Avrupa kıtasının güneydoğusunda yer alan alan topraklara Balkanlar ya da Balkan Yarımadası denir. Bölgenin adı olan Balkan sözü Türkçedir ve ”Sarp ve ormanlık sıradağ; sazlık” anlamındadır. Türkiye Türkçesi literatüründe ayrıca Rumeli adlandırması da Balkanlar adlandırmasına denk bir kullanıma sahiptir. Rumeli ismi ise, Osmanlı Devleti’nin Doğu Roma İmparatorluğu’ndan aldığı topraklara verdiği Türkçe isimdir. Bölge Avrupa'nın yoksul, geri kalmış ve sorunlu yerlerinin başında gelir. Osmanlı Devleti”nin egemenliğinden ayrıldıktan sonra sürekli bir sınır paylaşımına maruz kalmıştır.
Başlıca Balkan devletleri Bulgaristan, Romanya, Slovenya, Yunanistan, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Kosova ve Sırbistan”dır. Balkanlar’ın toplam yüzölçümü 524,701 km2’dir. Toplam nüfus 55 milyon civarıdır. Bu sayı içersinde 11 farklı millet yaşamaktadır ve nüfusun çoğunluğunu yaklaşık 11,2 milyon ile Türkler oluşturmaktadır.
Balkanlar, Cilalı Taş Devrinde Avrupa genelinden önce çiftçiliğin geliştiği bir bölgedir. Burada gelişen çiftçilik faaliyetleri kuzeye ve Orta Avrupa’ya geçmiştir. Buna rağmen Balkanlar”ın dağlık bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Bölge derin vadilerle yarılmış alanlarda ve yamaçlarda kurulu yerleşim birimlerine sahiptir. Balkan ülkeleri doğu-batı ticaret yolları arasında kaldıkları için özel bir öneme sahiptirler.
Tarih boyunca Avrupa'nın hiçbir bölgesi Balkanlar kadar saldırı, istila ve işgale uğramamıştır. Uzun tarihi boyunca sık sık, özellikle kuzeyden ve doğudan gelen değişik orduların saldırısına uğrayıp ele geçirilen bölge, küçüklü büyüklü birçok ulusun yaşam alanı olmuştur. Balkanlar; Persler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar, Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Sırplar, Türkler, Avusturyalılar ve daha başka uluslar tarafından uzun yıllar boyunca yönetildi. Balkanlar'ın yerli halkı olan topluluklar kısa süreli dönemler hariç tarih boyunca hep başka milletlerin idaresi altında yaşadılar.
Balkan Türkleri Balkanlar'da yaşayan Türklerdir. Balkan Türkleri, Edirne'deki Meriç Nehri'nin batı tarafında yaşayan Türklere verilen addır. Çoğunlukla Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya"da yaşarlar. Osmanlı Devleti'nın sınır politikası olarak Balkanlar bölgesine yerleştirilmiş olan, oraların kültürüne katkıda bulunup aynı zamandada yılın belli zamanlarındada komşu bölgelere akınlar düzenlemek maksadıyla bu yörelere yerleştirilmiş genellikle Anadolu yörüklerinden oluşan Türk topluluklarıdır. Ayrıca Balkanlar”daki Türkler Osmanlı”nın yerleştirmesiyle yanı sıra yüzlerce yıl önce Orta Asya”dan Karadeniz”in kuzeyinden ve güneyinden olmak üzere balkanlara iki koldan yerleşen Türkler”den oluşmaktadır.
Balkanlardaki Türk tarihi boyunca sırpların ve yugoslavların asimilasyonları, etnik ayrımcılıkları ve zulmünden kaçan Türkler sürekli anayurtları olan anadoluya göç halinde olmuşlardır. Örneğin Bulgaristan”ın 1908 yılında bağımsızlığını ilan ettiği yıllardan, günümüze kadar Türklere soykırımı, sürgün, açlık ve soğuktan kırma, eğitim ve kültür yozlaşmasına tâbi tutma politikaları izlenmiştir. Buna ek olarak 1980 yıllarında TİTO'nun ölümüyle dağılma sürecine giren Yugoslavya, 1991 yılında parçalanınca Sancak vilâyetinde Sırp ve Karadağ zulmü ile Türk kıyımı tekrar başlamıştır. Tüm bunlara rağmen Türkler”in Balkan kültürüne önemli katkıları olmuştur. Yüzlerce kültürel eser Balkan topraklarını halen süslemektedir.
Balkanların günümüzdeki durumuna değinmeden önce Balkan tarihindeki mihenk taşları olan Balkan Savaşları (1912-1913), Balkan Antantı (1934) ve Yugoslavya”nın parçlanması (1992) konularına değinmek yerinde olacaktır.
1789 yılında Fransa”da ortaya çıkan milliyetçilik akımı yaklaşık yüz yıl sonra 1912 yılında çok farklı kültürleri bir arada bulunduran balkanlarda iç karışıklığa ve osmanlı idaresine karşı ayaklanmalara neden oldu. Balkan savaşlarının temel nedeninin milliyetçilik akımı ve Rusya”nın panslavizm politikası olduğu söylenebilir. Nitekim Balkanlar”daki ayaklanmaları Akdeniz”e ve Baltık Denizi”ne ulaşmak isteyen Rusya kışkırtıyordu. I. Balkan Savaşı (1912) Osmanlı”dan kopan ve Osmanlıya karşı birleşen balkan milletlerinin (Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ) Osmanlı topraklarını ele geçirebilmek için Osmanlı”ya savaş açmasıyla başladı. Savaşta Osmanlı Devleti çok ağır bir yenilgi aldı. Osmanlı Devleti yaklaşık 700,000 civarında asker ve yılların çabasıyla elde edilmiş binlerce top ile silah stoklarını kaybetti. Diğer taraftan 6,5 milyon sivil hayatını kaybetti. Londra Barış Antlaşmasıyla savaş sona erdi. Antlaşmaya göre Midye-Enez hattı sınır kabul edildi, Edirne ve Trakya”nın bir kısmı Bulgaristan”a, Girit ve Ege adaları Yunanistan”a, diğer yerlerde (Makedonya, Silistre) diğer balkan devletlerine bırakıldı.
II. Balkan Savaşı (1913) Bulgaristan”a Londra Antlaşmasından fazla pay düştüğü için Balkan devletlerinin (Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya) Bulgaristan”a saldırmasıyla başladı. Fırsattan yararlanan Osmanlı Devleti Edirne, Kırklareli ve Dimetoka”yı geri aldı. 1913 yılında Bulgaristan”la İstanbul Antlaşmasını imzaladı. Balkan devletleride kendi aralarında Bükreş Antlaşmasını imzalayarak savaşa son verdiler.
Balkan Savaşlarında askeri açıdan kaybedilenlerin yanı sıra insani ve siyasi açıdan kaybedilenler de son derece önemlidir. Osmanlı Devleti daha önce hiç bir savaşta bu kadar çok sayıda sivil halkın ölmesiyle karşılaşmamıştır. Ayrıca Türkler bu savaşla Türk yurdunun önemli bir parçası olan Rumelideki hâkimiyetlerini artık kaybetmişler ve Anadolu”ya sefalet ve çaresizlikle sürekli bir göç akını başlamıştır.
1933’te sonra Almanya’da Nazi partisinin iktidara gelmesi, İtalya’nın Akdeniz’de ve Balkanlar'da genişleme çabası ve Avrupa devletlerinin silahlanma yarışına girmesi dünya barışını tehdit etmeye başladı. Balkanları ele geçirmek isteyen İtalya ve Almanya tehlikesi karşısında dört Balkan devleti Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ve Türkiye 1934’te Atina’da Balkan Antantı”nı imzaladılar. Bu Antanta göre: Balkan ülkeleri birbirinin varlığına saygı gösterecekti. Böylece Balkan ülkeleri sınırlarını karşılıklı olarak güvenceye almış oldular. II. Dünya Savaşı'ndan sonra yeni dengelerin kurulması ile Balkan Antantı geçerliliğini kaybetti.
SSCB'nin çöküşü ile dağılmaya başlayan ülkeler arasına Yugoslavya da katıldı. Yugoslavya 1992 yılında özerk bölgelerinin bağımsızlığını ilan etmesi ile dağılmaya başladı. Hırvatistan, Bosna Hersek, Slovenya, Makedonya bağımsızlığını ilan etti. Bosna Hersek’in Yugoslavya’dan bağımsızlığını kazanması sırasında yaşanan eşitliksiz savaş ve Sırp katliamları, Yugoslavya’nın parçalanması sürecindeki en büyük olaylardan biriydi. Kosova bu süreçte, Sırp baskısı ve askeri müdahaleleri sonucunda bağımsızlığına kavuşamadı. 1995 yılında Sırp ordusu Kosova'ya girdi ve birçok sivilin öldürülmesine sebep oldu. 1999 yılındaki NATO Müdahalesi ile Kosova, Sırbistan idaresinden koparıldı. 2008 yılına gelindiğinde Kosova bağımsızlığını ilan etti ve Türkiye ve ABD başta olmak üzere 60”a yakın ülke Kosova”nın bağımsızlığını tanıdı.
Osmanlı için Balkanlar (Rumeli) vatanın yarısı ve ‘ilk gözağrısı’ydı. Onca yıkıma rağmen hâlâ şirin ve güzel Osmanlı eserleri inci gibi parlar Balkan şehirlerinde; hâlihazırda 16 bin Osmanlı eseri ayakta duruyor. 93 Harbi, 1924 ve 1955 mübadelelerinde Türkiye’ye gelen muhacirler için de Balkanlar geride kalmış uzak bir ülkeydi artık.
Son olarak yazımda Balkanlarda yeşeren yeni umutlar hakkında bahsedeceğim.
Avrupa Birliği balkan devletleri arasındaki uyuşmazlıkları çözmek ve balkanlarda kalıcı bir barış için önemli bir fırsattır. Bugün balkan ülkelerinin 4”ü (Bulgaristan, Romanya, Slovenya, Yunanistan) AB”ye tam üye, 2”si (Hırvatistan, Makedonya) aday üye ve 5”i (Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Kosova, Sırbistan) potansiyel üyedir. Bu küçük devletlerden oluşan 7 ülke Yunanistan, İtalya, Almanya ve Romanya arasında; adeta AB”nin çemberi içersinde yer almaktadırlar. Bu ülkeler arasındaki sorunların AB”nin arabuluculuğuyla zamanla çözülerek bölgede barışın sağlanmaması için hiçbir neden yoktur. Örneğin birliğe tam üye olan Bulgaristan”daki demokratik ilerlemeler burada yaşayan Türkler”in yıllar sonra ilk defa rahat bir nefes almalarına olanak tanımıştır. Fakat AB önemli ölçüde müslümanın bulunduğu bölgedeki kanayan yarayı dindirmek için adım atmak istemezse buradaki sorunlar daha da derinleşebilir.
Son yıllarda balkan ülkelerinde yaşayan Türklere demokratik haklar çerçevesinde yönetime katılma hakkı verilmektedir. Ayrıca Balkanlarda turizm etkinlikleri yoğun bir şekilde sürüyor. Türkiye”den onbinlerce Türk Balkanları gezip görmeyi planlıyor. Sık sık konferanslar düzenleniyor, sergiler açılıyor. Bu artan Balkan ilgisinin iki nedeni var. Birincisi; göç edenlerin torunları, yani kimlik arayışına giren, “Biz kimiz, nereden geldik?” diyen üçüncü nesil Balkan kökenli Türkler. Türkiye’de şu anda 15-20 milyon arasında Balkan göçmeni yaşıyor ve 400’ün üzerinde de Rumeli Derneği var. Dernekler etrafında gelişen faaliyetler bu ilginin merkezini oluşturuyor. İkincisi ise, Türkiye’de doğup büyüyen ve Osmanlı’nın izini sürmek isteyen, gezmeye, okumaya meraklı insanlar.
|