BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  Türk Kültürü 23.12.2024 03:39 (UTC)
   
 


 



Osmanlı kültürüne ve uygarlığına Balkanlarda büyümüş şair ve bilginler tarafından yapı-lan katkılar bilim ve edebiyat tarihi açısından çok önemlidir. İstanbul’un fethine kadar, Osmanlı’nın önemli kültürel merkezlerinden olan Bursa, Edirne, Gelibolu, Serez, Vardar Yenicesi, Üsküp, Manastır, Filibe, Selanik, Belgrad, Prizren ve Priştine Rumeli’de yer alı-yordu. Filibe, yetiştirtiği Divan şairleri ile Balkan coğrafyasında önemli bir yer edinmiş-tir.

Bu bildiriyle, bölgenin kültürel yapısına, söz konusu şairler hakkında bilgi vererek dikkat çekmek istiyoruz.



* Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Müdürü: fkilic@gazi.edu.tr

Kültürel gelişmeler, siyasî gelişmeleri belli mesafelerden takip eder. Siyasî anlamda şehir ne kadar gelişirse bir süre sonra aynı oranda kültürel gelişme de tabiî bir sonuç olarak kendini gösterir. Osmanlı toplumuna baktığımızda ilk kültürel kurumların İznik ve Bursa’da temellendiklerini, buna bağlı olarak da ilk ürünlerin yine bu şehirlerden alındığı kolayca görülecektir. XIV. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Rumeli fetihleriyle büyük ölçüde Balkanlar’da mekân tutan siyasî yapı, bu kez oralarda kültürün gelişip serpilmesine imkân hazırlamıştır. Nitekim İstanbul fethedilene kadar Osmanlı devletinin önemli kültür merkezleri Bursa, Edirne, Gelibolu, Serez, Vardar Yenicesi, Üsküp, Manastır, Filibe, Selanik, Belgrat, Prizren ve Priştine gibi Rumeli coğrafyasında yer alan şehirlerdi (İsen, 1997: 78-79).

Kültür merkezleri tasnifini çeşitli değerlendirme noktaları tespit ederek yapmak mümkündür. Şehirlerde yetişen şair sayısı baz alınarak bir şehrin kültür merkezi olup olmadığı konusunda söz söylenebilir. İşte bu bildirimizde yetiştirdiği 23 şairle Osmanlı devletinin önemli kültür merkezlerinden biri olan Filibe, yeni adıyla Plovdiv’de doğmuş şairler ele alınacaktır. Şairlerden ve şehrin tarihsel süreç içinde Osmanlı hâkimiyeti altında gösterdiği gelişme ile şehrin kültürel panoraması da ana hatlarıyla ortaya konmaya çalışılacaktır.

Genel olarak baktığımızda bugünkü Bulgaristan sınırları içinde kalan Aydıncık, Aydonat, Balçık, Sofya, Kızanlık, Niğbolu, Novabırdo, Pravadi, Razgrad, Rusçuk, Silistre, Şumnu, Tatarpazarı, Tırhala, Vidin, Yanbolu, Hacıoğlupazarı yetiştirdik-leri şairlerle Osmanlı’nın kültür merkezleri olarak görülürler:

Şair Doğum Tarihi Ölüm Tarihi Memleketi/D. yeri Mesleği 1 Ahî 1517 Niğbolu Müderris 2 Akif Yusuf Şumnu Kâtip/Kethüda 3 Ali 1543 Rusçuk İmam-hatip 4 Aşkî Filibe Müderris 5 Aşkî 1617 Zağra Kadı 6 Avnî 1664–65 Filibe Kadı 7 Avnî-i Diger 1708–9 Tırnova Müderris/Kadı 8 Baharî 1551 Tırhala Müderris/Kadı 9 Balî 1566 Sofya

10 Behçetî 1683–84 Razgrad Kâtip 11 Beyanî 1598 Rusçuk/Niğbolu Müderris/Kadı 12 Beyanî 16. Yüzyıl Yanbolu 13 Bezmî 1580–81 Filibe 14 Cefayî 16.yy Filibe Kadı 15 Cenanî Sofya 16 Cenânî 1592 Semendre 17 Cevanî 1543 Tırhala Kadı 18 Dânâ 17. Yüzyıl Yanbolu Bahadır Giray’ın nedimi 19 Dürrî 18. Yüzyıl Şumnu Memur 20 Emanî 16. Yüzyıl Niğbolu Danişmend 21 Emanî 1592 Rusçuk Kâtip 22 Emanî II. Selim Devri şairi Filibe 23 Emrî 1851 1907 Tırnova Kitapçı 24 Fanî Filibe Kadı 25 Fanî Filibe Hattat/Kadı 26 Fasihî 1694 Niğbolu Divan kâtibi 27 Fazlî 1841 1911 Rusçuk Memur 28 Fazlî 1690–91 Şumnu Vaiz 29 Fehmî 1667 Köstendil Müderris 30 Fehmî 1878 1910 Varna Memur 31 Fenayî 1703–4 Şumnu Asker 32 Fennî 1855 - Tırnova Memur 33 Ferrî 1756 1805 Tatarpazarı 34 Fethî 1804-5 Rusçuk Müderris 35 Feyzî 1688–89 Sofya 36 Fikrî Sofyalı 37 Gayurî 1620–21 Balçık Kadı 38 Hafız Rusçuk

39 Hafız 1631 Filibe Sadrazam 40 Hakkı 1724–25 Şumnu 41 Haletî 16. Yüzyıl Köstendil Ilıcası Kadı 42 Haletî Filibe Kadı 43 Halil 1721 Rusçuk 44 Handî 19. Yüzyıl Eski Zağra Memur 45 Hazanî 1571 Sofya Kadı/Kâtip/ Müderris 46 Himmetî Sofya Mülazım 47 Lafzî 1675 Aydonat Kadı 48 Lebib 1714 Sofya 49 Lutfî 1845 Tırnova 50 Mestî Novaberde 51 Meylî 16. Yüzyıl Novaberde 52 Nâcî 1848 1908 Balçık Kâtip 53 Nazîf 1694 Tırhala Müftü 54 Nalişî Filibe 55 Nâşî Filibe 56 Nazirî Sofya 57 Nazmî Filibe 58 Nizamî 1696–97 Aydonat Müderris 59 Nurî 1502 1573 Filibe Şeyh 60 Rasih 1706– 1707 Sofya Divan kâtibi 61 Rasim 19. Yüzyıl Şumnu 62 Raşid 1822 1850 Filibe Kâtip 63 Refahî 19. Yüzyıl Vize 64 Resa 1800–1 Rusçuk Kâtip/Kethüda 65 Resmî Sofya 66 Revnak 1562-63 Filibe Kadı 67 Rızayî 16. Yüzyıl Niğbolu

68 Rızayî 16. Yüzyıl Filibe 69 Riyazî Filibe Kadı 70 Ruhî Filibe 71 Rumuzî 16. Yüzyıl Tırhala 72 Rüsuhî Sofya Danişmend 73 Sadrî 1671 Pravadi Kadı 74 Sakî Filibe Müderris/Kadı 75 Salahî 16. Yüzyıl Tırhala Kadı 76 Sehayî Niğbolu 77 Şefkatî 19. Yüzyıl Zağra/Serez Kâtip 78 Şem'î 1855 Köstendil Müftü 79 Şerif 1748-49 Şumnu Vali/Vezir 80 Şeyhî 1749 1819-20 Köstendil Kâtip 81 Şirî 1593 Silistre Asker 82 Şuhî 1682 Aydıncık 83 Şükrî 19-20. Yy. Silistre 84 Tabibî Filibe Hekim 85 Tarikî 15-16. Yy. Vidin 86 Tarzî 1621-22 Ezki Zağra 87 Uyunî Zağra 88 Ümidî Kızanlık Vaiz 89 Vahid 1682-83 Sofya Mahkeme kâtibi 90 Vahdî 1714 Hacıoğlupazarı Müderris/Kadı 91 Vaslî Sofya 92 Vecdî Filibe Mülazım/Kadı 93 Visalî Sofya Medrese muidi 94 Vuslatî 1588-89 Sofya Mülazım 95 Yetimî 1752 Şumnu Kâtip 96 Zarifî 16. Yüzyıl Vidin 97 Zarifî 18. Yüzyıl Rusçuk

98 Zakirî Filibe Kadı 99 Ziver 1760 Hacıoğlupazarı 100 Zühdî Sofya Divan kâtibi 101 Zülalî 1731 Aydonat Müderris/Kadı

Bu merkezler içinde Filibe, yetiştirdiği şair sayısıyla ilk sırayı alır. Filibe’nin tari-hi çok eskilere dayanır. Şehir, milattan önce 342’de Makedon kralı II. Filip tara-fından kurulur.. Roma kumandanı Terentius Waro Lukulus, M.Ö 72 yılında Meriç nehir kıyısını ve Filipopolis’i ele geçirerek Trimoncium (3 tepeli şehir) adını koyar. Trimoncium’un Balkanlar’da stratejik ve askeri yolların kesiştiği bir nokta olması Romalıların burada kapsamlı inşaat ve yapı başlatmasına etken olmuş-tur. Kaynaklara göre şehir, bu dönemde kültürel ve ekonomik zirvesini yakala-mıştır. Romalılardan sonra Bizanslıların eline geçen şehri Bulgar Hanı Malamir (831–836) kendi toprakları içine katar. XII. yy. sonuna kadar tekrar Bizans İmparatorluğuna bağlanan şehir birkaç kez haçlı saldırıları sonucu yağmalanır ve kısmen tahrip edilir. Dönemin haçlı kaynaklarında Filibe Doğu Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olarak tanıtılır. 1203’te Bulgarların elinde olan Filibe bu tarihten Osmanlı fethine kadar Bizanslılar, Haçlılar ve Bulgarlar arasında on bir kez el değiştirdi ve küçük bir sınır kalesi haline geldi.

Türk milletinin Balkanlarla, daha doğrusu bizim tabirimizle Rumeli ile ilişkisi çok erken dönemlerde başlamıştır. Atalarımız V. yüzyıl başlarından itibaren Balkanlara girmişlerdir. Atilla’nın bu bölgenin büyük bölümünü ele geçirerek İstanbul yakınlarına kadar geldiği biliniyor. XI ve XII. yüzyıllarda ise Peçenek, Kuman ve Uz Türkleri Balkanlar’a gelip yerleştiler, XIII. yüzyıl ortalarında da muhtemelen Moğol istilasından kaçan Sarı Saltuk ile sonradan onun adıyla anılan Türkmen aşireti Balkanlar’a geçti ve Dobruca dolaylarında ilk Müslüman Türk cemaatini meydana getirdi. Fakat Balkanlarla asıl uzun süreli ve kalıcı iliş-kiler Osmanlılar zamanında başlamış ve günümüze kadar da devam etmiştir. Osmanlılardan bu ilişkiyi ilk başlatan Orhan Gazi’nin büyük oğlu Rumeli Fatih’i adıyla anılan Süleyman Paşa’dır. Onun 1354 yılında Çanakkale Boğazı’nı geçerek Gelibolu’ya ulaşmasıyla başlayan fetih harekâtı, kendisinden sonra dalgalar halinde devam etmiş ve Balkanlar kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti'nin en önemli kanatlarından biri haline gelmiştir.

Şehir 1364 yılında Lale Şahin Paşa yönetiminde bir ordu tarafından fethedilerek yeni bir isimle anılır: Filibe. Osmanlı zamanında Filibe, imparatorluğun iç kıs-mında kalarak önemli ticari ve ekonomik merkez haline gelir. Şehirde 55 cami, han, hamam, 9 medrese, kervansaray gibi yapılar inşa edilir. Pazar yeri, Ulu (Cumaya) camii ve Meriç nehrinin arasında yer alıp 800 dükkâna kucak açar. Pazar yeri günümüzde de en hareketli meydandır. Filibe fatihi ilk Rumeli beyler-beyi Lale Şahin Paşa Meriç üzerine bir köprü yaptırmış ve çeltik yetiştirmeye oldukça elverişli olan şehrin hemen kuzeyindeki araziye pirinç ektirerek bölgeye bu ziraatı tanıtmıştır. XV. yy.dan itibaren Filibe’ye Anadolu’dan getirilen Türk aileleri yerleştirilir ve burası Rumeli beylerbeyinin merkezi haline gelir. Bu dönemde Filibe, Niğbolu’dan sonra Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri idi. Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra Filibe, Plovdiv ismini alır. Şehrin güzelliği, âlim, zarif ve şairlerin membaı olduğu XVI. Yy. şair tezkirelerinin birin-de “ol şehr-i dehr-âşûb ‘ulemâ vü zurefâ vü şu’arâya ma’dendür” şeklinde ifade edilir (Kılıç, 1994: 781-783).

Filibe 23 Osmanlı devleti şehirleri içinde şair sayısı açısından ilk yirmide yer alan bir şehirdir. Bu sayıya sonradan Filibe’ye gelen ya da burada vefat etmiş şairler dâhil edilmemiştir. Tabloda da görüleceği üzere bu şairlerin yarısından fazlasının ölüm tarihi bilinmemektedir. Ancak, haklarında ilk bilgileri veren tez-kirenin yazılış tarihinden ve devirlerinde yaşadıkları padişahların saltanat süre-leri ile ölüm tarihlerinden hareketle bu 23 şairden 14’ünün 16.yy.da; 7’sinin 17. yy.da; 1’inin de 19.yy.da yaşadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, yetişen şair sayısına göre Filibe özellikle XVI. yy.da bir kültür merkezi olma özelliği sergile-mektedir. Osmanlı Devleti’nin siyasî gelişimiyle paralellik gösteren bu kültürel gelişme seyrini, Rumeli şairlerinin hemen tamamında tespiti mümkündür (İsen, 1997: 148).

Tespit edilen Filibeli 23 şairden 17’sinin mesleği bilinmektedir. Bunlardan 13’ü ilmiye sınıfına mensuptur. İlmiye sınıfındaki şairlerin 11’i kadılık, 2’si de hocalık/ müderrislik görevlerinde bulunmuştur. Divan şairlerinin meslekleri üzerinde yapılan araştırmada, ilk sırayı ilmiye sınıfından şairlerin aldığı ortaya konmuştur (İsen, 1997: 221-229). Filibe doğumlu şairlerin meslekleri de bu doğrultudadır. Şairlerin en çok ilmiye sınıfına ait meslekleri tercih etmesi ya da ilmiye sınıfın-dakilerin şiirle uğraşmayı tercih etmeleri şiirle düzenli bir medrese eğitimi ara-sındaki ilgiye de işaret eder. Şiir, ilham kadar, eğitim ve teknik işidir. Düzenli eğitimin de ancak ticaret ve kent hayatı canlı, köklü medreselerin ve uzman hocaların olduğu önemli şehir ve kültür merkezlerinde verilebileceği gerçeğin-den hareketle Filibe’nin çok şair yetiştirmesi ile kültür merkezi oluşu birbirini etkileyen bir döngü oluşturduğu da görülür.

Şair Doğum Tarihi Ölüm Tarihi Memleketi/ D.yeri Mesleği 1 Ali Çelebi 1543 Filibe Müderris/kadı 2 Aşkî Filibe Müderris 3 Avnî 1664–65 Filibe Kadı

4 Bezmî 1580–81 Filibe 5 Cefayî 16.yy Filibe Kadı 6 Emanî II. Selim Devri şairi Filibe 7 Fanî Filibe Kadı 8 Fanî Filibe Hattat/kadı 9 Hafız 1631 Filibe Sadrazam 10 Haletî Filibe Kadı 11 Nalişî Filibe 12 Nâşî Filibe 13 Nazmî Filibe 14 Nurî 1502 1573 Filibe Şeyh 15 Raşid 1822 1850 Filibe Kâtip 16 Revnak 1562-63 Filibe Kadı 17 Rızayî 1579 Filibe Nakşi/hoca 18 Riyazî Filibe Kadı 19 Ruhî Filibe 20 Sakî Filibe Müderris/kadı 21 Tabibî Filibe Hekim 22 Vecdî Filibe Mülazım/Kadı 23 Zakirî Filibe Kadı

Filibeli ilk şairimiz “Hümâyûn-nâme adını verdiği (Kelile ve Dimne) çevirisiyle edebiyat tarihimizde haklı bir şöhret kazanan Ali Çelebi (ö.950/1543)’dir.

Ali Çelebi öğrenim gördükten sonra Mevlânâ Abdülvasî Efendi’den mülâzım oldu. Bu yüzden de Vâsî Alisi sanıyla tanındı. Edirne’de müderrislik, Bursa’da kadılık yaptı. Bursa kadısı iken öldü. Emir Sultan türbesi yanına gömüldü.

Ali Çelebi şiirinden çok inşasının güzelliği ile tanındı. Çelebi’nin en tanınmış eseri olan Hümâyûn-nâme Hüseyin Vâiz Kâşifi’nin “Envâr-ı Süheyli” (Kelile ve Dimne) adlı eserinin Türkçeye çevirisidir1. Hümâyûn-nâme gerek yazıldığı dönemde gerekse daha sonra başta Kanunî Sultan Süleyman olmak üzere dev-rin sanat otoriteleri ve edebiyat tarihi yazarları tarafından çok beğenilmiştir.

1 Eser, Arş. Gör. Tuncay Bülbül tarafından Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora tezi olarak çalışılmaktadır.

Tezkire yazarı Âşık Çelebi Anadolu sahasında Hümâyûn-nâme gibi bir eserin o döneme kadar yazılmadığını, inşasının akıcı, göz alıcı ve zarif olduğunu söyler. Eserin içinde yer alan mısra ve beyitlerin her birini de cennetteki Kevser suyu ya da gül bahçesindeki selviye benzetir:

“Hakkâ budur ki mülk-i inşâda pâdşâlık idüp temâm-ı ‘adl u dâd virmişdür. Gerçi birdür ammâ bir eserdür ki eser olmaz andan ber-ter. Anuñ gibi eser bir âdeme yiter belki artar. Nâzük ü nagz ser-â-ser pür-magz. Sebük ü şîrîn ve muhayyel ü rengîn. Nazmı çesbân nesri selîs ü revân inşâsı pâk u latîf edâsı zarîf ü nazîf. İnşâ esnâsında câ-be-câ münâsebetle beytler Mısrâ’:

Bâg-ı cennetde Kevsere beñzer

Hikâyeler arasında câ-be-câ mevzûn mısrâ’lar Mısrâ’: Sahn-ı gülşende ‘ar’ara beñzer

Yek-dest ü hemvâr pür-kâr u çâşnîdârdur. Hıdmetlerine irdügümüz ve kefeşlerin çevirdügü-müz efâzıl-ı ulemâ ve erbâb-ı şir ü inşâ ittifâk üzre buyurmışlardur ki Rûmda şimdiye dek bunun gibi inşâ olmamışdur ve cild-i zer-nigâr-ı sipihre dest-i sun’-ı Kirdgâr şemse-i mihr ile terence idelden ser-rişte-i eşi’’ât-ı hurşîdle eczâ-yı perîşân-ı sahâ’if-i evrâk-ı eşcâra intizâm virelden rûzgâr bu denlü çeşm-i kevâkib-i seyyârât u sevâbitle bir bunuñ gibi kitâba nazar salmamışdur. Bir cüz’i Şîrâza varsa Hâfız bu eş’ârı görüp revâk-ı rûh-ı revânından ana cild iderdi. Münşiyân-ı mütekaddimîn-i Rûmdan Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi ve Lâmi’î ve sâ’ir münşe’âtun câmi’î olanlar bir hikâyetin işitseler ‘âlem-i âhiretde kendü kitâbların cenderelere çekerdi ve bi’l-cümle Beyt:

Eserdür eserdür eserdür eser Zihî ‘ilm ü ‘irfân u fazl u hüner

Kaynak: (İpekten vd, 1988: 30; Kılıç, 1994: 606-609; Kutlu, tarihsiz: 99; Eyduran, 1999: 725-726; Tuman, 2001: 701-702)

Asıl adı Mustafa olan Aşkî hakkında bilgilerimiz sınırlı. İstanbul kadısı iken Abdülganî-zâde Nadirî Efendi’den mülâzım oldu. Küçük medreselerde müder-rislik yaptı. (Kaynak: İpekten vd, 1988: 50; Tuman, 2001: 678)

17.yy. şairlerinden Avnî’nin (ö.1075/1664-65) Asıl adı Mahmut’tur. Bazı kaynak-larda adı Mehmed olarak yazılmıştır (Mehmed Süreyya, 1996: ), ancak yanlıştır.

Kaynak: (İpekten vd, 1988: 55; Abdulkadiroğlu, 1999: 284; Tuman, 2001: 710)

Ayağı sakat olduğu için Topal Kadı lakabıyla tanınan Bezmî (ö.988/1580-81) Kadı Derviş Çelebi’nin oğlu olup asıl adı Abdullah’tır. İçkiye düşkün birisi oldu-ğundan şiirlerinde dile getirilen konular da bu çerçevededir. Müstakîmzâdenin “meyt-i mahşer” terkibi vefâtına tarihdir. Babası gibi onun da zarif, arif, kemal sahibi olduğu kaynaklarda belirtilir. Şiirleri beğenilmiştir.

Kaynak: (İpekten, 1988: 78; Kılıç, 1994: 194-197; Eyduran, 1999: 213-214; Tuman, 2001: 95)

Âşık Çelebi’ye göre Fistancıoğlu Muslihuddin Halife, Hasan Çelebi’ye göre Mestancıoğlu sanıyla tanınan Cefâyî (ö.950/1543) Özellikle güzel yazı ve hesap işlerinde üstat sayılıyordu. İstanbul kadılığı sırasında Müftî Sadi Çelebi’ye ve kazasker Muhiddin Çelebi’ye kâtiplik yaptı. Saray hocalığı görevinde bulundu. Daha sonra Rumeli şehirlerinde kadı olarak çalıştı. Aşırı içki düşkünlüğü yüzün-den azledildi. 70 yaşında düşkün bir vaziyette iken yine Filibe’de vefat etti. Tezkire yazarı Aşık Çelebi bazı fende üstadı olduğunu ve içki derdinden kurtar-mak için çok uğraşmasına rağmen başarılı olamadığını üzülerek belirtir. Şiirlerinin çok başarılı olmadığı konusunda kaynaklar hemfikirdir.

Kaynak: (İpekten, 1988: 83; Kılıç, 1994: 225-226; Eyduran, 1999: 259; Tuman, 2001: 149)

II. Selim devri şairlerinden. olan Emânî hakkında bilgimiz çok azdır. Hoca İsa Emanî Efendi olarak bilinir.

Kaynak: (Tuman, 2001: 57)

Gençliğinde Meylî mahlasını kullanan Fânî (ö.957/1550) ilerleyen yıllarda, yaşı-na istinaden Fânî mahlasını almıştır. Kaynaklardan Latifî, Hasan Çelebi, Riyazî ve Beyanî’ye göre Filibeli, Ahdî’ye göre Rumeli’de Alacahisar/Ilıcahisar Kruşevac’da doğdu. Asıl adı İsa’dır. İsa Hoca adıyla tanınır. Âşık Çelebi, Fânî’nin adının Abdülkerim olup Filibeli kadı Mehmed Çelebi’nin oğlu olduğunu söyler. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilirdi. Hattattı. Hasan Efendi’nin hankâhına girerek derviş oldu. Seyahatler yaptı. 957/1550 yılında Irak ve İran’a gitti. Bağdat’ta Ahdî ile tanıştı. Dost oldu. Tezkire yazarı Latifî’nin hocalarındandır.

Gazel ve kasideleri güzeldir. Hayat hikâyesini “Belâ-zâde” adlı kitabında nazmetti.

Kaynak: (İpekten, 1988: 127; Canım, 2000: 417; İsen, 1998: 206; Kutluk, 1997: 64; Solmaz, 2005: 477; Kılıç, 1994: 626; Eyduran, 1999: 776; Tuman, 2001: 750)

Fânî mahlasını kullanan bir başka Filibeli şair de Filibe kadısı Mehmed Çelebi’nin oğlu olarak da tanınan Abdülkerim’dir. Zeyrek-zâde’den mülazım olmuştur. Arabistan’a günlüğü 45 akçelik kadı olarak tayin edilir ve burada görev yaptığı sırada ölür. Mekke-Medine kadılığının İstanbul’dan sonra en önemli kadılık sayılmasına rağmen, kaleme aldığı şu beyitten Arabistan’da görev yap-mayı pek de istemediği anlaşılmaktadır:

“Meyl itdi ruhuñdan dil gîsû-yı perîşânaRûmilini terk itdüñ düşdüñ Arabistâna”

Şeyh Vefa Rûz-nâmesi adıyla bir eser telif etmiştir. Âşık Çelebi, eserin adından dolayı yanılgıya düşülerek Şeyh Vefa’ya isnat edildiğini ancak bunun doğru olmadığını bildirir.

Kaynak: (İpekten vd, 1988: 127; Kılıç, 1994: 626; Tuman, 2001: 751; Eyduran, 1999: 777)

Sultan I. Ahmed’in kızı Ayşe Sultan’la evli olduğu için Damad Hafız Ahmed Paşa olarak bilinen sadrazam Müezzinzade Hâfız, 1041/1631’de Bağdat seferinde öldürüldü. İstanbul’da Karacaahmed’de medfundur.

Kaynak: Tuman, 2001: 706 Abdülkadiroğlu, 1999:84, Oğraş 2001: 80)

1566’da ölen Hâletî’nin asıl adı Abdullah’dır. Latifî ve Ahdî’ye göre Ilıca, Âşık Çelebi, Hasan Çelebi, Riyâzî ve Beyânî’ye göre Köstendil, Âlî’nin Künhü’l-ahbâr’da belirttiğine göre ise Filibe doğumludur. Âlî’nin “bu hakîr kendüler ile ülfet itdüm. Âşkâne eşara hususâ Hayretî merhûmdan sudûr iden güftâra ragbetini müşahede kıl-dum” ifadesinden Hâleti ile tanışıklığı olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple Âlî’nin doğum yeri konusundaki tespiti daha doğru olmalıdır. Hâletî, Filibe’de kadılık yapan Sanavber Çelebi’nin oğludur. Kadirî Efendi’den mülazım olmuş ve kadılık mesleğine girmiştir. Mir

 
 

  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 142 ziyaretçi (216 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol