BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  BALKANLARDA TÜRK YERLEŞİMLERİ 23.12.2024 03:41 (UTC)
   
 

 

 

İlkçağda Balkanlar

Balkan Yarımadasında Alt Paleolitik Çağdan (İ.Ö. 200-100 bin) beri insan yaşamaktadır. Son buzullaşmanın ilk dönemlerindeki (İ.Ö. 70-40 bin) Neandertal insandan kalma aletler günümüze ulaşmıştır. Yerleşik yaşamın gelişmeye başladığı Neolitik Çağla birlikte, Balkanlarda daha büyük toplulukların ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.

Balkan Yarımadasına kolayca girilebilmesi, bu bölgede çok karışık bir etnik yapı oluşmasını sağlamıştır. Kuzeybatıdaki ovalar Orta Avrupa’dan, kuzeydoğudaki Boğdan koridoru Ukrayna bozkırlarından, İstanbul ve Çanakkale Boğazları Anadolu üzerinden Balkanlara girişi sağlar. Ayrıca, Akdeniz ve Adriyatik Denizine bakan kıyılardan da, bölgeye giriş kolaydır. Bu nedenle, yüzyıllar boyunca bu yollardan birçok insan toplulukları Balkanlara girmiş, Orta ve Güney Avrupa’nın yanısıra Asya ve Yakındoğu’nun etnik ve kültürel etkilerini de bölgeye taşımışlardır.

Bölgede, İ.Ö. 2000’e doğru Hint-Avrupa, İllyria, Frigia, Mysia ve Dacia dilleriyle Venet lehçeleri, Trakça ve Yunanca konuşan halkların ataları olan ilk topluluklar oluşmaya başladı.

İ.Ö. 2000 yılından 1200’e kadar Akalar, 1100 yılından itibaren de Dorlar, sürekli göç ve istila dalgalarıyla Balkanlar, Anadolu ve Doğu Akdeniz’de karışıklıklara ve Miken uygarlığı ile Hitit İmparatorluğu’nun yıkımına neden oldular. Bu kavimler, yerli halktan İllyrialıları batıya, Trakları doğuya doğru iterek yarımadayı geçip güneydeki deniz kesimine yerleştiler.

İ.Ö. 5. yüzyılda bölgede kabilelere dayalı Epir, Makedonya, Trakya krallıkları gibi ilk devletler oluşmaya başladı. Bu devletler, İ.Ö. 168’de Roma İmparatorluğu’na bağlanana kadar geleneksel yapılarını korudular.

İ.Ö. 4. yüzyılda, Kafkasya’nın kuzeyinden gelen İskitler, Karadeniz’in kuzeyindeki Kimmerleri yenerek bölgeye girdiler ve Kafkasya’ya özgü silah sanatını buradaki halklara da öğrettiler. Fakat bölge kısa bir süre sonra Makedonyalıların istilasına uğradı. İ.Ö. 3. yüzyıl başlarında ise, bölgeye Kelt savaşçıları geldi. Büyük İskender’in ölümünden sonra Tuna’yı aşarak bütün bölgeyi yağmaladılar. Ancak, güneyde başarısız olunca, kuzeye çekildiler ve Morava Vadisi ile Trakya’da yerleştiler.

Makedonya’nın çöküşünden sonra bir süre bağımsız yaşayan Trakyalılar, İllyrialılar ve Dacialılar daha sonra Roma akınlarına uğradılar ve İ.Ö. 2. yüzyılda bölge tamamen Roma İmparatorluğu’na bağlandı. Bu dönemde, bölge bir yandan savaş ve istilalardan korundu, diğer yandan Romalılaşmaya başladı. Trakça’nın ve Dacia dilinin yerini Latince aldı. Ticaret yolları ile şehirler birbirine bağlandı. Ticaret ve el sanatları gelişti. İ.S. 2. yüzyılda Roma’nın kurduğu merkeziyetçi yapı kırılmaya başladı. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra, Trakya Doğu Roma’da kalırken İllyria Batı Roma’ya bırakıldı.

İ.S. 3. yüzyılda Balkanlara giren Gotlar, Romalılarla savaşarak 214’te Dacia’yı ele geçirdiler. Ardından Trakya’ya yöneldiler. Gotların kurduğu devlet 200 yıl kadar ayakta kaldıktan sonra, bölgeye gelen Hun Türkleri tarafından yıkıldı.

Balkanlardaki İlk Türkler

Balkanlarda ilk Türk yerleşimi, Orta Asya’dan göç eden İskit Türklerinin bölgeye gelmesi ile gerçekleşti. Daha sonra, İ.S. 4. yüzyılda Hunlar, 5. yüzyılda Avarlar, 9. yüzyılda Peçenekler, 11. yüzyılda Kuman Türkleri bölgeye yerleşti. Kuman Türklerine, daha sonraları bölgeyi işgal eden Osmanlı Türklerine yardım etmelerinden dolayı slav dilinde “yardım eden” anlamında “pomak” (pomaga) denilmiştir.

Hun Türkleri, 4. yüzyılın başlarında Kuzeydoğu Asya’dan Doğu Avrupa’ya göç ettiler. Zamanla güneydoğuya kayarak Orta Avrupa’ya, Balkanlara ve Tuna Vadisine yerleştiler. 4. yüzyılın ortalarında bölgenin kuzeyinde yerleşik Ostrogotlar’ı (Doğu Gotları) hakimiyetleri altına aldılar ve daha sonra Tuna’yı aşarak Trakya’ya kadar ilerlediler. Önce Doğu Roma’yı haraca bağladılar ve Atilla zamanında da 70 kadar Bizans şehrini topraklarına dahil ettiler. Atilla’nın ölümünden sonra, bir kısım Hunlar Avarlara katılmış, diğerleri ise Slav ve Germenlerle karışmıştır.

Orta Asya’da Göktürklerin bağımsızlıklarını kazanmaları üzerine, bir kısım Türk boyları İ.S. 552’den sonra Avarlar adıyla Orta Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldılar. Hunların gittikleri yolu izleyen Avar Türkleri, Batı Rusya ve bugünkü Polonya’nın Pripet, Dinyeper ve Dinyester bataklıklarında yaşayan Slavları da önlerine katarak Balkanlara inmiş ve böylece Balkanların büyük ölçüde Slavlaşmasına sebep olmuşlardır. İ.S. 626’da Sasaniler ile birlikte Konstantinopolis’e (İstanbul) girişilen saldırının başarısız olmasından sonra Avarlar gerileme sürecine girdi.

9. yüzyılda bu defa Türklerin Oğuz kolundan olan Peçenekler bölgeye geldi ve önce Tuna’nın verimli ovalarına yerleştiler, daha sonra yerleşim alanlarını Sofya, Niş ve havalisine kadar genişlettiler. Zaman zaman Tuna’yı aşarak güneye inip, Makedonya’ya, Sırbistan’a kadar ilerlediler ve Bizanslılarla defalarca çarpışmalara girdiler. Ancak, 11. yüzyılda dillerini ve benliklerini yitirmeye başlamış ve bir müddet sonra da bir kısmı Macarlarla, bir kısmı da Bulgarlarla karışarak silinmişlerdir.

Hun ve Avarların ardından Balkanlara Bulgar Türkleri geldi ve Peçenek Türklerinin işgal etmediği bölgelere yerleştiler. Bunları, Türklerle akraba olan ve kısmen beraber yaşamış olan Macar kabilelerinin Tuna havzasına göç ederek yerleşmeleri takip etti. Bulgarlar, batıda Morova Suyuna ve Sırbistan’a, güneyde ise Makedonya’ya kadar uzanan topraklarda siyasi varlık gösterdiler. Macarlar ise, İ.S. 896’dan itibaren Peçeneklerin boşalttığı Tuna ve Tisan’ın suladığı ovalara yerleşerek, diğer Türk boylarına karşı Bizanslılarla ittifak yaparak yaşamışlardır.

Bulgar Türkleri, Hristiyanlığı kabul edip Bizans Ortodoks Kilisesine tabi olduktan sonra, zamanla Slavlaşmışlar ve 10. yüzyılda dillerini tamamen unutmuşlardır. Macarlar ise, Bulgar Türklerinin akibetine uğrayıp Slavlaşmamak ve dillerini kaybetmemek için Hristiyanlığın Katolik mezhebini seçmişler ve sonraki yüzyıllarda, bir kısım Kuman ve Peçenek kabilelerini de bünyelerine alarak sayılarını arttırmışlardır.

Türklerin bölgeye büyük kitleler halindeki göçü ise 11. yüzyılda olmuştur. Bölgeye gelen Kuman (Kıpçak) Türkleri, Peçenek Türklerini mağlup etmişler ve dağınık bir durumda kalan Peçenekleri aralarına alarak bir devlet kurmuşlardır. Kuman Türkleri, bölgenin güneyine akınlar düzenliyerek Bizanslılarla savaşmış, önemli kazanımlar elde etmiştir. Bir kısım Kuman Türkü ise, Bizans ordusuna katılmıştır. Bunlardan bazıları, 1071’deki Malazgirt Savaşı sırasında Bizans ordusunda savaşırken Selçuklu ordusu tarafına geçmiş ve Alparslan’ın savaşı kazanmasında önemli rol oynamıştır.

Kuman-Peçenek Devletinin 1091 yılında yıkılmasından sonra, Trakya ve Rodoplar ile Makedonya ve Bulgaristan’ın dağlık bölgelerinde kalmış olan Kumanlar, Osmanlıların Balkanları fethetmelerine kadar, Şaman dinine mensup olarak yaşamışlar, 1389’daki Kosova Savaşından sonra kendi arzuları ile Müslümanlığı kabul etmişlerdir. Diğer bir kısım Kumanlar ise, Hristiyanlığı kabul etmekle birlikte, dillerini muhafaza etmişler ve bulundukları yerlere kendi dillerinden isimler vermişlerdir. Örneğin, Makedonya’daki Kumanova, Sofya’da Komaniçe, Nevrokop’ta Komanca ve Kesriye’de Komaniçeve gibi köy ve mevki isimleri bunlardandır.

Tarihteki Balkanlara son Türk göçü ise, Osmanlı Devleti’nin kurulmasından sonra oldu. Osmanlılar, belirli bir iskan siyaseti sonucu, Anadolu’dan Rumeli’ye Yörükler ve Türkmenler ile bazı konar-göçer aşiretleri naklettiler. Bu politika yaklaşık 450 yıl devam etti ve 1850’lerden sonra Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ve buralardaki milliyetçi cereyanlar sonucu bağımsız devletler kurulmasıyla bu defa göç yön değiştirmiş ve Rumeli’den Anadolu’ya dönmüştür.

Türkmenler ve Yörükler

İ.S. 11. yüzyılda Orta Asya’dan göç eden ve göçebe hayat yaşayan Oğuzlar, İran’dan geçerek, Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’ya girdiler. Burada da eski hayat tarzlarını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar Oğuzların Türkmen adıyla anılan bir bölümü yerleşik hayata geçti. Anadolu’nun İslamlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu’nun her tarafına yayıldı. Bir kısmı yerleşik hayata geçen Oğuz boylarına Türkmen denilirken, göçebe hayatını devam ettiren diğerleri de Yörük adıyla anılır oldu.

Anadolu Selçukluları ve beylikleri dönemlerinde, Yörüklerden askeri güç olarak faydalanıldı. Selçuklular ve Osmanlılar, Yörükleri de sistemli bir şekilde toprağa yerleştirmeye çalıştılar. Orhan Gazi ve Yıldırım Beyazıd devirlerinde, geçitlerin, derbentlerin korunması Yörüklere yaptırıldı.

Osmanlıların Rumeli’ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli’ye göç ettirildi. I. Murad zamanında, Saruhan’dan (Manisa) Serez taraflarına kalabalık gruplar halinde sevk edilen Yörükler, iskan edildikleri yeni bölgelerde, yabancı unsurlar arasında dayanak noktası teşkil ettiler ve ileride yapılacak fetihlere yardımcı oldular. Rumeli’deki Yörükler, “Evlad-ı Fatihan” olarak anıldı ve yeni bir teşkilata tabi tutularak bunlardan askeri maksatlarla faydalanılmaya çalışıldı. Yörüklerin Rumeli’ye geçirilmeleri, Yıldırım Beyazıd zamanında daha yoğun bir şekilde devam etti.

II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed zamanlarında, yeni fethedilen yerlere, daha çok Yörük nüfus nakledildi. Fatih Kanunnamesinde Yörüklere, diğer ahaliye göre, bazı vergi muafiyetleri tanındı ve Yörüklerin resmi olarak ağnam (koyunlar) mükellefi ve askerlik mükellefi oldukları belirtildi. Orduda yardımcı kuvvet olarak görev alan Yörükler, Kanuni Sultan Süleyman devrinden itibaren, daha çok imar ve muhafaza hizmetlerinde kullanıldı. Bulundukları yerin coğrafi durumu itibariyle çeşitli hizmetler gören Yörükler, sahillerde gemi malzemesi temini ve gemi yapımında; derbentlerde ve ana güzergahlarda yol emniyeti, tamir, muhafaza, köprü inşası ve menzillere zahire toplanması ve korunmasında; madenlerde, ordunun nakliye işlerinde ve devletin kalelerinin onarımlarında da istihdam edildiler. Yörüklerin, geçtikleri yerlerde kalabilecekleri yaylak ve kışlak alanları belirlendi.

Yörüklerin Rumeli’ye geçirilmesi ve fethedilen yerlere yerleştirilmesi, daha sonra Osmanlı Devleti’nin genel bir siyaseti oldu. Ancak, sonraki devirlerde Yörüklerin Rumeli’ye yerleştirilmesi yavaşladı, fakat, 18. yüzyıl ortalarına kadar devam etti. Bu göçlerin bir kısmı isteğe bağlı olduğu gibi, bir kısmı da devlet siyaseti doğrultusunda mecburi olmuştur.

Yörüklerde esas evlilik şekli, tek evliliktir. Evlenen çocuklar, genellikle babayla birlikte yaşardı. Bu yüzden büyük aileler meydana getirirlerdi.

Osmanlıların Balkanları Fethi

Türkler fetihlerden önce de, muhtelif zamanlarda Bizans İmparatorunun isteği üzerine yardım amacıyla Anadolu’dan Rumeli’ye geçmişlerdir. Son sefer sırasında, İmparatora yardım eden Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa, geri dönerken Çimpi Kalesinde bir miktar kuvvet bıraktı. Daha sonra Gelibolu şehir ve limanı alındı. Böylece Osmanlılar, Rumeli’de yerleşmek için köprübaşları tesis etmiş oldular. Daha sonra Malkara, Tekirdağ, Bolayır alındı. Ancak, Orhan Gazi ve Süleyman Paşa’nın ardarda vefatlarıyla Rumeli’de Osmanlıların durumu zayıfladı. I. Murad’ın Anadolu’da duruma hakim olup Rumeli’ye yönelmesi ile fetihler tekrar hız kazandı.

Osmanlı’nın Balkanlardaki fetihleri başlarken egemenlik alanları şöyle idi: Doğu Trakya ile Selanik ve çevresi, Mora Yarımadası ve Güney Epir Bizansa bağlıydı. Makedonya, Serez, Drama, Kavala Sırpların elindeydi. Doğu Trakya’nın güneyindeki Enez şehri ve limanı, Taşoz Adası Cenevizlilere, Eğriboz adası ile Mora’daki sahil şehirleri Venediklilere tabiydi. Rodoplar batısı ile Nevrokop’tan, Tunanın güneyinden Karadeniz kıyılarına kadar olan ve Razgrad’ı da içine alan bölgede Bulgarlar hakimdi.

Osmanlının Balkanlardaki ilk siyasi planı, askeri önemi büyük olan Edirne’nin fethiydi. Önce Malkara, İpsala, Dedeağaç ve Dimetoka işgal edildi. 1361 yılında Lala Şahin Paşa’nın Edirne’yi fethinden sonra Osmanlı Türkleri Batı Trakya’ya tam anlamı ile ve kalıcı olarak yerleşmeye başlamışlardır. 1368 yılında, Edirne Osmanlı Devleti’nin (İstanbul’un fethine kadar) başkenti olmuştur.

1363 yılında Filibe fethedilmiş, 1364 yılında ise Sırp, Bulgar ve Macarlara karşı Sırp Sındığı Savaşı, Somakov ve İhtiman kaleleri zaptedilmiş, 1371 yılında da Sırplara karşı Çirmen zaferi kazanılmış ve İskeçe, Kavala, Drama, Serez, Nevrokop bölgeleri ele geçirilmiştir.

1373’te Makedonya üzerine harekatlara başlanılmış ve iki yıl sonra Niş ele geçirilmiştir. 1376’da Bulgar Krallığı Osmanlı hakimiyeti altına girdi ve 1382’de Sofya alındı. Daha sonra, Balkanlardaki devletlerin kendisine karşı birleşmesini önlemek isteyen Osmanlı Devleti, Bulgaristan’ın büyük bir kısmını işgal etti. 1393’te Razgrad, Rusçuk ve Bulgar Krallığının başkenti Tırnova fethedilerek bu devlet ortadan kaldırıldı.

Balkanlardaki fetihler, 120 yıl daha devam etti. Erdel, Eflak ve Boğdan bağlı prenslikler haline getirildi. Mora Despotlukları ortadan kaldırıldı ve Yunanistan’ın bütününe hakim olundu. Arnavutluk’un tamamı zaptedildi ve Hersek Dükalığı ilhak edildi. Sırbistan’ın fethi tamamlandı. 1521 yılında Belgrad’ın zaptı ile Karadağ ve Dalmaçya kıyıları dışında bütün Balkanlar Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girmişti.

Osmanlıların Balkanlardaki ilerlemesi 17. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiş ve 1699 yılındaki Karlofça Antlaşması ile ilk toprak kaybı gerçekleşmiştir.

Osmanlıların Rumeli’deki İskan Politikası

Osmanlıların Rumeli’ye geçişlerinden itibaren buradaki yerleşmeleri de iki şekilde olmuştur. Bunlardan birisi, ilk fetihler sırasında Anadolu’nun yakın yerlerinden Rumeli’de fethedilen yerlere göçmenler nakledilmiş ve diğeriyse, buralardaki yerli Rum halkından askeri sınıfa mensup olanlarla nakilleri gerekenlerden bazıları da Anadolu’ya gönderilmiştir.

İlk iskan faaliyeti I. Orhan zamanında yapılmış, Karesi (Balıkesir) halkından bir grup göçebe 1357’de Gelibolu çevresine ve Hayrabolu’ya yerleştirilmiştir. Daha sonra I. Murat devrinde, Saruhan (Manisa) bölgesindeki yörükler, sınır bölgesinde hudut kuvvetleri oluşturmak üzere, Serez bölgesine yerleştirilmiştir.

Daha sonraki yıllarda, fetihlerin Trakya’dan başka Makedonya ve Bulgaristan taraflarına doğru ilerlemesi üzerine, buralarda Türk nüfusunu arttırmak için zaman zaman Anadolu’nun muhtelif yerlerinden Rumeli’ye nakiller yapıldı ve aynı şekilde işgal edilen bazı yerlerdeki halk da Anadolu’ya gönderildi.

1453 ile 1642 tarihleri arasında;
-Tanrıdağı (Karagöz) yörükleri Demirhisar, Kelmeriye, Nevrokop, Drama, Kavala, Sarışaban, Çağlayık, Yenice-i Karasu, Gümülcine, Eğrican, Dimetoka, Ferecik ile Doğu Trakya’ya ve Bulgaristan’da Rusçuk, Tırnova, Razgrad, Niğbolu gibi yörelere,
-Selanik yörükleri Makedonya ve Teselya’ya,
-Ofçabolu yörükleri Manastır, Kosova, Bulgaristan ve Dobruca’ya,
-Vize yörükleri Doğu Trakya ile Dimetoka ve Hasköy’e iskan edilmişlerdir.

Bu oymakların Rumeli’de çoğalmaları ve geniş alanlara yayılmaları, Osmanlı Devleti’nin bu bölgede yaşayan halka yönelik koruyucu ve kollayıcı kanun ve nizamnameler çıkarmasına yol açmıştır. Osmanlı Devleti, buralarda yaşayan yerli aristokrasiyi kendi askeri sınıfı içine almaya çalışmış, Ortodoks Metropolit ve Piskoposlarına tımar tahsis etmiş, önemli manastırların imtiyazlarını onaylamış, birçok şehrin eski imtiyaz ve vergi muafiyetlerini devam ettirmiştir.

Ayrıca Osmanlılar, yerli halkın dinine karışmamışlardır. Koyu bir katolik olan Macar Kralı Layoş, Papa’nın teşvikiyle kuzeyden Balkanlara inerek Ortodoks mezhebinde olan Bulgaristan’ı, Bogomil mezhebinde olan Bosna’yı katolikliğe sokmak için gaddarca davranırken, Osmanlılar Hristiyan halkın din ve vicdan hürriyetine dokunmadan buraları işgal etmesi, yerli halkın Osmanlı idaresini tercih etmesinin en önemli nedenidir.

Bu fetihlerin kısa sayılabilecek bir zamanda gerçekleşmesinde ve fetihler sonrasında bölgede istikrarın yüzyıllar boyunca sürmesinde etkili olan bir diğer faktör ise, asırlarca evvel Balkanlara gelerek yerleşen ve daha sonra Hristiyanlığı kabul eden Peçenek, Kuman, Gagavuz ve Vardarların da Osmanlılar ile aynı ırktan olmalarıdır.

Bu nedenlerle, neredeyse 450 yıl bu çok karmaşık bölgede Osmanlıya karşı bir isyan olmamış, Hristiyan ve Müslüman, Türk, Rum, Bulgar, Sırp birlikte yaşamıştır. Timur’un bir darbesi ile Anadolu’daki Osmanlı darmadağın olurken, Rumeli’deki Osmanlı çok küçük bir kuvvetle ayakta kalabilmiştir.

Ancak, 2. Viyana Kuşatmasının ardından gelen bozgun, sadece askeri alanda değil, idarede de otorite ve güç kaybına yol açtı. 19. yüzyılın başlarından itibaren, Rusya ve Avrupa devletlerinin, özellikle Balkanlara, giderek artan müdahaleleri, yönetim zaafiyet sonucu Rumeli’de çıkan isyanlarla birleşince, bölge halklarının Osmanlı İdaresine bağlılıklarının azalmasına ve Rumeli’nin elden çıkmasına yol açan olaylar zincirine neden olmuş ve Balkan Savaşları sonucunda Rumeli’de Osmanlı mevcudiyeti siyaseten sona ermiştir.
 
 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 149 ziyaretçi (230 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol