(1839-1876)
1. A. Tanzimat Öncesi Osmanlı Eğitiminin Vasıfları
Anadolu Türk uygarlığının kaynaklarını Türk, İslam ve yerli kültür teşkil eder. Osmanlı hayatı üzerinde bu unsurlar etkili olmuştur. Fakat İslamiyet Osmanlı teşkilatlarının hepsinde en etkili olan unsurdur. Eğitim sisteminin içerisinde de İslam dini tek başına egemen durumdaydı. Yeni eğitim kurumları İslami eğitim vermekteydi. İslami eğitim sistemini kullanan Osmanlı bu sistemi geliştirmiş devlet adamları, ileri gelenlerinin kurduğu vakıflarla desteklenen mekteplerle yaygın bir eğitim vermiştir. Çocukları İslam felsefesine göre eğitmişlerdi.
Bu dönemde eğitim üzerindeki din etkisi sadece Osmanlıya has bir mesele değildir. Avrupa devletlerinin eğitim sistemi de dinsel içerikliydi. Mesela antik kültür Hıristiyanlık süzgecinden geçirilerek alınıyor ve dine uymayanlar atılıyordu. Gramer, Rhetorik (güzel konuşma) ve diyaletik (tartışma) gibidir. Trivium unsurları Hristiyanlığın savunulmasında; edebiyat ve tiloloji ise meteolojiyi çürütüp Hıristiyanlaştırma da kullanılmaktaydı. Bütün ortaçağ boyunca Aristotolesin kıyas mantığı egemendi ve tartışma kabul etmeyen bu sisteme genel olarak skolastik aynı çağda ders veren hocalara da skolastikçi denmişti.
Bu durum batı eğitim kurumlarında çok uzun sürmemiş ve XV. yy. da ardı ardına gelen Rönesans, Reform, Hümanizma ve daha sonra da aydınlanma çağını yaratmış ve karanlıktan kurtulmuştur. Osmanlı ise XIX yy. başlarına kadar batının çoktan terk ettiği dini eğitimi vermeye devam etmiştir.
XVIII yy.dan itibaren açılan çağdaş eğitim kurumlarının çoğu da aşkri mektepler oluşturmuştur. Fakat bu çalışmalar kendinden sonrakileri örnek alır.
B. TANZİMAT DÖNEMİ (1839-1876)
1839da tahta çıkan Abdülmecit (1839-1861), Raşit Paşanın etkisiyle (Tanzimat Fermanı yada Gülhane Hatt-ı Hümayunu denen siyasel bir ferman yayınlanmış ülkede siyasal ve sosyal bazı düzenlemeler yapılacağını duyurmuştu. Bu nedenle 1839da başlayan yeni döneme Tanzimat (düzenlemeler) dönemi denir. Aynı doğrultuda 1856da İslahat Fermanı yayınlanmıştır. Sonra Abdülaziz padişah olmuş ve 1876-78lerde bu dönem kapanmıştır.
1- Reform Hareketlerinin Nedenleri:
Bu dönemde başlıca üç nedenle eğitim alanında yenileşmelere gidilmiştir.
a) Tarihi gelişim süreci içinde, ülkede yenilikler gerekli bir ihtiyaç olduğu halkın eğitilmesi Devlet ve hükümetin önemli bir görevi olarak görüldüğü için 1869 tarihli maarif-i umumiye nizamnamesi
b) Osmanlı yönetimine ve Türklere karşı düşmanca davranan Avrupa kamuoyunu kazanmak umuduyla.
c) Avrupa devletlerinin baskısı nedeniyle.
d) Değişimin devleti felakete gidişten kurtaracak bir yol olarak görülmesi.
e) Reform hareketleri
Eğitimciler ve yazarlar; ailenin ve devletin eğitim görevlerini çocuklara ve topluma olan sorumlulukları açısından ele almaya başlamıştır.
Eğitim bilim olarak görülmüş kitaplar yazılmaya başlamıştır.
Okul ve sınıf fiziki ortamları hazırlanmış araç gereç kullanımına başlanılmıştır.
Örgün eğitime geçilmeye çalışılmıştır.
Eğitimde okullar açısından ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim olarak basamaklandırmaya çalışılmıştır.
İlk olarak sıbyan mekteplerinde yenileşmeler yapılmıştır.
1845 Abdülmecit bir ferman yayınlamış reform yolunda ilerlemenin askeri alanlar dışında olmasını istemiş hükümet memleketin imar ve iskan işerini yürütmek için Meclis-i Maarifi-i Muvakkat ve Meclis-i Humariye adlarıyla meclisler kurulmuştur.
1851 yılında Islahata Fermanına kadar maarif alanında bazı yerlerde açılan rüştiye okulları dışında önemli bir iş yapılmamıştır.
Meclis-i Maarifi-i Muvakkat ilk ortaokul kademesinde duyulan ihtiyaçlarla ilgilenecek Daimi Meclis-i Maarifin 1846 yılında açılmış, 1857 yılında Meclis-i Maarifi-i Umumiye adını almıştır.
Maarif-i Umumiye Nezareti ile okullar bir meclis ve bir bakanın yönetimine verilmiştir.
Meclis-i Maarifi-i Muvakkat eğitimde ilk orta yüksek kademelerini kabul etmiş ortaokul olarak rüştiyeleri, yüksek öğrenim için garul fünunu açma kararı almıştır.
Bu okullarda okutulacak kitapları bir uzman kurul olan Encümen-i Danişi kararnama ile kurmuştur.
Medreselerin düzeltilmesine gidilmemiş, bazı meslek medreseleri açılmıştır.
Örgün eğitimde kağıt üzerinde bir sıra izlenmiş gerçek manada ilköğretime el atılmadan orta ve yüksek öğretim için çalışmalar yapılmıştır.
Sıbyan mektepleri dışında yeni mektepler açılmıştır.
Açılan yeni okulların programlarına hayata dönük dersler konulmuştur.
Sivil okullara ve memur yetiştirmeye fazla önem verilmiştir.
Eğitimde yenileşmeler yöneticiler, aydın ve öğretmenler Avrupa eğitimine göre destek vermişlerdir.
Azınlık ve yeni okullar çok büyük gelişmeler göstermiş devlet için bir tehlike haline gelmiştir.
Dilin öğretimindeki önemi yanında sadeleşmesinin de gerektiği anlaşılmaya başlanmıştır.
Mesleki ve teknik eğitimin temelleri atılmış , ilkkez öğretmen yetiştiren meslek okulları açılmıştır.
Kızlar için orta dereceli okullar açılmış, öğrenci ve öğretmenlere kılık kıyafetleri belirlenip düzenlenmeye başlanmıştır.
Disiplin aracı olarak falaka yasaklanmıştır.
Halk eğitiminin önemi daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır.
1854 ten sonra Osmanlı Devletinde yeni bir devrim başladığını görüyoruz. Kırım Harbinden sonra reformların yetersiz kalmasından dolayı 1856 da Islahat Fermanı yayınlanmıştır.
Tanzimat döneminin en önemli olaylarından biri 1868 yılında Galatasaray Sultanisinin açılması olmuştur. 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile Maarif teşkilatını yeniden düzenlemiştir.
Tanzimat Döneminde İlköğretimde Yenilik ve Gelişmeler
Osmanlının kuruluşundan beri her ilde ve mahallede sıbyan mektepleri yer almaktaydı. Fakat bir birlik beraberlik ve düzen yoktu. Yapılan ıslahatlarda sonuç vermemiştir.
Meclis-i Maarifi-i Muvakkatın 1846 da Meclis-i Valaya sunduğu teklifler arasında sıbyan mekteplerinin ıslahı da vardı. Yeklif Meclis-i Maarifi-i Umumiye de kabul edilerek 21. Rebuulahir 1263/ 8 Nisan 1947 de Etlafin talim ve terbiyelerini hocalarını efendi eylemeleri lazım geleceğine dair sıbyan mektebi hocaları efendileri itaa olunacak talimat yayınlandı Talimatnamede araç gereçelr hocalar, öğrenciler ve devam koşulalrı yer almaktaydı. Fakat bir çok şey kağıt üzerinde kaldı. Çabaların sonucunda 1840 yılında İstanbulda ve Bilat-ı Selase de 20.000.000 civarında kız ve erkek çocuğun okuduğu 380 sıbyan okulu vardı. Taşradaka sayı bilinmemekle yaygın bir kurum oluşturulamamıştı. 1863 ekadar bir ıslahat görülmedi.
Eğitimle ilgili olarak yayınlanan İrade-i Seniyede öğretmen öğrenci araç-gereç hakkında bir sürü ıslahat yapıldı. İrade de belirlenen hususları gerçekleştirmek için İstanbulun 12 semtinde deneme mektepleri açıldı. Maarif Nezaretinin isteğiyle bazı çalışmalar yapılmış ve okutulan kitaplar bastırılmış, okullar yaygınlaştırılmaya çalışılmış , maliyenin eğitime ayıracak bütçesi olmamasından dolayı sahipsiz arasalar mekteplere bağışlanmıştı. Bütün imkansızlıklara rağmen ciddi sayıda öğrenci okullara devam etmekteydi. Bütün imparatorlukta 242.017 erkek , 126.454 kız toplam 36.800.000 öğrenci okumakta idi.
İlköğretimde en esaslı düzenlemeler 1869 Maarif Nizamnamesinin yayınlanmasından sonra yapıldı. Nizamnamede her mahalle ve köyde bir sıbyan mektebi açılması yer alıyordu. Yapılan en iyi yenilik program konusundaydı. Programlarda yararlı bilgiler ihtiva eden dersler matematik ve coğrafya gibiydi Böylece dini bilgilerin derslerin dışında hayata hazırlanan öğrenciler rüştiyelere de kayıt yaptırabileceklerdi. 25 nisan 1870 de bir nizamname 13 madde ıslahata yayınladı. Öncelik kitapların özellikleri ile ilgiliydi. Açık bir dille yazılması öğrenciyi özendirecek özellikler taşıması istendi. Tanzimat devrinin sonlarına doğru ilköğretim ıslahatlarıyla ilgili son teşebbüs Meclis-i Tedrisiye ve şubelerinin açılmasıydı.
Tanzimat Döneminde Ortaöğretim Kurumları
1. Rüştiyeler: Osmanlı eğitim sisteminde mülki ortaöğretim kurumlarının ilk örnekleri sayılan Mekteb-i Maarif-i Adli ve Mekteb-i Umumi Edebiye Tanzimat dönemine kadar sürer. Bunların başarısız olması sadece memur yetiştirmekle kalmasından dolayı yüksek öğrenime öğrenci yetiştirecek okullara ihtiyaç duyuldu. Mekteb-i Umumi müdürü olan Kemal Efendi tarafından ilk adım atıldı. Başarılı sonuçlar alınınca bu okullar çoğaltılmaya çalışıldı. Ortaöğretimde en alt düzeydeki okullar haline geldi. Askeri okulların dışındakilere Mülki Rüştiyeler dendi. 1846 da sayıları artmış , 1852 de İstanbulda 12 , 1874 de 18 Rüştiye açıldı. Rüştiye mezunları katip olmaya başlayınca , askeri alanların ihtiyacını karşılamak için askeri rüştiyeler kuruldu. Kızlar için 1859 da Cevri Kalfa Rüştiyesi açıldı. Buna Sultan Ahmet Kız Rüştiyesi de denir. Kadın öğretmen bulunamayınca kapatıldı. 1869 tarihli Maarif-i Umumi Nizamnamesi ile rüştiyeler 500 evi geçen kasabalarda da açıldı.
2. İdadiyeler: Kelime anlamı olarak hazırlık demektir. Askeri tıbbiye ve harp okuluna girmek isteyen öğrencilerin eksik bilgilerini gidermek için açılan hazırlık sınıflarıdır. 11-14 yaş arasındaki öğrencileri almaktaydı. İstanbulda açılan ilk idadi Mekteb-i Fünun İdadiyedir. Mekteb-i Harbiye öğrencileri sınavdan geçirilerek orta düzeyde bulunanlar bu okula alınmıştır. Bu okul kuleli kışlasına taşınınca Kuleli Askeri İdadisi olarak anılmıştır. İdadi teriminin bir orta öğretim kurumu olarak 1869 tarihli Maarif-i Umumi Nizamnamesi ile kesinleşmiştir. İdadiler Rüştiyelerin üstünde 3 yıl süreli olarak düşünülmüş , böylece ortaöğretim 7 yıla çıkarılmıştır. Fakat kağıt üzerinde kalmıştır.
3. Sultaniyeler: Bu terim Galatasarayda gerçek anlamıyla kurulan ilk lise evlerine Mekteb-i Sultani adı ile ortaya çıkmıştır. Müslüman Hristiyan bütün Osmanlı tebasının memleket hizmetinde eşit şartlarda sorumluluk alabilecek bir seviyede yetişmesi ve batı irfanı ile beslenmiş aydın sınıfının bir an önce oluşması gereği kendini kuvvetle hissettirmeye başlamıştır. Batı ülkelerinin seviyesine uygun bir öğretim basamağı gerekli görüldü. Mevcut olan ortaöğretim kurumları bu isteklere cevap vermemekteydi. Dış tavsiye ve isteklerde oluyordu. Fransız hükümetinin 1876 da Bab-ı Aliye verdiği nota gibi. Böylece Fransızca eğitim veren bir lise açılmasına karar verilmiştir. 1 Eylül 1868 de Mekteb-i Sultaniye açıldı. Bir Türk müdür , bir Fransız müdür ve yabancı öğretmenlerden oluşan kadro ile 5 yıl ibtidai 5 yıl kolej olarak 10 yıl süreli idi. Daha sonra 3 yıl ibtidai, 3 yıl tali olarak 6 yıla indirildi. Bütün Osmanlı tebasına açık olan bu okullar 2. Meşrutiyete kadar hiçbir yerde açılmadı.
Tanzimat Döneminde Yükseköğretim
Darulfünün: 1846 da kurulması kararlaştırılmıştır. Fakat 1863 de açılmıştır. Amaç bütün Müslim ve gayrimüslim Osmanlı tebasının birlikte yatılı okuyabilecekleri batılaşmakta olan devlet için gerekli bilgilerle donatılmış insanlar yetiştirmekti. Rüştiyeleri bitiren öğrencileri alınmasıyla tam bir yüksek okul gibi düzenlenmiştir. Halka açık dersler yapılmış bazı nazırların derslere katılmasıyla ilgi toplamıştır. Binasından çıkarılmış 1865 de 4.000.000 kitabıyla yanınca ortadan kalkmıştır. 1874 de Galatasaray Sultanisi içinde medrese çevresinden uzakta 3 mektep halinde tekrar kurulur ; hukuk mektebi , taruk ve maabir (Yollar ve köprüler mektebi) , edebiyat mektebi 1881 de kapanır. Diğer mektepler mekteb-i mülkiye ve Mekteb-i Tıbbiyeyi mülkiye.
Mekteb-i Mülkiye ilk sivil yüksek öğretim kurulu olarak 1859 da kurulmuştur. Amaç kaymakamlık ve müdürlük gibi idari görevler yapacak memurlar yetiştirmektir. Öğretim süresi 2 yıldır.
Mekteb-i Tıbbiyeyi mülkiye ilk sivil tıp yüksek okuludur. Askeri tıbbiyenin içinde kurulmuştur. İlgiyi artırmak için kuradan muaflık , mekteb-i salise (Devlet memurlarına verilen itibar derecesi) ve bir kuruş maaşla belediye doktorluğu gibi koşullar sağlanmıştır.
1857 de Pariste Mekteb-i Osmani adında 3 yıl süreli bir hazırlık okulu açışmış Avrupada okuyanların çeşitli okullardaki dersleri verimli izlemeleri için hazırlık yapılmıştır. Tanzimat Döneminde Mesleki ve Teknik Eğitim: Tanzimat döneminde mesleki eğitim için bir çok okul açılmıştır.
1842 de Prusyalı bir uzmana Askeri Baytar Mektebi açılmıştır.
1847 de Yeşilköyde Ziraat Talimnamesi adıyla ilk olarak uygulamalı Tarım okulu açılmıştır.
1857 de İki Fransız orman mühendisinin yönetiminde Orman Mektebi açılmıştır.
1862-1863 memur yetiştirmek için rüştiyelerin üzerinde 3 yıllık bir okul olan Mekteb-i Ala açılmıştır.
1868 de Sabah Mektebi denen kurslar açılır.
1864 de Lisan Mektebi açıldı.
Erkek Teknik eğitim kurumları Islahane 1848 de Zetinburnunda Nişde tuna vilayetinde Ruscukta ve Sofyada kimsesiz çocuklar için Mithat Paşa açmıştır.
1868 de Sanayi Mektebi , 5 sınıflı bir yatılı okul olarak çıraklık eğitini için açılmıştır.
1859 da ilk kız Rüştiyesi Cevri Kalfa Mektebi açılmıştır.
1864 de Mithat Paşa Dikim Atölyesi ordunun ihtiyacı için yetim kızlara açılmıştır.
1869 da Kız Sanayi Mektebi açılmıştır.
Tanzimat Döneminde Özel Öğretim ve Azınlık Yabancı Okullar
1856 da Islahat Fermanına göre azınlıklar okul açabilecekti. Bu okulalrın öğretim biçimi, öğretmenleri padişahın atayacağı üyelerden oluşan bir meclis tarafından oluşacaktı. 1869 tarihli Maarfi-i Umumiye Nizamnamesi ile ücretli yada ücretsiz kurulabilmesine programların ve kitapların Maarif Nezareti veya vali izniyle terbiye ve ahlak kurallarına uygun, devlet politikalarına aykırı olmayacak dersler okutulmasına izin verecek nitelikte idi. Türklerin bir özel okul açma çabası yoktur. Azınlıkların giriştiği özel öğretim çalışmaları şöyledir:
Ruslar Heybeli adada papaz yetiştirmek için bir Ortodoks İlahiyat Okulu kurdular. Papaza kılığında ihtilalciler yetiştirip ülkenin ücra yerlerindeki büyük Yunaistan idealini yaymaya çalıştılar.
Yahudiler 1944 de Musevi Asri Mektebini kurdular.
Yabancıların Açtığı Okullar:
Protestan okulları; Robert koleji , Kız koleji
Katolik okulları; bunlar dini örgüt ve misyonerler tarafından açılmıştır. İlk ve orta öğretim düzeyinde öğrenim vermişlerdir.
Tanzimat Döneminde Öğretmen Okulları:
1. Darul Muallim
1848 de Darul muallim adında ilk öğretmen okulu açıldı daha sonra bu okula Darul muallimi Rüştiyede denildi. Öğrenci sayısı 25-30 idi. Nitelikli öğretmen yetiştirmek için az sayıda öğrenci alındı. Öğrenciler sınavla 3 yıllık süre için alındı. Ders verme , öğretim yöntemi, Fransızca, aritmetik, geometri, alan ölçümü ve astronomi gibi dersler işlenir idi. Bu öğrencilere maaş ödenmekte idi. Çalışkan öğrencilere 3 yıldan önce okulu bitirebilme hakkı sağlandı. Atamalarda mezuniyet başarısı göz önüne alınacaktı. Atamaya gitmeyenin diploması elinden alınırdı.
2. Darul Muallimi Sıbyan
İbtidai Mektep okulalrına öğretmen yetiştirmek için açıldı. Öğretim süresi bir yıldır. Ulumi Diniye, İlmi Maharic ve Tevdid , hesap, tarih, coğrafya, imla gibi dersler okutuldu.
3. Darul Muallimat
1870 de Darul Muallime çok benzeyen kızlar için kadın öğretmen yetiştirmek amacıyla açılmıştır.
Öğretmen okullarının medreselerine etkisinden çıkması için cer yasaklanmıştır. Mezun durumu ihtiyacı karşılayamamaktadır. Atamalarda diğer meslek okullarını bitirmiş olan öğrencilerde öğretmen olarak atanabilmiştir. Okullarda işlenen müsbet bilim dersleriyle geleneksel derslerin aynı anda okutulması çelişkilere yol açmıştır. Tanzimat dönemini eğitim alanında yapılan en önemli ıslahatı öğretmen okullarının açılmasıdır.
Tanzimat Döneminde Eğitimde İdari Teşkilatlanma
A. Merkez Maarif Teşkilatı
1. Maarif-i Umumiye Nezareti
2. Meclis-i Kebiri Maarif
3. Tahrirat Kalemi
4. Muhasebe Kalemi
B. Vilayet Maarif Teşkilatı
1. Mekteb-i Umumiye
a. Mekteb-i Sıbyaniye
b. Mekteb-i Rüştiye
c. Mekteb-i İdadiye
d. Mekteb-i Sultaniye
2. Mektebi Aliye
a. Darülmuallim
b. Darülmuallimat
c. Darül Fünun
TANZİMAT DÖNEMİ
3 Kasım 1839da Topkapı Sarayının Gülhane Bahçesinde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermanı ile İstanbulda yeni bir dönem açıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbulda mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı.
Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı. Suriçi Bakırköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçinde Sarıyere iskan hızlandı. Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, diğer taraftan Beykoza doğru büyüdü.
Kentin genişlemesine paralel, hızlı bir imar faliyeti de söz konusuydu. Bir taraftan padişahlar, diğer taraftan da devlet erkanı, gayrımüslim zenginler ve yabancı elçilikler adeta saray, köşk ve malikane yaptırma yarışına girdiler. Dolmabahçe, Çırağan ve Beylerbeyi Sarayları, Ihlamur ve Küçüksu Kasırları, Ayazağa, Alemdağ, İcadiye ve Mecidiye Köşkleri bu dönemde inşa edildi. Yine bu dönemde mebain-i emriyye adı verilen birçok kamu binası da yaptırıldı. Çeşitli semtlerdeki postane binaları, Tophane, Maçka Silahhanesi, Harbiye Nezareti ve Pangaltı Harbiye Binaları bunların başında gelmektedir.
Yaşanan hızlı Batılılaşma etkilerini mimari üzerinde de gösterdi. Bu dönemde klasik Osmanlı mimarisi
terkedildi ve yeni yapılar barok, rokoko, neogotik ve ampir gibi Batılı tarzlarda inşa edildi. Hatta bu üslup değişmesi cami mimarisine kadar nüfus etti.
Bu yıllar, altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapılması , tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz taşımacılığı yapan Şirket-i Hayriyenin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, ilk telgraf hattının çekilmesi, Zaptiye Nezaretinin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesinin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır.
Batılılaşma sürecini besleyecek modern eğitim kurumlarının açılmasına da bu dönemde büyük önem verildi. Bugünkü İstanbul Üniversitesinin temeli olan Darülfünun, erkek ve kız rüşdiyeleri (liseler) Ziraat Mektebi, Telgraf Mektebi, Darülmaarif (Maarif Koleji), Darülmuallimin (Öğretmen Okulu), Orman Mektebi, Ebe Mektebi, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi), Sanayi Mektebi ve Mekteb-i Tıbbiyey-i Mülkiye bu dönemde eğitime başlayan okullardandır.
Tüm bu değişmeler doğal olarak kentin sosyal yaşamını da derinden etkiledi. Özellikle Kırım Savaşında İstanbula gelen İngiliz, Fransız ve İtalyan asker ve subayları ile Galatada yerleşmiş bulunan Levantenlerin yaşam tarzı İstanbul ahalisi üzerinde müessir oldu. Bu dönemde Beyoğlu, meyhaneleri, kahvehaneleri, tütüncü dükkanları, balozları ve tiyatrolarıyla tam bir eğlence merkezi haline geldi. Rum, Ermeni ve Yahudi kızları kantolar söylemekte; Beyoğlunun yanısıra Şehzadebaşı ve Gedikpaşada da tuluattan modern tiyatroya kadar bütün gösteriler kumpanyalarca sahnelenmekteydi. Toplumun eğlence alışkanlıklarıyla birlikte, zevkleri de değişiyordu. Sadece saray çevreleri ve zenginler değil orta halli aileler de Batı tipi lüks tüketime yöneldi. Evlerin iç dekorasyonu değişti; masa, sandelye ve koltuk gibi eşyalar evlere girmeye başladı. Yine bu dönemde yazlık ve kışlık adeti başladı. Suriçi ve Beyoğlu kışlık; Boğaz, Kadıköy ve Adalar yazlık yerlerdi. Bu nedenle önceden Boğazda yalı satın alacak paralar, mevsimlik kira olarak ödenir hale geldi.
İstanbulun ekonomik yapısı da bu dönemde birçok değişiklik yaşadı. Geleneksel esnaf örgütleri olan loncalar dağıtıldı ve devlet, esnafı şirketleştirmek için krediler vermeye başladı. Haliç çevresinde ve Tophanede sanayi tesisleri kuruldu. İstanbul bu dönemde ilk kez olarak grevlerle de tanıştı.
Bu yıllar Galatanın finans alanında güçlenmesine de şahit olacaktı. Galata bankerleri artık doğrudan saraya borç veriyor veya Osmanlının kombiyo işlemlerini yönlendiriyordu. Devlete ait tahvillerin miktarı bir borsa kurulmasını gerektirecek ölçüde çoğalmış; kurulan Galata Borsası sadece Galatalı bankerlerin değil sıradan vatandaşın da ilgisini çekmeye başlamıştı.
Bu dönem İstanbulunda siyasi hayat da çok hareketlenecektir. Bir taraftan Batıcılık, diğer taraftan İslamcılık ve Türkçülük akımları güçlenecek, bir Tazminat aydını grubu ortaya çıkacak; sanat ve edebiyat canlanacak; Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis, Basiret, Vakit, İstikbal, Sadakad, Sabah, Hayat ve Cihan gazeteleri çıkmaya başlayacaktır.
1844 ilk nüfus sayımı, 1870 Beyoğlu ve 1872 Kuzguncuk yangınları, 1845de ilk çiçek aşısının uygulanması ve İstanbul için bir mülk vergisinin konması da bu dönemin anılmaya değer diğer olaylarıdır.
EDB 303 Tanzimat Öncesi Türk Edebiyatı Tarihi 3+0 3,0
Edebiyat Tarihi Kavramı: Tarih ve sosyoloji ile ilgisi, Türk edebiyatının başlangıcı, Kaynakları, Özellikleri, İslamiyetten önceki Türk edebiyatı, Tarih, Çevre, Sosyal yaşam, Gelenek ve Mitoloji ; Sözlü Edebiyat Verimleri : Destanlar, Koşuk, Sav, Sagu ; Dil ve Yazı : Dialektler, Alfabeler, İlk yazılı edebiyat verimleri, Orhun yazıtları, Uygur metinleri; İslam Uygarlığı Etkisindeki Türk Edebiyatının Genel Özellikleri : Tarih, Çevre, Sosyal yaşam ; Dil ve Lehçeler : İlk verimler, Doğu lehçesi ve edebiyatları, Anadolu edebiyatı, Halk edebiyatı, Divan edebiyatı, Nesir edebiyatı.
EDB 304 Tanzimat Sonrası Türk Edebiyat Tarihi 3+0 3,0
Tanzimat Edebiyatı: Tanzimatı hazırlayan tarihi, sosyal, kültürel nedenler, Tanzimatın sınırları, dönemleri, kaynakları, genel nitelikleri, Tanzimatçıların ortak özellikleri, Tanzimat döneminde dil sadeleşmesi ve nesir alanında değişim ve yenilenme, Edebiyatımıza batı edebiyatından gelen nesir türleri; Çeviri: İlk çeviriler, Tiyatro, Tiyatro çalışmaları ve ilk yapıtlar; Gazete ve Dergi: İlk gazeteler; Basın: Roman, Hikaye, İlk romanlar; Diğer Türler: Eleştiri, İnceleme, Tarih, Mektup; Türk Dili ve Tarihi İle İlgili Çalışmalar; Tanzimatta Nazım; Servet-i Fünun Edebiyatı; Milli Edebiyat; Cumhuriyet Dönemi.
NURUZİYA SOKAĞI
De Gaulle, Mitterand, Mimar Mongeri'nin, dans hocası Panosyan'ın, Behice Boran'ın, Kadri Aytaç, Örsan Öymen'in, M. Butterfly'ın, Franz Liszt'in adımlarını duyar gibiyiz bu sokakta. Az daha Kamelyalı Kadın da gelecekti. Galatasaray'daki Nuruziya Sokağı nice misafir ağırlamış, nice ömürler yaşamış, büyük bir yangın geçirip yeniden inşa edilmiş, bazen yalnız kalmış, terkedilmiş, ama mahalle hüviyetini hiçbir zaman yitirmemiş bir sokak.
Nuruziya Sokağı, özellikle dekadan Tanzimat Devri'nin en itibarlı sokaklarındadı. O dönemden, hatta 16. yüzyıldan bugüne kadar siyasi, ekonomik, toplumsal gelişmelerden bu denli etkilenen sokak azdır. Osmanlı - Fransız - Leh uzlaşması, Lehistan'ın bölünüşü, Rus Devrimi, kozmopolit üç kıta imparatorluğunun çöküşü, mübadeleler, "Vatandaş Türkçe Konuş Kampanyası," Varlık Vergisi, 6-7 Eylül, 1964 sürgünü, '74 Kıbrıs krizinin dolaylı ve dolaysız olarak oluşturduğu psikolojik ortam, sokağın topografisini kökten değiştirmiş bulunuyor.
Nuruziya, Galatasaray'dan Tünel'e giderken sol kolda, Odakule'nin tam karşısındaki sokak. Eskiden adı Polonya Sokağı imiş. 1930'larda devrin belediye meclisi tarafından adı değişirilip, Mason dünyasının iki önemli kavramı olan "nur" ve "ziya"yı bir araya getiren "Nur-u Ziya" adını almış. Tarihi boyunca büyük sarsıntılar geçiren bu sokak bugün eski dokusunu tamamen koruyamamakla beraber, gene de taşıdığı melez mimariyle son derece özgün. Bir zamanlar Karaköy - Galatasaray dolmuşlarının kalktığı girişinde bugün sadece High School'un heybetli binası bulunuyor.
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun.
İSTİKLAL MARŞI
www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ
ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK!