BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  BALKANLAR’DA TÜRK KÜLTÜRÜ 2 23.12.2024 03:30 (UTC)
   
 
 

 

Berlin Kongre’sinden Bugüne Geçen Yılların Ardından  

                                                                                                                                                                                                                                      Bulgaristan’daki Türk    azınlığı  Tarihçesi    

Bulgaristan’daki Türkler, devletler hukuku ve anlaşmalar bakımından azınlık statüsündedirler. Konuşurken ve yazarken Bulgaristan Türk Azınlığı, demek lâzımdır.

Azınlık, çoğunluktan ayrı özellikleri ve özel hakları olan topluluktur. Bulgaristan’da Bulgarlar çoğunluk, Türkler ise azınlıktır. Türk azınlığının Bulgar çoğunluğundan ayrı özellikleri vardır. Türklerin soyu ayrıdır, dili ayrıdır, dini ayrıdır, geleneği, göreneği ayrıdır. Anlaşmalar, azınlığın bu ayrılıklarını tanır, bunlara saygı gösterilmesini ister, azınlığın hak ve özgürlüklerini güvence altına alır.

 

Bulgaristan Türk azınlığının haklarını ve özgürlüklerini anlaşmaların güvencesi altındadır. Bulgaristan, kurulduğu günden beri bir Türk azınlığının hak ve özgürlüklerine saygı göstermeyi taahhüt etmiş, bu uğurda bir dizi anlaşmaya imza atmıştır. Bulgaristan Türklerinin azınlık haklarını güvence altına alan bir düzine kadar anlaşma vardır. Şöyle ki:

Berlin Antlaşması (1878), İstanbul Protokolü ve Sözleşmesi (1909), Türkiye-Bulgaristan Barış Antlaşması (1913), Müftülüklerle ilgili sözleşme (1913), Neuilly (Nöyyi) Barış Antlaşması (1919), Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşması (1925), Türkiye-Bulgaristan İkamet (Oturma) Sözleşmesi (192), Bulgar Barış Antlaşması (!947), İnsan Haklarıyla İlgili Belgeler (1945-1973), Türkiye Bulgaristan Göç Anlaşması (1968)… İnsan haklarıyla ilgili çeşitli Avrupa Anlaşmaları.

Bütün bu ahdi belgelerde, anlaşma ve antlaşmalarda Bulgaristan Türk azınlığının haklarını ve özgürlüklerini koruyan hükümler yer almaktadır. Birkaçına kısaca değinelim.

Berlin Barış Antlaşması (13 Temmuz 1878)

Bulgaristan, 13 Temmuz 1878 günü, Almanya’nın başkenti Berlin’de imzalanan çok taraflı barış antlaşmasıyla “Padişaha bağlı ve vergi veren bir prenslik” (Knajestvo) olarak kuruldu. Bu antlaşmanın 3. maddesi, Bulgaristan Prensinin “ahali tarafından serbestçe seçileceğini ve… Osmanlı Hükümeti (Babıâli) tarafından tasdik olunacağını” belirtiyordu. Aynı maddenin 2. paragrafı, gerek prensin seçiminde, gerekse Bulgar anayasasının hazırlanmasına Bulgaristan’daki Türklerin “hak ve çıkarlarının gözetileceğini” vurguluyordu. Anlaşmada Türk-Müslüman azınlığı için “Türk” kelimesi kullanılmıştı.

Berlin antlaşmasının 5. maddesi, Bulgaristan’daki azınlıkların hak ve özgürlüklerine ilişkin ilkeleri koymuştu. Bulgaristan’daki azınlıklar denince, öncelikle Türk-Müslüman azınlığı anlaşılır. Çünkü Bulgarlardan sonra en kalabalık nüfus Türk-Müslüman nüfusu idi. Anlaşmanın 5. maddesi, Türk-Müslüman azınlık göz önünde tutularak kaleme alınmıştı. Bu maddeye göre, Bulgaristan’daki Türk-Müslüman azınlık, tıpkı Bulgar çoğunluk gibi bütün medeni ve siyasi haklardan yararlanacaktı. Bulgar hükümeti, ülkede yaşayan azınlıklara bütün azınlık haklarını ve özgürlüklerini sağlamakla yükümlüydü. Bulgar yasalarıyla, azınlık haklan kısıtlanamayacak, ortadan kaldırılmayacaktı.

Berlin antlaşmasının 12. maddesi, Bulgaristan Türklerinin taşınmaz mallarıyla ilgilidir. Buna göre, mal sahibi Türkler, Bulgaristan’dan ayrılmış ve göç etmiş bile olsalar, geride bırakacakları mülklerini koruyabilirler ve bunları üçüncü kişiler aracılığıyla işletebilirler. Sahipleri Bulgaristan’dan ayrılınca bu mülklere Bulgar makamlarınca el konulamayacaktı.

Demek ki, Bulgaristan daha devlet olarak doğarken, 1878 Berlin antlaşmasıyla, ülkesinde yaşayan Türk-Müslüman halkın azınlık haklarını ve özgürlüklerini tanımış, bu hak ve özgürlüklere saygı göstermeyi, hem Türkiye’ye, hem de Avrupa’ya taahhüt etmişti. Berlin antlaşması iki taraflı değil, çok taraflı bir antlaşma idi. Avrupa büyük devletleri de bunu imzalamıştı. Dolayısıyla Bulgaristan antlaşmayı imzalayan bütün devletlere karşı yükümlülük altına girmiştir…

Bu konuda benim Bulgaristan Türkleri, adlı kitabımda daha fazla bilgi vardır. Bunları atlayarak şimdi daha yakın tarihlere geliyorum.                                       Neully (Nöyyi) Barış Antlaşması (27 Kasım 1919)

Bulgaristan, Birinci Dünya Savaşı’ndan (1914-1918) yenik çıktı. 27 Kasım 1919 günü Paris yakınındaki Neully (Nöyyi okunur) kentinde, galip devletler Bulgaristan ile barış antlaşması imzaladılar. Bu ant-


laşmanın dokuz maddeden oluşan dördüncü bölümü, Bulgaristan’da yaşayan azınlıkların korunmasıyla ilgilidir. Bulgaristan, bu bölümdeki maddeleri anayasa değerinde saymayı kabul etmiştir. Yani azınlıkların korunmasıyla ilgili hükümler anayasa gücünde, Bulgar yasalarının ve kararlarının üstünde sayılmıştır.

Neully antlaşmasının azınlıklarla ilgili başlıca maddeleri şöyledir:

Madde 50-Bulgaristan, doğum, milliyet, dil, ırk ve din ayrımı gözetmeksizin Bulgaristan’ın bütün ahalisinin hayat ve özgürlüklerin tam ve eksiksiz olarak korumayı yükümlenir.

Bulgaristan’ın bütün ahalisi, kamu güvenliğine ve iyi ahlaka ters düşmeyen iman, dinç ve inançlarını apaçık veya özel olarak yerine getirme hakkına sahiptir…

Madde 53-Bütün Bulgaristan vatandaşları yasa önünde eşittir ve ırk, dil veya din ayrımına bakılmaksızın aynı medeni ve siyasi haklardan yararlanırlar.

Medeni ve siyasi haklardan yararlanma, özellikle kamu görevlerine alınma veya çeşitli mesleklerde ve işlerde çalışma bakımından din, inanç ve mezhep ayrılığı hiçbir Bulgar vatandaşına zarar veremez.

Bulgar vatandaşlarının gerek özel ve ticari işlerinde, gerek din, basın veya her türlü yayın konusunda ve gerekse açık toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmalarına hiçbir kısıtlama konamaz.

Bulgar Hükümeti resmi bir dil kabul etmiş olsa da, Bulgar vatandaşlarının Bulgarca’dan başka bir dili mahkemeler önünde gerek sözlü, gerek yazılı olarak kullanmalarına gereken kolaylıklar gösterilir.

Madde 54-Irk, din veya dil azınlıklarından olan Bulgar vatandaşları, diğer Bulgar vatandaşlarının fiilen ve hukuken yararlandıkları aynı maddelerden ve güvencelerden yararlanırlar.

(Azınlıklardan olan Bulgar vatandaşları) özellikle, masrafları kendileri tarafından karşılanacak hayır kurumları, dini ve sosyal kurumlar, okullar ve diğer eğitim kurumları açmak, bunları yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve serbestçe ibadet etmek bakımından eşit haklara sahip olacaklardır.

Madde 55-Eğitim, öğretim konusunda Bulgar Hükümeti Bulgarca’dan başka bir dil konuşan Bulgar vatandaşlarının önemli oranda yaşadıkları şehir ve bölgelerde bu Bulgar vatandaşlarının çocuklarına ilkokullarda kendi dillerinde eğitim öğretim verilmesi için gereken kolaylıkları sağlar.

Irk, din veya dil azınlıklarından olan Bulgar vatandaşlarının önemli oranda bulundukları şehir ve bölgelerde eğitim, din ve hayır amacıyla Devlet ve belediye bütçeleriyle diğer bütçelere konmuş olan kamu fonlarından (ödeneklerden) bu azınlıklara da adil bir pay ayrılır…

Madde 57-Bulgaristan işbu bölümdeki maddelerin, ırk, din veya dil azınlıklarından olan kişileri etkilediği ölçüde, uluslararası nitelikte yükümlülükler olduklarını ve bu hükümlerin Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altına alınmasını kabul eder…”

Görülüyor ki, azınlıkların korunmasıyla ilgili hükümler, Bulgaristan için uluslararası bir yükümlülüktür. Bunlar aynı zamanda Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altındadır, yani bunları Bulgaristan tek yanlı olarak bozamaz, çiğneyemez, ortadan kaldıramaz.

Bulgaristan’da korunması gereken azınlıkların başında Türk azınlığı gelir, çünkü Türk azınlığı nüfus bakımından en büyük, en önemli azınlıktır.

Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşması ve Ekli Protokol (18 Ekim 1925)

(Dogovor za Priyatelstvo mejdu Bıgariya i Turtsi-ya i prilojen kim nego protokol) (18 oktomvri 1925g-)

Türkiye’nin imzaladığı Lozan Barış Antlaşması’nda da (24 Temmuz 1923) azınlıkların korunmasıyla ilgili hükümler vardır; tıpkı Neully antlaşmasında olduğu gibi. Lozan antlaşmasından sonra Türkiye, çeşitli ülkelerle barış ve dostluk antlaşmaları imzaladı. Bu arada 18 Ekim 1925 tarihinde, Ankara’da, Türkiye ile Bulgaristan arasında bir Dostluk Antlaşması ve ona bağlı bir Protokol imzalandı. Bunun tam resmi adı şudur: Türkiye ile Bulgaristan arasında imza olunan muhadenez mukavelenamesi ve umumi protokol (Dogovor za Priyatelstvo mejdu Bıgariya i Turtsiya i prilojen kim nego protokol).

İki yıl kadar süren çetin müzakereler sonunda imzalanmış olan Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşması bugün de geçerlidir ve yürürlüktedir. Türkiye -Bulgaristan ilişkilerinin en kötü günlerinde bile bu dostluk antlaşması fesh edilmemiş, yürürlükten kaldırılmamıştır. Türk-Bulgar Dostluk Antlaşmasına ekli Protokol, Bulgaristan Türk azınlığı bakımından çok önemlidir. Buna kısaca parmak basalım.

Türkiye ile Bulgaristan Arasında münakit Muhadenet (Dostluk) Muahedenamesine merbut Protokol (Protokol prilojen kam Dogovara za priyatelstvo mejdu Bılgariya i Turtsiya)

Bu protokol, dostluk antlaşmasının ayrılmaz parçasıdır. Dostluk antlaşması bugün de yürürlükte olduğuna göre buna bağlı Protokol da yürürlüktedir.

Protokolün (A) Paragrafı şöyle kaleme alınmıştır:

“İki hükümet, azınlıkların korunmasına ilişkin olarak, Neuilly Antlaşmasında yazılı hükümlerin tümünden Bulgaristan’da oturan Müslüman azınlıklarını ve Lozan Antlaşmasında yazılı hükümlerin tümünden Türkiye’de oturan Bulgar azınlıklarını yararlandırmayı, karşılıklı olarak yükümlenirler.

Neuilly ve Lozan antlaşmalarından herhangi birini imzalayan devletlerin azınlıklar konusunda sahip oldukları tüm hakları Bulgaristan Türkiye’ye, Türkiye de Bulgaristan’a karşılıklı olarak tanır…”

Demek oluyor ki, Neuilly Antlaşmasının azınlıkların korunmasıyla ilgili bütün hükümleri, 1925 tarihli Türk-Bulgar Dostluk Antlaşması’nın ayrılmaz parçası, mütemmim cüz’üdür ve geçerlidir. Neuilly Antlaşmasında yazılı olan azınlıklarla ilgili tüm hükümlerden Bulgaristan’da yaşayan Müslüman (yani Türk) azınlığı yararlandırmayı Bulgar Hükümeti Türk Hükümetine karşı taahhüt etmiştir.

1925 Türk-Bulgar Dostluk Antlaşması süresiz olarak yapılmıştır. O günden beri bozulmamış, ortadan kaldırılmamıştır. Yani bugün de geçerlidir. Dolayısıyla, Dostluk Antlaşmasının bir parçası durumunda olan azınlıklara ilişkin Neuilly hükümleri de geçerlidir.

Protokolün B paragrafı

Bu paragrafta bugün bazı göçmenleri de doğrudan ilgilendiren bir hüküm yer almaktadır. Bu hüküm, o zamanki ifadeleriyle, sadeleştirilmeden aşağıya aktarılmıştır. Aynen şöyledir:

“…Türkiye arazisinde tevellüt edip de Bulgaristan’a hicret ile Kraliyet’te meri kavanini dahiliye mucibince Bulgar tabiiyetini iktisap eylemiş bulunan bilcümle Bulgarları, Türk Hükümeti Bulgar tebaası olarak tanır.

Bulgaristan guduru dahilinde tevellüt edip de Türkiye’ye hicret ile Cumhuriyet’te mer’i kavanni dahiliye mucibince Türk tabiiyetini iktisap eylemiş bulunan bilcümle Müslümanları Bulgar Hükümeti, Türk tebaası olarak tanır…”

Bu hükmün Bulgarcası da şöyledir:

“Turskoto Pravitelstvo priznava kaçestvo na Bılgarski poddanitsi na vsiçki Bılgari, rodeni vırhu teri-toriyata na Turtsiya… koito ca se izseleni v Bılgarıya… i sa pridobili bılgarskoto podanstvo vız osnova na vıtreşnoto zakonodatelstvo v sila v Tsarstvboto.

Bılgarskoto Pravitelstvo priznava kaçestvoto na turski podanitsi na vsiçki müsülmani, rodeni v granit-site na Bılgariya koito sa se izseleli v Turstiya… i sa predobili turskoto podanstvo vız osnova na vıtreşnoto zakonodatelsvo v sila v Republikata.”

Bu hükmün anlamı açıktır. Türkçesinin dili biraz eski olmakla beraber anlamı gayet açıktır. Deniyor ki, Bulgaristan’da doğmuş ve Türkiye’ye göç edip Türk vatandaşlığını almış olan bütün Müslümanları Bulgar Hükümeti Türk vatandaşları olarak tanır. Aynı şekilde Türkiye’den göç etmiş ve Bulgar vatandaşlığını almış olan bütün Bulgarları da Türk Hükümeti Bulgar vatandaşları olarak tanır. Bu hüküm 1925 yılından beri değiştirilmemiştir ve bugün de geçerlidir.

Bu hükme göre, Bulgar Hükümeti, Türk yasalarına göre Türk vatandaşlığını kazanmış olan eski Bulgar vatandaşlarını artık Bulgar vatandaşı sayamaz. Eski Bulgar vatandaşları Türk vatandaşı olmuşlarsa, Bulgar hükümeti artık onlar benim de vatandaşımdır diyemez, böyle bir iddiada bulunamaz. Bulunmaya kalkışırsa, altına imza atmış olduğu bu protokolü çiğnemiş olur. Yani Türkiye ile Bulgaristan arasında çifte vatandaşlık söz konusu olamaz. Bulgar Hükümeti, Türk vatandaşlığına geçmiş, Türk nüfus cüzdanı, ay-yıldızlı Türk pasaportu almış olan göçmenlerimizi Bulgar vatandaşı sayamayacağı gibi, bu durumdaki vatandaşlarımız da çifte vatandaşlık iddiasında bulunamazlar. Bulunurlarsa anlaşmayı ve yasaları çiğnemiş olurlar. Türk hükümeti, bu gibi kimseleri vatandaşlığa aldığı gibi aynı şekilde vatandaşlıktan çıkarabilir. Hukuki durum budur. Bu durumda olanlar varsa, durumlarını yeniden gözden geçirsinler.

Türkiye ile Bulgaristan Arasında İkamet Mu­kavelenamesi (18 Ekim 1925)

(Konventsiya za ustanovyavane mejdu Bıgariya i Turtsiya, 18.X.1925g.)

Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşmasının yapıldığı 18 Ekim 1925 günü, yine Ankara’da bir de Türk-Bulgar İkamet Mukavelenamesi (yani Oturma Sözleşmesi) imzalandı. Bu sözleşmenin 1. Maddesine göre, Türk vatandaşları Bulgaristan’da veya Bulgar vatandaşları Türkiye’de oturup yerleşebileceklerdir. Taraflardan birinin vatandaşları diğerinin ülkesine serbestçe gidip gelebilecekler ve o ülkede dolaşabileceklerdir.

Türkiye-Bulgaristan İkamet Mukavelenamesinin 2. Maddesi doğrudan Bulgaristan Türk azınlığını ilgilendirmektedir. Bu madde, sadeleştirilmiş olarak şöyledir:

Madde 2-Akit taraflar, Bulgaristan Türklerinin ve Türkiye Bulgarlarının isteğe bağlı göçlerine hiçbir engel çıkarılmamasını kabul ederler. Göçmenler, taşınabilen mallarını ve hayvanlarını yanlarında götürmek hakkına sahip olacaklar, taşınmaz mallarını ise göç ettikten sonra iki yıl içinde tasfiye etmek zorundadırlar.

Mallarının tasfiyesinden elde edecekleri meblağı nasıl yurtdışına çıkaracakları konusunda iki hükümet arasında bir anlaşma yapılacaktır.

Bu madde Bulgaristan Türk azınlığı için çok önemlidir. Hele kriz zamanlarında bu madde soydaşlarımız için yaşamsal önem kazanmıştır. Çünkü, bu maddeye göre Bulgar makamları, Bulgaristan Türklerinin Türkiye’ye göç etmelerine engel olmayacaklardır, oysa Bulgar Hükümeti, Türklerin göçlerine zaman zaman engel olmuşlar, hatta bazı yıllarda göçü büsbütün yasaklamışlardır. Öyle dönemlerde Bulgarlar’a bu madde hatırlatılmıştır.

Yine bu maddeye göre, göçmenler taşınabilen mallarıyla hayvanlarını yanlarında getirebileceklerdir. Taşınmaz mallarını serbestçe elden çıkarılmasına da Bulgar makamları engel çıkarmayacaklardır. Bu konuda göçmenlere daha da kolaylık sağlanmıştır. Göçmenler, Türkiye’ye göç ettikten sonra iki yıl içinde taşınmaz mallarını, yani evlerini, tarlalarını v.s. satabileceklerdir.

Bu anlaşma Atatürk döneminde yapılmış ve o dönemde oldukça düzgün biçimde uygulanmıştır. Yerel Bulgar makamları, o dönemde Türk göçmenlere yine çeşitli güçler çıkarmışlarsa da, anlaşma uyarınca Bulgaristan’dan Türkiye’ye düzgün bir göç akını başlamıştır. 1930′lu yıllarda her yıl Bulgaristan’dan Türkiye’ye 15-20 bin kadar göçmen gelmiştir. Yıllık ortalama 17 bin kadar olmuştur ki bu miktar, Bulgar ekonomisinde bir sarsıntı yaratmadığı gibi Türkiye’ye de fazla yük olmamıştır.

Atatürk’ten sonra ve özellikle Soğuk Savaş döneminde ise, 1925 İkamet Sözleşmesinin göçle ilgili 2. maddesi pek uygulanamamış ve Bulgaristan’dan ülkemize göçler çok inişli çıkışlı olmuştur…

Şimdi Bulgaristan Türk azınlığının ana dilde eğitim ve öğretim davası üzerine eğilelim.

II . BULGARİSTAN’DA KAPATILMIŞ OLAN  TÜRK AZINLIK   OKULLARI SORUNU

Bugün Türkiye ile komşu Bulgaristan arasındaki ilişkiler iyidir. Ancak arada ciddi bir sorun vardır, çö­züm bekleyen çok önemli bir sorun vardır. Bulgaristan’da komünist Todor Jivkov yönetimi tarafından kapatılmış ve hâlâ açılmamış olan Türk azınlık okulları sorunu, Bulgaristan’da 150.000 kadar Türk çocuğu halen Türkçe eğitim hakkından mahrum tutulmaktadır. Devletler hukukuna göre, Bulgaristan Türkleri azınlık statüsündedirler. Ahdi azınlıktırlar. Bulgar idaresi altında yaşayan soydaşlarımızın azınlık haklan, ta 1878 Berlin antlaşmasından beri imzalanmış bir düzine kadar anlaşma ile güvence altına alınmış bulunmaktadır. Jivkov yönetimi, bu antlaşmaları çiğnemiş, Türk azınlığının okullarını kapatmış, Türk azınlık çocuklarını Türkçe eğitim-öğretim hakkından mahrum bırakmıştır. Bulgar komünist rejiminin çökmesinden ve Todor Jivkov’un devrilmesinden sonra da bu vahim hata düzeltilmemiştir. On iki yıldan beri iktidara gelen Bulgar hükümetlerinin eski komünist hükümetin hukuk dışı hatasını hâlâ devam ettirmesini anlayamıyor ve Türk-Bulgar dostluğu ile bağdaştıramıyoruz. Bu sorun, Bulgaristan’daki soydaşlarımızın geleceği bakımından son derece önemlidir.

Tarihçe…:   Osmanlı Dönemi

Bulgaristan’daki Türk okullarının köklü bir geçmişi vardır. Bu okulların tarihi, İmparatorluk dönemine uzanır. XIX. yüzyıla gelinceye kadar Balkanlar’da eğitim, din esasına ve eski skolastik usule dayanıyordu. Türklerin camilere dayalı medreseleri ile mahalle mektepleri vardı. Bulgarların da “Bulgar mahalle mektebi” demek olan Kiliyni uçilişta adındaki okulları vardı.

Çağdaş anlamda okullar, Balkanlar’da XIX. yüzyıl ortalarında açılmaya başlandı. 1835′te ilk modern Bulgar okulu, Balkan dağlarının orta yerindeki Gabrova kasabasında açıldı ve hemen aynı tarihlerde, 1838′de bizim rüştiye okulları açılmaya başlandı. Rüştiyeler o zamana göre, Avrupai anlamda, modern Türk okullarıydı. Bu okulları vakıflar ve halk destekliyordu. Hükümet de “ıslahat” politikası çerçevesinde yeni okulları özendiriyordu.

1864 yılında Tuna Vilayeti Kuruldu

1864 yılında “Tuna vilayeti” kuruldu. Bugünkü kuzey Bulgaristan’ı kapsayan bu vilayet, reformlar bakımından bütün Osmanlı İmparatorluğu’nun bir “pilot bölgesi” durumundaydı. Bu vilayetin başına atanan ünlü Mithat Paşa, bu vilayette oldukça köklü reformlar yaptı ve bu reformların Balkanlar’da Türk eğitiminin gelişmesinde tarihi bir yeri oldu. O dönemde Tuna vilayetinde yeni yeni okullar açıldı. Vilayette sıbyan mektepleri ve rüştiyeler ağı genişletildi. Eğitim bakımından Tuna vilayeti, İstanbul ve çevresinden sonra, İmparatorluğun en ileri bölgesi oldu. Vilayet salnamelerine göre, 1875 yılında Tuna vilayetinde Türklerin 2700 sıbyan mektebi, 150 medresesi ve 40 rüştiyesi vardı. Şu şehir ve kasabalarda rüştiye okullan vardı: Rusçuk, Şumnu, Razgrad, Eskicuma, Ziştovi, Plevne, Vidin, Lom, Belgradçık, Berkofça, İvraca, Rahova, Sofya, Dupniça, Köstendil, Samakov, İzladi, Tırnova, Lofça, Osmanpazarı, Selvi, Tulça, Köstence, Hırsova, Mecidiye, Varna, Balçık, Hacıoğlu, Pazarcık… Tuna vilayetinde toplam 40 rüştiye okulu bulunuyordu. Türk okulları yıldan yıla serpiliyordu.

Bulgar Prensliği dönemi (1878-1908)

Tuna ve Edirne vilayetlerinde Bulgar idaresinin kurulması yıllarında (1877-1886) oralardaki Türk eğitimi ağır bir darbe yedi. Türkler, kitle halinde göç etmiş, Türk mallan Bulgarlar tarafından yağma ve gasp edilmiş ve birçok Türk mektep ve medrese binası da yakılıp yıkılmış idi. Fakat Bulgaristan Türk eğitimi, 1886-1894 yıllarında kendisini toparladı. Bulgar istatistiklerine göre, 1894-95 ders yılında Bulgaristan Müslümanlarının 1284′ü ilkokul, 16’sı ortaokul (rüştiye) olmak üzere toplam 1300 okulu vardı. Bu okullarda 1516 öğretmen ders veriyor. 72.582 öğrenci okuyordu. Bu sadece bugünkü Kuzey Bulgaristan’daki durumdu.

1878′den 1908 yılına kadar Bulgaristan, tam bağımsız bir devlet değildi. Osmanlı devletine vergi veren yarı bağımsız bir prenslikti. Dolayısıyla o 30 yıllık dönemde Osmanlı Devleti Bulgaristan’daki Türk rüştiyelerine yardım ediyor, rüştiye öğretmenlerinin maaşlarını ödüyor ve bu okullara İstanbul’dan araç-gereç gönderiyordu. 1908 yılında Bulgaristan tam bağımsızlığını ilan ettikten sonra Türkiye’nin Bulgar okullanna desteği kesildi ve Türk azınlık okullan tam olarak Bulgar eğitim sistemi içine girdiler ve Bulgar eğitim yasalarına bağlandılar.

 

 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 98 ziyaretçi (149 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol