BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  MERHABA RUMELİ! 23.12.2024 04:02 (UTC)
   
 
 
Merhaba Rumeli!
Karakter boyutu : Normal Büyük Daha Büyük En Büyük
3 Kasım 2008 09:17
Türkiye; Kafkasya ve Kuzey Irak açılımının bir benzerini Balkanlar'da uygulamaya soktu. Dengeler gözetilerek atılan adımlar, Anadolu-Rumeli bağlarını yeniden canlandırdı. Açılımın ilk meyvesi de Balkanlar'daki eserlerin sayısını 30 bine çıkaran 'Osmanlı Eserleri Envanteri Projesi' olacak.

 

 

Oturum başkanının verdiği 20 dakikalık süre, sunumuna yetmemişti. İkinci ikazın ardından 10 dakika geçmişti ki konuyu toparlaması istendi. Daha fazla uzatmadan bitirdi konuşmasını. Kürsüye yaydığı tebliğini toparlarken, yüreğinden seslendi konferans salonuna; resmî görevine, salondaki Sırp temsilcilere bakmaksızın: "Ben bugün Balkanlar'da yaşayan Fatihan torunlarından biriyim. Ailem, Osmanlı yedi cihana hâkim olsun diye Anadolu'yu bırakıp göçmüş o diyarlara. Hadi Osmanlı'nın bize sahip çıkamamasını anladık da siz neden uzak durdunuz yıllarca? Bizi neden öksüz, yetim bıraktınız?"

Sadece onun değil, katılımcıların da gözleri dolmuştu. Uzun süre ayakta alkışlandı. Akademisyenin bu küçük sitemi, belki bazıları için alışılagelmişti; ama onun için belki de yaşadığı ülkede işinden edecek kadar tehlikeliydi...

Tahminin üzerinde bir katılım olunca salon yetersiz kalmış, genci yaşlısı koridorlara taşmıştı. Balkanlar'daki Osmanlı mirası ve soydaşların zorunlu göçlerine dair konuşmaların ardından heyecanla beklenen gösterim için ışıklar söndü. Ekranda beliren, 1923'te Lozan'la Romanya'ya bağlanan Tuna Nehri üzerindeki Adakale'nin belgeseliydi. 1960'larda bin kadar Türk'ün yaşadığı adanın tarihî görüntüleri, salondan yükselen hıçkırık sesleriyle örtüştü. Sanki yıllar önce Adakale'yi, yurtlarını boşaltan Fatihan evlatlarının gözyaşlarıydı bunlar. 60'lı yaşlarını aşan ak saçlı kadın doğruldu, ağlıyordu: "Bizi adadan kopardıkları gün, ben daha küçücüktüm. Annemle babam, evimizin duvarlarını, dört bir köşesini, ağaçlarını öpüyordu. Ben, anlam verememiştim o gün. Evimizin kapılarını da ardına kadar açık bırakarak bindik kayıklara, sanki geri dönecekmiş gibi çıkmıştık. Şimdi diyorum ki: Keşke evime gidebilsem de öpsem duvarlarını. Sarılsam ağaçlarımıza..."

Yönetmenliğini ve senaryosunu İsmet Arasan'ın üstlendiği 'Kayıp Yurdun Ağrısı: Adakale' belgeseli, 1967'de Romanya ve Yugoslavya'nın Tuna Nehri'nde ortaklaşa inşa ettiği barajın suları altında kalan Osmanlı kalesi Adakale'yi ve oralı Türklerin hikâyesini anlatıyordu...

Cevahir Otel'in büyük konferans salonu, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve diğer Balkan ülkelerinin bayraklarıyla donatılmıştı. Yerli yabancı akademisyenler, Balkanlar'ın geleceğini masaya yatırıyordu. Akademisyenlerin yanı sıra bir ilk olarak 9 Balkan ülkesinin müftüsü de iki günlük sempozyumun katılımcılarındandı. İşte, bu müftülerden birinin şu sözleri, salonu dolduran bini aşkın dinleyici tarafından ayakta alkışlanmıştı: "Fitne çıkarıp aramızı bozmak isteyenler var. Türkiye bizim anamızdır. Ana, evlatlarından hiç vazgeçer mi? Türkiye bizden vazgeçmez, biz de ondan vazgeçmeyiz."

Yukarıdaki anekdotlar, bu yıl içinde farklı tarih ve mekânlarda düzenlenen üç Balkan sempozyumundan. Toplantılar farklı başlıklar altında olsa da aslında çıkış noktaları birdi: Balkanlar'dan gelen çağrılara kulak vermek, uzun bir aradan sonra yeniden Fatihan evlatlarının yanında olmak.

Osmanlı'nın asırlar süren hâkimiyeti, 1912'de patlak veren Balkan Savaşları'nın ardından 1913'te bölgeden çekilmesiyle sona erdi. 1924 ve 1955 mübadeleleriyle yurtlarından edilen, 1990'ların ardından başlayan mikro milliyetçiliğe dayalı iç savaşlarda soykırıma uğrayan Balkan Müslümanları ile soydaşlarımızın sızısı ise hâlâ dinmedi. Fakat yaklaşık bir asırdır hamisiz kalan Balkanlar'a yine Osmanlı torunları sahip çıktı.

Komünist blokun çöküşüyle çözülen demir kapıları ilk aralayan merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal oldu. Bölgeye ardı ardına düzenlediği ziyaretlerle hem tarihî bağları canlandırdı hem de soydaşların Türkiye'ye güvenini kazandırdı. Ardından Anadolu'nun bağrından kopan Türk girişimcilerin açtığı okullar, tüm Balkanlar'ı sardı. Türk öğretmenlerin yetiştirdiği Fatihan torunlarının yüksek tahsillerini Türkiye'de yapabilmesi sağlandı. Devletin, bölgedeki dengeleri gözeterek attığı adımlar, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinde de makes buldu. Önce 1992'deki Bosna Savaşı'nda mağdur olan soydaşlara yardım ulaştırıldı. Ardından her yıl kurban kesimlerine, burs dağıtımına ve Osmanlı mirası eserlerin restorasyonuna başlandı; bu onarım faaliyetlerine bugün birçok kurum/kuruluş destek sağlıyor. Yeniden sahiplenme inisiyatifinin son perdesi, ekranlara da yansıdı. 'Elveda Rumeli' dizisi bunun güzel örneklerinden. Dizinin, bazı kısımları tarihçiler tarafından eleştirilse de, Rumeli'yi yeni nesle anlatması açısından önemli misyon üstlendiği bir gerçek. Diğer taraftan yazılı basında da Balkanlar'a yönelik araştırma ve hatırata dayalı eserlerin basımında yaşanan patlama ise dikkatlerden kaçmıyor.

Geçmişteki gibi bugün de dünya jeopolitiğinde önemli bir yer tutan, Afro-Avrasya ekseninde, Asya'dan Avrupa'ya geçiş noktasındaki Balkanlar'ın kapısı bugün Türkiye'ye ardına kadar açık. Başta devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları, iş adamları ve eğitimciler akın akın bu bölgeye gidip, hiçbir sebebe bağlanamayan ayrılığa son veriyor. Balkanlar'la Anadolu'yu yeniden etkileşime geçirmeye çalışıyor. Bu çabaların meyveleri de görülüyor. Kosova'nın bağımsızlığına kavuşmasında Türkiye'nin önemli rolünü bilen Kosova'nın ilk diplomatik misyonunu Ankara'ya ataması oldukça manidar. Diğer taraftan İnsani Yardım Vakfı (İHH) tarafından düzenlenen, Başbakanlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın desteklediği 'Balkan Sempozyumu'nda 9 Balkan ülkesi müftüsünün İstanbul'da bir araya gelmesi de önemli bir gelişme. Ankara'nın 2003'ten bu yana giriştiği pro-aktif ve çok eksenli siyaset kanalıyla Orta Asya, Ortadoğu ve Kafkasya'daki açılımın benzerini şuuraltı bağların bulunduğu Balkanlar'da da uygulamaya koyduğu gözle görülür bir gerçek. İşte, Ankara'nın bu yöndeki adımlarından biri olarak değerlendirilebilecek 'Osmanlı Eserleri Envanteri Projesi'ni masaya yatırdık. Balkan aşaması bitmek üzere olan envanter projesi, yeni ufuklara gebe.

BALKANLAR'DAKİ OSMANLI

ESERLERİNİN SAYISI 30 BİNE ÇIKTI!

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ile Türk Tarih Kurumu'nun (TTK) önderliğinde 8 yıl önce başlatılan yurtdışındaki 'Osmanlı Eserleri Envanteri Projesi'nin Balkanlar ayağı son aşamasına geldi. Yüzde 80'i tamamlanan ve bire bir saha çalışmalarına dayanan projede ezber bozan detaylar öne çıkıyor. Sanat tarihçilerinin yurtdışındaki Osmanlı eserleri üzerine en kapsamlı çalışma olarak değerlendirdiği ve 2010'da tamamlanması beklenen envanter, daha önce 15 bin 787 olarak tespit edilen Balkanlar'daki mimari yapıların iki kat fazla olduğunu ortaya koyuyor. Envantere göre, ayakta kalan eserlerden 5 binine acil müdahale gerekiyor. Envanterin en önemli ayağı olarak görülen 11 Balkan ülkesindeki saha çalışmalarında sadece ayakta kalanların değil, yıkılmış veya ortadan kaldırılmış eserlerin de izi sürülüyor. Balkanlar'da yapılan çalışmaların ardından ortaya çıkan tablo oldukça acı: 11 Balkan ülkesindeki Osmanlı eserlerinin yaklaşık yüzde 90'ı yıkılmış. İmzalanan protokollerle devlet kurumları üzerinden yürütülen ve bu alanda bir ilk olan envanterin, hem Ankara'nın hem de bu ülkelerde yaşayan soydaşların eserler üzerindeki hâkimiyetini artırması bekleniyor.

DPT ile TTK'nin yanı sıra Başbakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, TBMM, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı, TİKA, bazı üniversite ve belediyelerce desteklenen çalışmaya 2000'de Bulgaristan'dan başlanmıştı. Türkiye'den giden uzmanlar ile yerli bilim adamlarından oluşan ekipler, arşivlerde yapılan ön çalışmalardan sonra ortaya çıkarılan eserleri sahada da bulup bugünkü durumlarını raporluyor. Raporlar, hem mimarlar hem de sanat tarihçileri tarafından ele alınıyor. Fotoğrafları çekilen eserlerin mimari çizim ve krokileri de çıkarılıyor. Uzmanlar, yıkılmışlar dahil tüm Osmanlı eserlerinin istatistiki bilgilerini bu envanterde topluyor. Daha önce 'Osmanlı eseri' olarak gösterilmeyen birçok yapıyı da millî mirasa kazandırıyorlar.

Proje çevresinde Türkiye'den giden ekipler, sadece cami, kale, medrese veya bedesten gibi akla ilk gelen yapıları değil; tekke, zaviye, türbe, han, arasta, imaret, hamam, köprü, su kemeri, çeşme, kule, mektep, kütüphane, ocak ve tabya gibi birçok eseri tespit ediyor, planlarını ve tek tek mimari özeliklerini çıkarıyor. Saha çalışmalarına katılan sanat tarihçilerine göre, hemen müdahale edilmezse ayakta kalanların çoğu ortadan kaybolacak.

Envanterin tamamlanan kısmı ile Balkan ayağının gidişatını, yıllardır bölgede yürüttüğü çalışmalarla bilinen, başından bu yana 'proje yürütücüsü' olarak görev alan, kendisi de bir Evlad-ı Fatihan torunu olan Gazi Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Zeki İbrahimgil ile konuştuk. Trabzon Çaykaralı babasının, imam yapma isteğine direnerek Ankara Üniversitesi'ndeki hocalarının yönlendirmesi doğrultusunda sanat tarihçiliğine yönelen Makedonya doğumlu İbrahimgil, vâkıf olduğu Balkan dilleri sayesinde bu alanda çalışan en önemli akademisyenlerden biri.

- Osmanlı, Balkanlar'da neden eserler inşa etmiş? Geride kaç eser bırakmış?

Osmanlı, 20. yüzyılın başlarına kadar, 500 yıldan fazla hâkim olduğu Balkan topraklarını da Anadolu gibi imar ve ihya etmiş. Ele geçirdiği bu topraklardaki mevcut eserleri korumuş, hatta onarmış ve bunların yanı sıra kendi kültürünü yansıtan eserler inşa etmiş. Bunu imparatorluğunun gereği olarak görmüş. Hem yerliler hem de Anadolu'dan Balkanlar'a getirilenler bu eserleri uzun yıllar kullanmış. Ne var ki, Balkan Savaşları'nın ardından bu topraklar elimizden çıkınca, kimi zaman milliyetçiliğin, kimi zaman da bakımsızlık ve doğal afetlerin etkisiyle çoğu ortadan kalkmış. Bu arada bizden de yıllarca bu eserlere sahip çıkan olmamış, olamamış. Balkanlar'da kalan soydaşların da gücü yetmemiş tahribata engel olmaya. Eserlerin sayısı ile ilgili elimizdeki en önemli çalışma merhum araştırmacı ve mimar Ekrem Hakkı Ayverdi'ye ait. Ayverdi; Türkiye'deki arşivlere dayanarak, Balkanlar'da beş asırdan fazla süren Türk hâkimiyeti döneminde, mimari değeri olan 15 bin 787 yapının inşa edildiğini ortaya koymuş. Ancak, bu sayıya Balkan ülkelerindeki arıştırılmamış arşiv ve kayıp vakıf kayıtlarındaki eserleri de ilave edecek olursak, bugün bu sayı ikiye katlanıyor.

- Ekrem Hakkı Ayverdi'den farklı olarak siz neler yapıyorsunuz?

Onun ortaya koyduğu ilk ve bu bağlamda temel olan eser çok önemli. Döneminde, yani 1970'lerde gerek siyasi gerek teknik imkânlar dâhilinde yapılabilecekleri yapmış. Macaristan, Romanya ve Yugoslavya'ya sınırlı gidebilmiş. Ama Yunanistan, Bulgaristan ve Arnavutluk'a hiç gidememiş. Onun saha çalışması yönü çok eksik kalmış. Bizim Ayverdi'den artımız, saha çalışması yaparak, göremediklerini, artan siyasi ve teknolojik imkânlarla ortaya çıkarmak oldu. Bir de restorasyon yapıyoruz. Bölgedeki ülkelerin arşivlerinden yararlanıp bilinmeyen eserleri ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Yıkılmış eserlerin kalıntıları ve izlerinden kime ait olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Bulduğumuz eserlerin yüzde 20'si böyle. Kitâbeleri yok. Arşiv ve vakıf kayıtları yok. Dolayısıyla 16 bin sayısı 30 bine çıkıyor.

- Uzun yıllar bu eserlere sahip çıkan olmamış. Bu durum nasıl ve ne zaman değişti?

Uzun yılların ardından Osmanlı eserlerine ilk kez Turgut Özal'lı yıllarda sahip çıkıldı. Özal'ın ziyaretleri ve beyanatları sayesinde Balkanlar'a direkt ilgi başlıyor. Bir de onun döneminde Demirperde ülkeleri yıkılıyor. Yugoslavya'nın yıkılmasına da bağlı bu sahiplenme. Balkanlar'da da bir meyil vardı hamileri Türkiye'ye. Rusya ve Balkanlar'daki kapalı rejimlerin çöküşüyle Türkiye Balkanlar'a yeniden eğildi. Ancak tahribat bu dönemden sonra da sürdü. Türkiye'nin artan ilgisi karşısında milliyetçiliğe kurban gitti eserler. Ama direnç de arttı. Yani 1980'lerden sonra Türkiye bu bölgedeki eserlerle artık açık açık ilgilendi. Son dönemde de hem buradan hem oradan insanların gelip gidişleri arttı. Türkiye'ye geldi oradaki soydaşlar, buradakiler de oraya gitti. Bağlar yeniden kuruldu. Türkiye daha da yakın oldu Balkanlar'a. Dolayısıyla eserler de daha fazla sahiplenildi.

- Demirperde dönemine göre Balkanlar'da çalışmak artık daha mı kolay?

O zamana göre bu ülkelere girmeniz, oturup eserler üzerinde konuşmanız ve hakları genişlediği için oradaki soydaşların eserleri sahiplenmesi kolaylaştı. Ancak, saha çalışmaları için gittiğiniz ülkenin arşivlerine girmeniz lazım. Bu hâlâ tam yapılamıyor. Bazı ülkelerde saha çalışmalarına da engel çıkaranlar oluyor. Bu tür kısıtlamaların yanı sıra eserler hakkında kasıtlı olarak yanlış yazılan araştırmalar var ortada. Onların arasından sahih olanları ayırma güçlüğü yaşıyoruz.

- Eserlerle ilgili en büyük sorun ne?

Askerî, ticari, ekonomik, kültürel ve sosyal öneminden dolayı Osmanlılar Balkanlar'da yoğun bir imar faaliyeti yürütmüş. Mevcut şehirler yeni bir anlayışla imar ve ihya edilirken yeni şehirler ve yerleşim yerleri de kurulmuş. Bu suretle bölgeye Türk şehir dokusunun yanı sıra yeni hayat tarzı, ticaret ve medeniyet de getirilmiş. Ancak Osmanlı'nın ayrılmasından sonra, bazı ülkelerde Türk ve Müslüman nüfus kalmadığı için eserler kolayca ortadan kaldırılmış. Türk ve Müslüman nüfusunun olduğu bölgelerde ise eserlerin bir kısmı ayakta. Mesela, Macaristan'da nüfus kalmayınca 700 eserden sadece 28'i bugüne ulaşabilmiş. Onlar da turistik maksatlarla kullanılıyor. Kosova, Bosna Hersek ile Makedonya'da Müslüman nüfus fazla olduğu için birçok eser varlığını koruyabilmiş. Dolayısıyla eserlerin en büyük sorunu sahiplenilmeme, bakımsızlık, milliyetçi saldırılar, doğal afetler, kasıtlı müdahale ve yanlış restorasyonlar.

ARNAVUT İLE SIRP KAVGA EDİYOR,

YANAN TÜRK CAMİSİ OLUYOR

- Peki, hangi ülkede eserlerin durumu iyi, hangisinde kötü?

Kosova, Makedonya ve Bosna Hersek'teki eserlerin durumu iyi. Bulgaristan ile Arnavutluk'ta da ayakta olanlar var. Ama Hırvatistan'da yapı kalmamış. Sadece kale ile kuleyi bırakmışlar. Zaten daha çok dinî yapılar tahrip edilmiş ilk olarak. Sonra da diğerleri. Bir de ülkedeki milliyetçilik akımları bu eserleri vuruyor. Meselâ, 2004'te Mitroviçe'de bir Arnavut çocuk derede boğulmuştu. Arnavutlar kiliseleri ateşe vermişti. Sırplar da bu eyleme karşılık Osmanlı'dan kalan Belgrad'daki Bayraklı ve Niş'teki Ağa Camii'ni yaktı. Kavga edenler Arnavutlarla Sırplar, ama yakılan Türk camisi. Bu olayda hem dine hem de milliyete saldırı var. Camiler daha sonra oradaki Müslümanlarca onarıldı; ama eskisi gibi olamaz tabii. 2001'de Makedonya ile Arnavutluk arasında çıkan savaşta 15. yüzyıla ait Pirlepe Camii kundaklandı. O zaman 3 kilise ile 11 Türk eseri zarar gördü. UNESCO bu mabetleri onaracaktı. Kiliseler onarıldı; ama Türk eserlerinin onarımı Pirlepe Belediyesi'ne takıldı. Belediye ölen Makedon aileler için 3 milyon dolarlık tazminat istedi Türkiye'den.

BALKANLAR'DA KİLİSEYE

ÇEVRİLEN CAMİLER VAR

- Eserleri kasıtlı deforme eden var mı?

Elbette var. Mesela, kendilerine mal etmek için saat kulelerine haç takıyorlar. Makedonya, Hırvatistan ve Yunanistan'da kiliseye dönüştürülmüş camiler var. Tüm Balkanlar'da var bu gerçi. İçki deposu ve basket sahası olarak kullanılan eserler gördüm. Makedonya'daki Haydar Kadı Camii'ni basket sahası olarak kullandılar. Zeminini komple yıkmışlardı. Sadece duvar ve kubbesi kalmıştı. Basket sahasından sonra da bira deposu yaptılar. Baskı gelince boşaltılar; ama o bölgede Müslüman nüfus olmadığı için eser sahipsiz kaldı. Genelde de Müslüman eserlere müdahalede bulunulmuş. Kosova'daki bazı eserler kasıtlı olarak Arap mimarisine göre restore edilmiş.

- Sanırım bu yönde yürütülen en önemli çalışmalardan biri, sizin de görev aldığınız Osmanlı Eserleri Envanteri Projesi. İçeriğinden biraz bahseder misiniz?

2000'de başlayan bir çalışma bu. O zaman DPT'nin Türk Tarih Kurumu'na verdiği bir projeydi. Yurtdışındaki 'Kültür Varlıklarının Tespiti Projesi' kapsamında Türk tarih eserlerinin bir envanterinin çıkarılması hedeflendi. Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar ve Anadolu coğrafyasını kapsıyor. 2000'de ben Balkan ayağında çalışmaya başladım. Balkanlar'da ilk Bulgaristan'dan başladık. 2001'de Kosova'yı tamamladık. Tüm eserlerin yerleri tespit edildi, ayakta kalanların bugünkü durumları hakkında raporlar tutuldu. 2002'de Makendonya'yı, 2004'te Bulgaristan'ı, 2005'te Sırbistan ve Hırvatistan'ı tamamladık. 2005'ten beri Yunanistan ve Bosna üzerinde çalışıyoruz. Macaristan, Arnavutluk ve Romanya'da ön hazırlıklar tamamlandı. Altyapımız, ön arşiv çalışmalarımız sağlam olduğu için mimarlar ve sanat tarihçilerinden oluşan ekip çok hızlı ilerledi. İlk ekipte ODTÜ'den Tarihçi Ömer Turan ve Mimar M.Barış Yağlı vardı. Daha sonra Gazi'den Sanat Tarihçisi Neval Konuk, Mimar Mehmet Emin Yılmaz, Filiz Canyurt, Sevil Osmani-Öztürk, Esra Yıldız, Mimar Ammar İbrahimgil ve başka uzmanlar da dahil oldu. Yabancı danışmanlar Prof. Dr. Lubomir Mikov, Zoran Pavlov, Mimar Gejlane hoca da çok gayret gösterdiler.

- Ankara'nın ilgisi nasıl bu projeye?

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) projenin bir ayağını destekledi. Biz de TBMM için seçilmiş eserleri bir kitapta topladık. Türkiye için önemli eserlerin bilgilerini onlara verdik. Estergon Kalesi, Evranoz Bey Türbesi gibi. Türk Tarih Kurumu şemsiyesi altında Bulgaristan, Makedonya, Hırvatistan, Kosova ve Sırbistan'ın envanterini tamamladık. TTK de Kosova çalışmasını 2 cilt hâlinde kitaplaştırdı. Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan ve Bulgaristan'ın envanterlerinden oluşan kitaplar da basılmayı bekliyor. Envanterin kalıcı olması için kitap hâline getirilmesi gerekiyor. Hâlihazırda sadece bir ülkeninki çıktı. Hızlandırmak lazım. Envanter çalışmasına Devlet Planlama Teşkilatı ile Gazi Üniversitesi de destek verdi daha sonra. Yunanistan ile Bosna Hersek'teki çalışmalara devam ediyoruz. Yani Diyanet, TTK, TBMM, DPT projenin ana kaynaklarından. Şimdi belediyeler de para veriyor.

- Peki, envanter Türkiye ile Balkanlar'daki soydaşlarımıza ne kazandıracak?

Birçok yönden hem Türkiye'ye hem de Balkanlar'daki soydaşlarımıza pozitif katkı sağlayacak. Mesela, Yunanistan Türkiye'deki Ruhban Okulu'nun açılmasını istiyor. Biz de elimizde bilimsel envanteri ve raporu bulunan Atina'daki Fatih Camii'nin ibadete açılmasını isteyeceğiz. Şimdi müze olarak kullanılıyor. Tüm dünya biliyor bu yapının cami olduğunu. Envanter çalışması sonrasında basılacak kitaplarla bu eserler kayıt altına alınacak. Gelecek yıllar için büyük bir kazanım yani. Mesela, Kosova'da Türk mimari varlıklarıyla ilgili eser yok neredeyse. Bizim yaptığımız envanteri oranın devleti kullanmaya başladı. Bu Türkiye'nin dışarıdaki tanıtımı için de çok önemli.

- Büyük paralar mı gerekli?

Hayır, gerekmiyor. Üç kişi gidiyorsunuz, bir-iki ay çalışıyorsunuz. Toplam maliyet çalışanların günlük yurtdışı yevmiyeleri ve kırtasiye masrafları. Mesela, bir ay süren Bosna Hersek'in tüm masrafı 10 bin YTL kadardı. Girit, Rodos ve İstanköy çalışmaları da bu kadar tuttu.

AB ONARIM İÇİN 1 MİLYON DOLAR VERİR

- AB fonları kullanılabiliyor mu?

Yunanistan, Osmanlı eserlerinin onarımında bu fonları çok etkin kullanıyor. Sonra o eserler üzerinden bir de turizm geliri sağlıyor. Bizde o büyüklükte proje hazırlayabilecek durum yok. Yunan adalarında birçok yapı restorasyon görmüş ama bilinçli-bilinçsiz yanlış onarılanları da çok. Bir de bizim uzmanlarımızı kullanmıyorlar. Mesela, bu eserlerin eski gelenekle inşa edilmesi lazım. Onlar ise bazilika formatında kubbe yapmışlar. Kasnaksız yapmışlar. Bu kasıtlı mı bilmem ama çok kötü bir durum. Aslında AB'de 300 milyon dolarımız var. Biz 3-4 milyon dolar kullanmışız bugüne kadar. Hâlbuki proje oluşturup 1 milyon dolar daha istesek verecekler. Ama bizden talep yok.

- Diğer ülkelerin bu türden çalışmaları var mı?

Biz 2001'de Bulgaristan'daki eserleri incelemek istediğimizde, onlar da Türkiye'deki kiliselerin envanterini çıkarmak istediler. Karşılıklı iyi niyet protokolü yapıldı. Bulgar ekibi de Edirne ve civarındaki kiliselerini ortaya çıkardı. Anlaşma gereği biz de onlar da 5 eseri restore edecektik. Bulgarlar 5 eserini restore etti, biz daha tamamlayamadık.

- Ödenek mi yetersiz?

Ödenek değil sorun. Bürokrasi de önemli bir zorluk. Bizdeki sıkıntı şu: Para bir kurumda, uzman başka kurumda, yetki diğer kurumda, onay başka birinde. İşleyiş ve süreç uzuyor. Yetki kurumlarda ama oradaki yapıların detayına da ancak akademisyenler vâkıf olabiliyor.

ESERLERİ TAKİP İÇİN ÖZEL ENSTİTÜ

- Bu karmaşık yapı çözülecek mi?

Yetki tek elde olmalı. "Mimar Sinan Enstitüsü" adında bir yapı üzerinde çalışma var. Bu, hem paranın hem yetkinin hem de uzman kişilerin bulunduğu bir kurum olacak. Yetki tek elde olacak. Bu kurum bakanlıklar ile yurtdışına bilgi akışı sunabilecek. Eserler tek tek takip edilecek, restorasyon projeleri hazırlanacak. Ayrıca görsel arşivi de olacak. 3 yıldır üzerinde çalışılan enstitünün kanun aşamasını tamamlamak üzereler.

- AK Parti döneminde canlanma var mı?

Bu dönemde bir canlanma var tabii ki. Ancak koordinasyon hâlâ güçlü değil. Siyasi rant ve prestij olarak onarıma gidenler var. Bu, eserlere daha çok zarar veriyor.

Özcan Pehlivanoğlu:*

BALKANLAR'DAKİ TÜRK

NÜFUSUNU KORUMAMIZ LAZIM

Son dönemde Balkanlar'la bir irtibat artışı var. Bağlar yeniden kuruluyor; ama genel manada bir devlet politikamızın olduğunu söylemek çok doğru olmaz. Bürokrasimiz yıllarca Rumeli'ye uzak durmuş. Bu bölgelere sahip çıkmak, "Osmanlı'yı yeniden canlandırmak" gibi değerlendirilmiş. Türkiye belki de ilgilenemedi dengeler gereği. Ancak yakın dönemde bir değişim var. STK'ler de Rumeli'ye sahip çıkmaya başladı. Aslında biz Osmanlı'nın devamıyız ve orada sadece Türkler değil, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomak ve Torbeşler de bize miras bırakılmış. Dolayısıyla, o bölgeye sahip çıkmak bizim tarihî misyonumuzdur. Onların bir yüzü Türkiye'ye dönük, çok büyük beklentileri var. Fakat maalesef Balkanlar'dan hâlâ Türkiye'ye göçler sürüyor, bunu durdurmamız lazım. Çünkü hem Türkiye hem de Balkanlar için akrabalarımızın, soydaşlarımızın o bölgede kalması çok önemli. 2 milyonluk Türk nüfusu var Balkanlar'da, bunu azaltmak yerine artırmamız lazım. Bu da devlet politikasıyla mümkün olur. Devlet adamlarımız sık sık oralara gitmeli.

* Rumeli Balkan Türkleri

Federasyonu Genel Başkanı

ACİL RESTORASYON İSTEYEN ESERLERDEN BAZILARI:

ARNAVUTLUK - Tiran: Kaplan Paşa Türbesi Korça: Mirahor Camii ve Mirahor Türbesi İşkodra: Buşatlı Mehmet Paşa Camii Vlora: Muradiye Camii Berat: Bekârlar Camii Elbasan: Çarşı Hamamı

BOSNA HERSEK - Sarayevo: Ferhat Bey Camii, Bursa Bedesteni Travnik: Süleyman Paşa Camii Banyaluka: Ferhat Bey Camii Mostar: Saruca İbrahim Paşa Camii Kladanj: Hacı Bali Bey Camii Odzak: Çarşı Camii Visoko: Tekke Tuzla: Cami

BULGARİSTAN - Filibe (Plovdiv): Perşembe Pazarı Camii Razgrad: İbrahim Paşa Camii Köstendil: Fatih Camii Provadija: Abdulaziz Camii Selvievo: Malkoç Bey Türbesi Karlovo: Karlı İli Mehmed Bey Camii

HIRVATİSTAN - Zadar: Valpovo Han Dırniş: Cami Osijek: Kaleiçi Mustafa Paşa Camii

KARADAĞ - Podgoriça: Hasan Ağa Camii ve Türbesi Bar: Starigrad Camii minaresi Çetinje: Türk Konsolosluğu binası

KOSOVA - Priştine: Yaşar Paşa Camii Prizren: Gazi Mehmed Paşa Hamamı, Prizren Kalesi, Prizren Rüştiyesi Cakova: Büyük Tekke

MACARİSTAN - Eger: Valide Sultan Hamamı Peç: İdriz Baba Türbesi, Yakovalı Hasan Paşa Camii Zigetvar: Kanuni Sultan Süleyman Camii, Erd Camii

MAKEDONYA - Ustrumca: Baniça Köyü Camii, Hünkâr Camii İştip: Hüsamettin Bey Camii Pirlepe: Çarşı Camii Manastır: Haydar Kadı Camii, İshakiye Camii Radoviş: Cami minaresi Pirlepe: Çarşı Camii Debre: Fatih Camii

ROMANYA - Köstence: Hünkar Camii Hırşova: Sultan Mahmut Camii İshakça: Mahmut Yazıcı Camii

SIRBİSTAN - Belgrad: Şeyh Mustafa Paşa Türbesi Niş: İslam Ağa Camii Novi Pazar: Altın Âlem Camii, İsa Bey Hamamı

YUNANİSTAN - Selanik: II. Murad Hamamı, Hamza Bey (Hafse Hatun) Camii Serez: Mehmet Bey Camii İskeçe: Sünne Camii Gümülcine (Komotini): Eski Cami Yenitsa (Yenice Vardar): Evrenos Bey Türbesi Yanya: Mimar Sinan Camii Tırkala: Osman Şah Camii

ÇAYKARA'DAN VRAPÇİŞTE'YE

UZANAN BİR OSMANLI AİLESİ

- Sizi tanıyabilir miyiz? Mehmet Zeki İbrahimgil kimdir?

1958'de eski Yugoslavya bugünkü Makedonya'nın Vrapçişte şehrinde doğdum. Müftü olan babam ve ailesini Osmanlı 1890'larda Trabzon Çaykara'dan Yugoslavya'ya görevli olarak göndermiş. Ben Makedonya'da doğan 6. nesildenim. Annem ile babam Makedonya'da gömülü. İlk ve orta eğitimimi Vrapçişte'de tamamladıktan sonra liseyi Gostivar'da okudum. Aldığım eğitim ve yaşadığım çevreden dolayı Makedonca, Sırpça, Arnavutça ve Bulgarcayı öğrendim. Babam Hafız Cavit, medrese tedrisatı görmüş olduğundan çocuk yaşta emsile, bina, izzi, merah usulü ile Arapçayı öğrenmeye başladım. Babamın arzusu beni din hocası yapmaktı. Bu arada Fransızcayı da öğrendim. 1978'de Ankara İlahiyat'a girdim. 1983'te mezun oldum. Yüksek lisansı da Sanat Tarihi dalında yaptım. Yüksek lisansım Makedonya'daki tekkeler, doktoram da duvar resimleri üzerineydi. 1987-1991'de eski Yugoslavya Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görev aldım. 1992'de Brüksel Universite De Libre'da 1 yıl İslam sanatları ve minyatür dersleri verdim. 1993'te Ankara Üniversitesi'nde başladığım sanat tarihi derslerine 1994'ten beri Gazi Üniversitesi'nde devam ediyorum. Yaklaşık 10 yıldır Balkanlar'daki Osmanlı eserleri üzerine çalışıyorum. UNESCO'nun Kosova'daki Türk Eserleri Komisyonu'nun üyesiyim.

Bülent Katkak:*

BALKANLAR YENİDEN FARK EDİLDİ

Balkanlar'a yönelik turlar, devletin bu yöndeki açılımıyla birlikte, refah ve iletişim-ulaşım imkânlarına bağlı olarak sıklaştı. İnsanlar Balkanlar'ın farkına vardı bir de. Bizim yıllar önce tek otobüsle başlattığımız turlar, bugün uçak seferleriyle daha da arttı. Medyada bolca yansıyan Balkan haberleri de bu yöndeki talebi çoğaltıyor. Bu talebin farkına varan seyahat acenteleri bu yöndeki faaliyetlere ağırlık verdi. Şimdilerde en az 30 seyahat acentesi Rumeli'ye gezi programları düzenliyor. Son 10 senede gezi haritaları ve kitapları yönünden de doyurucu bir birikim oluştu.

* Eman Tur Yöneticisi.

H. Yıldırım Ağanoğlu:*

BÜYÜK GÜÇLER ORADA,

BİZ NEDEN OLMAYALIM?

Balkanlar'ın kapıları, komünizmin çöküşünün ardından aralandı Türklere. Ancak Rumeli ile Anadolu arasındaki iletişim Turgut Özal'lı yıllarda artarak çoğaldı. Dışa açılım ve refah bu dönemde arttı. Annem 1955'te ayrıldığı Üsküp'ü tam 27 yıl sonra, yolculuk imkânı bulunca son kez ziyaret edebildi. Son dönemde hafızalarımız tazelendi ve Türkiye'deki Rumeli göçmenleri ile Balkanlar'daki aileler arasında yeniden kültür köprüleri kuruldu. Bir bakıma dizilerin de faydası oldu. Balkanlar'a sahip çıkmada geç kalındı; ama bir başlangıç yapılması önemli. Büyük güçlerin, konumu ve yeraltı kaynakları bakımından önemsediği Balkanları Türkiye'nin önemsememesi düşünülemezdi zaten. Hükûmetin açılımını gören sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler de projeler geliştirdi. Yardımların yanı sıra iletişim ve kültür bağlarını kuvvetlendiriyorlar.

* Araştırmacı-Yazar

BALKANLAR'DAKİ OSMANLI

ESERLERİNİN SAYISI*

İnşa Ayakta

Ülkeler edilen kalanlar

Arnavutluk 1.015 110

Bosna-Hersek 3.560 657

Bulgaristan 3.339 512

Hırvatistan 187 53

Kosova 361 221

Macaristan 724 28

Makedonya 1.411 467

Romanya 291 110

Sırbistan-Karadağ 1.098 160

Yunanistan 3.771 350

(*) İnşa edilen eserlerin sayısı, Ekrem Hakkı Ayverdi'nin envanterine aittir.

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

TAMAMLANAN ESERLER

Kosova'da 2 cami, 1 hamam, 1 türbe

Makedonya'da 2 cami, 1 küçük yapı

Bulgaristan'da 2 eser

Bosna Hersek'te 5 eser

Macaristan'da 2 eser

Sırbistan'da 2 eser

MOSTAR ASLINA UYGUN İNŞA

EDİLDİ, AKSİ İDDİALAR DOĞRU DEĞİL

UNESCO Mostar Köprüsü İnşa Komisyonu'nun 9 bilim adamı üyesinden tek Türk bendim. Orijinal inşa tekniği ve orijinal taşlar kullanılarak yapıldı. Kurşun dökümü tekniği ile yapıldı. İlk yapıldığında kullanılan taş ocağından alındı taşlar. Eski hâli korundu.

BULGARİSTAN İLE SIRBİSTAN'DA

AJAN MUAMELESİ GÖRDÜK

- Çoğu sanat tarihçisi geçmişte ajanlıkla suçlandı. Size de oldu mu böyle bir suçlama?

Bulgaristan'da 2004'te bir çeşmeyi fotoğraflıyordum. Belediye başkanı engelledi ve polise intikal etti durum. Hatta yanımızda bir Bulgar profesör de var anlaşma gereği. Engel oldu yine de. Sonuçta itiş kakış oldu ve polis geldi. Karakola gittik. Polis "çalışabilir" dedi. Belediye başkanı engel olmaya çalışsa da işimizi hallettik. 2000'de de Sırbistan'a Bulgar plakalı bir araba ile girdik. Karadağ-Sırbistan arasındaki sınır kapısında durdurdu polis. Sırpça konuştum polislere ama daha da şüphelendiler. Türk olduğumuzu öğrenince "büyük problem" diyerek karakola götürdüler. Türk olmamız problem oldu yani. Yine itiş-kakış oldu. Ajan olarak görüyorlar, bir de dili bilince daha çok şüpheleniyorlar.

AKSİYON

 
 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 240 ziyaretçi (389 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol