Bulgaristan Coğrafyasına
Türklerin Gelişi
Bulgaristan’da Türk eğitiminin izleri Türk boylarının ve kavimlerinin bu topraklara ilk yerleştikleri dönemlere kadar uzanmaktadır. türkler bu topraklara IV. yüzyıldan başlayarak XIX. yüzyılın ortalarına kadar göç etmişlerdir.İlk gelen Türkler Hunlar olmuştur. Hun Türkleri’nden sonra Asya içlerinden Kuzey Karadeniz step bölgesi yoluyla Bulgaristan’a Bulgar Türkleri (Kutrigurlar ve Onogurların), Oğuz aslından Peçenkeler, Uzlar, Kumanlar gibi çeşitli Türk soyu ve boyların akını başlamış, bunu güneyden Çepni’lerin ve Sarı Saltık Türkmenlerinin XIV. yüzyıldan itibaren ise Osmanlı Türkleri’nin göçleri izlemiştir. Bu topraklara yerleşen Türkler buralarını bennimsemişler ve kendi devletlerini kurmuşlardır. Bunlar arasında bir Türk boyu olan Kutrigurlar’ın ve Onugurlar’ın (Bulgar Türkleri’nin) VII. yüzyılda kurmuş oldukları Bulgar Hanlığı’nın önemli bir yeri vardır. Son yıllarda elde edilen bir çok arkeolojik buluntu ve kitabeler Bulgar Türkleri’nin dinini, kendilerine özgü alfabesini, yazısını, 12 hayvanlı takvimini ispatlamakta ve Türk eğitimini ve kültürünü ortaya çıkarmkatadır.
Bulgaristan’da İlk Türk Müslüman Eğitimciler
Aynı şekilde XI. ve XIII. yüzyıllarda Bulgaristan’a yerleşen Peçenek, Kuman, Oğuz Türkleri ve Tatarlar arasında da Türk İslâm eğitiminin izlerine rastlamak mümkündür. Bu Türk boyları arasında Orta Asya’dan ve Anadolu’dan gelen Türkmen Babası, Şeyh, Derviş, Abdal gibi İslâm dininin misyonerleri, İslâmlığın propagandasını ve eğitimini yapmışlardır.
Osmanlı Döneminde Eğitim
Bulgaristan’da Türk eğitiminin yerleşmesi ve yayılması Osmanlı hakimiyeti devrinde büyük hız ve yoğunluk kazanmıştır. Osmanlı Devleti yerleştiği bu topraklarda daha ilk yıllardan itibaren Türklerle meskun olan köy ve kasabalarda cami mescit, mektep medrese kurarak Türk İslâm eğitimi ve öğretiminin tatbik edilmesine büyük özen göstermiştir. XIX yüzyılın ortalarında imparatorluğun bu yöredeki vilayetlerinde iptidaiye ve rüştiye adı verilen modern ilk ve ortaokullar kurumsallaştırılmıştır. Böylece 1875 yılına gelindiğinde bugünkü Bulgaristan sınırları içinde kalan sadece Tuna vilayetinde Türk ilkokullarının, medreselerinin ve rüştiyelerinin sayısı 2890’a ulaşmıştır. Aynı şekilde, şimdi bir bölümü Bulgaristan sınırları içinde bulunan o zamanki Edirne Vilâyeti’nde de, bazı tahminlere göre yaklaşık olarak 2500 Türk okulu faaliyetini sürdürmüştür. Bunların bir kısmı 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı’nda tahrip edilmesinde rağmen Bulgaristan topraklarında Osmanlı Türkleri zengin eğitim ve kültür mirası bırakmışlardır. Türkler bu zengin mirasın korunmasını toprağın yeni sahiplerine taahhütlerle bağlamayı ihmal etmemişlerdir. 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşmasına bu tür hükümler konulmuştur. Daha sonra Bulgaristan ve Türkiye arasında imzalanan ikili anlaşmalarla o ülkede yaşayan Türklerin dini ve eğitim kurumları ile kültür eserleri teminat altına alınmış, onların bakımı korunması ve geliştirlmesi kanuni esaslarla kaidelere bağlanmıştır. Fakat Bulgaristan hükümetleri Türk eğitimine ve kültürüne karşı çok dalgalı, inişler çıkışlarla dolu bir politika takip etmişlerdir. Buna rağmen Bulgaristan’da yaşamını sürdüren Türkler, Türk eğitimini ve kültür eserlerini yaşatmaya ve geliştirmeye büyük çaba göstermişlerdir. Onlar 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşıyla başlamış olan büyük sarsıntıyı ve yıkımı önleyip yavaş yavaş toplanmaya muvaffak olmuşlardır. İlk önce yakılıp yıkılan Türk okullarının yerine birer ikişer yenileri yapılmış, eskileri onarılmış ve yeniden öğretime açılmıştır. Öğretmen açığı da iyi kötü giderilmiştir. Böylece Osmanlı döneminden kalma Türk eğitim sistemi, yeni koşullar doğrultusunda, yeniden toparlayıp, örgütleyerek varlığını sürdürmüşlerdir. Tabii bu dönem esnasında olduğu gibi, sonraki yıllarda da Bulgar hükümetlerinin Türkler üzerindeki kontrollari giderek artmıştır. Okullar, okul encümenlikleri, onların gelir kaynakları olan vakıflar, hayırsever kurumları Bulgar hükümetlerinin sıkı denetimine tabi tutulmuşlar ve çeşitli güçlüklerle karşı karşıya bırakılmışlardır.
Birinci Dünya Savaşı
Sonrası Eğitim
Birinci Dünya Savaşı sonunda bu duruma biraz değişik yön verilmiştir. 1919 yılında iktidara gelen Bulgar Çiftçi Hükümeti Bulgaristan Türkleri üzerindeki baskıları hafifletip Türklere karşı hoşgörülü bir politika takip etmeye başlamıştır. Öncelikle geri kalmış olan Türk eğitimini geliştirmek, yoksul düşmüş olan Türk okullarının durumunun biraz düzeltmek için yasal önlemler alınmış ve onları uygulamaya koymuştur. Bu olumlu gelişmeler Çiftçi Hükümeti’nin silahlı bir darbe ile 9 Haziran 1923 tarihinde iktidarına son verilmesine kadar sürmüştür. Bu dönemde Bulgaristan Türkleri arasında bir silkinme ve uyanma hareketi başlamıştır. Bu hareketi Türkiye’deki tarihsel gelişmeler çok yakından etkilemiştir.
Türkiye’deki İnkîlapların Bulgaristan Türk Eğitimine Etkileri
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve Türk devrimi üzerine, Bulgaristan Türkleri arasında da coşkulu atılımlar birbirini izlemiştir. Bu atılımların en önemlilerinden birisi de Bulgaristan Türkleri’nin 1928 yılında Türkiye’de yapılan Harf Devrimini Türkiyeli kardeşleriyle birlikte, aynı zamanda kabul etmeleri ve uygulamaya koymaları olmuştur. Fakat 1920’li yılları sonlarında Bulgaristan’da Türk eğitimi için yine kötü günler başlamıştır. 1934 yılında bir askeri darbe ile iktidara gelen Bulgar faşist yöçnetimi Türk azınlığına Bulgaristan’ı adetya zindan etmiştir. Faşist yönetim önce Türk eğitimine savaş açmış, Türk özel okullarının uydurma bahanelerle kapatmaya, Bulgar okulu yapmaya çalışmıştır. Okul binalarının bir bölümünü Türk azınlığın elinden almış, millî Bulgar okulu yapmaya çalışmıştır. Kapatılmaktan kurtulan Türk okulları nda eski yazıya dönmeler için baskılar yapılmıştır. Bulgaristan Türk eğitimi ile Türkiye arasındaki ilişki sistemli olarak koparılmaya açlışılmıştır. Yüzlerce Türk öğretmeni Kemalist diye işkencelere maruz kalmış, hapse atılmış ve Türkiye’ye göçe zorlanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Eğitimi
1944 yılında Sovyet ordusunun silahı ile Bulgar Komünist Paretisi iktidara getirilmiş. Rejim değişikliği Bulgaristan Türkleri için de yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bulgaristan Türkleri yıllardan beridir çok sıkıntılı ve zor günler yaşamış, adeta canlarından bezmişlerdi. Böyle bir zamanda gerçekleşen rejim değişikliği onlara büyük ümitler vermiş veya böyle gösterilmiştir. Umdukları şeyleri kağıda dökerek ilgili makamlara sunmuşlardır. İlk başta o zamana kadar varlığını sürdüren özel okullarında eğitim - öğretim sorunları, öğretmenlerin durumları, okulların personel olanakları, kitap temini, öğretmen kadrosunun yetiştirilmesi gibi eğitim konuları dile getirilmiştir. Bu istekler doğrultusunda kapatılan Türk oklullarının açılmasına, yeni türk harfleriyle eğitim yapılmasına, ders kitaplarının temin edilmesine başlanmıştır. Fakat çok geçmeden yeni rejim kötü niyetini göstermede gecikmemiştir. Bulgar Meclisi 27 Eylül 1946 tarihli oturumunda Özel Türk okullarının xdevletleştirilmesi ile ilgili yasa tasarısını kabul etmiştir. Yetmiş yıla yakın bir dönem özel okul statüsünde olan bu okulların tüm mal varlığı Bulgar hükümetine aktarılmış ve Bulgaristan Türkleri’nin en önemli manevi dayanağı olan okulların denetimi de Bulgar komünist yönetiminin eline geçmiştir.
Bu uygulamalardan sonra Özel Türk Okulları yerine devletin tam kontrollü altında “Türk azınlık olkulları” statüsü oluşturulmuş ve sosyalist içerikli bir Türk eğitimi geliştirilmiştir. Eğitim şekil bakımından Türkçe, içerik bakımından ise sosyalist bir duruma getirilmiş ve bu durum 1958 -59 yılına kadar böyle devam etmiştir. Fakat Türk azınlığın anadiliyle sosyalist eğitim alması bile Bulgar momünist yönetcilerin gözünde çok görülmüştür.
Asimilasyon politikaları ve Türk Eğitimi
1956 yılında Bulgar konünist partisi Merkez komitesinin Nisan Plenumunda (geniş oturumunda) iktidarı ele geçiren Todor Jivkov, Türk eğitimini ve Türk kültürünün baltalayarak asimilasyon politikasına yeni bir yön vermiştir. Plenumda önce “Suni Tek Bir Sosyalist Millet” (aslında Bulgar milleti) yaratma hedefi benimsenmiştir. Takip edilen bu asimilasyon politikasınn esas hatları 1958, 1964 ve 1969 yıllarında kabul edilen Bulgar Komünist Partisi’nin Polit büro (siyâsi büro) kararlarıyla daha ayrıntılı bir şekilde belirlenmiştir. Bu kararlar çerçevesinde 1958 - 59 yılında Türk eğitimine büyük darbe indirilmiştir.
Aynı şekilde 1970 yılı başlarından itibaren kademe kademe Türk okluma evleri, yerli Türk edebiyatı, profesyonel ve amatör Türk tiyatroları, koro, dans ve müzik sanat toplulukları, Türkçe gazeteler ve dergiler kapatılmış, Türkçe yayınlarına son verilmiştir.
Uygulamalar bu kısıtlamaları yetersiz bulan Todor Jivkov yönetimi 1960 yılı sonlarından itibaren Türk-Müslüman etnik gruplara jenosit, soykırımı politikalasını uygulamaya koymuştur. Aralık 1984 - Ocak 1985 tarihlerinde ise Türkleri Bulgarlaştırma kampanyası başlatılmış. 1989 yaz aylarında etnik gerginli en yüksek noktasına ulaşmıştır.
10 Kasım 1989 tarihinde Bulgaristan’da totaliter rejime son verilince, Türklerin ana dilde konuşabilmeleri, okuma yazmaları için ümitler belirmiştir. 29 Aralık 1989 tarihinde Bulgaristan Devlet Konseyi ve Bakanlar Kurulu’nun ortak toplantısında Türk azınlığa uygulanan insanlık dışı hareketlere bundan böyle son verilmesi ve temel insan haklarının verilmesi ve temel insan haklarının iade edilmesi karara bağlanmıştır.
|