BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Anadolu ve Balkanlarda'ki Alevi Bektasi Dergâhlari 23.12.2024 03:12 (UTC)
   
 

   

Yolumuzu kartallar ülkesi Arnavutluk’a (Batılıların deyişiyle Albanien’e) düşüren ve bizleri oradaki insanlarla buluşturan, Doğu ve Batı kültürleri arasında gönül yoluyla köprü kuran; renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeden insanlığa kucak açan; sevgiyi, dostluğu ve barışı temel ilke edinen Hacı Bektaş Veli, Sarı Saltık Dede, Seyyid Ali (Kızıldeli) Sultan, Balım Sultan, Akyazılı Sultan, Otman (Gani) Baba, Demir Baba ve Gül Baba gibi AleviBektaşi erenleriydi. İşte, insanlık âşığı erenlerin uyardığı bu ilim ve irfan meşaleleriydi,




 bizleri Arnavut, Yunan, Macar, Bulgar, Rumen, Yugoslav, Kürt, Türk ayrımı yapmadan dünya insanlarıyla kaynaştıran; Tanrı’yı, insanı ve doğayı bir bütün olarak gören; insanı insanla, Tanrı, doğa ve toplumla uzlaştıran ve inancı sevgi temeline dayandıran.
 
7. Uluslararası Bektaşi Kongresi, 2224 Eylül 2000 tarihlerinde Arnavutluk’un başkenti Tiran’da, Skenderbeg (İskender Bey) meydanındaki, Enver Hoca döneminde yaptırılan görkemli Opera binasında yapılıyordu. Tiran’nın büyük caddeleri, Bektaşi Kongresinin flamaları ve pankartlarıyla bezenmişti. Kongre, Dünya Bektaşilerinin Ruhani Merkezi Komitesi tarafından düzenlenmişti. Komite üyeliğinde, 1. Sokrat Amataj (Fizikçi), 2. Kujtim Amataj, (Merkezin Genel Sekreteri), 3. Edmond Brahimaj (Baba), 4. İlir Martini (Resam) bulunuyordu. Kongre başkanlığını Haxhi Dede Reshat Bardhi (Hacı Dede Reşat Bardi) yapıyordu.
 
  Farklı bölgelerdeki Bektaşi tekkelerinden gelen ve özel tarikat giysileriyle (Oniki dilimli Taçları, hırka, kemer ve teslim taşlarıyla) dikkati çeken Dedebaba ve Babalarla birlikte birçok yerli ve yabancı konuğun katıldığı bu Bektaşi Kongresine ilgi oldukça büyüktü. Kongreye katılan Bektaşi babalarından bazıları şunlardı: Baba Edbond Brahimaj (Korça bölgesinden), Baba Sadik İbro (Vlora’dan), Baba Flamur Shkalla (Amerika’nın Michigan eyaletindeki Detroit Bektaşi tekkesinden), Baba Tahiri (Tetovo/Makedonya’daki Harabati Bektaşi Tekkesinden), Baba Mumini (Gjakova/Kosova Bektaşi Tekkesinden), Baba Shabani (Kulmak/Skrapar Bektaşi Tekkesinden), Baba İsmaili (Blata Bektaşi Tekkesinden), Baba Haxhiu (Gjirokastra Bektaşi Tekkesinden), Derviş Skenderi (Gjirokastra), Seyid Şeih Naki Horasanlı Dede (Dergâhı Alevi, Gjakova/Kosova), Derviş Hannan Abrashi (Gjakova/ Kosova).
 
            Balkan ülkelerindeki (Batı Trakya/Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Bosna Hersek, Kosova, ayrıca Macaristan/Budapeşte, İtalya, Fransa, Polonya ve Michigan/Detroit’deki) Bektaşi dergâhlarıyla ilgili daha önceleri mütevazi bir çalışma yapmıştık ve bunları kısmen Der Weg der Aleviten, AleviBektaşi Yolu  yapıtlarımızda yayımlamıştık. Konuyu yerinde incelemek ve Balkanlardaki Bektaşilerle, Dedebaba ve Babalarla bazı görüşmeler yapmak için, bu Bektaşi kongresiyle iyi bir ortam oluşmuştu. Kongreye katılmamızı sağlayan Fizik Profesörü Dr. Sokrat Amataj’a ve diğer komite üyelerine, gösterdikleri yakın ilgiden ve misafirperverlikten dolayı buradan teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
 
            3,5 Milliyon nüfusa sahip Arnavutluk’ta Müslümanların toplam oranı 70 %, Bektaşiler 2025 %, Ortodokslar 20 %, Katolikler ise 10 % civarındadır. Köken olarak HintAvrupa asıllı İllyrialılar’a, kimi tarihçilere göre Traklar’a dayanan Arnavutlar (Latince Arbanenses veya Albanenses; Arnavutça: Shqipëtar) Gega ve Toska olarak iki ana gruptan oluşurlar. Ağırlıkla Ortodoks Hıristiyan ve Bektaşi inancına mensup olan Toskalar daha çok ülkenin güney kesminde, büyük çoğunluğu Katolik ve Sünni İslâm mezhebinde olan Gegalar ise özellikle ülkenin kuzey kesminde yaşamaktadırlar.
            Arnavutluk’taki Bektaşiler, yoğunlukla ülkenin güneyinde, Gjirokastra, Skrapari, Berati, Korça, Kolonja, Përmeti, Leskoviku, Tepelen (Tepedelen), Turan, Velikiot, Memalia Vlora;  orta kesimlerde Kruje (Kruye, eski adıyla Akçahisar)[1] Elbasan, Debar, kuzeyde Malakastra  gibi bölgelerde yaşamaktadırlar. Özellikle Prişta, Kruje, Elbasan, Görice, Fraşer ve Ergeri, Bektaşilerin yoğunlukta oldukları bölgelerdir.[2] Akçahisar (Kruje) ve Elbasan tekkeleri, Osmanlılar döneminde Arnavut Bektaşilerinin önemli merkezleriydi. Günümüzdeki merkezi ise nüfusu 226 000 civarında olan Tiran(a)’da bulunmaktadır. Arnavutluk’ ta, Halveti, Kadiri, Rufai, Gülşeni, Sadi, Ticani ve Bahai gibi tarikatların varlığından da söz edebiliriz.
 
            Anadolu’da olduğu gibi, Arnavutluk’ta da Bektaşiliğin gelişmesi pek kolay olmamıştır. Orada da birçok farklı unsurların, yöresel kültür ve inançların etkisinde kalmıştır. O nedenle, bu kongrede de farklı sesler çıkmıyor değildi. Ülkenin genelinde olduğu gibi, 1990’dan sonra yeni bir yapılaşmaya ve örgütlenmeye giden buradaki Bektaşiler, ekonomik ve sosyal birçok sorunlarla karşı karşıyadırlar. Eğitim ve kaynak yetersizliği de sorunların başında gelmektedir. Böylesi bir ortamda siyasi ve ekonomik çıkar çevrelerinin, insanların güzel değerlerini istismar ederek cirit atmamaları da mümkün değildir.
 
            7. Uluslararası Bektaşi Kongresinde de işte bu sorunlar konuşuldu, çözümü için öneriler sunuldu. Ayrıca Türkiye’den gelen Kültür Bakanlığı Gençlik Halk Oyunları, Halk Müziği ve Semah Topluluğu’ nun, Prof. Dr. Nurhan Karadağ’ın yönetiminde sunduğu Alevi cemindeki kardeşlik töreni, semah ve deyişler oldukça dikkati çekti. Yine aynı grupla Kruje’de Sarı Saltık Dede makamının bulunduğu dağın eteğinde  yapılan müzik ve folklor şöleni de unutulmaz bir anı yaşattı bize. Halk müziği sanatçısı Gülperi Öztürk’ün, halkın duygularına ortak olan; acı, sevinç, coşku ve özlemlerini dile getiren türkü ve deyişleri; „Ya Hızır, Dem geldi, Eyvallah Şahım eyvallah!..“ nefesleriyle dönülen semahlar, Sarı Saltık Dede’nin ruhunu şad etti sanıyorum. İşte böylesine duygu yüklü bir ortamda Evliya Ôelebi’nin 1652’de Babadağ/Dobruca’da Sarı Saltuk Dede’nin  makamını ziyaret ederken yazdığı şu dizeler aklıma geldi:
             Hazreti Sultan Saltuk’u ziyâret eyledik;
            Ôok şükür şimdi görüp Hakk’a ibâdet eyledik!..
            Yine Evliya Ôelebi’nin deyişiyle, o gece öyle bir „Hüseyin Baykara faslı“ [3] edildi ki, sözle anlatılmaz...[4]
 
            Söz Bektaşi kültürünün bu güzelliklerinden açılmışken, Kongre’de ve Kruye’deki şölende birlikte olduğumuz Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi’ni temsilen gelen Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Gıyasettin Aytaş, Bilim Kurulu üyesi Hülya Acar, Kültür Bakanlığı Müşavirler Koordinatörü Aydın Yerlikaya  ve tercümanlığımızı yapan Anila Şeyhu’nun ve diğer bir çok arkadaşın da bu yöndeki özverili çabalarını takdir etmek gerekir.
 
            Kruye’nin tepesinde (Mali Krus’ta) bulunan Sarı Saltık Dede’nin makamı ile Berat’ın doğusuna düşen Tomor Dağı’nın (2413 m) zirvesindeki Abbas Ali’nin (öl. M. 680)[5] makamı, Bektaşilerin önemli ziyaret yerleridir. Bu makamlar Hıristiyanlar tarafından da ziyaret edilmektedir. Kerbelâ sancaktarı Abbas Ali’nin, Hz. Ali’nin oğlu, İmam Hasan ile İmam Hüseyin’in üvey kardeşi olduğu, Kerbelâ katliamından kurtulup Berat’a gelip yerleştiği ve kutsal Tomor Dağı’nı mekan tuttuğu söylenir. Olimpos Dağı’nda da Abbas Ali’ye ait bir makamın olduğu söylenir.
            „Yedi krallık yerde nam ve şan sahibi olan“, Hacı Bektaş Veli’nin yakın arkadaşı ve dervişi Sarı Saltık (Saltuk) Dede’nin de Kruye dışında, başta Romanya/Dobruca, Kosova/MostarBlagay (Altıneli bölgesi), Yunanistan/Korfu adası,  Edirne/Babaeski ve Tunceli olmak üzere birçok yerde (rivayete göre 40 yerde) mazarı ve makamı bulunduğu söylenir.[6]
 
            İslâmiyetin Rumeli ve Balkanlarda yayılması Osmanlıların fetih dönemlerine, özellikle 15. ve 16. yüzyıla dayanır. Bu gelişmede iskân yoluyla fethedilen boş ve ıssız yerlere yeleştirilen konargöçer Türkmen boylarının ve kolonizatör Türk dervişlerinin de önemli etkileri vardır. „Askeri istilâlarla beraber oymak ve topraksız köylüler veya sürgünlerle gelen dervişler, az çok mensubu oldukları tarikata bağlı teşkilâtlı bir hareket olarak boş yerlere yerleşiyorlardı. Orada bir zaviye kurduktan sonra, yavaş yavaş onun etrafında yapılan inşaat ve yerleşmelerle bir köyün meydana gelmesine amil oluyorlardı. O köyde, bu zaviyenin bir kültür ve tarikat merkezi olduğu aşikârdı. Halen, Türkiye’de birçok köyün taşıdığı isimler, onların kurucuları olan kolonizatör dervişleri bize öğretmektedir...10]
 
            Arnavutluk’taki Bektaşiliğin tarihi geçmişine ve konumuna gelince: Evliya Ôelebi, H. 1080 (M. 1670)[11] yazında Güney ve Orta Arnavutluğa yaptığı gezisinde, Kanina’daki Bektaşi tekkesinden ve Valona sırtlarında yer alan Baba Sultan ve bir kaç Bektaşi dervişine ait ziyaret yerinden söz eder. Kanina’daki Bektaşi tekkesinin Hacı Bektaş’a izafeten Sultan Bayezid II (14811512)’nin damadı Göyegü Sinan Paşa tarafından yaptırıldığı söylenir.[12] Richard BuschZantner, „Arnavutluk’taki Bektaşi Tarikatı“ adlı makalesinde, Bektaşi tarikatının Arnavutluk’taki varlığının 1530’dan itibaren ispatlanabileceğini yazmaktadır.[13] Hans Joachim Kissling’e göre, Bektaşi geleneğine bakılırsa, yarı efsanevi bilgiler de olsa, ilk Bektaşilerin, Sultan Murad II’nin (14211451) askerleriyle birlikte Arnavutluk’a gelip yerleşmiş olmaları mümkündür. J. Kingsley Birge, “The Bektashi Order of Dervishes = Dervişlerin Bektaşi Tarikatı, LondonHartford 1937” adlı yapıtında, Haydar Baba adında bir Bektaşi Dervişinin kendisine verdiği bilgilere göre,  Kasım Baba, Yemin Baba, Piri Baba ve Hüseyin Baba gibi Bektaşi Erenlerinin Mehmed II’nin iktidarı döneminde (14511481) Arnavutluk’un değişik bölgelerine yerleşip burada Bektaşiliği yaydıklarını, hatta Sultan Beyazid II  (14811512)  tarafından da Arnavutluk’ta bir çok Bektaşi tekkesinin kurulduğunu belirtmektedir.[14] Peter Bartl’ın tarihçi Zinkeisen ve Franz Babinger’e dayanarak verdiği bilgilere göre, Bektaşiliğin Arnavutluk’ta yayılmasından önemli bir faktör de, Safeviye taraftarlığıyla suçlanan bazı kesimlerin (Kızılbaşların) Bayezid II tarafından 1492’den sonra Anadolu’dan Rumeli’ye (özellikle Yunanistan, Sırbistan ve Arnavutluk’a) iskan ettirilmesinden kaynaklanır.[15] Alman türkologu ve tarihçisi Franz Babinger, Anadolu ve Balkanlar’la ilgili yaptığı geniş çaplı araştırmalarında, Anadolu’daki Batıni Şii (AleviKızılbaş) gruplarından bazılarının  II. Bayezid tarafından Mora ve Arnavutluk’a sürüldüğünü yazmaktadır.[16] Franz Babinger,  Nisan 1929’da Kruje’deki Sarı Saltık makamanı ziyaret ederken, bu Veli’nin yaşamıyla ilgili H. 1104 (M. 1692/3) tarihlerine ait bir Türkçe kitabeye rastladığını belirtmektedir.[17]
 
            Hasluck’a göre, „Arnavutluk, özellikle de güney Arnavutluk Bektaşiliğin en büyük kalesidir. Burada Bektaşiler müslüman nüfusun ondan dokuzunun Bektaşi olduğun söylerler. Kuzeyli Gegalar’ın ise ancak ondan birinin bu tarikate bağlı olduğunu dile getirirler.
           
            Güney Arnavutluk’ta (buraya Kuzey Epir de denir) Bektaşiliğin tarihi üzerine yaptığım araştırmalardan şu sonuçlara vardım: (1) Bektaşilik, buraya görece yakın tarihlerde gelmiştir.  (2) Burada tutunmasında başlıca etken, kendisi de tarikat üyesi (Bektaşi) olan Tepe(de)lenli Ali  Paşa’nın (1759-822) nüfuzudur. Toskalar, Kastorya’daki tekkeyi ülkelerindeki en eski tekke sayarlar, ama Kastoria cografi bakımdan Makedonya’ya aittir. Bu tekkenin kuruluş tarihi belirsizdir. Rumeli’nin başka yerlerinde olduğu gibi, orada gömülü bulunan evliyanın da Türk fethileri devrinde yaşamış olduğu rivayet edilir ve kişiliği de açıkça insanüstüdür. Öte yandan, dağların Arnavutluk yüzünde, evliyalarının hayatlarının tarihleri bilinir ve yakın zamanlara aittir. Gömülü bulundkuları tekkelerin kurucuları olmaktan daha büyük rolleri yoktur. Eskilik bakımından Ergeri’deki tekkeler Ali Paşa’dan dah önceye dayandıklarını iddia ederler, ama kanıt gösteremezler. Görice grubu, Koniçe, Fraşeri’deki önemli tekke ve diğer bazı tekkeler Ali Paşa zamanında kurulduklarını kabul ederler, daha başkaları ise çok daha sonraki tarihte kurulduklarını bildirirler... Bir yabancının gözüyle Arnavutluk’ta Bektaşiliğin aldığı biçimde dini hurafevi yön değil de toplumsal örgütlenme ağır basar görünüyor. Bunu tekkelerin görünüşü de doğrulamaktadır. Bütün bu bölgedeki Bektaşi tekklerinin belli bir simgeleri ve kesin bir planları yoktur. Genellikle, iyi köy evleri gibi, sade ve sağlam yapılmışlardır ve köylerin hemen dışında, daha seyrek olarak da büyük yerleşim merkezlerine yakın yerlerde bulunurlar. Evliyaların mezarları, çok sade türbelerin içindedir, bu türbeler ana binalardan uzaktadırlar, bu duruma sağlık nedenleri gerekçe gösterilir...
 
            Bektaşiliğin Arnavutluk’ta kökleştiği dönemde  Fransız Devrimi dönemi  burada ağırlık, en azından teoride, insanların kardeşliği ve davranışlarla karşılaştırıldığında dinin dogmalarının ve formalitelerinin önemsizliği gibi liberal görüşlere verilmiştir. Her iki görüş ve bir ölçüde bunlara bağlı olan zahitçe inanışlar, devişlerin düşüncesinde gizli olarak bulunur; ama bunlar, kılıçla yayılan İslam idealine temelden karşıttır. Bu ideal, Türk fetihleri günlerinde Yeniçerileri harekete geçirmiştir ve eski Bektaşi evliyalarını insanüstü din karamanları olarak gösteren düşüncede kendini açığa vurur.
 
            II. Mahmut’un kıyımı (1826), Arnavut Bektaşilerini pek etkilememiştir. Bunun nedeni, yalnızca Arnavutluk’ta hareketin o sırada çok güçlü olmasından değildir. Kuşkusuz ülkenin dağlık ve engebeli oluşu da bir etkendi. Bu ülke, başka yerlerde aranan özellikle Arnavut kökenli Bektaşiler için bir sığınak oluşturmuştu... Balkan Savaşı’ndan sonra çıkan karışıklıklar sırasında Bektaşilerin uğradığı zararlar çok büyük olmuştu. Pek çok tekke yakılıp yıkılmış, kalanların çoğunun da içinde ne varsa hepsi Epirli başıbozuk askerler tarafından yağma edilmişti...21] Salih Niyazi Dedebabadan sonra sırayla Ali Rıza Dede (18761944), Kamber Ali Baba (18681948) Cafer Dede (18741945, Abbas Hilmi Dede (18671947), Ahmet Ahmetay (19161980) postnişinliğe getirildi.
 
            Siyasi nedenlerle 1944’te Arnavutluk’u terk etmek zorunda kalan Baba Rexhebi (Receb Ferdi Baba, Gjirokaster 1901Detroit/Michigan 1996) ise, dört yıl İtalya’da mülteci kamplarında kaldıktan sonra, Kahire’ye geçti. Kahire’deki Kaygusuz Abdal Bektaşi Tekkesi yöneticilerinden Ahmed Sırrı Baba’yla tanıştı ve 1952’de Amerika’ya göçtü. 1954’de New York ve Detroit’teki Arnavut göçmenlerin de desteğini alarak burada ilk Bektaşi dergâhanı hizmete açtı. Baba Recebi, uzun yıllar bu dergâhta postnişin olarak hizmet sundu ve 1996’da Hakk’a yürüyünce yerine Baba Flamur Shkalla geçti. (Geniş bilgi için bkz. ABD’nin Michigan eyaletindeki Detroit Bektaşi Tekkesi).
            1920’ye dek Türkiye’deki Bektaşilere bağlı olan Arnavut Bektaşileri, Ocak 1922’de Tiran’da  gerçekleştirdikleri birinci Bektaşi Kongresinde aldıkları bir kararla muhtariyetini ilân edip bağımsız bir şekilde örgütlenmeye başladılar. 1923’te Gjirokaster’de yapılan ikinci Bektaşi kongresinde ise Bektaşi topluluğu resmi bir statü kazandı. Bektaşilik, 1932’nin başlarında Kral Zogu I. tarafından resmi din olarak kabul edildi. Böylece Arnavutluk’ta resmi dinlerin sayısı dörde yükseltildi (Katolikler, Ortodoks Hıristiyanlar, Sünni Müslümanlar ve Bektaşiler).[22] Daha sonraki yıllarda diğer bazı mezhep ve tarikatlar da resmi kimliğine kavuştular. Bektaşilerin 1934’de 60’a yakın dergâhı, biri Tiran’da, diğeri de Korça’da olmak iki eğitim merkezi vardı.
 
            1967’de dini faaliyetlerin yasaklanması ve bütün ibadet yerlerinin (cami, kilise ve tekkelerin) kapatılmasıyla birlikte Bektaşi tekke ve zaviyeler de kapatıldı. Bu dönemde kapatılan Bektaşi tekkelerinin 67 civarında olduğu söylenir. 1990’da başlayan değişim süreciyle birlikte dini faaliyetler de serbest bırakıldı. Kapatılan birçok dergâh, cami ve kiliseler yeniden onarılmaya başlandı. Salih Niyazi Dedebaba tarafından kurulan Tiran’daki Bektaşi Dergâhı da oradaki Bektaşilerin kendi çabalarıyla yeniden onarılıp hizmete açıldıktan sonra 1993’te dergâh postnişinliğine Reşat Bardi Dedebaba getirildi. Ayrıca, Elbasan, Kruje Gjirokaster ve Korça’daki Bektaşi tekkeleri de onarılarak hizmete açıldı. Tiran’a gittiğimiz akşam, Reşat Bardi Dedebaba, bizleri Tiran’daki Bektaşi Merkezinde ağırladı.
           
            Bektaşiliğin Balkanlarda Hıristiyan toplumu arasında yayılmasının önemli sebeplerinden biri, Yunan şarkiyatçılarından Zenginis’in de ifade ettiği gibi, sevgi ve hoşgörü temeline dayanan Bektaşi öğretisinin Müslümanlık’la Hıristiyanlık arasında bir köprü fonkisiyonu oluşturmasından[23]; insanları renginden, dilinden, cinsiyetinden ve kökeninden dolayı dışlamamasından, insana insan gözüyle bakmasından ve farklılıkları zenginlik olarak görmesinden kaynaklanır. Devşirme yoluyla  Yeniçeri Ocağına alınan Hıristiyan çocuklarının İslâmiyete geçişte, ortodoks İslâm anlayışı yerine Bektaşiliği tercih etmeleri; onu kendi öğretilerine ve yaşam felsefelerine yakın bulmalarından ve bu zengin mozaik içerisine kendi güzelliklerini de yaşatabilmelerinden kaynaklanır. Önemli nedenlerinden biri de, konunun uzmanlarından Alman Türkologu Prof. Hans Joachim Kissling’in de ifade ettiği gibi, Senkretik bir yapıya sahip olan Bektaşiliğin bir halk inancı olmasından, onun  proleter ve sosyalist karekterinden; öğretisindeki fütüvvet (mertlik, yiğitlik ve cömertlik) anlayışından kaynaklanır.[24]
 
            Uzun bir tarihi geçmişe sahip olan Arnavutluk’un, özellikle Osmanlılar dönemindeki tarihi geçmişine kısaca göz atmak gerekirse: Osmanlıların Arnavutluk topraklarına girişi Yıldırım Beyazid dönemine (13891402) dayanır. 1394’te itibaren Anadolu’dan nakledilen Saruhanlu Türkmenlerden bazıları buralara yerleştirildi.[25] Bu göçmenlerle birlikte Osmanlı tımar sistemi de yerleşmeğe başladı.[26] Doğu Dibra dağlarında bulunan Kocacık Yörükleri de, ArnavutRumeli yolunu korumaları için bu bölgelere yerleştirilmişlerdir.[27] 14441468 yılları arasında (İskender Bey döneminde) bağımsızlığına kavuşan Arnavutluk, İskender Bey’in[28] ölümünden sonra (1468) tekrar Osmanlıların eline geçti. Osmanlılar tarafından işgal edilen Arnavut kentleri „Sancaki Arvanid“ (sonraları Sancaki Arnaud) olarak birleştirildi. Sancak merkezi ise Gjirokastra (Ergeri) kenti idi. İlk Sancakbeyliğine ise Ali Bey Evrenoz getirildi. Sancaki Arnaud, o zaman 10 vilayetten oluşuyordu (Gjirokastra, Vajoneta/Delvina, Këlcyra, Kanina, Skrapari, Berati, Tomorica, Ôartollozi/ShpatiMokra, PavloKurtiku/Krrabë ve Kruja). Her vilayetin başında ise birer Subaşı vardı. Osmanlılarla Venedikliler arasında paylaşılan Arnavut topraklarından o zaman sadece Ôermenika, Mati, Dukagjin ve Pulti kentleri, Osmanlılara haraç ödemekle yükümlü yerli Arnavut beylerinin elinde kalmıştı.[29] Arnavutluk, 1912’ye kadar Osmanlıların yönetiminde kaldı.
 
            1878’de, Naim Frashëri[30] gibi tanınmış Bektaşilerin de içinde yer aldığı Arnavut aydınlarının öncülüğünden  başlatılan ulusal bağımsızlık hareketinden (Prizren Birliğinden) sonra, Arnavutlar, 28 Kasım 1912’de Volra’da yapılan ulusal kongrede bağımsızlıklarını ilân ettiler. 1923’te yapılan bazı reformlarla çok eşlilik, kadınların örtünmesi gibi bazı İslâmi kurallar kaldırıldı. İkinci Dünya savaşında, 7 Nisan 1939’ da İtalya faşist kuvvetleri ülkeyi işgal etti. Bektaşi bir aileden gelen Enver Hoca’nın (Gjinokaster 1908Tiran 1985) önderliğinde İtalya faşistlerine karşı girişilen kurtuluş mücadelesinden sonra 8 Kasım 1941’de Arnavutluk Komünist Partisi kuruldu. Eylül 1943’te Alman faşistlerinin saldırısına uğrayan Arnavutlar, 29 Ağustos 1944’te Alman faşist kuvvetlerini yurtlarından kovarak ulusal bayram ilân ettiler. 29 Ağustos 1945’te toprak reformu yapıldı. 11 Ocak 1946’da Enver Hoca’nın önderliğinde, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın da desteğiyle komünist sisteme geçen Arnavutluk’ta Halk Cumhuriyeti ilân edildi. 812 Kasım 1948’de Arnavutluk Emek Partisinin 1. Kongresi yapıldı. 14 Mayıs 1955’te Varşova patktına giren Arnavutluk, 1968’de bu paktan ayrıldı. Bu arada Ôin Halk Cumhuriyetiyle ilişkilerini geliştirdi. 14 Aralık 1955’de UNO’ya alındı. 28 Aralık 1978’de yapılan yeni yasal düzenlemeyle „Arnavutluk Halk Cumhuriyeti“ ismi, „Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti“ olarak değiştirildi. 11 Nisan 1985’te Enver Hoca’nın ölümü, Komünist ülkelerdeki sosyoekonomik ve siyasal sorunlar, 1989’lardan sonra başlayan değişim rüzgârları, reform hareketleri, Doğu Blokunun çöküşü ve globalleşmeyle birlikte başlayan süreç ister istemez Arnavutluk’u da etkiledi ve Arnavutluk ta bu değişime ayak uydurmak zorunda kaldı. Bu değişimler doğal olarak birçok sosyal, siyasal ve ekonomik sorunları da birlikte getirdi.
 
            İşte böylesine karmaşık ve zorlu bir süreçten geçen Arnavutluk’ta her şeyi bir çırpıdan düzeltmek, dengeleri yerli yerine oturtmak, sapla samanı birbirinden ayırmak pek kolay olamasa gerektir. Zengin doğal kaynaklara sahip ve gelişmeye müsait olan bu ülkenin sosyoekonomik ve siyasal alanda daha iyi bir konuma geleceğinin, Bektaşi sevgi ve hoşgörüsünün egemen olacağının inancındayız.
 
            18961970 yılları arasında Arnavutluk Bektaşileri tarafından çıkarılan bazı yayınlar (dergi, kitap ve yıllıklar):
 
•Naim Be Frasheri: Fletore e Bektshinjet, Bükreş 1896, 3. Baskı Selanik 1910. (Fransızca terc. Faik Konitza tarafından 1896’da Albania dergisinde yayımlandı).
•V.A. Prishta: Bektashinit’e Shqiperise, Korça 1921.
•Reforma, Organ Klest Kombetar (E perkakeshme fetare, politike, letrare, lajme, etj. e klerit bektashi ne gjuhen shqipe (Milli Bektaşi Din Adamları Organi, poli tik, edebi dergi), Editör: Varf Ali Pirshta, Kelcyre, 19211923.
•Statuti Kominitetit Bektashian Shqiptar, Vlore 1924.
•Regullore e Bektashijvet Shqiptare ve Buxheti i se Shenjtes Kryegjysheri Bektashiane per vitin 19301931.
•Ali Tyrabiu: Literature e Bektashivet a vjersha te perkthyera prej shkrimtareve bektashing te vjeter, Tirane 1927.
•Ali Tyrabiu: Historija i perghitheshme e bektashinjvet, Tirane, Mbrothesia 1929.
•Ali Tyrabiu: Historija i pergjitheshme e bektashinjvet (Bektaşilerin Genel Tarihi) Tirane, Mbrothesia 1929.
•Historija e Bektashinjvet. Periudhat para lindjes se Bektashizmes, Tirane 1929.
•Xhevhes ose merdime dhe aforizma Bektashijsh te vjeter, Permblejhje dhe perkthime prej Baba Ali Tomorit, Tirane, Shtyp. Mbrothesija Kristo P. Luarasi, 1934. (18 sayfalık bir fasikül in 160).
•Djersa (Organ i Komunitetet Bektashian Shqiptar, Reviste e pérmuajshme morale, kulturale, shoqnore), Tiran 194546.
•Kalendari Komuniteti Bektashja, 19581962.
•Zeri i Bektashizmes (Bektaşilerin Sesi) dergisi. Bu dergi, 1954’de Baba Recebi tafarından kurulan Detroit Bektaşi tekkesi tarafından 1959’dan itibaren yılda iki kere Arnavutluk’ta yayımlanıyordu.
• Cevat Kalaycı: Bektashizmi dhe teqeja shqiptare n’Amerike, New York 1964.
•Baba Recebi:Misticizma Islame dhe Bektashizma, New York 1970.[31]
           
ARNAVUTLUK’TAKİ BEKTAŞİ TEKKELERİ
 
     Abbas Ali Tekkesi     : Gyeres ve Kulmak arasında Tomar Dağı eteklerinde.
     Abdullah Baba Tekkesi     : Ali Postivan
     Abidin Baba Tekkesi     : Leskovik
     Ali Baba Tekkesi     : Gjirokaster (Ergiri)
     Asım Baba Tekkesi     : Gjirokaster
     Aziz Ali Baba Tekkesi     : Gjirokaster
                   Baba Ali Türbesi : Kruje (Kurya) (1807’de  Şeyh Mimi tarafından yaptırılmış)
     Balım Sultan Tekkesi     :      Martaneş
     Bachka Bektaşi Tekkesi : 1850’lerde Meleçanlı Hamid Baba tarafından yaptırılmıştır.
     Drizar’da bir Tekke     :      Celal Baba tararından kurulmuş.
     Duka  Bektaşi Tekkesi     :      Gjirokaster
     Dushk Bektaşi Tekkesi     :      1895’lerde Ahmet Baba tarafından
                                                     kurulmuştur.
     Giormi Bektaşi Tekkesi     : 1800’de Haydar Baba tarafından yaptırılmış.
     Gilave Bektaşi Tekkesi     : 1875’de İsmail Baba tarafından kurulmuştur.
     Grenchie’de bir Tekke
     Greshitza Bektaşi Tekkesi     : 1855’de Hüseyin Baba tarafından kurulmuştur.
     Gumani/Panaret’de bir Tekke
     Hacı Süleyman Baba Tekkesi     :      Gjirokaster
     Haydar Baba Tekkesi     :      Koniça
     Hekali’de bir Tekke
     Horasan’lı Hacı Baba türbesi     :      Kesaraka (Tekkesi)
     Hüseyin Baba Türbesi     :      Memaliaj
     Hüseyin Baba Türbesi     :      Krahas
     İsmail Baba Türbesi     :      Koshdan
     İsmail Baba Türbesi     :      Gaduchi’da
     Istaria/Herseka’da bir Tekke     : (18.yy.’da Hüseyin Baba tarafından yaptırıl
                                                     mış).
     Kapani Tekkesi     : 1895’de İsmail Baba tarafından kurulmuştur.
     Kiatorom’da bir Tekke
     Kremenar Tekkesi     :      1990’de Hasan Baba tarafından kurulmuştur.
     Kreshova Bektaşi Tekkesi     :      Hasan Baba tararından kurulmuş
     Kuch Bektaşi Tekkesi     : Kasım Baba tarafından yaptırılmıştır. Arnavutluk’taki Bektaşi tekkelerinin en eskisidir.
     Mariçhan’da bir Tekke     :      Mariçhan
     Martanesh’de bir Tekke     :     1900 yılında Hacı Hüseyin Baba tarafından
yaptırılmış.             
     Melchan (Moçan?)’da bir Türbe     :      (18.yy’da Hüseyin Baba tarafından yaptırılmış)             Metan Tekkesi     :      Nepravishta
     Mustafa Baba Türbesi     :      Elbasan
     Nemaliye Tekkesi     :      Gjirokaster yakınlarında
     Osman Zeza’da bir Tekke     :     1897’de İlyas Baba tarafından kurulmuştur.
     Pervishe’de bir Tekke     :
     Prishta’da bir Tekke     :
     Rabia Bektaşi Tekkesi     : 1879’da Baba Süleyman tarafından kurulmuş.
     Rifat Baba Tekkesi     :     Kuta
     Sarı Saltık Türbesi     :      Kruje (Kruya)
     Shimiraden Bektaşi Tekkesi     :      Mustafa Baba tarafından yaptırılmış
     Sianolas Tekkesi     :      Barmash
     Suke/Tepelen’de bir Tekke     :
     Şeyh Nasibi (Muharrem Baba)      :
     Türbe ve tekkesi     :      Fra’sher (Fraşer)
     Talip Baba Türbesi     :      Bubes
     Threpel Bektaşi Tekkesi     :      1865’de Behlül Baba tarafından  yaptırılmış.
     Turan Tekkesi ve Ali Baba Türb.     :      Turan
     Veliköy Tekkesi     :      Gjirokaster yakınlarında
     Vlore Tekkesi     :      Vlore
     Yusuf Baba Tekkesi     :      Baltaca
     Zeynel Abidin Baba Tekkesi     :      Gjirokaster.
           
            BİBLİYOGRAFYA
           
Birge, J. Kingsley:The Bektashi Order of Dervishes, London 1937.
            BABINGER, Franz: Der Islam in Kleinasien (Anadolu’da İslamiyet), in: ZDMG,
            76. Band, Leipzig 1922.
            BABINGER, Franz: Scheich Bedreddin, der Sohn des Richters von Simaw (in:
            Der Islam, 11. Cilt, Leipzig 1921.
Babinger, Franz Das BektaschiKloster Demir Baba, Berlin 1931.
             Babinger, Franz: Sarı Saltık Dede, Enzyklopädie des Islam, Band IV, Leiden/
            Leipzig 1934, S. 184185.; İslâm Ansiklopedisi, 10. Cilt, s. 220221.
            BABINGER; Franz: Ewliyâ Tschelebi’s Reisewege in Albanien, Mitteilungen
            des Seminars für Orientalische Sprachen, XXXIII, Berlin 1930, II. Abt.: West
             asiatische Studien, S. 138178; Aufsätze und Abhandlungen zur Geschichte Süd
             osteuropas und der Levante II, München 1966, S. 5189.
            BALIC, S.: Der Islam zwischen Donau und Adria, Anatolica I, 1967, s. 93104.
            Barkan, Ömer Lütfi: Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon
            Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler, I  İstilâ Devirlerinin Kolonizatör Türk
             Dervişleri ve Zâviyeler, Vakıflar Dergisi, sayı II, Ankara 1942, s. 279386.
            BARTL, Peter: Die albanischen Muslime zur Zeit der nationalen Unabhängig
            keitsbewegung (18781912), Wiesbaden 1968.
            BUSCHZANTNER, Richard: Die Sekte der Bektaschi in Albanien, in Petermans Mitteilungen, 78, Gotha 1932, S. 245.
            EHAJIC (Dz.): Bektashis and Islam in Bosnia and Hercegovina, in Anali GHB Bibl. VVI, Sarajevo, 1978, s. 8390.
            CHOUBLIER; M.: Les Bektachis et la Roumélie, in: Revue des Etudes Islamiques (1927), S. 427453.
            CLAYER, Nathalie: Arnavutluk Bektaşi Tarihi, Nefes Dergisi, Sayı: 23 (1995).
            CLAYER; Nathalie: Arnavut Bektaşiliğinin Yüksek Mevkileri, çev.: İnci Ôınarlı,  Cem Dergisi, Sayı: 66 (Mayıs 1997), İstanbul, s. 1825.
            ÔETİNER, Yılmaz: Bilinmeyen Arnavutluk, İstanbul 1966.
            ÔETİNER, Yılmaz: Şu bizim Rumeli, Ankara 1967.
            FRASHËRI, Naim: Die Bektaschis, Herausgegeben und übersetzt von Norbert Jokl. In: Balkanarchiv 2, Leipzig 1926, S. 226256.
            FRASHËRI, Kristo: Şemseddin Sami Frashëri –  idéologue du mouvement national albanais, in: Studia Albanica 3 (1966) 1, S. 95110.
            FRASHËRI, Sami: Was war Albanien, was ist es, was wird es werden? Gedanken und Betrachtungen über die unser geheiligtes Vaterland Albanien bedrohenden Gefahren und deren Abwendung, aus dem Türkischen übersetzt von A. Traxler, Wien, Leipzig 1913.
            GEORGE, P. /RISTELHUEBER, R./ BOISSIN, H.: Arnavutluk, Meydan La
rousse, 1. Cilt, İstanbul 1981, s. 680682.
            GÜLÔİÔEK, Ali Duran: Der Weg der AlevitenBektaschiten, Köln 1994; 2.
             überarbeitete Aufl.: Juli 1996.
            GÜLÔİÔEK, Ali Duran: Sarı Saltık Dede, Alevilerin Sesi, Sayı 28, Köln 1998.
             GÜLÔİÔEK, Ali Duran: Yeniçeri Ocağı’nın Kuruluşu ve Bektaşilik’le İlişkileri, 
            Alevilerin Sesi, Sayı: 19 (Mayıs), Köln 1996, s. 1824.
            HAMMERPURGSTALL, Joseph von: Geschichte des osmanischen Reiches, 1
            10, Budapest 18271835.
            Hasluck, F. W.: Christianity and Islam under the Sultans: Sultanlar Devrinde
            Hıristiyanlık ve İslam, Volume (cilt) II, Oxford 1929, s. 434437; Türkçe çevirsi:
            Yücel Demirel, 2. Baskı, İstanbul 1995.
            İNALCIK, Halil: İskender Bey, İslâm Ansiklopedisi, 5/2. Cilt, s. 10791082.
             JACOB, Georg: Beiträge zur Kenntnis des DerwischOrdens der Bektaschis
            (Türk. Bibliothek, Bd. 9), Berlin 1908.
             JACOB, Georg:Die Bektaschijje in ihrem Verhältnis zu verwandten Erscheinungen
             München 1909.
            KISSLING, Hans Joachim: Zur Frage der Anfänge des Bektaschitums in Alba
            nien, in: Oriens XV, Leiden 1962, S. 281286.
            KISSLING, Hans Joachim: Aus dem Derwischwesen Südosteuropas, Grazer u.
             Münchener Balkanolog. Studien, Bd. 2, München 1967, s. 5670.
            KISSLING, Hans Joachim: Dissertationes Orientales et Balcanicae Collectae, I.
            Das Derwischtum, Dr. Dr. Rudolf Trofenik, Müncehn 1986.
            KÜÔÜK, Murat: Osmanlı’dan günümüze Arnavutluk’ta Bektaşilik, Cem Dergisi,
            sayı 64 (Mart 1997), İstanbul, s. 3037.
            KÜLÔE, Süleyman: Osmanlı Devrinde Arnavutluk, İzimir 1944.
            ORHONLU, Cengiz: Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskanı, İst. 1987.
            OTTEN, Karl: Die Reise durch Albanien 1912, München 1913.
            PAPOULIA, Basilike D.: Ursprung und Wesen der Knabenlese im Osmanischen
            Reich, München 1963. (Südosteuropäische Arbeiten 59).
            PEDERSEN, Holger: Zur albanesischen Volkskunde, Kopenhagen 1898.
            POPOVIC, Aleksandre: L’Islam balkanique, Les musulmans du sud est euro
            péen dans la période postottomane (Balkanlarda İslâm), Berlin 1986; Türkçe
            baskısı, İstanbul 1995.
            RIEDL, Richard: Die tanzenden Derwische von Tirana, in: Österreichische
            Rundschau 11 (1907), München, S. 230231.
            STADTMÜLLER, Georg: Die albanische Volkstumsgeschichte als Forschungs
             problem, in: Lepziger Vierteljahrsschrift für Südosteuropa 5 (1941), S. 5880.
            STADTMÜLLER, Georg: Die Islamisierung bei den Albanern, in: Jahrbücher
            für die Geschichte Osteuropas N.F. 3 (1955), S. 404429.
            STEINMETZ, Karl: Eine Reise durch die Hochländergaue Oberalbaniens, Wien
            Leipzig 1904. (Zur Kunde der Balkanhalbinsel 1).
            STRANSKY, Gottfried: Reise durch Albanien und Makedonien im Sommer
            1903, in: Mitteilungen der K. u. k. Geograph. Ges. in Wien 46 (1903), S. 370390.
            SÜSSHEIM, K.: Arnauten, Enzyklopädie des Islam, Band I, LeidenLeipzig
            1913, S. 466471; İslâm Ansiklopedisi, 1. Cilt, s. 573592.
            SÜSSHEIM, K.: Der Zusammenbruch des türkischen Reiches in Europa, in:
             Veröffentlichungen der Handelshochschule München, Heft 3, Die Balkanfrage,
             München und Leipzig 1914, S. 69108.
            TEMREN, Belkıs: Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu, Ankara 1998.
            TRIX, Frances: Spiritual Discourse, Learning with an Islamic Master (tinsel 
            söylemler; bir İslam üstadından öğrenme), Philadelphia 1993.
            VLORA, Ekrem Bey: Ziele und Zukuft der Albanesen, in: Österreichische Rund
            schau 15 (1908), München, S. 391406.
            VLORA, Ekrem Bey: Die Wahrheit über das Vorgehen der Jungtürken in Alba
            nien, Wien, Leipzig 1911.
            VLORA, İsmail Kemal Bey: The Memoirs of Ismail Kemal Bey, Edited by Som
            merville Story, New York 1920.
            ZEGKINH EYSTPATIOY, X. (ZENGINIS Efstratios X.):O MPEKTASISMOS
            STH D. QPAKH (O Mpektasismos stin Ditiki Thraki: Batı Trakya’da Bektaşilik)
            Institute for Balkan Studies, Thessaloniki (Selanik) 1988.
            ZINKEISEN, Johann Wilhelm: Geschichte des osmanischen Reiches in Europa,
            17, Hamburg 18401863.
 
            Not: Dergide yayımlanmak üzere gönderdiğimiz bu makale,  uzun bir çalışmanın
             sonunda yayıma hazırladığımız „İnanç Yapısı, Yaşam Felsefesi ve Edebiyatıyla
            AlevilikBektaşilikKızılbaşlık“ adlı yapıtımız için hazırlanmıştı. Geniş kapsamlı bu
            yapıtla, Anadolu’dan Balkanlar’a, kısmen Mısır’a ve Yakındoğu ülkelerine dek
            geniş bir coğrafyaya yayılmış olan, yöresel birçok farklılıklarla zengin bir kültür
            ve inanç mozaiğini taşıyan AleviBektaşiliğin insanı insanla, Tanrı ve doğayla
            uzlaştıran bu güzel değerlerini tanıtarak, karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörü orta
            mının yaratılmasına ufak bir katkı sunmak istedik.



[1] Bir zamanlar Bektaşilerin önemli merkezi olan Kruje (Akçahisar) dağının zirvesinde Sarı Saltık Dede’ye ait bir makam bulunmaktadır. SarıSaltık Dede’nin, insanların canına ve malına zarar veren, mahsulleri harap eden bir ejderahıöldürerek, köyülüyü bu canavardan (bugünkü yorumuyla, sosyal adaleti sağlayarak köylüyü sömürüden, zulüm ve baskılardan) kurtardağına dair bir menkıbe anlatılmaktadır. Bu menkıbeyi, Hasluck, Kruya versiyonuna dayanarak şöyle vermektedir: „... Kruya versiyonunda ejderha gündüz bir mağarada, geceleri de kilisede yaşıyormuş. SarıSaltık şehre kralın kızının kurban edilmesinden bir gün önce, mütevazi bir derviş kılığına girip gelmiş. Sabahleyin, tahta bir kılıç ve selviden bir bastonla silahlanmış olarak, prensese ejderhanın evine kadar eşlik etmiş. Asayla mucizevi bir sıçrama yapıp, tahta kılıçla ejderhanın yedi başınıkesmiş. Ejderhanın yedi dilinin ucunu kesip cebine koyduktan sonra ortadan kaybolmuş. Bilinmeyen kurtarıcıyla prensesin evleneceği söylenmiş, yanlış iddia
 
 

  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 18 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol