Balkanların, tarihte dört eski taliplisi olmuştur.Bunlar; Türkler, Batı Avrupalılar, Ruslar ve sonradan Amerikalılar’dır.Tüm aşıklar içinde Türklerin aşk’ı, davalarına dayanan samimi bir aşk, diğerlerinin ki ise çıkarlarına dayanan “tamamen duygusal ” bir aşk’tır……
Balkan’lar, Asya ve Orta Doğu’nun Avrupa’ya uzanan köprüsü olarak stratejik öneme sahip bir coğrafya’dır.Bu yüzden önemli göç hareketlerine ev sahipliği yapmıştır.Tarihte Romalıların Epir ve İlirya krallıklarıyla olan yakın diyaloğu, bugün ABD ve AB’nin Balkan aşkı ile devam etmektedir. Türklerin Balkanlara ilgisi Hun imparatoru Atilla ile başlar , Kuman, Tatar, Vardaroit Türkleriyle devam eder.Aydınoğlu beyliğinden Türklerin ilk Oramirali gazi ve şehit Umur bey ile sürer, 1389 yılında Kosova meydanında Sultan Murad han tarafından perçinlenir ve 1453 yılında yılında Fatih’in İstanbul’u fethi ile en üst mertebeye ulaşır.Osmanlı imparatorluğu’nun Avusturya-Macaristan imparatorluğu,Ruslar ve AB’nin ataları olan Haçlı birlikleriyle sık sık karşı karşıya gelmesi, Batılıların Balkanlara olan tarihi ve geleneksel aşkını yansıtır. Hem biz Türklerin hem de Batı’nın Balkanlara aşkı vardır.Ancak ABD ve AB’nin aşkı bildiğimiz o saf duygulardan uzaktır.Dün Avrupa’nın, bugün ilave olarak ABD’nin de gönlünde olan Balkanların, sahip olduğu stratejik durumundan kaynaklanan çıkar çatışması mevcuttur.Mesele bu kadar açıktır.
Batı dünyası çok yakın tarihte, Balkanlarda Arnavut ve Boşnak’ların oluşturduğu Müslüman halka uygulanan zulme, soykırıma, cinayetlere ve zorunlu göçlere engel olmamış bilakis destek vermiştir. Başta Rusya ve Yunanistan gibi Ortodoks ülkelerin alenen destek verdiği, Hollanda gibi sözde bir medeni Avrupa ülkesinin Srebrenica’da katliam kapılarını açtığı zalim, barbar ve aşırı milliyetçi Sırplar,Avrupa’nın kiralık katili ve maşası olmuşlardır.Bugün hala Mitrovica’da Fransızlar Sırplara destek vermektedir.Sırpların milliyetçilik hastalığı Balkanları parçalamıştır.Bugün uluslar arası literatürde Balkanlaşmak (Balkanizetion) yani parçalara ayrılmak deyimi, Avrupa ve ABD’nin oyunları ile oluşan ve tarihi literatüre geçen bir gerçektir.Balkanlarda Sırp milliyetçileri, Orta Doğu’da Saddam ve Baaz partisinin Arap milliyetçileri kullanılmıştır.Bu kiralık katillerden Saddam idam edilerek, Miloşeviç ise sözüm ona intihar ettirilerek susturulmuştu. Avrupa’nın gözü önünde yıllarca serbestçe dolaşabilen 100 bin Müslüman Boşnak’ın katili Radovan Karaciç, yakalanmasının ardından şunları söylüyordu: ‘’ Richard Holbrooke, ortadan kaybolmam koşuluyla benim Lahey’e teslim edilmeyeceğime söz verdi’’.Şimdi dikkat etsinler de, Radovan canisi tüm gerçekleri anlatmadan intihar ettirilmesin.
Balkanlarda Arnavut, Boşnak ve Batı Trakya Türk azınlığına uygulanan baskıda susan AB ve ABD, Sırpların sarhoşluğu ile hedefini şaşırıp kendi dinlerinden olan Hırvatlara saldırması sonucu harekete geçmiştir. İlginçtir ki; Eski Yugoslavya’da Sırp milliyetçilerinin saldırılarında Müslümanlar çok ağır kayıplar verirken, Avrupa’ya sınır olan bir başka Eski Yugoslavya ülkesi Slovenya,tek bir Slovenin burnu kanamadan bağımsız bir ülke oluvermiştir.
ABD’nin Büyük Orta Doğu projesi Balkanlardan başlamaktadır.İşte bu yüzden olsa gerek ABD, Kosova’da bugün torunları Manisa Turgutlu’da yaşayan bir Türk beyi Feriz beyin kurduğu Ferizay kentinde Avrupa’nın en büyük askeri üssünü inşa etmiştir.Feriz beyin ikinci kuşak torunlarından biri Galatasaray’ın ve milli takımımızın eski sol beklerinden ünlü İsmail Demirci’dir.Amerikanın kurduğu bu askeri üs Bondsteel Camp olarak adlandırılıyor. Kosova’da görev yapan KFOR askerleri “Uzaydan görünen iki şey var. Biri Çin Seddi, diğeri Bondsteel Camp” diyorlar.Kosova’daki Amerikalı bir üst düzey subayına sorarlar:”Kosova’da ne kadar kalacaksınız?” Amerikalı subay cevap verir:”Türkler burada 500 yıl kaldılar,biz de en az bir gün daha fazla kalacağız” .Bu sözler, onların Balkanlara olan aşklarının Türkiye’ye duydukları kıskançlıklarının bir yansımasıdır.Onların bu aşkı duygusal değildir.Bir de bu üssün altındaki zengin Uranyum madenlerine duydukları aşk vardır.Bu çok değerli maden yavaş yavaş Amerikaya taşınıyor.Kosova’nın Mitrovica şehrinde bulunan Avrupanın en zengin gümüş ve Altın madenleri Trepça madenlerinde bulunuyor..Bu yüzden Mitrovica,Kosova’dan alınıp Sırplara verilmek isteniyor.Çok ilginçtir ta Osmanlıdan buyana bu madenleri işletmesinde bir şekilde Almanlar var.Aynı Almanlar bizim Bergama’daki Altın madenlerine de ilgililer.Öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu, yazdığı, "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" isimli kitapta, Alman vakıflarının Türkiye'de yasal olmayan çalışmalar yaptığını, etnik ve mezhepsel ayrılıkları körüklediğini ve altın madeni karşıtlarının finanse ettiği ileri sürmüştü.
Bugüne geldiğimizde, AB’nin Balkanlar atağını görüyoruz.Çok kısa bir zamanda Balkanların AB içinde olacağını düşünüyorum.Keza geçen hafta AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in Kosova’ya yaptığı ziyaret sırasında AB komisyonu ve Kosova hükümeti yetkilileri ile Avrupa Birliğine üyelik öncesi Kosova’ya ekonomik destek anlaşması imzaladılar.Kısa bir süre önce Bosna-Hersek başbakanı Nicola Spric Avrupa’da iki önemli isimle görüştü.Önce Avrupa Birliği yüksek temsilcisi Javier Solana ile görüşen Spric, daha sonra Avrupa Parlementosu başkanı Hans-Gert Poettering tarafından kabul edildi.Konu hep aynıydı.Buna benzer birçok örnek var.
Tüm bunlar olurken, Türkiye olayları yakından izliyor.Biliyoruz ki; Türkiye’nin Balkanlara tarihi bir aşkı var.Bu aşk samimi ve anlamlı.Üstelik bu aşk , Balkanlardaki 2 Milyon Türk, 10 Milyon Arnavut, 6 Milyon Boşnak, Torbeş, Pomak’tan karşılık buluyor.Türkiye, kendisi için çok önem arz eden Balkanları, dış siyaseti içinde geçmiş yıllarda unutmuş olsa da son dönemlerde yeniden hatırlamıştır. Bu bizleri sevindirmektedir. Eski iki dostun barışıp kucaklaşması, bölgenin barışı, ticareti, kültürü, sanatı…vs. her şeyi için olumludur.Bu geciken işbirliği ısrarla ve istikrarla sürdürülmelidir.