BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Sanat Eserlerinde Rodop Müslümanlarının Dramı 23.12.2024 03:31 (UTC)
   
 

 

 

(Anılar, Anlatılar, Edebî Eserlerden Satırlar)

Prof. Dr. Hayriye Süleymanoğlu Yenisoy

Rodop Dağları, Bulgaristan ve Yunanistan topraklarının bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu coğrafî bölge Doğu Rodoplar ve Batı Rodoplar olarak ikiye ayrılır.

Daha büyük yerleşim yerleri: Kırcaali, Madan (Osmanlılar zamanında-belgelerde=Madanköy), Smolyan (1934’e kadar=Paşmaklı), Velingrat (1948’e kadar: Çepine, Lıjene/Ilıcalar ve Kamenitsa), Peştere.

Daha küçük kentler: İvaylovgrat (1934’e kadar=Ortaköy), Krumovgrat (1934’e kadar=Koşukavak), Momçilgrat (1934’e kadar=Mestanlı), Cebel, Ardino (Eğridere), Zlatograt (1934’e kadar=Darıdere), Rudozem (1934’e kadar=Palas), Devin (1934’e kadar=Dövlen), Dospat, Batak, Çepelare (Çepelli), Lıki.

 

Rodoplar

Bu dağlık bölgede yoğun olarak Müslümanlar (Türkler ve Pomaklar) yaşamaktadır. 1880’lerin başında Rodoplar’ı da ziyaret eden ünlü tarihçi K. İreçek, etnik tabloyu görünce Kırcaali ve Arda nehri vadisi gibi arı (temiz) Osmanlı bölgesi başka yerde yoktur, diye yazılarında vurgulamıştır1.

Osmanlılar döneminde buralarda Türk-İslâm kültürü gelişti. Zamanın eğitim merkezleri olan medreseler bölgenin kültürel kalkınmasında önemli rol oynadı. XIX. yüzyılda sadece Doğu Rodoplar’da 50’den fazla medrese vardı. Akpınar (Beli izvor), Paşmaklı (Smolyan),   Çepinli (Çepintsi) medreseleri ise en meşhur eğitim ocaklarıydı. Rodop halkı huzur içinde yaşamaktaydı. Ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısında huzurun yerini büyük felâketler aldı. Olanlar buradaki Müslüman halka da oldu. Birçok tarihî olaylar sanat eserlerine konu oldu. Çekilen çileler belleklerde derin izler bıraktı. Anıları, anlatıları ve sanat eserlerinden bazı sayfaları kaynak olarak seçtim ve gerçekleri sergilemeye çalıştım. Gelişen tarihî olayları takip edelim:

1876 BULGAR İSYANI

A. Otlukköy Olayları. Bulgar İsyanı olarak tarihe geçen olaylar Güney Bulgaristan’ın Filibe ve (Tatar) Pazarcık bölgesinde patlak verdi ve Türk, Müslüman halka da derin yaralar açtı. Nisan Ayaklanması olarak da bilinen isyanın söz konusu bölgede patlak vermesi bir rastlantı değildi. Rusya’nın teşvikiyle Osmanlı Devleti sınırları dışında hazırlanan bu isyanın Bulgar halkı tarafından desteklenmediği bir gerçektir. Sadece Filibe bölgesinde gerçekleşti, çünkü Filibe İstanbul’a yakındı ve Rusya’nın İstanbul Büyükelçisi Graf İgnatiev’in etkisi burada güçlüydü. Filibe’de Viskonsolü görevinde bulunan Bulgar Nayden Gerov, bu bölgenin Avratalan (Koprivştitsa) köyünde doğmuş, Rusya’da (Odesa’da) eğitim görmüş, Rusya uyruklu biriydi. Otlukköy’ün de isyanın bir merkezi olarak seçilmiş olması bir rastlantı değildi-Nayden Gerov’un doğduğu bölgeydi ve buralarda kendisini destekleyenler bulunabilirdi. İsyancıların lideri Georgi Benkovski de Avratalan (Koprivştitsa) doğumluydu.

İsyanın önderlerinden biri olan ve daha sonraları Bulgaristan Ulusal Meclisi Başkanı görevine kadar yükselen Zahari Stoyanov, Doksanüç Harbinden birkaç yıl sonra yayımladığı “Bulgar İsyanları Üzerine Notlar” adlı eserinde isyan hakkında gerçekleri açıklamış ve sadece Türk köylerini değil, Bulgar köylerini de kendilerinin yaktıklarını, birçok masum Türkü, nasıl vahşice öldürdüklerini itiraf etmiştir.

Yukarıda da belirtildiği üzre, (Tatar) Pazarcık şehrine bağlı Otlukköy (Panagürişte), ayaklanmanın merkezlerinden biri olduğundan, buradaki olaylar bütün şiddetiyle çok çabuk gelişir. Z. Stoyanov’un eserinden şu satırları okuyalım:

“Sükünetin koruyucuları veya daha doğrusu, Sultan idaresinin temsilcileri, Hükümet Konağı önündeki kanepelere, güneşe karşı uzanmışlar, ayaklarını yukarı kaldırıp rahatça geriniyorlardı. Bay İvan’ın evindeki silâh sesleri dahi onları hâlen ürkütmemişti”.

Ayaklanmanın liderleri Panayot Volov ve Georgi Benkovski isyancıları meydanda toplarlar ve burada bulunan beş-altı Türk öldürülür:

“Öldürülen beş-altı Türkün cesetleri yere serilmişti. Cesetler, fırıncı çeteli gibi doğranmış ve biçimsizleştirilmişti. Çünkü her gelen, bıçağını kanlamak için artık çoktan soğumuş cesetlere acımasızca saplıyordu. Birçokları da parmağını kana batırıp yalıyordu. Böyle bir hareketin şarapla ekmek yeme ayini yerine geçeceği anlamı vardı. P. H. S. sadece yalamakla tatmin olmadı ve cesedin üzerine eğilerek yaraların üzerinde birikmiş kandan bir avuç aldı ve şerbet gibi içti”.

Yazar, manzarayı bu biçimde açıklayarak isyancıların son derece iğrenç hareketinin Türklere beslenen kinin, nefretin bir ifadesi olduğunu ve her öldürülen Türk, Bulgarlar’da büyük sevinç duyguları yarattığını vurguluyor…

Ayaklanmanın lideri G. Benkovski ve yardımcısı Z. Stoyanov, köylüleri zoraki isyana teşvik etmek için Bulgar köylerinden Smolsko, Kamenitsa ve Rakovo’nun yakılmalarını uygun görüyorlar. Z. Stoyanov şöyle anlatıyor:

“Petriç’ten gitmeden önce sadece Benkovski ve ben (Bulgar köyleri olan-H. S. Y.) Smolsko, Kamenitsa ve Rakovo köylerini gizlice yakarak köylüleri isyana mecbur ettik”.

Bulgar köylüleri, köylerini Türkler ve Çerkezler tarafından yakıldığını sanarak, bunlara karşı nefretleri de artar. Bunun için köyleri alevler içinde bırakılmış Bulgarlar, isyancı çetelere bir kurtarıcı gözüyle bakmaya, isyancılara yardım etmeye başlarlar:

“Smolsko’dan olanlar, gözyaşlarıyla bize köylerinin nasıl yandığını anlattılar. Onlara göre, köyleri canavar Çerkezler tarafından yakılmıştır. Biz, Smolsko yönünden geldiğimiz ve Çerkezlerden kendimizi kurtarabildiğimiz için alkışlanıyorduk. Smolsko, Kamenitsa’dan olan isyancılar ise bizi görünce sevindiler. Çünkü bizim burada bulunmamızla köylerini daha iyi koruyabileceklerini sanıyorlardı. Zavallılar! Onlar, bizim en korkunç katiller olduğumuzu bilmiyorlardı”.

İsyanın başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra isyancılar, çete başı G. Benkovski’yi öldürmek isterler:

“Akşama doğru çeteciler arasında, halka her türlü yardım ve başarı vaad ederek onları isyana teşvik eden voyvoda Benkovski’yi ve arkadaşlarını, Otlukköylü birkaç isyancının öldürmek istedikleri söylentileri ortaya yayıldı”.

Olayların böyle cereyanından sonra isyancılar çarpışmak istemez ve:

“İsyanına da, çarlığına da, voyvodasına da lânet olsun!” derler.

İsyancılar gizlenmek için dağlara çıkar. Voyvoda G. Benkovski, alevler içindeki köyleri işaret ederek:

“Amacıma ulaştım artık! Zalimin (Türk Devletinin-H. S. Y.) kalbinde öylesine bir yara açtım ki, bu yara hiçbir zaman kapanmayacak! Rusya’ya gelince-emretsin, yeter!... dedi ve gidip bir kayın ağacının altına oturdu”.   

Kocabalkan’da sefil bir durumda dolaşan isyancılar, hayal kırıklığına tamamen uğramış ve bu kişileri teselli edecek herhangi bir tatlı söz söyleyecek bulunamamıştı:

“Allahım, O (Benkovski-H. S. Y.), nasıl tavsiyelerde bulunabilirdi ki, nasıl bir umut olabilirdi? Artık yalanlar da bitmişti”.

Çetenin voyvodası G. Benkovski ile gitmek isteyen isyancılar:

“-Voyvoda! Papaz dede! Bizi bu ıssız, güneş görmeyen ve rutubetli yerde bırakıp gitmeyin! Köylerimizi yaktırmak için bizi aldattınız şimdi de bizden kaçıyorsunuz!.. arkamızdan ümitsizlik, çaresizlik içinde acı acı bağırıyorlardı”.

Millî karakteri olmayan ve dışarıdan hazırlanan bu ayaklanmayı gerçekleştirenlerin ardında Rusya’nın bulunduğunu Bulgar halkı çok iyi biliyor:

“Üç sığırtmaçtan en yaşlısı, kuzey yönünü parmakla işaret ederek:

Sizin bu işinizin arkasında büyük  “Ayı” Rusya duruyor galiba ve sizlere onun adamları desem yanılmam”, dedi1.

B. Batak Olayları. Batı Rodoplar’ın Batak köyündeki olaylara da Bulgarlar sebebiyet verir. İsyancılar 200’ü aşkın Türk, Müslüman kadın ve çocuğunu diri diri yakmışlardır3. Bölge halkı arasında yaygın olan anlatılara göre öldürülen Türk ve Müslüman erkekler arasında Tımraşlı Ahmet Ağa’nın iki oğlu da bulunmaktadır. Vergi memuru olarak oralarda bulunan ve vergi toplayan iki kardeş Bataklı isyancılar tarafından vahşice öldürülürler… Bu acı haber duyulur duyulmaz Tımraşlı Ahmet Ağa başkanlığında Müslüman halk, isyancılardan intikam alır. Rusya’nın Filibe Viskonsolü Nayden Gerov, etraf köylerin mezarlıklarından da taze mezarları açtırarak, çıkarılan cesetleri Batak köyüne taşıttırıp Türk Müslüman kafalarını üst üste yığdırmış ve resim çektirmiştir. Bu acımasızlık, Türklerin Bulgarlara yaptığı bir vahşet olarak dünyaya ilân edilmiş, Avrupa Komisyonu bu köye götürülmüştür. Böylece bir dünya kamuoyu oluşturulmuş ve Osmanlı Devletinden suçlu Müslümanların cezalandırılması istenmiştir. Nice masum Türkler, nice masum Müslümanlar haksız olarak cezalandırılır… Rusların yaygaraları sayesinde Avrupa’ya ve dünyaya Bulgar katliamı olarak tanıtılan olaylar, aslında bir Türk, bir Müslüman katliamı olarak da gelişmiştir…

1877/78 OSMANLI-RUS HARBİ

1876 Bulgar İsyanında yaşanan acı olayların onulmaz yaralarına bir yıl sonra, 1877/78 Osmanlı-Rus (Doksanüç) Savaşının büyük felâketi de eklenince, neden Filibe ve (Tatar) Pazarcık bölgesinden göç edenlerin sayısının pek çok olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu savaş bir fırsat bilinerek masum Türklerden, Müslümanlardan 1876 yılı isyanının intikamı vahşi bir biçimde alınmıştır.

Eski Zağra’dan sonra ilerlemekte olan dehşet saçan Kazaklar ve öteki Rus askerî birlikleri katliamları sürdürmüşlerdir. Filibe ile Pazarcık arasındaki Kırçma (Kriçim) vadisinde canavarlıklar geniş boyutlara ulaşmış, Türk köylerinin, Türk evlerinin yağmalanması, yakılması olayları Türk halkını panik içinde göç yollarına düşürmüştür. Söz konusu vadide Rus askerleri ve Bulgarlar tarafından onbinlerce Türkün öldürüldüğü, Türk köylerinin yakılıp yerle bir edildiği ve sadece Pazarcık’ta 938 evin, caminin ve okulların tahrip edildiği bildirilmektedir4. Köylerini, kasabalarını terk edenler İstanbul yolunu tutmuş ve göç yollarında soğuktan, açlıktan can vermişlerdir. Bir Alman demiryolu memuru, Pazarcık’ın güneyindeki tepelerde soğuktan donan 400 kişilik göçmen kafilesinin içinde hayatta kalabilmiş küçük bir kız çocuğunu cesetler arasında bulmuş ve kurtarmıştır5. Kırçma (Kriçim) arazisinin kuzeybatısında Aydınköy (İsperihovo)-Yeniköy (Novo selo) yolunun yakınında bulunan tepeler arasındaki alçakta katledilen Türklerin kanları dere gibi akmış ve bu yer günümüzde de Kanlıdere olarak bilinmektedir. Onbinlerce Türk de Rodoplar’a, Müslüman kardeşleri yanına sığınmıştır. Canını kurtarmak için çırpınan Türkler ahırlarındaki hayvanlarını da unutmamışlardır. Bölgedeki yaşlı Bulgarlardan edinilen bilgilere göre, Türkler evlerini terk ederken, ahırlardaki hayvanları açlıktan ölmesin diye, bunları korulara, kırlara salıvermişlerdir.

Hasköy ve Mustafa Paşa bölgesi halkı da Rus askerlerinin canavarlıklarına maruz kalmış, birçok köy yerle bir olmuştur. Gelişen olaylar, Türklerin, Müslümanların direnişine sebep olmuş, geçici Rus idaresine boyun eğilmediği gibi, Rodoplar’ın Doğu Rumeli’ye bağlanması da kesinlikle kabul edilmemiştir. Böylece 1886 Türkiye-Bulgaristan Antlaşmasıyla  Kırcaali ve Rupçaz (Rupçoz) bölgleri Osmanlı Devleti sınırları içinde kalabilmiştir.

Rodoplar’ı terennüm ederken, Eğridereli şair İzzet Dinç (1890-1965) Rus askerlerine karşı koyan direnişçilerin kahramanlıklarını da şiirlerinden birinde şöyle dile getirmektedir:

“Kırcali’nin ovası…

Hayran etti herkesi

O aslanlar yuvası…

Türkleri çakmaklı

Millî müthiş bir ordu,

Bir tarafı Paşmaklı

Kurtarmıştı o yurdu.

Başkanları Salima (ğa)

Canavardı İsmail…

Olmuşlardı Ruslara

O tüfeklerle hail…”6  

BALKAN SAVAŞLARI (1912-1913)

Türklerin, Müslümanların üzerindeki etkisi bakımından Balkan Savaşları, Doksanüç (1877/78) Harbinde görülenlere çok benzer etkiler yaratmıştır. Her iki savaşta da öldürme, ırza geçme ve soygunlar Türklerle diğer Müslümanları evlerinden-barklarından söküp atmış, Osmanlı Devletinin elinde kalabilmiş topraklara sürmüştür.

Öte yandan, Doksanüç Harbiyle 1912/13 Balkan Savaşları arasında farklılıklar da vardır. Doksanüç Harbi sadece Rusya’nın güdümünde yapılmıştı: Türkleri göç etmeye zorlayacak planları bunlar yürürlüğe koymuşlardı. Balkan Savaşlarında ise, savaşan birkaç devlet vardı. Zafer kazanan her birisi de zaptettiği topraklarda Türklerin, Müslümanarın varlığının son bulmasını istemekteydi. Savaşlara katılan her Balkan ülkesi, Türk-Müslüman halkı kendisinin zaptettiği ülkeden ötekinin ülkesine sürüyor, hatta oraya sürülenlerin oradan da gerisin geriye sürüldükleri oluyordu. Bunun Müslümanlar üzerindeki etkisi nasıl nitelenirse nitelensin, şurası kesindir ki Doksanüç Harbinden daha kötü oldu. İçlerinde baş gösteren ölüm telefatı, 1878’de görüldüğünden daha yüksekti7.

Önceki tarihî devirlerde ortaya çıkan haydutluk, çetecilik, daha sonraları da komitacılık harekâtı, yeni tarihî koşullarda da yeni adlar ve yeni biçimleriyle Türklere, Müslümanlara yönelik ırza geçme, yol kesme, öldürme gibi eylemler devam etmiştir. Belirli dönemlerde ve özellikle Balkan Savaşlarını izleyen yıllarda geniş boyutlara ulaşan böylesi olaylar türlü varyantlarıyla destan, efsane, menkıbe, ağıt gibi Türk folklor türlerinde ifadesini bulmuştur. Birkaç varyantta bilinen bir ağıtta al duvaklı bir gelinin başına gelenler şu dizelerde canlandırılmıştır:

Aldılar beni ana

Kına gecemde

Götürdüler beni ana

Ulu balkana, ulu balkana

Sordular bana ana

Kimin kızısın

Ben gene dedim ana

Ali (H)ocanın küçük kızıyım.

……………………………………………

Kayın yaprakları ana

Döşeyim oldu

Kayın kökleri ana

Yatsıyım oldu

Komita kebesi ana

Yorganım oldu

……………………………………………………….8

Balkan Savaşlarını Doksanüç Harbinden farklandıran bir özellik daha vardır-Müslümanları zorla Hristiyan yapma, isimlerini değiştirme emellerinin insanlık dışı yöntemlerle gerçekleştirilmesi. S. Selvi, bunu şöyle dile getirmiştir

“Balkanlar deyince, aklıma rahmetli anacığımın gözyaşları gelir hep… Babamın çatık kaşları… Teyzemin nasıl dağa kaldırıldığı gelir… Kızarım, köpürürüm kendi kendime… Dolarım, dolarım da boşalamam…

Balkanlar deyince…

Drama’nın Âlî köyünün ahalisinin papazlar tarafından camiye nasıl kapatıldığı, nasıl din değiştirilmeye zorlandığı, “Muhammed’den ayrılın!” emirleri gelir gözümün önüne…

Balkanlar deyince…

Bu, zorla din değiştirme operasyonunda, papazların vaftiz suyunu, nasıl Âlî Müslümanlarının üzerine serptikleri, nasıl isimlerinin değiştirildiği ve “Artık Hristiyan oldunuz!” sözleri gelir…

Balkanlar deyine…

Yine o operasyonda, zorla Müslümanlıktan çıkarılan günahsız insanların arşa varan ahları… Ve… bu ahlara dayanamayan taş duvar caminin zangır zangır titrediği ve direklerin çatladığı gelir aklıma…

Balkanlar deyine…

Zorla din değiştirmeye maruz kalan bu insanların, “Eyvah… Hristiyan mı olduk?”, şüphesiyle tekrar iman tazelemeleri” ve “gusül abdesti” almalarını hatırlarım…

Balkanlar deyince…

Rahmetli anacığımın bu anlattıkları gelir gözümün önüne ve gözyaşları…

Balkanlar deyince…

Rahmetli teyzemin Bulgar komitacıları tarafından nasıl dağa kaldırıldığı gelir, Yunan komitacıları tarafından hayvanları nasıl gaspedildiği gelir…

……………………………………………………

İşte, Balkanlar deyince…

Benim aklıma, gözümün önüne hep bunlar gelir… Kızarım, köpürürüm kendi kendime… Dolarım dolarım da boşalamam”9.

Balkan Savaşlarında Rodop Müslümanlarının dinini ve adlarının değiştirilmesi sırasında yaşanmış korkunç olaylar, yaşlıların hafızasından silinmiş değildir. Gazeteci yazar Salih Bozov, “Bir Ad Uğuruna (V imeto na imeto) adını verdiği eserinde Rodop Müslümanların acı anılarını, acı anlatılarını bir araya getirerek büyük bir sıcaklıkla, büyük bir insanlık anlayışıyla bunları kitaplaştırmıştır. Araştırmacı yazarın kitabından şu satırları okuyalım:

“Kasap bıçağı, kılıç, tüfek dipçikleri ve süngüler havada öylesine savruluyor ki, masum insanların başları düşüyordu. Kılıç öylesine savruluyordu ki, bundan sonra gelecek papazın,  vaftiz kandiline, kutsal su ve tamyana ve haça yol açıyordu. Minareler devriliyor, camiler yıkılıyor, yıkılan camilerin altında masum Müslümanlar can veriyordu. Çırılçıplak eller havaya kalkarak kılıçlara karşı koymaya çalışıyorlar. Bir kılıç savruluşunda parmaklar gidiyor, ikincide bilekler paramparça oluyor! Bir bakmışsın ki, eller kollar da aynı akıbeti paylaşmış…

Bunlar yazılmadık tarihin sayfalarından alıntılar. Anılar, anılar, bu anılarda köyler, mezralar artarda diziliyor. Ve böylece Rodop insanının kara talihinin kara çergesi dokunuyor. Dökülen kanlar çoktan taş toprağa dönüşmüş ama bu çoktan bıçaktan kılıçtan geçirilmiş insanların hâlâ yaşayan çocukları ve torunları, taşa toprağa dönüşmüş olan kanı sımsıcak bir hâle getiriyor, avuç avuç ellerinde tutarcasına… Şimdi bu taş toprağa dönüşmüş olan kandan candan yeni kilimler, çergeler dokunmaktadır. İçten, çok derinlerden gelen bir ses, tane tane anlatıyor o günleri, o korkunç yaşantıları”10.

Balkan Savaşlarını takip eden günlerde büyük güçlerin ve Türkiye’nin desteğini kazanmak amacı, Bulgaristan yöneticilerini geri adım atmak mecburiyetinde bıraktı-Müslümanların adları iade edildi, camilerde ibadet etmelerine, geleneksel kıyafetlerini giyebilmelerine izin verildi.

Yıllar sonra yine Rodoplar’daki Müslümanlık hedef alındı. 1937 yılında Smolyan’da “Drujba-Rodina” (Dostluk-Kardeşlik) cemiyeti kuruldu, yayın organı “Rodopi” (Rodoplar) dergisi de çıkmaya başladı. Yeni kurulan cemiyetin amacı: Müslümanları Hristiyan yapmakla onlarda Bulgarlık bilinci uyandırmak, Müslüman adlarını Hristiyan adlarıyla değiştirmek, Türkçe konuşmayı yasaklamak, geleneksel Müslüman kıyafetlerini (fes, ferace, yaşmak, şalvar vb.) yerine Bulgar kıyafetlerini yaygınlaştırmak, sünnet geleneğini yasaklamak, Müslümanları domuz eti yemeye mecbur etmek vb. Tüm bunların gerçekleştirilmesinde Rodop’lardaki bazı Müslüman din yetkililer de kullanıldı, askerlik hizmetini yeni tamamlamış deneyimsiz Rodop gençleri de kullanıldı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında da faaliyetlerini sürdüren “Rodina” cemiyet üyeleri Rodop Müslümanlarına kan kusturdu11.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI DÖNEM

İkinci Dünya Savaşından sonra idareye gelen komünistler, azınlıklara büyük vaatlerde bulundular, geçmişte yapılmış barbarlıkları kınadılar. Ancak zamanla bunların da eski yöneticilerden farklı olmadıkları görüldü. 1950’lerin ikinci yarısında Türk okullarının varlığına son verildi. Program dışı bırakılan Türkçe dersleri birçok öğrenciye yasaklandı, sonra da bu derslere tamamen son verildi. 1960’lı yılların başında Rodoplar’da Kültür İnkılâbı adıyla geniş çapta çalışmalar başlatıldı ve her türlü kültürel-ideolojik faaliyet bir vatanseverlik ifadesi olarak değerlendiriliyordu. Belirli aileler, belirli yöreler yine ad değişimi baskılarıyla sarsıldı. 1970-1972 arası dönemde tüm devlet güçleri harekete geçirilerek birçok masum Müslüman ve hatta birçok ev hayvanı tanklar altında ezilerek can verdi. Birçok insan cezaevlerine, Belene ölüm kampına gönderildi. Yazar Kâşif Kapsızov (Burovo, Smolyan D. 1941-Ö. Sofya 1992) bu olayları romanlaştırdı*. “Küçük Çayların Bitişi (“Krayat na pototsite”) adını taşıyan romanı, ölümünden sonra ”Dar” Kütüphanesi tarafından yayımlandı12.

Bu eserinde yazar, Orfey’den sonra Rodoplar’da çınlayan türkülerin susturulmasını türlü imalarla sembolize eder. Bu türküleri yer altında akan küçük çaylarla kıyaslama yapar. Yazara göre Rodoplar’ın güzelliği, Rodop türkülerinden, ulu dağların senfonisinden bir kıtacıktır. Hayatı çilelerle dolu olsa da, türküler, özgür iradesinin bir ışığıdır.

Türkü bir bayram, hattâ üstün bir şey olsa gerek. Romanda adı geçen İsmail Dede’nin, canileri görünce türküyü yarıda kesip susması çok doğaldır. Çünkü totaliter rejim bu hususta son sözünü söylemiştir: Müslümanların türkülerini söylemeleri, okumaları yasaktır.

Yazar, “Yeniden doğuş” (Bulgarlaştırma) sürecine karşı çıkar. Adların değişimi sonucu üniversiteden kovulan, Belene ölüm kampına gönderilen gençler de onun gözünden kaçmaz. Karakterleri büyük bir ustalıkla tipikleştirir. Şirin’in babası Hasan Uzun, davranışları ve nitelikleriyle dikkati çeker.

Sıra artık Türklere gelmişti ve tanklar, kızıl bereliler, tüm devlet güçleri Mestanlı (Momçilgrat) meydanında masum insanların, bebeklerin üzerine yürüdü. Sonra olaylar tüm Bulgaristan’a yayıldı, ölen öldü, kalan kaldı... Totaliter rejim yöneticileri Bulgaristan’da Türklüğe, Müslümanlığa son verdiklerini sandılar... Korku, dehşet saçan günler, aylar, yıllar birbirini izliyor, halk kan ağlıyordu. Çekilen çileler, akan kanlı gözyaşları romanlaştırıldı, şiirleştirildi. Emine Hocaoğlu (Mestanlı, Kirkovo D., 1958) şiirlerinden birinde şöyle diyor:

“Zorbalık içinde büyüdük,

Bayramlardan neşeden uzak.

Diken olduk büyüdüğümüz toprakta

Kaderimiz yazılmıştı ezelden

Anlayan yoktu ki hâlden.

Tören şenlik bilemedik,

Namaz vakti namazı kılamadık

Ezan vakti ezanı duyamadık

 

 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 107 ziyaretçi (161 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol