle ortaya çıkan Hücum Partisi lideri ülkesinin ve halkının altını oymaktadır. Buna da daha dün Bursa’da Türklerden özür dileyen liberal geçinen politikacı destek veriyor. Çok acı çok…
Bulgar’ların oyları dağıldığında bilinç yok, birlik yok diyorlar. Lâkin Türkler bilincini kullanarak birleştiklerinde,’’koyun sürüsü- kör cahil’’ sayılıyorlar. Kurt kuzu hikâyesi. Demokrasiden Türkler hak ettiklerinin çeyreğini bile alamadı. Koskoca bir Ulus hala etnik statüde tutuluyor. Bulgarlar ulus, Türkler Roman statüsünde etnik grup. Ana dilleri serbest seçmeli olarak, ders dışı bırakılmış. Ülkede çağdaş uygarlık ışığı altında barış ve hoşgörü tohumları atılacağına batıl inançların fanatizm tohumları atılıyor. Bu gerçeklere asla ve asla uygarlık denemez. On beş yıldır Türklerin desteklediği HÖH hükümet ortağı. Halk sabrediyor. İyi niyetli HÖH liderinin Bulgaristan Barış modeli Türklerin aleyhine kullanıldı. İyi niyetli Liderin üzerine şoven ve vampir psikolojik baskılar artmaktadır. Eğer Lider Politikayı bırakırsa ırkçılar onu mumla arar. Unutulmasın! Onların seçmen sayısının on katı kadar AB içinde AB vatandaşı olmuş Türk var. Türk düşmanlığı üzerine politika yaparak uzaktan da olsa akrabamız olan, aç açık kalmış masum Bulgar komşularımız kışkırtılmasın. Yarın birileri başka bir fanatizmi kışkırtırsa gök kubbe başlarına yıkılır. Unutulmasın o fanatizm çok daha güçlü ve tehlikelidir. Gerçek ve sadık komşunun YURTTA BARIŞ, CİHANDA BARIŞ kitabına önem verilsin. Onları koruyacak olan odur. Kızıl Faşist Jivkov’a göz yuman Bulgar halkının başına neler geldi! Komşu Bulgar aydınları unutmasınlar! Gerçek komşuları ve akrabaları Atilla’dan beri Avrupalıdır ve kendileri de Avrasyalıdır…