BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Tanzİmat Devrİnde TÜrk EĞİtİmİnde ÇaĞdaŞlaŞma 23.12.2024 03:52 (UTC)
   
 

    (1839-1876)
    1. A. Tanzimat Öncesi Osmanlı Eğitiminin Vasıfları
    Anadolu Türk uygarlığının kaynaklarını Türk, İslam ve yerli kültür teşkil eder. Osmanlı hayatı üzerinde bu unsurlar etkili olmuştur. Fakat İslamiyet Osmanlı teşkilatlarının hepsinde en etkili olan unsurdur. Eğitim sisteminin içerisinde de İslam dini tek başına egemen durumdaydı. Yeni eğitim kurumları İslami eğitim vermekteydi. İslami eğitim sistemini kullanan Osmanlı bu sistemi geliştirmiş devlet adamları, ileri gelenlerinin kurduğu vakıflarla desteklenen mekteplerle yaygın bir eğitim vermiştir. Çocukları İslam felsefesine göre eğitmişlerdi.
    Bu dönemde eğitim üzerindeki din etkisi sadece Osmanlıya has bir mesele değildir. Avrupa devletlerinin eğitim sistemi de dinsel içerikliydi. Mesela antik kültür Hıristiyanlık süzgecinden geçirilerek alınıyor ve dine uymayanlar atılıyordu. Gramer, Rhetorik (güzel konuşma) ve diyaletik (tartışma) gibidir. Trivium unsurları Hristiyanlığın savunulmasında; edebiyat ve tiloloji ise meteolojiyi çürütüp Hıristiyanlaştırma da kullanılmaktaydı. Bütün ortaçağ boyunca Aristotolesin kıyas mantığı egemendi ve tartışma kabul etmeyen bu sisteme genel olarak skolastik aynı çağda ders veren hocalara da skolastikçi denmişti.
    Bu durum batı eğitim kurumlarında çok uzun sürmemiş ve XV. yy. da ardı ardına gelen Rönesans, Reform, Hümanizma ve daha sonra da aydınlanma çağını yaratmış ve karanlıktan kurtulmuştur. Osmanlı ise XIX yy. başlarına kadar batının çoktan terk ettiği dini eğitimi vermeye devam etmiştir.
    XVIII yy.dan itibaren açılan çağdaş eğitim kurumlarının çoğu da aşkri mektepler oluşturmuştur. Fakat bu çalışmalar kendinden sonrakileri örnek alır.
    B. TANZİMAT DÖNEMİ (1839-1876)
    1839da tahta çıkan Abdülmecit (1839-1861), Raşit Paşanın etkisiyle (Tanzimat Fermanı yada Gülhane Hatt-ı Hümayunu denen siyasel bir ferman yayınlanmış ülkede siyasal ve sosyal bazı düzenlemeler yapılacağını duyurmuştu. Bu nedenle 1839da başlayan yeni döneme Tanzimat (düzenlemeler) dönemi denir. Aynı doğrultuda 1856da İslahat Fermanı yayınlanmıştır. Sonra Abdülaziz padişah olmuş ve 1876-78lerde bu dönem kapanmıştır.
    1- Reform Hareketlerinin Nedenleri:
    Bu dönemde başlıca üç nedenle eğitim alanında yenileşmelere gidilmiştir.
    a) Tarihi gelişim süreci içinde, ülkede yenilikler gerekli bir ihtiyaç olduğu halkın eğitilmesi Devlet ve hükümetin önemli bir görevi olarak görüldüğü için 1869 tarihli maarif-i umumiye nizamnamesi
    b) Osmanlı yönetimine ve Türklere karşı düşmanca davranan Avrupa kamuoyunu kazanmak umuduyla.
    c) Avrupa devletlerinin baskısı nedeniyle.
    d) Değişimin devleti felakete gidişten kurtaracak bir yol olarak görülmesi.
    e) Reform hareketleri
    Eğitimciler ve yazarlar; ailenin ve devletin eğitim görevlerini çocuklara ve topluma olan sorumlulukları açısından ele almaya başlamıştır.
    Eğitim bilim olarak görülmüş kitaplar yazılmaya başlamıştır.
    Okul ve sınıf fiziki ortamları hazırlanmış araç gereç kullanımına başlanılmıştır.
    Örgün eğitime geçilmeye çalışılmıştır.
    Eğitimde okullar açısından ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim olarak basamaklandırmaya çalışılmıştır.
    İlk olarak sıbyan mekteplerinde yenileşmeler yapılmıştır.
    1845 Abdülmecit bir ferman yayınlamış reform yolunda ilerlemenin askeri alanlar dışında olmasını istemiş hükümet memleketin imar ve iskan işerini yürütmek için Meclis-i Maarifi-i Muvakkat ve Meclis-i Humariye adlarıyla meclisler kurulmuştur.
    1851 yılında Islahata Fermanına kadar maarif alanında bazı yerlerde açılan rüştiye okulları dışında önemli bir iş yapılmamıştır.
    Meclis-i Maarifi-i Muvakkat ilk ortaokul kademesinde duyulan ihtiyaçlarla ilgilenecek Daimi Meclis-i Maarifin 1846 yılında açılmış, 1857 yılında Meclis-i Maarifi-i Umumiye adını almıştır.
    Maarif-i Umumiye Nezareti ile okullar bir meclis ve bir bakanın yönetimine verilmiştir.
    Meclis-i Maarifi-i Muvakkat eğitimde ilk orta yüksek kademelerini kabul etmiş ortaokul olarak rüştiyeleri, yüksek öğrenim için garul fünunu açma kararı almıştır.
    Bu okullarda okutulacak kitapları bir uzman kurul olan Encümen-i Danişi kararnama ile kurmuştur.
    Medreselerin düzeltilmesine gidilmemiş, bazı meslek medreseleri açılmıştır.
    Örgün eğitimde kağıt üzerinde bir sıra izlenmiş gerçek manada ilköğretime el atılmadan orta ve yüksek öğretim için çalışmalar yapılmıştır.
    Sıbyan mektepleri dışında yeni mektepler açılmıştır.
    Açılan yeni okulların programlarına hayata dönük dersler konulmuştur.
    Sivil okullara ve memur yetiştirmeye fazla önem verilmiştir.
    Eğitimde yenileşmeler yöneticiler, aydın ve öğretmenler Avrupa eğitimine göre destek vermişlerdir.
    Azınlık ve yeni okullar çok büyük gelişmeler göstermiş devlet için bir tehlike haline gelmiştir.
    Dilin öğretimindeki önemi yanında sadeleşmesinin de gerektiği anlaşılmaya başlanmıştır.
    Mesleki ve teknik eğitimin temelleri atılmış , ilkkez öğretmen yetiştiren meslek okulları açılmıştır.
    Kızlar için orta dereceli okullar açılmış, öğrenci ve öğretmenlere kılık kıyafetleri belirlenip düzenlenmeye başlanmıştır.
    Disiplin aracı olarak falaka yasaklanmıştır.
    Halk eğitiminin önemi daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır.
    1854 ten sonra Osmanlı Devletinde yeni bir devrim başladığını görüyoruz. Kırım Harbinden sonra reformların yetersiz kalmasından dolayı 1856 da Islahat Fermanı yayınlanmıştır.
    Tanzimat döneminin en önemli olaylarından biri 1868 yılında Galatasaray Sultanisinin açılması olmuştur. 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile Maarif teşkilatını yeniden düzenlemiştir.
    Tanzimat Döneminde İlköğretimde Yenilik ve Gelişmeler
    Osmanlının kuruluşundan beri her ilde ve mahallede sıbyan mektepleri yer almaktaydı. Fakat bir birlik beraberlik ve düzen yoktu. Yapılan ıslahatlarda sonuç vermemiştir.
    Meclis-i Maarifi-i Muvakkatın 1846 da Meclis-i Valaya sunduğu teklifler arasında sıbyan mekteplerinin ıslahı da vardı. Yeklif Meclis-i Maarifi-i Umumiye de kabul edilerek 21. Rebuulahir 1263/ 8 Nisan 1947 de Etlafin talim ve terbiyelerini hocalarını efendi eylemeleri lazım geleceğine dair sıbyan mektebi hocaları efendileri itaa olunacak talimat yayınlandı Talimatnamede araç gereçelr hocalar, öğrenciler ve devam koşulalrı yer almaktaydı. Fakat bir çok şey kağıt üzerinde kaldı. Çabaların sonucunda 1840 yılında İstanbulda ve Bilat-ı Selase de 20.000.000 civarında kız ve erkek çocuğun okuduğu 380 sıbyan okulu vardı. Taşradaka sayı bilinmemekle yaygın bir kurum oluşturulamamıştı. 1863 ekadar bir ıslahat görülmedi.
    Eğitimle ilgili olarak yayınlanan İrade-i Seniyede öğretmen öğrenci araç-gereç hakkında bir sürü ıslahat yapıldı. İrade de belirlenen hususları gerçekleştirmek için İstanbulun 12 semtinde deneme mektepleri açıldı. Maarif Nezaretinin isteğiyle bazı çalışmalar yapılmış ve okutulan kitaplar bastırılmış, okullar yaygınlaştırılmaya çalışılmış , maliyenin eğitime ayıracak bütçesi olmamasından dolayı sahipsiz arasalar mekteplere bağışlanmıştı. Bütün imkansızlıklara rağmen ciddi sayıda öğrenci okullara devam etmekteydi. Bütün imparatorlukta 242.017 erkek , 126.454 kız toplam 36.800.000 öğrenci okumakta idi.
    İlköğretimde en esaslı düzenlemeler 1869 Maarif Nizamnamesinin yayınlanmasından sonra yapıldı. Nizamnamede her mahalle ve köyde bir sıbyan mektebi açılması yer alıyordu. Yapılan en iyi yenilik program konusundaydı. Programlarda yararlı bilgiler ihtiva eden dersler matematik ve coğrafya gibiydi Böylece dini bilgilerin derslerin dışında hayata hazırlanan öğrenciler rüştiyelere de kayıt yaptırabileceklerdi. 25 nisan 1870 de bir nizamname 13 madde ıslahata yayınladı. Öncelik kitapların özellikleri ile ilgiliydi. Açık bir dille yazılması öğrenciyi özendirecek özellikler taşıması istendi. Tanzimat devrinin sonlarına doğru ilköğretim ıslahatlarıyla ilgili son teşebbüs Meclis-i Tedrisiye ve şubelerinin açılmasıydı.
    Tanzimat Döneminde Ortaöğretim Kurumları
    1. Rüştiyeler: Osmanlı eğitim sisteminde mülki ortaöğretim kurumlarının ilk örnekleri sayılan Mekteb-i Maarif-i Adli ve Mekteb-i Umumi Edebiye Tanzimat dönemine kadar sürer. Bunların başarısız olması sadece memur yetiştirmekle kalmasından dolayı yüksek öğrenime öğrenci yetiştirecek okullara ihtiyaç duyuldu. Mekteb-i Umumi müdürü olan Kemal Efendi tarafından ilk adım atıldı. Başarılı sonuçlar alınınca bu okullar çoğaltılmaya çalışıldı. Ortaöğretimde en alt düzeydeki okullar haline geldi. Askeri okulların dışındakilere Mülki Rüştiyeler dendi. 1846 da sayıları artmış , 1852 de İstanbulda 12 , 1874 de 18 Rüştiye açıldı. Rüştiye mezunları katip olmaya başlayınca , askeri alanların ihtiyacını karşılamak için askeri rüştiyeler kuruldu. Kızlar için 1859 da Cevri Kalfa Rüştiyesi açıldı. Buna Sultan Ahmet Kız Rüştiyesi de denir. Kadın öğretmen bulunamayınca kapatıldı. 1869 tarihli Maarif-i Umumi Nizamnamesi ile rüştiyeler 500 evi geçen kasabalarda da açıldı.
    2. İdadiyeler: Kelime anlamı olarak hazırlık demektir. Askeri tıbbiye ve harp okuluna girmek isteyen öğrencilerin eksik bilgilerini gidermek için açılan hazırlık sınıflarıdır. 11-14 yaş arasındaki öğrencileri almaktaydı. İstanbulda açılan ilk idadi Mekteb-i Fünun İdadiyedir. Mekteb-i Harbiye öğrencileri sınavdan geçirilerek orta düzeyde bulunanlar bu okula alınmıştır. Bu okul kuleli kışlasına taşınınca Kuleli Askeri İdadisi olarak anılmıştır. İdadi teriminin bir orta öğretim kurumu olarak 1869 tarihli Maarif-i Umumi Nizamnamesi ile kesinleşmiştir. İdadiler Rüştiyelerin üstünde 3 yıl süreli olarak düşünülmüş , böylece ortaöğretim 7 yıla çıkarılmıştır. Fakat kağıt üzerinde kalmıştır.
    3. Sultaniyeler: Bu terim Galatasarayda gerçek anlamıyla kurulan ilk lise evlerine Mekteb-i Sultani adı ile ortaya çıkmıştır. Müslüman Hristiyan bütün Osmanlı tebasının memleket hizmetinde eşit şartlarda sorumluluk alabilecek bir seviyede yetişmesi ve batı irfanı ile beslenmiş aydın sınıfının bir an önce oluşması gereği kendini kuvvetle hissettirmeye başlamıştır. Batı ülkelerinin seviyesine uygun bir öğretim basamağı gerekli görüldü. Mevcut olan ortaöğretim kurumları bu isteklere cevap vermemekteydi. Dış tavsiye ve isteklerde oluyordu. Fransız hükümetinin 1876 da Bab-ı Aliye verdiği nota gibi. Böylece Fransızca eğitim veren bir lise açılmasına karar verilmiştir. 1 Eylül 1868 de Mekteb-i Sultaniye açıldı. Bir Türk müdür , bir Fransız müdür ve yabancı öğretmenlerden oluşan kadro ile 5 yıl ibtidai 5 yıl kolej olarak 10 yıl süreli idi. Daha sonra 3 yıl ibtidai, 3 yıl tali olarak 6 yıla indirildi. Bütün Osmanlı tebasına açık olan bu okullar 2. Meşrutiyete kadar hiçbir yerde açılmadı.
    Tanzimat Döneminde Yükseköğretim
    Darulfünün: 1846 da kurulması kararlaştırılmıştır. Fakat 1863 de açılmıştır. Amaç bütün Müslim ve gayrimüslim Osmanlı tebasının birlikte yatılı okuyabilecekleri batılaşmakta olan devlet için gerekli bilgilerle donatılmış insanlar yetiştirmekti. Rüştiyeleri bitiren öğrencileri alınmasıyla tam bir yüksek okul gibi düzenlenmiştir. Halka açık dersler yapılmış bazı nazırların derslere katılmasıyla ilgi toplamıştır. Binasından çıkarılmış 1865 de 4.000.000 kitabıyla yanınca ortadan kalkmıştır. 1874 de Galatasaray Sultanisi içinde medrese çevresinden uzakta 3 mektep halinde tekrar kurulur ; hukuk mektebi , taruk ve maabir (Yollar ve köprüler mektebi) , edebiyat mektebi 1881 de kapanır. Diğer mektepler mekteb-i mülkiye ve Mekteb-i Tıbbiyeyi mülkiye.
    Mekteb-i Mülkiye ilk sivil yüksek öğretim kurulu olarak 1859 da kurulmuştur. Amaç kaymakamlık ve müdürlük gibi idari görevler yapacak memurlar yetiştirmektir. Öğretim süresi 2 yıldır.
    Mekteb-i Tıbbiyeyi mülkiye ilk sivil tıp yüksek okuludur. Askeri tıbbiyenin içinde kurulmuştur. İlgiyi artırmak için kuradan muaflık , mekteb-i salise (Devlet memurlarına verilen itibar derecesi) ve bir kuruş maaşla belediye doktorluğu gibi koşullar sağlanmıştır.
    1857 de Pariste Mekteb-i Osmani adında 3 yıl süreli bir hazırlık okulu açışmış Avrupada okuyanların çeşitli okullardaki dersleri verimli izlemeleri için hazırlık yapılmıştır. Tanzimat Döneminde Mesleki ve Teknik Eğitim: Tanzimat döneminde mesleki eğitim için bir çok okul açılmıştır.
    1842 de Prusyalı bir uzmana Askeri Baytar Mektebi açılmıştır.
    1847 de Yeşilköyde Ziraat Talimnamesi adıyla ilk olarak uygulamalı Tarım okulu açılmıştır.
    1857 de İki Fransız orman mühendisinin yönetiminde Orman Mektebi açılmıştır.
    1862-1863 memur yetiştirmek için rüştiyelerin üzerinde 3 yıllık bir okul olan Mekteb-i Ala açılmıştır.
    1868 de Sabah Mektebi denen kurslar açılır.
    1864 de Lisan Mektebi açıldı.
    Erkek Teknik eğitim kurumları Islahane 1848 de Zetinburnunda Nişde tuna vilayetinde Ruscukta ve Sofyada kimsesiz çocuklar için Mithat Paşa açmıştır.
    1868 de Sanayi Mektebi , 5 sınıflı bir yatılı okul olarak çıraklık eğitini için açılmıştır.
    1859 da ilk kız Rüştiyesi Cevri Kalfa Mektebi açılmıştır.
    1864 de Mithat Paşa Dikim Atölyesi ordunun ihtiyacı için yetim kızlara açılmıştır.
    1869 da Kız Sanayi Mektebi açılmıştır.
    Tanzimat Döneminde Özel Öğretim ve Azınlık Yabancı Okullar
    1856 da Islahat Fermanına göre azınlıklar okul açabilecekti. Bu okulalrın öğretim biçimi, öğretmenleri padişahın atayacağı üyelerden oluşan bir meclis tarafından oluşacaktı. 1869 tarihli Maarfi-i Umumiye Nizamnamesi ile ücretli yada ücretsiz kurulabilmesine programların ve kitapların Maarif Nezareti veya vali izniyle terbiye ve ahlak kurallarına uygun, devlet politikalarına aykırı olmayacak dersler okutulmasına izin verecek nitelikte idi. Türklerin bir özel okul açma çabası yoktur. Azınlıkların giriştiği özel öğretim çalışmaları şöyledir:
    Ruslar Heybeli adada papaz yetiştirmek için bir Ortodoks İlahiyat Okulu kurdular. Papaza kılığında ihtilalciler yetiştirip ülkenin ücra yerlerindeki büyük Yunaistan idealini yaymaya çalıştılar.
    Yahudiler 1944 de Musevi Asri Mektebini kurdular.
    Yabancıların Açtığı Okullar:
    Protestan okulları; Robert koleji , Kız koleji
    Katolik okulları; bunlar dini örgüt ve misyonerler tarafından açılmıştır. İlk ve orta öğretim düzeyinde öğrenim vermişlerdir.
    Tanzimat Döneminde Öğretmen Okulları:
    1. Darul Muallim
    1848 de Darul muallim adında ilk öğretmen okulu açıldı daha sonra bu okula Darul muallimi Rüştiyede denildi. Öğrenci sayısı 25-30 idi. Nitelikli öğretmen yetiştirmek için az sayıda öğrenci alındı. Öğrenciler sınavla 3 yıllık süre için alındı. Ders verme , öğretim yöntemi, Fransızca, aritmetik, geometri, alan ölçümü ve astronomi gibi dersler işlenir idi. Bu öğrencilere maaş ödenmekte idi. Çalışkan öğrencilere 3 yıldan önce okulu bitirebilme hakkı sağlandı. Atamalarda mezuniyet başarısı göz önüne alınacaktı. Atamaya gitmeyenin diploması elinden alınırdı.
    2. Darul Muallimi Sıbyan
    İbtidai Mektep okulalrına öğretmen yetiştirmek için açıldı. Öğretim süresi bir yıldır. Ulumi Diniye, İlmi Maharic ve Tevdid , hesap, tarih, coğrafya, imla gibi dersler okutuldu.
    3. Darul Muallimat
    1870 de Darul Muallime çok benzeyen kızlar için kadın öğretmen yetiştirmek amacıyla açılmıştır.
    Öğretmen okullarının medreselerine etkisinden çıkması için cer yasaklanmıştır. Mezun durumu ihtiyacı karşılayamamaktadır. Atamalarda diğer meslek okullarını bitirmiş olan öğrencilerde öğretmen olarak atanabilmiştir. Okullarda işlenen müsbet bilim dersleriyle geleneksel derslerin aynı anda okutulması çelişkilere yol açmıştır. Tanzimat dönemini eğitim alanında yapılan en önemli ıslahatı öğretmen okullarının açılmasıdır.
    Tanzimat Döneminde Eğitimde İdari Teşkilatlanma
    A. Merkez Maarif Teşkilatı
    1. Maarif-i Umumiye Nezareti
    2. Meclis-i Kebiri Maarif
    3. Tahrirat Kalemi
    4. Muhasebe Kalemi
    B. Vilayet Maarif Teşkilatı
    1. Mekteb-i Umumiye
    a. Mekteb-i Sıbyaniye
    b. Mekteb-i Rüştiye
    c. Mekteb-i İdadiye
    d. Mekteb-i Sultaniye
    2. Mektebi Aliye
    a. Darülmuallim
    b. Darülmuallimat
    c. Darül Fünun

    TANZİMAT DÖNEMİ

    3 Kasım 1839da Topkapı Sarayının Gülhane Bahçesinde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermanı ile İstanbulda yeni bir dönem açıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbulda mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı.
    Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı. Suriçi Bakırköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçinde Sarıyere iskan hızlandı. Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, diğer taraftan Beykoza doğru büyüdü.
    Kentin genişlemesine paralel, hızlı bir imar faliyeti de söz konusuydu. Bir taraftan padişahlar, diğer taraftan da devlet erkanı, gayrımüslim zenginler ve yabancı elçilikler adeta saray, köşk ve malikane yaptırma yarışına girdiler. Dolmabahçe, Çırağan ve Beylerbeyi Sarayları, Ihlamur ve Küçüksu Kasırları, Ayazağa, Alemdağ, İcadiye ve Mecidiye Köşkleri bu dönemde inşa edildi. Yine bu dönemde mebain-i emriyye adı verilen birçok kamu binası da yaptırıldı. Çeşitli semtlerdeki postane binaları, Tophane, Maçka Silahhanesi, Harbiye Nezareti ve Pangaltı Harbiye Binaları bunların başında gelmektedir.
    Yaşanan hızlı Batılılaşma etkilerini mimari üzerinde de gösterdi. Bu dönemde klasik Osmanlı mimarisi
    terkedildi ve yeni yapılar barok, rokoko, neogotik ve ampir gibi Batılı tarzlarda inşa edildi. Hatta bu üslup değişmesi cami mimarisine kadar nüfus etti.
    Bu yıllar, altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapılması , tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz taşımacılığı yapan Şirket-i Hayriyenin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, ilk telgraf hattının çekilmesi, Zaptiye Nezaretinin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesinin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır.
    Batılılaşma sürecini besleyecek modern eğitim kurumlarının açılmasına da bu dönemde büyük önem verildi. Bugünkü İstanbul Üniversitesinin temeli olan Darülfünun, erkek ve kız rüşdiyeleri (liseler) Ziraat Mektebi, Telgraf Mektebi, Darülmaarif (Maarif Koleji), Darülmuallimin (Öğretmen Okulu), Orman Mektebi, Ebe Mektebi, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi), Sanayi Mektebi ve Mekteb-i Tıbbiyey-i Mülkiye bu dönemde eğitime başlayan okullardandır.
    Tüm bu değişmeler doğal olarak kentin sosyal yaşamını da derinden etkiledi. Özellikle Kırım Savaşında İstanbula gelen İngiliz, Fransız ve İtalyan asker ve subayları ile Galatada yerleşmiş bulunan Levantenlerin yaşam tarzı İstanbul ahalisi üzerinde müessir oldu. Bu dönemde Beyoğlu, meyhaneleri, kahvehaneleri, tütüncü dükkanları, balozları ve tiyatrolarıyla tam bir eğlence merkezi haline geldi. Rum, Ermeni ve Yahudi kızları kantolar söylemekte; Beyoğlunun yanısıra Şehzadebaşı ve Gedikpaşada da tuluattan modern tiyatroya kadar bütün gösteriler kumpanyalarca sahnelenmekteydi. Toplumun eğlence alışkanlıklarıyla birlikte, zevkleri de değişiyordu. Sadece saray çevreleri ve zenginler değil orta halli aileler de Batı tipi lüks tüketime yöneldi. Evlerin iç dekorasyonu değişti; masa, sandelye ve koltuk gibi eşyalar evlere girmeye başladı. Yine bu dönemde yazlık ve kışlık adeti başladı. Suriçi ve Beyoğlu kışlık; Boğaz, Kadıköy ve Adalar yazlık yerlerdi. Bu nedenle önceden Boğazda yalı satın alacak paralar, mevsimlik kira olarak ödenir hale geldi.
    İstanbulun ekonomik yapısı da bu dönemde birçok değişiklik yaşadı. Geleneksel esnaf örgütleri olan loncalar dağıtıldı ve devlet, esnafı şirketleştirmek için krediler vermeye başladı. Haliç çevresinde ve Tophanede sanayi tesisleri kuruldu. İstanbul bu dönemde ilk kez olarak grevlerle de tanıştı.
    Bu yıllar Galatanın finans alanında güçlenmesine de şahit olacaktı. Galata bankerleri artık doğrudan saraya borç veriyor veya Osmanlının kombiyo işlemlerini yönlendiriyordu. Devlete ait tahvillerin miktarı bir borsa kurulmasını gerektirecek ölçüde çoğalmış; kurulan Galata Borsası sadece Galatalı bankerlerin değil sıradan vatandaşın da ilgisini çekmeye başlamıştı.
    Bu dönem İstanbulunda siyasi hayat da çok hareketlenecektir. Bir taraftan Batıcılık, diğer taraftan İslamcılık ve Türkçülük akımları güçlenecek, bir Tazminat aydını grubu ortaya çıkacak; sanat ve edebiyat canlanacak; Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis, Basiret, Vakit, İstikbal, Sadakad, Sabah, Hayat ve Cihan gazeteleri çıkmaya başlayacaktır.
    1844 ilk nüfus sayımı, 1870 Beyoğlu ve 1872 Kuzguncuk yangınları, 1845de ilk çiçek aşısının uygulanması ve İstanbul için bir mülk vergisinin konması da bu dönemin anılmaya değer diğer olaylarıdır.


    EDB 303 Tanzimat Öncesi Türk Edebiyatı Tarihi 3+0 3,0
    Edebiyat Tarihi Kavramı: Tarih ve sosyoloji ile ilgisi, Türk edebiyatının başlangıcı, Kaynakları, Özellikleri, İslamiyetten önceki Türk edebiyatı, Tarih, Çevre, Sosyal yaşam, Gelenek ve Mitoloji ; Sözlü Edebiyat Verimleri : Destanlar, Koşuk, Sav, Sagu ; Dil ve Yazı : Dialektler, Alfabeler, İlk yazılı edebiyat verimleri, Orhun yazıtları, Uygur metinleri; İslam Uygarlığı Etkisindeki Türk Edebiyatının Genel Özellikleri : Tarih, Çevre, Sosyal yaşam ; Dil ve Lehçeler : İlk verimler, Doğu lehçesi ve edebiyatları, Anadolu edebiyatı, Halk edebiyatı, Divan edebiyatı, Nesir edebiyatı.

    EDB 304 Tanzimat Sonrası Türk Edebiyat Tarihi 3+0 3,0
    Tanzimat Edebiyatı: Tanzimatı hazırlayan tarihi, sosyal, kültürel nedenler, Tanzimatın sınırları, dönemleri, kaynakları, genel nitelikleri, Tanzimatçıların ortak özellikleri, Tanzimat döneminde dil sadeleşmesi ve nesir alanında değişim ve yenilenme, Edebiyatımıza batı edebiyatından gelen nesir türleri; Çeviri: İlk çeviriler, Tiyatro, Tiyatro çalışmaları ve ilk yapıtlar; Gazete ve Dergi: İlk gazeteler; Basın: Roman, Hikaye, İlk romanlar; Diğer Türler: Eleştiri, İnceleme, Tarih, Mektup; Türk Dili ve Tarihi İle İlgili Çalışmalar; Tanzimatta Nazım; Servet-i Fünun Edebiyatı; Milli Edebiyat; Cumhuriyet Dönemi.
    NURUZİYA SOKAĞI

    De Gaulle, Mitterand, Mimar Mongeri'nin, dans hocası Panosyan'ın, Behice Boran'ın, Kadri Aytaç, Örsan Öymen'in, M. Butterfly'ın, Franz Liszt'in adımlarını duyar gibiyiz bu sokakta. Az daha Kamelyalı Kadın da gelecekti. Galatasaray'daki Nuruziya Sokağı nice misafir ağırlamış, nice ömürler yaşamış, büyük bir yangın geçirip yeniden inşa edilmiş, bazen yalnız kalmış, terkedilmiş, ama mahalle hüviyetini hiçbir zaman yitirmemiş bir sokak.
    Nuruziya Sokağı, özellikle dekadan Tanzimat Devri'nin en itibarlı sokaklarındadı. O dönemden, hatta 16. yüzyıldan bugüne kadar siyasi, ekonomik, toplumsal gelişmelerden bu denli etkilenen sokak azdır. Osmanlı - Fransız - Leh uzlaşması, Lehistan'ın bölünüşü, Rus Devrimi, kozmopolit üç kıta imparatorluğunun çöküşü, mübadeleler, "Vatandaş Türkçe Konuş Kampanyası," Varlık Vergisi, 6-7 Eylül, 1964 sürgünü, '74 Kıbrıs krizinin dolaylı ve dolaysız olarak oluşturduğu psikolojik ortam, sokağın topografisini kökten değiştirmiş bulunuyor.
    Nuruziya, Galatasaray'dan Tünel'e giderken sol kolda, Odakule'nin tam karşısındaki sokak. Eskiden adı Polonya Sokağı imiş. 1930'larda devrin belediye meclisi tarafından adı değişirilip, Mason dünyasının iki önemli kavramı olan "nur" ve "ziya"yı bir araya getiren "Nur-u Ziya" adını almış. Tarihi boyunca büyük sarsıntılar geçiren bu sokak bugün eski dokusunu tamamen koruyamamakla beraber, gene de taşıdığı melez mimariyle son derece özgün. Bir zamanlar Karaköy - Galatasaray dolmuşlarının kalktığı girişinde bugün sadece High School'un heybetli binası bulunuyor.

     
     
      balkonoloji-niyazi akkılıç
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
      niyaziye göre zaman tamamdır.
      ATATÜRK SÖZLERİ
    Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

    Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
    Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
    O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
    O benimdir, o benim milletimindir ancak.

    Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
    Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
    Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
    Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
    Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
    'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

    Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
    Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
    Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
    Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

    Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
    Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
    Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
    Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
    Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
    Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

    Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
    Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
    Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
    Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

    O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
    Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
    Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
    O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
    Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
    Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
    Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

    Mehmet Akif Ersoy

    www.htmlmekani.tr.gg
    FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
      TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
    OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
    Osmanlıda Giyinim

    sitene ekle

    Myspace Graphics
      DELİORMAN TÜRKLERİNE
    BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
    NİYAZİ AKKILIÇ

    BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
    BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
    Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
    Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
    Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
    Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
    Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
    1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
    1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
    1912-1951yılları154.000kişiaile.
    1951-1978 yılları130.000kişi aile
    1978-1990 yılları345.000 kişi aile
    1990-2000ylları185.000 kişi aile
    Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
    Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
    Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
    Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
    Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
    http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
    Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
    Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


    BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


    DUYURU

    BALKANOLOJİ MERKEZİ
    Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
    Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
    Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
    Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
    İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
    Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
    Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
      EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
    ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
    M.K.ATATÜRK.

    BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
    NİYAZİ AKKILIÇ

    DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

    BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

    EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
    NİYAZİ AKKILIÇ.

    TÜRKÇEMİZ

    ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
    NİYAZİ AKKILIÇ

    EY TÜRK EVLADI
    KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

    Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
    TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


    BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
    ATATÜRK

    TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
    1:Siyasi varlıkta birlik .
    2:Dil birligi
    3:Yurt birligi
    4:Irk ve menşe birligi
    5:Tarihi karabet.
    6:Ahlaki karabet

    eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

    KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

    ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


    BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

    Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



    2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
    Ne Mutlu Türküm diyene.


    3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
    4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


    5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


    6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



    7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
    Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
    Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

    Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
    mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
    senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
    içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
    şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
    onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
    tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
    TÜRK oldu.
    TÜRK budur;
    Yıldırımdır,
    Kasırgadır,
    Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
    Bugün 201 ziyaretçi (318 klik) kişi burdaydı!
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol