BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Balkanlar'da Osmanlı-Öncesi Türk İzleri 23.12.2024 03:55 (UTC)
   
 

Balkanlar'da Osmanlı-Öncesi Türk İzleri


BALKANLAR'DA OSMANLI-ÖNCESİ TÜRK İZLERİ


1) Giriş: Sempozyuma yeni fikir ve yorum getiren özgün araştırma mahsulü olması
beklentisi göz önüne alınarak bildirimizin ana tezini, Türklerin Balkanlarda Slavlar kadar eski bir
yerli halk olduklarını dile getirmek oluşturacaktır.
Karadeniz ve Adriyatik arasında yer alan Balkan yarımadası Erken Bizans devrinde Milletlerin Büyük Göç hareketlerinin sahnesi olmuş, M.S beşinci, altıncı, yedinci yüzyıllarda Avar ve diğer Türk kavimleri Slavların önderleri ve eğiticileri, savaşlarda ise müttefikleri olmuşlardır.1 Farsça ve Fransızcadakinin tam tersi olarak,2 Türkçe'de Avar kav-minin adının anlamı "dik kafalı" demektir.3 Avarların Slavlara yaptığı etkiyi anlayabilmek için en eski Rus yıllıklarına atıfta bulunmamız ye-terlidir: "Avarlar Slavları sefalete terkettiler. Slav kadınlarını kendilerine ait olarak gördüler."4
Eski çağlardan kalma anıtları ve kalıntıları ilmî açıdan inceleyen arkeologlar Macaristan, Bulgaristan ve Yugoslavya'nın bazı yerleşim yerlerinde Avar Türklerinin izine rastlamışlardır. Örneğin, Sırbistan'daki ÇELAREVO bölgesindeki yapılan arkeolojik kazılarda Avar mezarlıkla-rı keşfedilmiştir. Günümüzde Adriyatik sahilindeki Bar-Tivar adlı Ka-radağ şehrinde ise Avarlar ve Karaşöz Yörüklerinin kaynaşmasından meydana gelmiş Türkçe konuşan bir nüfus mevcuttur.5
Günümüzün Yugoslavya Federasyonu içinde Karadağ Cumhuriyeti-nin Adriyatik sahilinde yer alan Bar (Tivar-Antibari)'nin eski adı Civi-tas Avaronım (Avarların şehri) idi.b Bu gerçeği arşiv belgelerine dayanarak Macar bilim adamı Prof. Laszlo Rasonyi gösterirken, ondan tamamen bağımsız olarak, yâni L. Râsonyi'nin eserinden hiç haberi olmadan, Yugoslavya yazarlarından Altay Suroy, günümüzün Bar Türkleri arasında yaptığı bir araştırmanın sonucunu Piriştine'de çıkan "Tan" dergisinde yayınlayarak Prof. Rasonyi'nin tezini desteklemektedir. Altay Suroy, Aralık 1971-Ocak 1972'de şöyle yazıyordu: "Adriatik Denizi'nin en kuzeyinde yaşayan Bar Türkleri dillerini (Türkçeyi) ve âdetlerini koruyabilmişler ve tarihlerini bilmektedirler. Karaşözoğlu adını taşıyan dedelerinin de-desi Bar'ı fethederek, Roma'ya gitmek istemiş ama gemileri batmış.”

2) Göçler: Bilinen bir gerçektir ki beşinci yüzyılın ortalarına doğru Attila idaresindeki
Hunların akınları ile gittikçe yoğunlaşan göç hareketleri neticesinde, Hunların ardından Ogurlar,
Avarlar, Tuna Bulgarları, Bulaklar, Peçenekler, Oğuzlar, Kumanlar ve diğer Türk boyları
Karadenizin kuzeyinden geçerek Avrupa, ve Tuna'yı aşarak Balkanlara ulaştılar. Göç eden bu Türk
kavimleri, yolları üzerindeki diğer kavimleri de harekete geçirerek bu harekete kattılar. Yol
üzerindeki diğer ka-vimlerin bu büyük göç hareketine katılmasında Avarların hususî ve önemli bir
rolü vardır, çünkü "Avarlar göçebe olduklarından, işgal edilen ara-zilere toprak işleyen serf kavmi
iskân etmeye ihtiyaçları vardı: " Bu serfler Avarların seferlerinde yaya asker olarak da hizmet
görmüş olmalılar. Bu-nun da ötesinde Avarlar Slav kavimlerini kendi topraklarından başka

Tuna'nın güney yörelerine de cebren iskân etmişlerdir. Böylece, Bizans, Balkanlarda ve Doğu
Avrupa'da gittikçe artan bir hareketlilik ve kargaşa ile yüz yüze geldi: Bizans artık Avarlar ve
onlara tâbi olan orta Tuna bölgesi Slav kabilelerinin artan baskısı ile karşı karşıyaydı. Bunun bir
sonucu olarak Bizans'ın Sava ve Tuna geçitlerini koruyan savunma noktalarında şiddetli bir
mücadele başladı. Uzun ve zorlu bir kuşatmadan sonra Avar Kağanı Bayan 582 yılında Sirnium'a
girdi. İki yıl sonra Viminacium ve geçici bir süre için Singidunum (bugünkü adı Belgrad) da düştü.
Artık Bizans savunma duvarı yıkılmış ve Avar-Slav dalgası bütün Balkan yarımadasına yayılmaya baglamıgtı.9
Balkanlar'da Avar, Peçenek, Oğuz ve Kuman Türkleri ile gelen bir yenilik vardır. Her şeyden önce yarımadanın, nehir, göl, dağ, yayla, te-pe, vadi, köy, şehir ve diğer yer adları Türkçeleşmiş; atlar çoğalmış, ipek, haşhaş, pirinç ve diğer tarım kültürleri yaygınlaştırılmıştır.10 Orneğin, etimoloji açısından bu yarımadanın adı olan "Balkanlar" kelimesi, Türk-çede "Dağlar" anlamını taşıyan bir sözcüktür; Axios nehrinin adı Vardar olmuş; Lihnidos gölü Ohri adını almış;11 Skardos dağının adı Şar dağ olarak Türkçeleşmiştir v.s. Bu eski Türk boyları yeni şehirler kur-muşlardır, örneğin Kumanova ...12 Bize kadar gelen Avar özel isimlerinin her biri itirazsız bir şekilde Türkçede açıklanabilmektedir: Bayan, Be-kelabur (başkaman), tudun, kagan, tarkhan, mergen: "okçu", solak, kök: (mavi) v.b.
Hırvatların atalarının Kuzeyden Adriyatik Denizi'ne olan göçlerinde, aşağıdaki reisleri bulunuyordu: Külük-meşhur, Kösendzi (zi Türkçe isim son ekidir, isim muhtemelen Küsendzi idi); Mugel, Alpel (kahraman), Tugay (erman), Buga (boğa), Fin Mikkela'nın tesbit etmiş olduğu gibi.13 Bu adların hepsi Türkçe ve şimdiki halde Avar adlarıdır.
Dalmaçya ile ilgili Ortaçağ vesikalarında çok sayıda belirsiz mengeli ad arasında, Türkçe ve Moğolca "Okçu" demek olan Mergen adı sık sık geçmektedir. Bu şahıs adı XIII. yy'a kadar Hırvatlar tarafından da kullanılmıştır. Macar kralları adına Hırvatistan'ı idare eden yüksek rütbe ünvanı anlamında olan Ban ise yine Avarca Bağan kelimesinden gelmektedir. Bu rütbe adının kökünü, Batı-Türkçesi Bağa ve eski Bulgarca Bağan kelimesinde görüyoruz.14
Sadece Yugoslavya'nın Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan, Dalmaçya gibi bölgelerinde değil, Avarlarla ilgili buluntulara Balkan- Yarımadasının diğer devletlerinde de rastlanmaktadır. Örneğin Konstan-tines Perphyrogennetes adı geçen eserinde, Aziz Pankratios'un biyografiainde, 750 sıralarındaki Atina havalisi Avarlarından söz ederken: "hei Sklavei kei tei Avarei kaleumenei," yâni Avarları Slavlar diye de adlan-dırdıklarını zikretmektedir. Son zamanlarda Korint'de yapılan kazıla-rın sonucu olarak Avarlarla ilgili buluntulara rastlanmaktadır. Arnavutlukta, Prestevac'daki define de bize Avarlardan kalmıştır. Ayrıca Balkan yer adlarında da Avarların hatıraları mevcuttur. Fallmerayer e göre, bugünkü Pyles'un eskiden adı Mavarine idi ve Eis Ten Avarinen "Avarlardan gelme" yunanca deyiminden çıkmıştır ve muhtemelen bir zamanlar burada da Avarların oturduğunu göstermektedir.15

Yukarıda zikredilen ilmî gerçekleri sadece Macar, Fin ve Türk kö-kenli bilim adamları değil, Yugoslav ve bazı Rus tarihçileri de kabul et-mektedirler. Örneğin, Boşnak dilbilimcisi Abdullah Şkalyiç göyle diyor: "Bazı bilim adamları Türk sözlerinin Balkanlarda ve özellikle Slav dil-lerinde yerleşmesini Osmanlı Türklerinin bu yerlere gelmelerine bağlamasına rağmen, reddedilemeyen bir gerçek vardır ki o da Osmanlılardan önce Türk milletlerinin etkisinin bu dillerde mevcut olmasıdır. Bilindiği gibi Avarların Panoniya adlı geniş ovaya gelmesinden ve bunların Balkan toplumları ile ilişkiye girmesinden itibaren bazı Türk-Tatar etkilerinin Balkan dillerinde iz bıraktıkları görülmüştür."16
Gyeza Feher ve diğer Macar arkeolog-türkologların araştırmaları Bulgaristan ve öteki Balkan ülkelerinde eski, Osmanlı -öncesi kitabeler ve heykellerin varlığını göstermektedir. Bunların en tanınmışları Deliorman civarında Aboba, Pliska, Preslav, Madara vb. yerleşim yerleridir. Özellikle Madara köyünde bulunan bir atlı heykel "Madara süvarisi" adı altında Osmanlı-öncesi Türk kültürünün gözdelerinden birini temsil etmektedir.
Dünyaca tanınmış bir tarihçi olan Yiriçek'in, 1952 yılında yayınla-nan "İstoriya Sırba" (Sırpların Tarihi) adlı eserinin, dördüncü sayfa-sında şöyle denir: "Avarlarda önemli kadının adı katunmuş (Türkçe Hatun). Yenisırpçada da kaduna sözü Türk kadını demektir. Nitekim gözardı edilemiyecek kadar denilebilir ki kökeni belli olmayan bazı slavca sözler Slavların eski anayurtlarında, Balkanlara göç etmeden önce, Türk--Tatar etkisi altında meydana gelmiştir. Yiriçek'in bu görüşünü biz diğer kaynaklarda da bulduk. Örneğin, Venedik'te San Marco Kütüphanesin-de bulunan "Codex Cumanicus" veya Almanca yayınlanan "Kuman-isches Wörterbuch"ta Qatun-Xatun. sözünün anlamı Almancada "Prau, besonders von Vornehmen" olarak verilmiştir. Qan Qatuny ise Kaiserin, Imperatris geklinde almancaya çevrilmiştir. Kadın, bilhassa ön isim olarak kullanılır.17
Kırgız Sözlüğü, Katun sözünü "Kılıp almak" veya "Karı olarak almak," "Katındun" sözünü ise "Karısı olan" şeklinde sunmaktadır.18
Divan-ı Lügat'it-Türk'te, Katun sözü "Afrasyab'ın kızlarından biri" olarak açıklanmakta, Oblagu Katun.: Asil kadın, Katunlanmak: Han karısı olmak şeklinde verilmiştir.19
Dictionnaire Türk-Oriental, Hatun sözünü Fransızcaya "Dame de haut paraşe" yâni "yüksek soydan kadın" olarak çevirmiştir.20
Bu eski sözü aynı anlamda Sovyetler Birliğinde 1976'da yayınlanan Slovar tyurkizmov v ruskom yazike, yâni (Türkçe sözlerin Rus Dilindeki Sözlüğü)'de ele almaktadır.21
Tüm bu ilmî bulgular kesinlikle gösteriyor ki Osmanlılardan önce Balkanlara göç eden ve kültürünü etkileyici kılan eski Avar, Peçenek, Oğuz, Kuman ve diğer Türk boyları Balkanlarda ve

özellikle Slav dille-rinde ve yer adlarında binlerce Türk kökenli sözcükler bırakmış ve bu dillerin zenginleşmesini sağlayarak, Balkanlarda Türklerin Slavlar ka-dar eski bir halk, olduklarının kanıtlarından birtanesidir. Burada özellikle altını çizdiğimiz "Balkanlarda Türklerin Slavlar kadar eski bir halk olduklarına" okuyucuların dikkat etmelerini arzederiz, çünkü BİLİM'de çifte standart olmaz, Slavlar Balkanların eski halkı ise, o zaman Türkler de aynı hakka sahiptir. Objektif ve dürüst olmak her bilim adamının vicdan borcudur.
3) Balkan Yarımadasında Uzlar-Peçeneklerin ve Selçukluların Kaderde Kıvançta Birlikte Olmaları
Bir başka özel konunun da dile getirilmesi gerekmektedir. Bu da Bal-kan Yarımadasının Uzlarla Peçenek Türklerinin ve Anadolu Selçuklularının kaderde kıvançta birlikte olmalarıdır.
Bilinen bir gerçektir ki Uzlarla Peçeneklerin bir kısmı ücretli Bizans askerleri olarak Balkanlardan Anadolu'ya geçirilmiş ve 26 Ağustos 1071 tarihinde oluşan Malazgirt Meydan Savagı'nda Selçuklulara kargı savaşmaları istenmişti. Ama Uzlarla Peçenekler kargı tarafta kendileri gibi Türkçe konuşanları görerek, onların soydaşları olduğunu fark edince, Bizans cephesini terkedip, gönüllü olarak, Selçukluların safına geçmişler, Bizanslılara beraber saldırmışlardır. Oysa savaşın başlangıcında Selçuklu ordusu, Bizans -ordusunun üçte biri kadardı. Ama bu Doğu Roma ordusunda bulunan Uzlarla Peçenekler, bir Türk ordusuyla savaştıkla-rını anlayınca ve Selçuklular tarafına geçtiklerinde cephedeki durum ol-dukça değişmiştir.
Karargâhından çok uzaklaşmış olan imparator ne yapacağını şaşır-dı. Geri çekilmek isterken ordusunda karışıklık çıktı. Bu fırsatı kaçır-mayan Alp Arslan, hemen ordusunu düşman üzerine yöneltti. Pusudaki Türk askerleri de yerlerinden çıkarak Doğu Roma ordusunu yanlardan vurdular ve gerisine sarktılar. Türk ordusu, düşmanı ağır bir bozguna uğrattı. Doğu Roma imparatoru Romanos Diogenos/Roman Diojen sonuna kadar savaştıktan sonra yaralanarak tutsak düştü.
Alp Arslan, kendini beğenmiş imparatora çok iyi davrandı. Hatırını sordu, teselli edici sözler söyledi. Onunla bir antlaşma yaptı. İmparator, Doğu Anadolu'yu Selçuklulara bırakıyor, her yıl vergi ödemeye söz ve-riyordu. Sultan, tutsak alınan Doğu Roma askerlerini serbest bıraktı. İmparatorun yanına koruyucu askerler verdiği Böylece Büyük Selçuk-lu sultanı Alp Arslan ile Doğu Roma imparatoru Roman Diojen arasında oluşan Malazgirt Savaşı, Balkan Yarımadasının Uzlarla Peçenek Türk-lerinin ve Anadolu Selçuklu Türklerinin kaderde kıvançta birlikte ol-maları sayesinde zaferle sonuçlanmıştır. Bu zaferin çok önemli sonuçları olmuştur. Bundan sonra on yıl gibi bir sürede Anadolu bir Türk yurdu haline geldi. Selçuklularla birlikte Anadolu'da Balkan Yarımadasından gelen Uzlarla-Peçenekler ve Kumanlar da bir çok yerleşim yerleri kur-dular ve Anadolu'nun Türkleştirilmesinde katkıda bulundular.

1071 yılından sonraki dönemlerde de Bizans, Balkanlardaki Uzlar, Peçenekler, Kumanlar ve diğer eski Türk boylarını Selçuklular ve Os-manlılara kargı kullanmayı istemiş, ama başaramamıştı. Tam tersine onikinci ve onüçüncü yüzyıllarda Kuman ve Selçuklu birliklerini müttefik olarak görmekteyiz. Örneğin Bizans 1259 sonbaharında Kuman ve Selçuklu birliklerinden oluşan kuvvetli bir ordu ile Pelagonia vadisinde Batı Avrupa devletlerinin Üçlü ittifak askerini müthiş bir hezimete uğrattı.23 Kuman, Selçuklu ve sonradan Osmanlı askerleri Bizans ve Avrupa topraklarında yerleşmiş ve buralara kendi dillerinden isimler vermişler.
Bu kültürel etkileşimin derin kökenleri günümüzde de kullanılan bazı yer adlarında izlerini göstererek, tabiat-kültür iligkisinin sosyal ilimlerin en önemli konularından birisi olduğunu kanıtlamaktadır. Çünkü bize son derece kıymetli veriler sağlamaktadır.
Bilindiği gibi, Ankara'nın Esenboğa yolu üzerinde Peçenek adlı bir köy bulunmaktadır;
Kızılcahamam ve Çamlıdere arasında Peçenek ve Alişdağı adlı yerler mevcuttur;
Ankara ve Kırşehir arasındaki Kaman kasabasının ve Elbistan'ın Batısında Göksün yanında bulunan Kaman Dağının adı Kuman Türklerinin adına benzemektedir:
Afyon ile Isparta arasında Kumalar Dağı yer almaktadır; Konya'nın Güneyinde Hadım kasabası yakınlarında Taşkent adlı bir yer bulunmaktadır.
Elazığ yakınlarında Hazardağı., Hazar Gölü ve Hazar adlı bir kasaba vardır;
Elbistan ile Kayseri arasındaki bölgedeki birçok yerin adı Makedonya'da da halen kullanılmaktadır.
Elbistandaki Şardağı gibi, Makedonya'da da Kosova özerk bölgesine kadar uzanan aynı adda bir dağ vardır;
Maraş'ın Çardak ilçesinin adına Makedonya'da da rastlanmakta; Elbistan'ın Alemdar ve Adana İlinin Tufanbeyli kasabalarının adı, Makedonya da, Gostivar kökenli bazı ailelerin soyadlarıdır. Bu husus arada bir bağ bulunduğunu hatıra getirmektedir. Gostivar'lı Alemdar Ailesi İstanbul'un en önemli sanayicilerinden biridir.
Konya'nın Güneyindeki Karaağaç kasabasının adı Makedonya'nın Gostivar kentindeki verimli bir ovanın ve semtin adını hatırlatıyor; Anadolu'daki Dutluca gibi birçok yer adına Makedonya'da sık sık rastlanmaktadır, örneğin Vardarbaşında bulunan Gostivar kenti ile Baniçe köyü arasındaki semtin adı Dutluktur;

Karadeniz'de Rize yakınlarındaki Kalkandere ile Trabzon ve Gümüş-hane arasındaki Kalkanlı, dağları gibi, Makedonya'da Şar Dağın eteklerinde yerleşmiş Kalkandelen adlı şirin bir kent vardır;
Çorum'un İskilip kasabasının adı Makedonya'nın başkenti olan Üsküp'ün adını hatırlatır. Trakya'da Kırklareli civarında ve Bursa'da Mudanya ilçesi yanında birer Üsküp kasabası vardır.
Tekirdağ'ın Şarköy ilçesi Makedonya'daki Şardağ köylerini hatırla-tır. Aynı zamanda her iki ülkede birer Kurudağ/Suva Gora/vardır.
Anadolu'da Derbend gibi birçok yer adının benzerine Makedonya'da rastlanmaktadır.
Fırat Irmağının kollarından biri olan Karasu adı Orta Asya ve Makedonya'da kullanılmaktadır. (Çırna Reka v.s.
Tıpkı Anadolu'da olduğu gibi Makedonya'da da birçok yer adı Koca sözünden türemedir, örneğin: Gostivar ile Debre şehirleri arasında bulunan Kocacık köyünde Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi doğmuş, son-ra Selânik'e, göç etmiştir. Anadolu'da bu gibi yer adları hemen her bölgede mevcuttur, örneğin:
Mardin yakınlarındaki Kocatepe,
Beypazarı ve Mihaliççık arasındaki Kocaarkoç Tepesi, Edremit'in Ku-zeyindeki Kazdoğan Kocakatran, Tepesi;
Van gölü civarında Erciş ve Patnos arasındaki Kocapınar;
Karadenizde Bolu ve Ereğli arasındaki Akçakoca kasabası ile Akça-kocadağları;
Kocaeli şehri v.s.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Yukarıda zikredilen yer adlarının takıldığı tarihi tespit etmek kolay değildir. Zaten bu, bir başka araştırmanın özel konusu olabilir. Hipotez olarak denilebilir ki zikredilen yer adlarının bir kısmı Anadolu'nun eski uygarlıklarından kalan toponimlerdir, sonra Türk boyları göç ettiklerinde bunları kendi fonetik kurallarına uygulayarak ses uyumu ve bir nevi Türkçe anlam da sağlamışlardır. Bu yer adlarının diğer bir kısmı Türk boylarından konulmuştur ve, en nihayet diğer bir çok yer adı zamanla değiştirilmiştir. Hangi yer adının ne zaman konulmuş olduğu bu tebliğimizin konusu değildir.

Bu kez zikredilen yer adlarının dile getirilmesinin amacı Anadolu ve Yugoslavya ile tüm Balkan Yarımadasındaki Türk kültür bütünlüğünü kanıtlamaktır. Bu bütünlük Osmanlı-Öncesi Uzlar, Peçenek, Kuman Türkleriyle başlamış, Osmanlılarla tamamlanmış bir canlı süreçtir. Ni-tekim, bazı yapılan araştırmalar Anadolu'da birçok yer adının Avar, Pe-çenek ve Kuman kökenli olduğunu kanıtlamıştır. Bu gibi önemli sonuçlar belli sempozyumlarda da sunulmuş ve savunulmuştur. Örneğin, 11-13 Eylül 1984 tarihinde, Ankara'da düzenlenen "Türk Yer Adları Sempozyumu" bildirilerine bakılırsa birçok örnek dile getirilebilir. Prof. Dr. Mehmet Eröz "Sosyolojik Yönden Yer Adları" başlıklı bildirisinde şunları zikretmektedir: "Milli kültür mirasımızdan anlıyoruz ki, göçebe, yarı göçebe ve yerleşik Türk toplulukları en eski çağlardan beri, arazi parçalarını ad-landırıp, belirtmede, adetâ bir coğrafyacı dikkati ile durmuşlardır. Bu yer adları, topluluk vicdanında yagaınış, Akdeniz kıyılarına ve Balkan-lar'a kadar getirilmiştir. ... Avar Türkleri ile ilgili olanlar: Tokat'ta; Yu-karıavara/Yukarıgüçlü/ ve Avara/ Serenli; Hazar Türkleri ile ilgili olanlar: Hazara/Kayaboyun/-Van, Hazara/Kırkçalı/-Van,Hazar/Plâjköy/-Elazığ, Hazeri/Anıl/-Tunceli, Küçükharzıyan-(Küçüksütlüce)-Kars,Hazor-kek/Günbahçe/-Sivas,Hazerkozan/Ikidere/-Trabzon,Hazergrat/İkizce/Balıkesir, Hazerek/Tandırbaşı/-Erzincan; Peçenek Türkleri ile ilgili olan-lar: Peçenek/Tarlacık/-Kahramanmaraş, Peçeme/Biçer/Konya; Kuman Türkleri ile ilgili olanlar: Aşağı kumanit/Trabzon/v.s.
4) Uzlar-Pegenek-Kumanlar ve Selçuklu-Osmanlıların Kaynaşması Avar, Uzlar-Peçenek ve Kuman Türklerinin ardından Anadolu'dan Balkan Yarımadasına ve dolayısıyle bugünkü Yugoslavya topraklarına geçen Osmanlılar, buralarda Türkçe yer adlarına ve Türkçe konuşan yerli halka rastlamaktan elbette ki sevinç duymuşlardır. Çünkü, Osmanlılar'dan önce Bulgaristan'da Bulgar-Tatar karışımı bir kuvvet hâkimdi.24 Sırbistan Çarı Duşan'ın (1331-1355) en sadık koruyucuları ücretli Peçenek askerleriydi.
Çar Duşan birçok yer adını yazılı belgelerinde, örneğin Chrysovuly' adlı yazılarında Sırplaştırmaya yönelik çaba göstermiş, ama başarama-mıştır. Örneğin, Vardar nehrinin adı Çar Duşan'ın Chrysovuly adlı bel-gelerinde "Velika," yâni, "Büyük nehir" diye geçmesine rağmen, halk arasında hiçbir zaman tutmadı. Günümüzde de sadece Yugoslavya Türk-leri değil, Makedonlar, Sırplılar ve tüm diğer Yugoslavlar bu nehirin adını Vardar olarak kullanmaktadırlar Aynı durum Kumanova adlı şehir için, ve Şar Dağı, Karaorman, Kaymakçalan ve birçok diğer Türk kökenli ortak yer adları için de geçerlidir.
Ondördüncü yüzyılda Osmanlılar Balkanlara ve dolayısıyla bugün-kü Yugoslavya topraklarına geçince oradaki eski Türk boylarıyla kaynaşmış ve hep beraber Türkçeyi yüzyıllar boyunca hakim kılmışlardır. Türkçe, Balkan Yarımadasının ve Güney Avrupa'nın Lingua Franka'-sıydı. Başka bir deyişle, günümüzde İngilizce neyse, altıyüz yıl Türkçe aynı uluslararası etken bir kültür unsuru rolünü başarıyla oynamıştır. Örneğin, Sırp Edebî dilinin temelini atan, ilk grameri ve ilk sözlüğü ha-zırlayan Vuk Karaciç, 1818 yılında Birinci ve 1852'de İkinci Sözlüğünü yayımladığında iki bin Türkçe sözü Sırp Dilinin Sözlüğünde vermek zo-runda kalmıştır. Çünkü eşanlamlı Sırpça kelimeler bulunmaz. Bu demektir ki Türkçenin kültürel etkisi Yugoslavyâ da ve

tüm Balkan Yarımadası ülkelerinde o kadar derin kökler salmış ki, sökmek ve at-mak hiç de kolay değildir. Sırp Edebî dilini ve ilk sözlüğünü hazırlayan Vuk Karaciç 1818'de iki bin Türkçe sözcük kullanmak zorunda kaldıysa, günümüzün Sırpça'sında 8.000 Türkçe sözcük canlı bir şekilde kullanılmaktadır ki, bunu özel sözlükler de göstermektedir.25 Benzeri durumlar Balkan dillerinin her birisinde mevcuttur. Sovyetler Birliğinde de 1976 yılından bu yana Rus dilinde Türkçe sözcükleri kapsayan sözlükler yayımlanmaktadır.26
Bunların yanı sıra Sarı Saltık dervişlerinin de Balkanlar'da Osmanlı- öncesi dönemdeki rolü büyüktü.27
Türk kültürünün etkisi sadece yabancı diller üzerinde değil, aynı zamanda folklor, halk edebiyatı, müzik, mimari, sanat, tarım kültürü ve hayatın her dalında hissedilmektedir. Bu derin köklü Türk etkisinin nedeni her şeyden önce hoşgörüye dayanmaktadır. Baskı ile verilmiş olsaydı, Osmanlı Devletinin 1912 yılında çöküşünden sonra Türk kültürünün etkisi sökülüp atılırdı. Ama aradan tam 77 yıl geçmesine rağmen, Bal-kanlarda Türk iktidarı olmaksızın, Türk kültürü devam etmektedir.
5) Sonuç
Bize araştırmalarımız Balkanlar'a göç etmeyen milletlerin sayısının yok denilecek kadar az olduğunu göstermektedir. Bazı milletlerin daha erken, ötekilerinin daha geç tarihlerde göç ederek hepsinin değişik dönemlerde Balkanlar'a yerleştikleri görülmektedir.28 Gerçek şudur ki öteki göç eden milletler gibi Türkler Balkanlar'da Osmanlı-öncesi dönemden beri yerli halk olarak yaşamaktadırlar.
Burada ortaya çıkan nokta şudur ki Türk kültürünün özü hoşgörü olduğu için terk edilen topraklarda bu kültürün kökenleri ürünlerini sek-sen yıl sonra da vermeye devam etmektedir. 1071'de Malazgirt'te ve 1389'da Kosova Savaşından ve zaferlerinden sonra da hiçbir millete kat-liam yapmayan Türkler, hoşgörüleri ile insanlık niteliğini yüceltmişler-dir. Bu üstün değerler etrafında Osmanlı-öncesi Türk kültürünün izleri ister Balkanlarda olsun, ister Anadolu'da ve Kafkasya ile Orta Asya'da olsun her yerde aynı insancıl yapıcılığının sürecidir. Bir milli kültürün tümü, ne bir hanedandan, ne bir tek boydan ibarettir. Her büyük mille-tin tarihi gibi, Türk ulusunun dil ve kültür bütünlüğü de bir büyük akım ve top yekûn boyların katkısından, bütün uygar insanlığın değerlendirdiği ışık verici hoşgörüden ve yapıcılıktan meydana gelmiştir.

MUZAFFER TUFAN*

KAYNAKÇA
GEORG OSTROGORSKY, Bizans Devleti Tarihi, Türk Tarih Kurumu yayı-nı, Ankara, 1986. LÂSZLO RÂSONYİ, Tun.a Köprüleri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitü-sü Ankara, 1984. MARQUART, Osteurepeische und Ostasiatische Streifzüge, Leipzig, 1903.

MUZAFFER TUFAN, Türkler, Ruslar ve Bulgarlar, Hacettepe Üniversite-si Dergisi, 1988.
MUZAFFER TUFAN, Yugoslavya'da Bir Türk Köyü Monografisi, Türk Kül-türü 1988.
ALTAY SUROY, Bar Türkleri, "Tan", Piriştine, Aralık 1971-Ocak 1972.
ALBERT WAYS, Razvitak Civilizaciye (Medeniyetin Gelişmesi), Belgrad 1968.
P. V. PETKOVİC İ Y HADJİ VASİLYEVİC, Bratstvo, kn.XVII, Novi Sad, 1923.
MIKKELA, Avarica, Archiv f.Slav Philologie X. 1927, 158-160.
İMRE LUKİNİCH, Az avar-görög haberûk Törtenetchex, Tdrteneti Szomle 1914.
ABDULLAH ŞKALYİC, Turcizmi u Srpskohırvatskom yeziku (Sırp-Hırvat Dilinde Türkçe Sözcükler), Svyetlost yayını, Sarayova, 1966.
VUK KARADJİC, Ryecnik Sırpskog Yexika (Sırp Dilinin Sözlüğü), Novi Sad, 1852.
K. GRØNBECH, Kemanisches I~örterbuch (Türkischer V~ortindex zu Co-dex Cumanicus), Kopenhag, 194~2.
K.K. YUDAHİN, Kırgız Sözlüğü (Türkçeye çeviren: A.Taymaz), İstanbul 1948.
BESİM ATALAY, Divanü Lügat-it Türk Dizini, Türk Dil Kurumu yayını, Ankara, 1943.
M. PAVET DE COURTEILLE, Dictionnaire Turk-Oriental, L'Imprimerie, Imperiale, Paris 1870.
RADLOFF, Proben der Yolkslitteratur der türkischen Stömme, S. Peters-burg 1866.
E.N. ŞİPOVA, Slovar tyurkizmov v ruskom yazike (Rus Dilinde Türkçe Sözcükler Sözlüğü), Alma-Ata 1976.
“A'dan Z'ye ka.dar Yurt Ansiklopedisi," Hazırlayan: Niyazi Akşit, Serhat yayını, İstanbul.
ASİM PECO, Turcizmi u Vukovim Ryeçnicima (Vuk'un Sözlüklerinde Türkçe Sözcükler), Belgrad, 1987.
Yiriçek, Istoriya Sırba (Sırpların Tarihi), Belgrad, 1952.
Grup yazar, Istoriya na Makedonskiot narod (Makedon Milletinin Tarihi), kniga I, Skopje, 1969.
ST. MLADENOV, Pecenezi i Uzi-Kumani v B'lgarskata istoriya (Bulgar Tarihinde Peçenekler ve Uzlar-Kumanlar), BIR. g. IV, Sofiya, 1931.
A. SELİSTCEV, Polog i ego b'lgarskoe naselenie, Sofiya, 1929.
LÂSZLO RÂSONYİ, Tarihte Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınları, Ankara, 1971.
ATANASİJE UROSEVİC, Kosovo, naselja i poreklo stanovnistva, 1965, Belgrad yayını.
WALTER POHL, Die Awaren, Ein Steppenvolk in Mitteleuropa, München, 1988.
D. OBOLENSKY, The Bogomils, A Study in Ballcan Neo-manichaeisme, Cambridge, 19~8.
J. ŞİDAK, Oko pi.tanja Crkııe bosan.ske i bogomilstva (Bosna Kilisesi So-run.u ve Bogumillik), Historiski zbornik, Zagreb, 1950.
D. ANGELOV, BogomiLstvoto v B'lgariya, (Bulgaristan'da Bogumillik) So-fia, 1961.
B. PANOV, Bogumilstvoto vo Makedoniya (Makedonya'da Bogumillik), Skopje, 1965.
PAUL WITTEK, Les Gagaouzes: les gens de Kaykâûs, Rocznik Orienta-listyczny, XVII
(1951-1952).
PAUL WİTTEK, Osmanlı. Imparatorluğıı'nun Doğ-u,cu, Istanbul, 1985.
A. DECEL, Le probleme de la colonisation des Turcs seldjoukides clans la Dobrougea au XIIIth siecle, Ankara, "Tarih Araştırmaları Dergi-si", VI 1968).

MUZAFFER TUFAN, Yunus Emre ve Balkanlar'daki Sarı, Saltik, "Çevren" dergisi-Prigtine, 87/1992.
MUZAFFER TUFAN, Milletlerin Büyük Göçleri,, X. Türk Tarih Kongresi yayını, Ankara, 1986.
MUZAFFER TUFAN, Göç Hareketleri ve Yugoslavya Türkleri, "Erdem" dergisi-Ankara sayı 15/1989.
MUZAFFER TUFAN, Les Turcs de la Macedoine et leurs arts, "Erdem;' sayı 15/1989.
Herodot Tarihi, Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1973.
MUZAFFER TUFAN, Communication culturelle entre la itırquie et les Bal-kans, expose presente su Colloque International sur Roger Bastide â Cerisy, France, Septembre 1992.
MUZAFFER TUFAN, Türk-Arnavut İlişkilerinde Düzeltilmesi Gereken Bazı Hususlar;' "Türk Kültürü" dergisi, Türk Kültürünü Araştırma Ens-titüsü yayını, Ankara, sayı 353/1992.
FARUK SÜMER, Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırma Vakfı yayını, İstanbul, 1992.
PARS TUĞLACI, Osmanlı Şehirleri, "Milliyet" yayını, İstanbul, 1985, özellikle 383. sayfaya bakınız.
TAYYİB GÖKBİLGİN, Rumeli'de Tatarlar ve Evlâd'i Fatihan, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yayınları, no. 743, 1957.
HAMMER, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Zuhuri Danışman Yayınevi, İstanbul, 1972.
BAHAEDDİN OGEL, Hammer Tarihine Ek Notlar ve Açıklamalar, Zuhu-ri Danışman yayını, İstanbul, 1972.
Kollektif, Türk Dünyası El Kitabı, Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorlu-ğunda Kültür ve Teşkilat, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1976.
AMI BOUE, La Turquie de l'Europe, Wien, 1889.
CVİJİÇ, Gruııdlagen der Geographie und Geologie von Macedonien und Albanien, Gotha 1908.
COUSINERY, Voyage dans la Macedoine, Paris 1831.
G. LEJEAN, Ethnographie de la Turquie d'Europe, Gotha 1861.
LEAKE, Travels in Northern Greece, London 1835.
GERVINUS, VII. Aufstand von Wiedergeburt Griechenland, Leipzig 1851.
GY. NEMETH, Türklüğün Eski çağı, Ülkü-Ankara, sayı 88.
İ. KAFESOĞLU, Türk Milli Kültürü, Boğaziçi yayınları, İstanbul 1986. "Larrousse," "Britannica," "Türk Ansiklopedisi," "Yugoslavya Ansiklopedisi" ve Öteki Balkan Milletlerinin Tarihleri ile Etimolo-jik Leksikonları
DİPNOTLAR:
1 Laszlo Rasonyi, Tuna Köprüleri, Türk Kültürü Enstitüsü-Ankara, 1984, Bkz: Marquart,
Os-teurepsische und Ostasiatiache Streifzüge, Leipzig, 1903, s.127; Bkz: Muzaffer Tufan, "Türkler, Ruslar ve
Bulgarlar, Hacettepe Üniversitesi Dergisi, Edebiyat Fakültesi, Ankara, cilt S, Sayı 2/1988, e. 193.
2 Farsça'da Avar sözünün anlamı İşsiz, Fransızca'da ise Cimri demektir.
3-4 L. Rasonyi, a.g.e., s. 7-12.
5 L. Rasonyi, a.g.e., s. 11 ve Yugoslavya'da Türkçe yayınlanan Tan, Dergisinde Altay Suroy'un "Bar Türkleri" makalesine Bak: Tan, Piriştine, Aralık 1971-Ocak 1972.
6 L. Rasonyi, a.g.e., s. 11.

7 L. Rasonyi, a.g.e., s. 9.
8 M.Tufan, a.g.e., s. 195.
9 Georg Ostrogoreky, Bizans Tarihi, Türk Tarih Kurumu yayını, Ankara, 1986.
10 Albert Waye, Razvitak Civilizaciye, Belgrad, 1962.
12 P. V. Petkoviç i Y. Hadji-Vasilyeviç, Bratstvo, kn. XVII, N. Sad, 1923.
13 Atanasije Uroseviç, Kosovo, naselja i poreklo stanovnietva, 1965. (Atanasije Uroseviç, Kosova yerleşim yerleri ve nüfus kökeni Bkz: Altay Suroy "Kosova Yer Adları",
Sesler Dergisi, Üsküp, s. 224, 1988.
13 Mikkela, Avarica, Archiv für Slav Philologia, X. 1927, 158-160 Lukinich, 190; Bkz. Lukinich Imre, Az avar-görög haberûk törtenetehez, Törteneti Szemle, 1914.
14 L. Rasonyi, a.g.e., s.11-12.
15 L. Rasonyi, a.g.e., s. 11.
16 Abdullah Şkalyiç, Turcizmi u Srpekohırvatskom yeziku (Sırp-Hırvat Dilinde Türkçe sözcük-ler), Sarayova, Sovyetlost yayını, 1966, s.11.
17 K. Gronbech, Kumanisches Wörterbuch (Türkischer Wortindex zu Codex Cumanicus), Kopenhag, 1942; (Bildiğimiz kadarıyla, Codex Cumanicus günümüze kadar bir Türk bilim adamı ve-ya bir bilim ekibi tarafından henüz Türkçeye çevrilmemiştir.)
18 K.K.Yudahin, Kırgız Sözlüğü, Türkçeye çeviren: A.Taymaz), İstanbul, 1948.
19 Besim Atalay, Divanü Lügat-it Türk Dizini, Türk Dil Kurumu yayını, Ankara, 1943, s. 281.
20 M. Pavet de Courteille, Dictionrwime Turk-Oriental, L'Imperiale, Imperiale, Paris, M DCCC LXX. Bkz: Radloff, Proben der Tiolkslitteratur der türkischen Stömme, St. Petersburg 1866.
21 E.N. Şipova, Slovar tyurkizmov v ruskom yazike, Alma-Ata, 1976.
22 “A'dan Z'ye kadar Yurt Ansiklopedisi," Hazırlayan Niyazi Akşit, Serhat yayını, İstanbul, s. 699-700.
23 Ostrogorsky, a.g.e., s. 414.
24 Ostrogorsky, a.g.e., s. 463.
25 Abdullab Şkalyig, Turcizmi u Srpskohırvatakom yeziku, Sarayova, 1966; Bkz: Asim Peco,
Tur-cizmi u Vukovim Ryecnicima, Beograd, 1987.
26 E.N. Şipova, Slovar tyurkizmov v ruskom yazike, Alma-Ata, 1976.
27 Muzaffer Tufan, Yunus Emre ve Balkanlar'daki Sarı Saltık, "Çevren" dergisi-Pirigtine, sayı 87/1992.
28 Herodot Tarihi, Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1973.
(*) Prof. Dr. Paris'teki Sorbonne Üniversitesi Doctorat d'Etat ünvanı, Hacettepe Üniversitesi Ede-biyat Fakültesi Öğretim Üyesi.
-----------------

Düşmanların en büyüğü düşmanlığını gizleyendir.
Yükselmenin en alçakçası, zayıfların sırtına basarak yükselmektir.
Bilmiyorum hiç kimsenin sırtına basmadım bu güne kadar.
Kazanacaklarına inananlar kazanırlar.
İnsan olmayan, insanın değerini bilmez.
Birlik olmayan yerde, dirlik olmaz
Gönüllerde Bu sandal batmaz,
Bize değer kazandıran şeyler, yaptığımız islerdir
İyilik iyilikten, kötülük kötülükten doğar
Yiğitlik intikam almada değil, tahammüldedir.
Unutma Alçalki Yükselesin....

Veda-yu Sefa
 
 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 213 ziyaretçi (340 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol