Bulgaristan'da İslam ve Müslümanlar
Bulgaristan Türkiye'nin Balkanlar'a ve Avrupa'ya açılan kapısı niteliğinde. Bu itibarla Türkiye açısından stratejik bir konuma sahip. Balkanlar'daki bütün ülkeler açısından da stratejik bir önem taşıyor.
Bu ülkede yakın zamana kadar sosyalist rejim hakimdi. Ancak Doğu blokunun dağılmasıyla birlikte bu ülkedeki sosyalist rejim de çöktü.
Sekiz milyona yakın bir nüfusa sahip olan bu ülkede halkın yaklaşık % 25'ini Müslümanlar oluşturuyor. Resmi istatistiklere göre 1 milyon 300 bin Müslüman var. Ama gayri resmi kaynaklara göre Müslümanların nüfusu 2 milyondan az değil. Müslümanların çoğunluğunu Türkler oluşturuyor. Bunların yanı sıra Pomak, Makedon, Tatar ve Çingene asıllı Müslümanlar da var.
Biz hem Kasım 1997'de Bulgaristan Müslümanlarının baş müftülüğüne seçilen ve yakından tanıdığımız değerli dostumuz Mustafa Aliş Hacı'yı ziyaret etmek hem de bu ülkedeki Müslümanların son durumları hakkında bilgiler edinmek amacıyla bu ülkeyi ziyaret ettik. es-Sebil okuyucularına da bu ziyaretimizde edindiğimiz intibaları ve Bulgaristan Müslümanlarının son durumlarıyla ilgili olarak aldığımız bilgileri aktarmak istiyoruz.
Bulgaristan'daki sosyalist rejimin çökmesi sebebiyle Müslümanlar üzerindeki resmi baskı ve zorla Bulgarlaştırma uygulamaları artık devam etmiyor. Dolayısıyla Müslümanlar genel hürriyetler yönünden geçmişe göre daha rahatlar. Ayrıca Müslümanlara kendi baş müftülerini kendilerinin seçmesi hakkı tanındığından dini hizmetlerin biraz daha rayına oturtulması için yoğun bir çaba olduğu dikkat çekiyor. Komünist rejimin hakim olduğu dönemde devlet Müslümanların başına genellikle dinle ilgisi olmayan kişileri baş müftü olarak tayin ediyordu. Son olarak da fazla içki düşkünü olması sebebiyle istihbarattan atılan Nedim Gencev adında biri bu göreve getirilmişti. Gencev'in hayatında dinin zerresi bile olmadığından onun idaresindeki bir teşkilattan Müslümanların İslami açıdan bilinçlendirilmesi yönünde bir faaliyet beklenemezdi. Komünist rejimin çökmesinden sonra zaten Müslümanlar Gencev'i istemediklerini açıkça ortaya koydular. Bu vesileyle baş müftülük için seçim yapıldı. Bu nitelikteki ilk seçimde Fikri Salih bu göreve getirildi. Kasım 1997'de yapılan seçimlerde de katılan bütün delegelerin ittifakıyla Mustafa Aliş Hacı baş müftülük görevine getirildi.
Mustafa Aliş, Bulgaristan'da komünist rejim öncesinde yetişmiş alimlerden ders alarak kendini yetiştirdiği gibi bu rejimin çökmesinden sonra da Ürdün'e giderek Şeriat Fakültesi'nde eğitim gördü. İlk kongrede kendisine baş müftülüğe aday olması teklif edilmiş ancak o biraz daha tahsil yapmak ve ilmi düzeyini yükseltmek istediğini bildirerek bunu kabul etmemişti. Bu itibarla Mustafa Aliş hoca, gerçekten de ilmiyle, ihlasıyla ve takvasıyla Bulgaristan Müslümanları için Yüce Allah'ın bir lütfudur, diye düşünüyorum.
Bütün bunlara rağmen Bulgaristan Müslümanları yine de ciddi problemlerle karşı karşıyalar. Bu problemlerin başta geleni ise cehalet. Komünist rejim döneminde insanların dinlerini öğrenmeleri engellendiği için Müslüman halkın büyük çoğunluğu İslam'ın kendilerini ne gibi görevlerle yükümlü kıldığını bilmiyor. Müslümanların büyük çoğunluğu Kur'an okumasını bile bilmiyor. Bunun yanı sıra komünist rejimde uygulanan cahilleştirme politikası sebebiyle Müslümanlara dinlerini öğretecek ilim adamı da yetişmemiş. Şu anda ülke çapında 1300 imam görev yapıyor. Ama bunların çoğu namaz kıldırma ve cenaze kaldırma dışında dini konularda pek bir şey bilmiyorlar. Birçoğunun ilmihal bilgisi bile yetersiz. Dolayısıyla halkı bilgilendirme ve bilinçlendirme seferberliğinde kendilerinden pek istifade edilemiyor. Müslümanlar en azından çocuklarının din eğitimi alarak yetişmelerini istiyorlar. Ama çocukların eğitimlerinde istihdam edilecek yeterli eleman da yok. Yaz Kur'an kursları için Türkiye'den öğretmenler gidiyor. Ama onlar da ihtiyacı karşılamıyor. Bunun yanı sıra din eğitimi için yararlanılacak kitap da yeterli değil. Öyleki yaz Kur'an kurslarında okuyan çocuklara dağıtmak için yeterli miktarda Elifba cüzü bile bulunamıyor. Bu konudaki ihtiyaçların da Türkiye kanalıyla karşılanmasına çalışılıyor. Bunun için Bulgaristan Müslümanları baş müftülüğü Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı'yla bir anlaşma yapmış. Ama Türkiye'deki Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu anlaşma doğrultusunda henüz bir yardımı olmamış.
Halkın özellikle de Müslüman kesimin fakirliği de dini hizmetlerin aksamasında önemli bir etken. Çünkü Bulgaristan hükümeti her ne kadar baş müftülük makamını resmi olarak tanısa da Müslümanlara maddi bir desteği olmuyor. Dolayısıyla dini hizmetlerin tamamının Müslüman halkın maddi destekleriyle yürütülmesi gerekiyor. Ama Müslüman halkın ekonomik durumunun iyi olmaması bu hizmetlerin büyük ölçüde aksamasına yol açıyor.
Bulgaristan'daki Müslümanların genel durumu ve karşı karşıya oldukları problemler hakkında baş müftü Mustafa Aliş Hacı'yla etraflı bir röportaj yaptık. İnşallah konuyla ilgili diğer ayrıntılı bilgileri bu röportajda bulacaksınız.