BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHLE HESABI BİTMEDİ
Ünal METİN Tarih: 14 Mayıs 2006 Pazar 1876 yılında Deliorman topraklarına giren Ruslar, yüzlerce yıl sürecek olan adı konmamış bir soykırımı başlattılar. Bu tarihten itibaren, Bulgaristan Türkleri denilen insanların yok edilme süreci kesintisiz devam etti. Genelde Avrupa’yı özelde ise Balkanları Türksüzleştirme planı acımasızca uygulandı. Ruslar bu işin katilliğini yaparken diğer Avrupalı devletlerde patronluğunu üstlendiler. Zulme uğrayan Türkler, zalim gösterildi. Fanatik Hıristiyan gazeteciler ve bilim adamları Türklerin Balkanlarda katliam yaptıklarını anlattılar kendi kamuoylarına. Dünya aldatıldı. Soykırıma uğrayan insanlara kimse acımadı, yardım etmedi, arka çıkmadı. Dökülen kanlar yerde kaldı. Acılar hapsedildi. Bulgaristan Türklerine yapılan soykırım adsız kaldı, yok farz edildi. Evet, adı konmadı bu soykırımın, Aslında soykırımdan da ötedir yapılanlar. Kültür, Bulgaristan Türklüğünün kültürü de soykırıma tabi tutuldu. Köyler, tarlalar, kasabalar yakıldı. Deliorman’ın her taşına sinmiş Türk ruhu sökülüp atılmak istendi. Bu coğrafyada Türklerin yaşadığına dair hiçbir şey bırakılmamalıydı. Tarih bile yeniden yazılmalıydı. Yeni yazılan tarih kitaplarında Türk ismi geçmemeliydi. Burada Türkler değil zorla Müslümanlaştırılmış Slavlar yaşadı denmeliydi. Tarih de soykırıma uğradı. İnsan haklarını koruduklarını söyleyen sahtekarlar da bu işin finansörlüğünü yaptılar. Onlar için en iyi Türk ölü Türk’tü nasıl olsa. Deliorman insanı kuşaklar boyu yaşadı soykırımı. Sindirildi. Her başkaldırışında yalnız bırakıldı, terk edildi, aldatıldı. Soykırıma uğradığı bile unutturuldu. Hafızlar silindi. Hiçbir şey yaşanmamış, acılar çekilmemiş gibi yaşandı günler. Tarih bilinci yok edildi. Araya demirperdeler, yüreklere çelikperdeler çekildi. Kardeşlik edebiyatı altında, çekilen acıların hesabı görülmedi, görülmek istenmedi. Bulgaristan Türklerine soykırım uygulandı. Bir kere değil, On kere değil, Yıllarca, günlerce, aylarca. Soykırımı uygulayanlar ise kanlı ellerini yıkayarak, rahat köşelerinde günlerini gün ettiler. Soykırımı yapanlar suçsuz gösterildi. Adalet yerini bulmadı. Batının yeniçerileri Türk aydınları da halkımızı uyuttu. Kardeşlik edebiyatı yaparak, gözlerimize, kalplerimize perde çektiler. Hesap görülmedi. Vicdanlar karardı. Bulgaristan Türklerinin tarihle hesabı bitmemiştir. Tarih ve insanlık Bulgaristan Türklerine borçludur. Avrupa kıtasında yerel kültürlerin, eski uygarlıkların hala varlıklarını sürdürebildiği tek yer Balkanlardır. Hani nerde Gotlar, Saksonlar, Goller. Yoklar, Hıristiyan Avrupa bu kültürleri yok etti. İnsanları tek tip haline getirdi. Balkanlarda ise arkaik kültürün bütün unsurları yaşıyor. Türkler Balkanlardaki her milletin kültürünü korudu. Günümüze taşıdı. Balkan insanı tek tip değildir. Her millet kendi kültürünü günümüze kadar yaşattı. 1 milyon Makedon’un bile devleti var. Ulah kültürü, Çingene kültürü yaşamını devam ettiriyor. Balkan milletlerini koruyan, arka çıkan, yobaz Katolik yayılmacılığına ve acımasızlığına karşı yıllarca o insanlara sahip çıkan Türklere ise reva görülen nedir? Kan, gözyaşı, haksızlık. Kim verecek bunun hesabını? Kimler ödeyecek bu borcu? Bulgaristan Türklerine yapılan adı konmamış soykırımının hesabı ödenmelidir artık. İnsanlık bu utançtan kurtulmalıdır. Yıllarca saklanan gerçekler konuşulmalıdır. Milletimizi uyutan aydınlar, bizden sandığımız yabancılar. Siz daha da suçlusunuz. Kardeşlik palavralarıyla bir halkın ruhuna pranga vurdunuz. Sahipsiz bıraktınız. İnsanlığın emaneti olan kültür eserlerini korumak için cart curt konuşuyorsunuz. Aklınıza gelmiyor mu? Balkanlardaki binlerce yıllık Türk eserleri yok ediliyor. Büyük Osmanlı medeniyetinin 500 yıl süresince yaptığı abideler tek tek yok ediliyor. Türk adı silinmeye çalışılıyor.Siz hala bize masal anlatıyorsunuz. Bu millet sizle de hesaplaşmalıdır. Hem de ilk önce sizle hesaplaşmalıdır. Bulgar demir yollarının internet sitesine girerseniz görürüsünüz ve anlarsınız Türk adından ne kadar korktuklarını. Osmanlı devleti ilk demiryolunu Rusçuk-Varna arasında döşemiştir. Mithat Paşa Tuna valisiyken yapılmıştır bu demiryolu. Bulgarlar demiryolları tarihini yazarken, Bulgaristan’da döşenen bu hattın Bulgaristan topraklarındaki ilk demiryolu güzergahı olduğunu belirtirler. Ama bu hattı döşeyen Osmanlılardan ve Mithat Paşa’dan tek söz dahi etmezler. Bulgarlara göre bu hattı uzaylılar yapmış herhalde. Bizim demiryolları tarihine baktığımız da ise İzmir-Aydın arasındaki demiryolunun İngilizler tarafından yapıldığını yazar. Anlayış farkını görebiliyorsunuz değil mi? Bulgarlar bugün dahi kullandıkları bu demiryolunu yapan bir insanı bile, sadece Türk olduğu için görmezden gelebiliyor. İşte tarih soykırımı budur. Unutturmak istiyorlar. Türk adını Balkanlardan silmek istiyorlar. Türklerin halk oyunları meşhurdur. Dünyanın hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın Türk topluluklarının kendine özgü müzikleri ve halk oyunları vardır. Bu konuda tek istisna Bulgaristan Türkleridir. Anlayamıyorum. 500 sene boyunca egemen olan yaşamış bir milletin evlatlarının doğru dürüst bir halk oyunu bile yok. Acaba böyle mi? Türkler 500 sene boyunca eğlenirken Bulgar oyunları mı oynadılar? Tabi ki hayır! Kendi halk oyunları, müzikleri vardı. Ama Bulgar Faşizmi bu kültürü yok etti. İnsanların hafızalarından bu oyunlar silindi. Bulgar idareciler, Deliorman Türklerinin, Rodop Türklerinin folklorunu araştırmak için destek olmak bir yana yok etmek için uğraştılar. Biz de boş verdik. Balkan derneklerinin gecelerine gidiyorum. Bulgaristan Türklerinin halk oyunları diye sergilenen, Deliorman folkloru diye ortaya konan bir şey yok. Biz bu kadar kültürden yoksun bir topluluk muyuz? Değiliz tabi ki. Dernek idarecileri boş işlerle uğraşacaklarına Deliorman folklorunu, Rodop folklorunu araştırmak için çabalamaları gerekir. Biz bunu yapmazsak başkaları hiç ilgilenmez. Türk aydınlarının büyük çoğunluğunun derdi başkalarının, başka milletlerin haklarını savunmaktır. Deliorman kültürü, Rodop kültürü onların hiçbir zaman derdi olmadı. O zaman bizim silkinmemiz lazım. Bizim. Buradan Balkan Türk kültürünü yaşatmak için kurulan derneklerin idarecilerine sesleniyorum. Tüzüklerinizde yazan maddelere uygun hareket edin. Eğer bu kültüre hizmet etmeyecekseniz koltuklarınızdan kalkıp, işlerinizin başına dönün. Hem bize hem kendinize zarar vermeyin. Ben artık Balkan derneklerinin gecelerine gidince kendi halk oyunlarımı seyretmek, kendi müziklerimi duymak istiyorum.