|
|
|
|
|
|
|
|
Balkan devletlerinin arşivleri de bizleri ilgilendiren belgeleri vermeli! |
|
|
Makedonya Devlet Arşivi ile Türkiye’nin Osmanlı devlet arşivleri arasında yürütülen işbirliği sayesinde bugüne kadar çok sayıda tarihi belgeler kitap haline getirilip yayınlandı. Bu pek normal, çünkü 500 yıldan uzun bir dönem içinde Makedon ulusunun tarihi, Osmanlı Türk devleti tarihinin bir parçasıydı. Sözkonusu durum, daha kısa zaman dilimlerinde de olsa, tüm diğer Balkan ülkelerine de ilişkindir. Yunan, Bulgar, Sırp, Karadağ, Arnavut, Romen, Macar, Bosna, Kosova ile kısmen Hırvat tarihleri Osmanlı arşivlerinden binlerce arşiv belgesi kullanarak zenginleşmiştir. Ancak, karşımıza çıkan ciddi bir sorun aleyhimize olsa gerekir. Neden mi? Bazı müstesnalar hariç (Bilal Şimşir, v.b.) genelde, Balkan milli arşivleri Osmanlı Türk arşivlerinden yararlanırlarken, bu durum Makedonya hususunda da farklı değildir.
Geçenlerde, Makedonya Milli Arşivi ile Osmanlı Devlet Arşivleri arası işbirliği sayesinde, Makedonca ve Türkçe olmak üzere “Osmanlı İdaresinde Makedonya” adı altında büyük önemden olan bir kitap yayınlandı. Aynı kitapta Osmanlı Türk idaresi yüzyıllarında Makedonya’da yaşanılan Osmanlı hoşgörüsünün belgesel verileri sergileniyor. Bu gibi bir kitap Makedonya Devlet Arşivi ile Türkiye Osmanlı arşivleri arasında yürütülen iyi bir işbirliği sonucunda gerçekleşmiş oluyor. Ancak, kanımca, iki devlet arşivleri arasındaki anlaşmalar (diğer Balkan ülkeleri de dahil) Osmanlı’nın Balkanları terketmek zorunda kalmasından sonra Balkanlarda yaşamlarını sürdüren Türklerin zavallı kaderlerine ait Balkan belgelerini asla kapsamıyor. Yalnız bu gibi karşılıklı bir usul ise gerçek ve kalıcı işbirliği sayılabilir. Aksi tarzda arşiv alanlı işbirliği tek yönlü ve kısır kalır. Örneğin, son Osmanlı askeri ekim 1912’de Makedonya’yı terkettikten sonra, Makedonya’da kalan Türklerin trajedisine ait belgeleri niye işbirliği karşılığı olarak aramayalım? Ya da niye Yücel ile 1955’li yıllara ait Türk göçleriyle ilgili Makedonya belgeleri 50 yıl sonra da biz Türk araştırmacılarından gizlensin? (Bunun bizzat tanığıyımdır).
Düşünceme göre, ilerde Makedonya Türkiye (ve diğer Balkan ülkeleri) arşivleri arasındaki anlaşmalar karşılıklı esaslara dayanmalı, çünkü gerçek işbirliği yalnız bu yolla gerçekleşir. Arşiv belgeleri Makedonya’ya (ve diğer Balkan ülkelerine) Türkiye’den geldikleri gibi, Türkiye arşivlerine de ulaşmalı. Bu yolda Türkiye çevrelerince de olumlu karşılanan Balkan Türk Araştırmaları Enstitüsü önerimizi yeniden gündeme getirme cesaretinde bulunuyorum. Bildiğim kadarıyla hemen tüm Balkan ülkelerinde Balkanoloji enstitüleri ya da en azından bilimler akademileri çerçevelerinde Balkanoloji bölümleri mevcut. Kurulmasını büyük bir ihtiyaç olarak duyduğum Balkan Türk Araştırmaları Enstitüsü, benzer Balkan devlet kurumlarıyla karşılıklı belge değiştirme nitelikli anlaşmalar imzalayabilir, dolayısıyla Ortaçağ’dan bugüne Balkanlarda Türk unsurunun (beşinci yüzyıldan başlayarak) varlığına dair veriler toplayabilir.
Sonunda uyanmamıza ait birkaç söz: yeter hep verdik. Toprak verdik, hoşgörü gösterdik, karşılık olarak Balkan ülkeleri (pek nadir müstesnalar hariç olmak üzere) hep sırtımıza vurdular. Sırpların, Bulgarların, Yunanların, Makedonların, Romenlerin, Arnavutların dillerini, törelerini koruduk, ancak Balkanlarda Türk kültür izlerini silme çabaları hâlâ devam etmektedir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|