BALKAN KÜLTÜR ESERLERİ  
 
  BULGARİSTAN REHBERİ 23.12.2024 03:26 (UTC)
   
 

 

GİTMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ ÜLKE HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMANIZ SİZİN İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR. O ÜLKENİN KÜLTÜRÜ, KONUŞULAN DİLLER,PARA BİRİMİ,TÜRKİYE’YE OLAN UZAKLIĞI,EĞİTİM SİSTEMİ,ÖNEMLİ ŞEHİRLERİ KONAKLAMA İMKANLARI,VB. KONULARDAKİ AYRINTILARA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ.

VARNA

Varna ili Bulgaristan'ın kuzeydoğusunda, Karadeniz'e sahili olan bir ildir. İlin merkezi Varna'dır. 3 818 km² yüzölçümüne sahip ilin nüfusu 462 013'dir. Varna İlinin 12 belediyesi vardır.

Bulgaristan’ın en gözde turizm şehri olan Varna nüfusu her yaz konuk ettiği yurt dışından ve yurtiçinden turistler sayesinde 4 katini geçmektedir. Bu sayede turizmin gözdesi olan Varna ayni zamanda Bulgaristan’ın en pahalı ve Sofya’dan sonra en büyük şehridir.Varna’da toplam 6 adet üniversite bulunmakla birlikte birçok yabancı öğrenciye ev sahipliği yapmaktadır.Ayni zamanda Bulgaristan askeri denizcilik akademisi,Bulgaristan bilim merkezine bağlı olan gemi hidrodinamik enstitüsü,okeloji enstitüsüde Varna’da bulunmaktır.Bu sayede şehrin gelir kaynağı turizm sektörü,üniversiteler ve gemi inşa sanayidir.

Varna, MÖ 580 – 560 yıllarında eski Yunanlılar (Miletliler) tarafından kurulmuştur. O zamanki adı Odesos (deniz şehri veya su şehri) olan şehir, 681 yılında ilk Bulgar devleti kurulduğunda ismi Varna olarak değiştirilmiş. Varna, Kuzeydoğu Bulgaristan'ın en büyük, nüfus bakımından da ülkenin 3. büyük şehridir. Tüm il nüfusunun yüzde 79'u şehir merkezlerinde, geriye kalan kısmı da köylerde yaşıyor. Kuzeydoğu Bulgaristan'ın merkezi olup 3 bin 825 metrekare yüzölçüme sahip olan Varna, tüm ülke yüzölçümünün yüzde 3,44'ünü oluşturuyor. Varna, bulunduğu konumu itibarı ile çok önemli stratejik öneme sahip. Avrupa'yı Asya'ya bağlayan önemli demiryolu, havayolu ve denizyolu kavşak noktasında bulunuyor. Bulgaristan'ın en büyük limanına sahip olma imkânını iyi kullanan Varna, çevresinde çok büyük sanayi bölgelerinin oluşmasına zemin hazırlamış. Bu sanayi tesislerinin başında gemi yapımı (tersane), makine yapımı, kimya endüstrisi, gıda endüstrisi gelmektedir. Bölge sanayi tesislerinin çokluğu ve uygun nakliyat imkânları ile yabancı yatırımcıların da cazibesini çekiyor bu şehir. Yabancı yatırımların başında turizm, teknoloji, gıda sanayii, komünikasyon, inşaat, tarım ve ağaç işleme sektörleri geliyor. Varna, bünyesinde bulundurduğu 5 üniversite ile de bir eğitim merkezi durumunda. Bunlar; Teknik Üniversite, Tıp Üniversitesi, Ekonomi Üniversitesi, Serbest Üniversite ve Deniz Harp Okulu. Bu yüksek öğretim kurumlarında yerli öğrencilerin yanısıra dünyanın değişik ülkelerinden de öğrenciler tahsil görüyor. Bu da şehre ayrı bir hava katıyor ve değişik kültürlerin kaynaşmasına vesile oluyor. Varna (ilçe) belediyelerinin nüfusu Avren: 8 bin 650, Vılçidol: 12bin 790, Aksakovo: 19 bin 132, Devnya: 9 bin 589, Beloslav: 11 bin 138, Dolniçiflik: 20 bin 31, Byala: 3 bin 352, Provadiya: 25 bin 422 , Suvorovo: 7 bin 513, Vetrino: 6 bin 861, Dılgopol: 15 bin 687. Camilerden sadece biri ibadete açık Osmanlı zamanında 18 cami bulunan şehirde şu an iki cami mevcut olup bunların da sadece biri ibadete açık. İbadete açık olan Aziziye Camii, tam olarak yapılış tarihi bilinmese de cami yakınlarında yapılan kazılarda bulunan verilere göre 1795 yılında yapıldığı sanılıyor. Aziziye Camii devrin padişahı Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmış, bu sebeple de sultanın adını taşıyor. Bir diğer cami olan Hayriye Camii ise, Varna'nın merkezinde bulunuyor. 1835 yılında yapılan cami şu an ibadete açık değil. Hayriye Camii'nin büyük bir restorasyona ihtiyacı var. Alaca manastır Varna şehir merkezine 16 km uzaklıkta bulunan manastır, Altın Kum ve Riviera tatil merkezlerinin bir kaç km yakınında bulunuyor. Manastır adını Türkçe kelime olan Alaca'dan almış olup halen o adla bilinmekte. Manastır Alaca adını duvarlarında bulunan rengarenk resim ve gravürlerden alıyor. Burası da Varna bölgesinin en fazla turist çeken yerlerinden biridir. Bulgaristan'da ilk demiryolu Varna ile Ruse şehirleri arasında yapılmış. 1 Eylül 1861'de devrin padişahının fermanı ile yapımına karar verilen projeye, 21 Mayıs 1864 'de yapımına başlanmış. O zamanın Ruse Valisi Arif Paşa tarafından temeli atılan demiryolu projesinin, Tuna Vilayet Valisi Mithat Paşa tarafından da yapımı hızlandırılmış. Projeye her iki taraftan (Ruse– Varna) da başlanmış olup ilk yılsonunda 50 km demiryolu tamamlanmış. 26 Ekim 1866'da Mithat Paşa tarafından açılan demiryolu, 224 km uzunluğunda ve 8 istasyondan oluşuyor Katedral, 1877 –1878, Osmanlı – Rus Savaşı'ndan sonra bu savaşta ölen askerlerin anısına dikilmiş olan ilk anıt özelliğini taşıyor. 22 Ağustos 1880 tarihinde Knyaz Aleksandır Batenberg ve çok sayıda vatandaşın katılımıyla temeli atılan katedral, 3 Ağustos 1886 tarihinde ibadete açılmış. Katedral, Sv. Arhangel Mihail'in adını taşıyor. Varna'nın merkezinde bulunan katedral, şehre gelen yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilen mekânların başında geliyor. Delfinaryum 19 Ağustos 1984 tarihinde ziyarete açılan eğlence merkezi, Varna'nın en büyük parkı olan Morska Gradina'da bulunuyor. 30 x 30 ebatlarında olup bin 200 seyirci kapasitelidir. Delfinaryum'un havuzunun suyu özel boru sistemleriyle denizden sağlanıyor. Şu an 3 Yunus balığıyla hizmet veren merkez, Varna'ya gelen çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmekte. Zlatni Pyasıtsi (Altın Kum) Bulgaristan'ın en büyük turizm komplekslerinden biri olan Zlatni Pyasıtsi, Varna'dan 18 km uzaklıkta ve 'Altın Kum' Tabiat Parkı'nda yer almakta. Kompleks yaklaşık olarak 177 hektarlık bir alana yayılmış. Bu kompleks içinde 69 otel ve çok sayıda dinlenme merkezlerinin yanı sıra spor ve eğlence merkezleri de bulunuyor. Kompleks ayrıca suyunun ve çevrenin çok temiz olması sebebiyle Uluslar arası Çevre Örgütü'nün mavi bayrağını taşıyor. Plajın uzunluğu yaklaşık olarak 3,5 km, genişliği de yer yer 1 km'ye ulaşmakta. Akvaryum – Deniz Müzesi Akvaryum– Deniz Müzesi 1932 yılında açılmış olup Bulgaristan'da türünün tek örneğidir. Akvaryumda yüzlerce tatlı su ve deniz balıklarının yanı sıra yengeç, midye gibi değişik deniz canlıları da bulunuyor. Başlıca 3 bölümden oluşan akvaryumun 1. bölümünde levrek, kefal, sazan vb. balıklar; 2. bölümde yengeç, midye vb. değişik deniz canlıları ve 3. bölümde ise deniz kuşları, köpek balığı vb. deniz canlıları bulunuyor. Giriş kısmında ise tropikal iklim kuşağı balıkları yer alıyor. Sayın Yordanov, bize Bulgaristan'ın Karadeniz merkezi sayılan Varna'nın 21. yüzyıla girerken portresini çizer misiniz? Geleceğe yönelik beklentileriniz nelerdir? – Bulgaristan'ın Karadeniz merkezi sayılan Varna şehri eski ve gururlu bir Avrupa şehridir. Bölge insanları ince ve estetik bir ruha sahip. 1989 yılından sonra milli ekonominin değişikliğe uğraması ve büyük sanayi fabrikalarının özelleştirilmesi Varna'nın ekonomisini olumsuz yönde etkiledi. Fakat son 3–4 yılda yerel ekonomi canlanmaya başladı. Yabancı ve yerli yatırımcıların Varna'ya olan ilgisi her geçen gün artıyor. Yeni sezonda turizm bir hayli gelişti. Eski partnerlerimiz tekrar turizme geri dönüyor. Üç yıldır bölgedeki kültür turizminin gelişmesi için bir proje üzerinde çalışıyoruz, zira Varna'nın tarihi ve tabiatı buna elverişli. Varna'nın sakinleri kendilerini kadim uygarlıkların müdavimi olarak görüyor mu? – Saklanan, özenle korunan ve zenginleştirilen gelenekler her milletin tarihinin tacıdır. Biz Avrupalı ruhu taşıyoruz ve millî tarihimizi iyi saklıyoruz. Bugün, turistler ve şehre gelenler Varna'nın tabii güzelliklerini, tarihi, arkeolojik, mimari ve kültür anıtlarını zevkle seyretme imkanı buluyor. Varna, 26 yüzyıl önce Milet şehrinden gelen müstemlekeci elinler tarafından kurulmuş. Şehrin ilk adı Odesos'tur. Kadim Dünya'nın en büyük ve en zengin şehirlerinden biri olarak bilinen Odesos, MÖ 3. – 2. yy. maddî ve manevî gelişiminin doruğuna ulaşmıştır. O dönemde Varna'da demir para da basılmış. Şimdiki adıyla Varna Ortaçağ'a ait kaynaklarda geçmektedir. Bu topraklarda mevcut olan, Yunan ve Roma kültürlerinden önce gelen, eski kültürlerin mükemmel anıtlarının yanında Varna'nın Avrupaî çehresini ve uygun iklimini de göz önünde bulundurarak, Varna'nın şerefli bir geçmişinin olduğu gibi parlak bir geleceğinin olduğunu da söyleyebiliriz. Varna Belediyesi'nin, yabancı yatırımcıların hisselerinin de büyük olduğu ekonomi, kültür ve turizm sektörlerinde farklı projeler uyguladığı biliniyor. Bu sektörler için projeler üretmeye devam edecek misiniz? – Bu sürekli bir eğilimdir. Son 2–3 yılda ticaret ve ulaştırma sektörlerine yönelik büyük binaların inşa edilmesi için 17 milyon dolarlık yatırım yapıldı ve bin 200 iş yeri açıldı. McDonald's, Shell, OMV, KFC vb. şirketlerin projelerinin gerçekleştirilmiş olması, Varna Belediyesi'nin yatırımları artırmaya yönelik planlarının apaçık kanıtı. Yabancı yatırımcıların ilgisini çeken bir diğer proje de şehre doğalgaz sistemi döşemek. Bu konuda şu ana kadar Alman, İtalyan ve Rus şirketlerinden talepler geldi. Varna'ya yabancı ve yerli yatırımcılar yatırım yapıyor. 1999 yılında 18 milyon 150 bin levalık yatırım varken, 2002 yılında bu rakam 124 milyon 400 bin levaya çıkmıştır. Varna, hem yaşanacak hem de para ve fikirlerin yatırılması gereken bir yerdir. Varna'nın global süreçlere entegrasyonu ve dış dünya ile ilişkileri hakkında neler söyleyeceksiniz? – Kadim bir tarihin mirasçıları ve Avrupa ruhlu Bulgarlar olmanın yanında Varnalılar, kültürel faaliyetlerini milli ve uluslar arası gelenek haline getirmeyi başarmıştır. Varna, Avrupa'da en eski müzik festivallerden biri olan Varna Yazları adlı Uluslar arası Müzik Festivali'nin de başkenti sayılmaktadır. 1926 senesinden itibaren organize edilmeye başlanan festival bu yıl 78. yılını tamamlayacak. Kültür geleneklerimiz 15'i aşkın uluslar arası ve millî festival ve yarışmalarla, onlarca müze, galeri, tiyatro, opera ile devam ettirilmektedir. Varna, tarihi boyunca misafirperver ve dünyaya açık bir şehir olmuştur. Belediyemiz, Selanik, Malmo, Paris, Lion, Porto, Palma de Mallorka, Rostok, Hamburg, Ninbo, Dordreht, Akabe ve daha birçok şehirle iş ve dostluk ilişkileri sürdürmektedir. Deniz kenarında yaşayan insanlar olarak bizler, köprülerin yalnızca bir sahilden diğerine geçmek için değil, insanları, kültürleri ve gelenekleri birleştirmek için de kullanılması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca, Varna'yı tanıtma amaçlı 10 kitap olarak düşünülen Varna Hakkında Kitaplar serisinin üçüncüsünün piyasaya çıkmasından da sevinç duyduğumu ifade etmek istiyorum. Belediyemizin bir hizmeti olan bu kitapta şehrin geçmişi anlatılıyor. Zira çocuklarımız atalarının bu günlere nasıl geldiklerini bilmelidir. Biz Hasan Sezgin; Hakan Çelik kalkan ve Kutsal Baştuna 1998 yılında Varna’yı ziyaret ettik ve kızlarını çok beğendik. Herkesin görmesini isteriz.

PLOVDİV

Plovdiv il merkezi olup 5 bin 928 km2 ile ülkede büyüklük bakımından 28 il içerisinde dördüncü sırada yer almaktadır. Şehir, Güney Bulgaristan'ın merkezi kısmını kaplamakta.

Valiliğin Asenovgrad, Brezovo, Kaloyanovo, Karlovo, Lıki, 'Maritsa', Plovdiv, Pırvomay, Rakovski, 'Rodopi', Sadovo, Sıedinenie, Hisar, Kriçim, Peruştitsa, Stamboliyski, Kuklen, Sopot olmak üzere 18 belediyesi bulunuyor.

Toplam nüfüsu 712 bin 702 kişi olan Plovdiv'de insan yoğunluğu bakımından kilometre kare başına 122 kişi düşüyor.

Bölgede 150 idari devlet makamları ve bin 300'ü aşkın sivil–toplum organizasyonları mevcut. Şehirde Türkiye ve Yunanistan'ın Başkonsolosluğu, İtalya'nın da Konsolos Temsilciliği bulunmaktadır.

Vilayetin merkezi Balkanlar'da ve ülkede önemli nakli avantajlara sahip olan Plovdiv'tir. Şehir içerisinden E– 80 (Belgrad – Sofya – Plovdiv – İstanbul) uluslar arası yol geçmekte, yakınından da 'Trakya' otobanı başkent Sofya'yı 125 km mesafe ile bağlamaktadır.

Plovdiv'in 70 km güneyinde, ülkenin en prestijli kış turizminin yapıldığı yer olan Pamporovo bulunmakta. 100–110 km güneyinde ise sınır kapısı açılması beklenen Yunanistan sınırı yer almaktadır. Şehir, uluslararası Belgrad – Sofya – İstanbul tren yolunun istasyon merkezidir. Şuanda konstrüksiyon ve Türkiye sınırına kadar olan yolu uzatma projeleri var. Bununla birlikte trenlerin saatte 160–200 km hıza ulaşmaları bekleniyor. Plovdiv yakınlarında kargo ve yolcu taşımacılığı yapan havaalanı bulunuyor. Rölyefin düz olması yol sisteminin çok iyi gelişmesini sağlamıştır. İl bölgesinden 129 km 1.sınıf yol, 227 km 2.sınıf, ve 652 km 3. sınıf yol geçmekte. Geri kalan bin km. belediye yoludur. Plovdiv, iyi bir sosyal ve teknik altyapısı olan bir şehirdir.

Şuanda altı tepe üzerine kurulu olan Plovdiv 49 0 9 ' kuzey enlemi ve 24 0 45 ' güney boylamında yer almakta. Plovdiv 53 km2 ile Yukarı Trakya ovasında Meriç nehrinin iki tarafında yerleşmiş bulunuyor. Deniz seviyesinden 160 metre yükseklikte olup karasal ve yumuşak iklim hüküm sürmektedir. Şehrin nüfüsu 340 bin kişi. İdari yönetim: Plovdiv, Sofya'dan sonra Bulgaristan'ın ikinci büyük şehri olup Sofya ve Varna ile birlikte bölgesel idari birimleri olan üçüncü şehirdir. İdari bölünmede belediye başkanı ve bölge başkanı mevcuttur. Beş yardımcısı ve bir sekreteri olan belediye başkanı, her bir yardımcısına ayrı sorumluluklar yüklemiştir. Belediye meclisi 51 üyeden oluşup halk tarafından farklı partilerden seçilmektedir. 2003 yılının sonbahar aylarında düzenlenen yerel seçimlerden sonra ODS'den İvan Çomakov ikinci kez Belediye Başkanı seçildi. Ekonomi: Ülkede'ki GSMH'nın (BVP) yüzde 11'ni karşılayan Plovdiv; turizm, gıda, elektronik sanayii, kereste, demir madenleri ile ekonomiye katkı sağlamaktadır. 16 branşta olan sanayi üretiminin yüzde 26'sını gıda sektörü teşkil etmektedir. Ardından metalurji, elektrik ve buhar enerjisi üretimi, metal işleme ve makina yapımı, selülöz ve kağıt sanayii, kimya ürünleri, ayakkabı imalatı şehir ekonomisini oluşturmaktadır. İl merkezinde 45 büyük üretim yerinden 18'i % 100 devlet idaresi altındadır. Bazı büyük firmaların isimleri şunlar: Novoteks, Flavia, Ted invest, Krasi, Stara reka, Brilyant, Dimana, Trakıya papir, Himik, Kauçuk, Aserel–Medet, Alenmak. En büyük organizasyonlardan biri de Uluslararası Fuar Merkezidir. Merkez, 360 bin metrekare ve 24 fonksiyonel pavyonuyla Balkanlar'ın en büyük fuar merkezi durumundadır. Plovdiv fuarı 1936 yılından beri Uluslararası Fuar Birliği (UFI) üyesi olup, son sayımlara göre dünyada 13. sırada yer almaktadır. İldeki ekonomik ilişkilere kuşkusuz serbest bölgenin katkısı büyükyür. 1987 yılında kurulan serbest bölge monte, demonte veya yerli ve yabancı firmalara üretim, ihracat, distribütor, depolama, koruma, ürün işlemi vs. gibi birçok hizmeti sunmakta. Plovdiv'de nakliye ve tren vagonlarını işletecek gümrük terminali oluşmuş bulunmaktadır. Şehirde ayrıca Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari sitesi, Bulgar–Türk İş adamları Derneği Bultiş, toplam 3 bin kişi kapasiteye sahip 10 otel mevcuttur. Ülke genelindeki bankaların kolay kredi sunmaları sonucu Plovdiv'teki emlak satışları son yıllarda hızla arttı. Bununla birlikte gayri menkullerin fiyatları her ay artmaya başladı. Geçen yılın son üç aylık ortalama daire metrekare fiyatı 429,3 leva iken 2004'ün ilk üç ayında bu rakam 495,8 levaya yükseldi. Bu, yaklaşık yüzde 15'lik artış, kira fiyatlarının düşmesine neden oldu. 2001 yılında Plovdiv'de işsizlik oranı yüzde 10,9 seviyesinde idi. Bunların yüzde 54'ü kadın ve yüzde 15 üniversite mezunu. Tarih: Plovdiv çok eskilere dayanan bir yerleşim yeridir. Roma, Atina ve İstanbul gibi antik şehirlerden daha eski olup M.Ö 4500 – 6000 yılları arasında kurulduğuna dair rivayetler vardır. Bundan 30 yıl önce Krit ve Mickaene medeniyetlerine ait kalıntılar bulunmuştu. Balkanlar'ın ilk sakinlerinin ise Traklar olduğuna dair deliller vardır. Olağanüstü orjinal kültürü ile M.Ö. 480–460 yıllarında Odris çarlığını kuran Trak kabile birliğidir. Üç tepe arasında korunmuş bir köy kuran Traklar, şehre mistik çar ve şarkıcı Evmolpiya'nın adını koymuşlardır. M.Ö. 342 yılında Makedon önderi 2. Filip bu yeri fethettikten sonra çevresini sağlam kale duvarlarıyla ördürüp ismini Filipopolis (Filip'in şehri) olarak değiştirmiştir. Romalıla'rın Trakya'yı ele geçirmesi iki asra bedel olmuştur. Nihayet Roma kumandanı Terentius Waro Lukulus, M.Ö 72 yılında Meriç nehir kıyısını ve Filipopolis'i kendi sultası altına geçirerek Trimoncium (3 tepeli şehir) adını koyar. Trimoncium Balkanlar'da stratejik ve askeri yolların kesiştiği bir nokta olması Romalılar'ın burada kapsamlı inşaat ve yapı başlatmasına etken olmuştur. Kaynaklara göre şehir, bu dönemde kültürel ve ekonomik zirvesini yakalamıştır. Aynı zamanda kamu binaları, banyolar, tiyatro, mabet, stadyum, modern kanalizasyon ve su dağıtım sistemleri hızlı bir şekilde yapılmaya başlandı. Kısa zamanda gelişen şehir, 3 tepenin dışına taşarak yeni kalelerin kurulmasına neden oldu. 3. ve 4. yüzyıl Roma İmparatorluğu için zor zamanlar olmuştur. Plovdiv, ikiye ayrılan imparatorluğun doğu tarafı olan Bizans'ın içine dahil edilir. 6. yüzyılda Slavlar'ın da gelmesiyle daha önce Trimocium Flavia, Ulpiya, Yulpiya gibi isimlerle anılıyorsa bundan sonra Slav dilinde Pulpudeva, Puldin, Pouldin gibi adlar meşhur olur. Plovdiv adı da buradan gelmektedir. Daha sonra Bizans ile Bulgar devleti arasında yüzlerce savaş vuku bulur. Slavlar'ın bölgeye yerleşmesi ile etnik ve kültür karakteri değişir. Türkler'in hakimiyeti altına geçinceye kadar şehir 15 kez el değiştiriyor. Türkler Balkan yarımadasına 14. yüzyılda girerek İstanbul'u fetheder. Meriç nehir kıyısı etrafı Lale Şahin Paşa'nın kumandası altına bırakılır. Plovdiv garnizonu uzun zaman savunma yapar. Türkler'in Markovo yakınlarında şehre giden su sistemini keşfetmesi ve kesmesiyle Plovdiv 1364 yılında Osmanlı tarafından fethedilerek yeni bir isimle anılır: Filibe. Osmanlı zamanında Filibe, imparatorluğun iç kısmında kalarak önemli ticari ve ekonomik merkez haline gelir. Şehirde 55 cami, han, hamam, 9 medrese, kervansaray gibi yapılar inşa edilir. Pazar yeri, Ulu (Cumaya) camii ve nehrin arasında yer alıp 800 dükkana kucak açar. Pazar yeri günümüzde de en hareketli meydandır. 1853 yılında Filibe 50 bin nüfüsa sahip olan yerleşim yeri idi. Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra Filibe, Plovdiv ismini alır. Eğitim ve öğretim: Eğitim ihtiyaçları için her yıl belediye bütçesinin yüzde 30'u kullanılmakta. 3–7 yaş arasında 4 bin çocuğa okul öncesi eğitim verilmekte. Şehirde 9 ilkokul, 26 orta okul, 24 normal lise ve 15 profesyonel lise olmak üzere toplam 75 okul mevcut. Okullarda 89 müzik, 52 koreografi, 80 resim ve 26 yabancı dil eğitim bölümleri bulunuyor. Bununla birlikte müzik, ressam ve sahne kadro sanat okulları da mevcut. Plovdiv için enteresan olan başka bir eğitim unsuru ise lise öğrencilerinin yüzde 30'unun (yaklaşık üçte birinin) hızlı yabancı dil öğrenim bölümlerinde okumasıdır. Plovdiv'de mevcut altı yüksek eğitim kurumlarında yılda yaklaşık 30 bin öğrenci eğitim görmektedir. Altı üniversitenin isimleri şunlar: ''Paisiy Hilendarski'' Plovdiv Üniversitesi, Müzik ve Dans Sanat Akademisi, Tıp Enstitüsü, Teknik Üniversite, Yüksek Tarım ve Hayvancılık Enstitüsü, Yüksek Gıda Sanayi Enstitüsü.

SOFYA

Balkanlar'ın Paris'i sayılan Sofya'nın sembolü olmak için yarışan birkaç merkez var. Bunlardan biri tarihi Sveti Aleksandır Nevski katedralidir. Katedral, bağımsız Bulgar Kilisesi'nin merkezidir aynı zamanda. Katedralin yakınlarında yer alan Meçhul Asker Anıtı da önemli bir eser. Başkent Belediyesi Sofya, Bankya, Buhovo ve Novi İskır şehirleri ile 34 köyden ibaret. Sofya, ülke ekonomisinde önemli yeri bulunan sanayinin merkezini oluşturuyor. Sofya ekonomisinde tüm sektörlerde 582 milyon 992 bin dolar yabancı yatırım yapıldı. Sofya'ya yapılan yatırımlar, ülkedeki toplam yabancı yatırımların yüzde 42'sini oluşturuyor. Başkentte 2001 yılı verilerine göre 1 milyon 222 bin 180 kişi yaşıyor. Sofya, bu rakam ile ülke nüfusunun yüzde 18'ini oluşturuyor. Sofya diğer Avrupa başkentlerine oranla daha fazla yeşil alanlara sahip. Şehrin büyük yeşillikleri büyük parklarda bulunurken küçük yeşil alanları ise semt parklarında görülebiliyor. Sofya'nın 15 km güneydoğusunda Pançarevo gölü yer alıyor. Deniz seviyesinden 550 metre yükseklikte olan göl, 4 km uzunluğunda ve 100 – 400 metre genişliğinde. Göl su sporları, balık avcılığı ve kaplıcalar açısından önemli.

Sofya'nın tarihi eski çağlara uzanır. M.Ö. 8. – 7. yüzyıllarda, bugünkü merkezin bulunduğu yerde Serdi adında Trakyalı bir kabile yaşamış. Balkan yarımadasında ardarda zaferler kazanan Roma, Trakyalıların serbest hayat tarzına son vermiş. Romalılar, hakimiyeti altına aldıkları yerlere idarî ve askeri düzen oturtmaya önem vermişler. Romalılar'ın hakimiyeti altına giren bu şehre Serdika adı verilir. Böylece Serdiler'in şehri anlamına gelen Serdika, önemli ticarî ve idarî merkez olmuştur. Doğu Roma İmparatorluğu'nun kavşak şehri olması itibarıyla Serdika, hep akınlara uğramış. Bu akınlar esnasında şehre büyük ölçüde zarar verilmiş. Şehir bir daha eski büyüklüğünü elde edememiş, yalnız kale ve bugün başkentin de adı olan muhteşem Aya Sofya kilisesi tamir edilmiştir. 6. yüzyılda, Justinianus zamanında, Serdika tekrar Doğu Roma İmparatorluğu'nun önemli şehri haline gelir. Bundan hemen sonra şehir, Balkan yarımadasına hücum eden Slavlar'ın akınlarına maruz kalır ve tamamıyla Slavlaşır. 9. yüzyıllarda Han Krum zamanında Serdika Slav ismi olan Sredets ismini alır ve geniş alana yayılmış olan Ortaçağ Bulgar Devleti'nin önemli askerî, siyasî ve kültür merkezi haline gelir. Bulgar Devleti'nin Osmanlı hakimiyeti altına girmesiyle Sredets şehri, 13. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın yetmişli yıllarına kadar Osmanlı Devleti'nin egemenliği altında kalmıştır. Bu arada 14. yüzyılın sonlarında şehir Sofya ismini alır. Sofya, Osmanlı hakimiyeti altına 1382 yılında girmiştir. Bazı belgelere göre bu yıllarda şehir güzelliğiyle meşhur olup Osmanlı'nın büyük hayranlığını kazanmıştır. Sofya 3 Nisan 1879 tarihinde Bulgaristan'ın başkenti olarak ilan edildi. O dönemde Sofya, savunma tesisatı kuvvetlendirilmiş, meslek ve ticarî bakımdan iyi gelişmiş, zengin bir şehirdir. Osmanlı hakimiyetinin sona ermesinden sonra, coğrafi konumundan ve ekonomik gelişmeye elverişli olduğundan dolayı, Bulgaristan'ın başkenti ilan edilen şehrin altyapısının gelişmesine ulusal önem verilmiş. Şehirde çok sayıda bulunan arkeolojik anıtlar, sanat eserleri ve savunma tesisatları, eski Serdika'nın önemli ve gelişmiş bir merkez olduğunu ispatlıyor. Kurtuluş Savaşı'ndan (1877–78 Osmanlı–Rus Harbi) sonraki yıllarda, Sofya'nın mükemmel manzarasını oluşturan en meşhur yapıların bazıları olan Meclis Binası, 'İvan Vazov' Halk Tiyatrosu, Merkez Kaplıcası, Bilimler Akademisi, Sofya 'Sv. Kliment Ohridski' Üniversitesi, Millî Kütüphane, Anıt–Mabed 'Sv. Aleksandır Neski' Kilisesi v.b. inşa edilir.

Şehrin sembolü olmak için yarışan birkaç merkez var bu arada. Bunlardan biri tarihi Sveti Aleksandır Nevski katedralidir. Katedral, bağımsız Bulgar kilisesinin merkezidir aynı zamanda. Katedralin yakınlarında yer alan Meçhul Asker Anıtı da önemli bir yer. Aynı alanda ikinci en eski kilise olan ve şehre ismini de veren 6. yüzyıla ait Sveti Sofya kilisesi yer alıyor. Günden güne nüfusu artmaya başlayan şehir ülkenin ekonomi ve kültür merkezi olarak gelişmeye devam ediyor. Verimli toprakları, kaplıcaları, İskır nehri ve kolları, şehrin gelişimini sağlamış. Bir yandan büyük nehirlerin olmayışı eksiklik sayılırken, diğer yandan Pançarevo Gölü, küçük çaplı su barajları ve kanallar bu eksikliği telâfi etmekte. Şehrin ortasından Perlovska ve Vladayska nehirleri geçiyor. Devlet İdare Birimleri ve Bölgeler Kanunu'nun kabul edilmesiyle Sofya 24 idarî bölgeye ayrılıyor. Bulgaristan'ın başşehri Sofya, aynı zamanda ülkenin en büyük siyasî, iktisadî ve kültür merkezidir. Şehrin sloganı ise 'Büyüyor; ama eskimiyor.' İdare: Başkent Belediyesi Sofya, Bankya, Buhovo ve Novi İskır şehirleri ile 34 köyden ibaret. Sofya 24 bölgeden oluşuyor. Bölge muhtarları, halkın günlük ihtiyaçlarından doğan problemleri, hizmet sektöründeki problemleri, bayındırlık ve hijyenle ilgili sorunları çözer. İdarî ve bölgesel birim olan Başkent Belediyesi'nin aynı zamanda vilayet statüsü de var. Belediye Başkanı'nın ve Başkent Belediye Kurulu'nun yönetim süresi 4 yıl.

 

STARA ZAGORA

Bulgaristan'ın güneyinde bulunan, bölgenin ekonomik merkezi olan büyük bir şehirdir. Eski Zağra ilinde bulunur. 154.000 nüfuslu kent, düz sokakların ve şairlerin şehri olarak bilinir.

Şehir ticaret odası, 8000 yıllık geçmişiyle, Avrupa'nın en eski şehri olduğunu iddia eder.

Bulgaristan'ın orta güney kesimlerinde bulunan bil ildir. Merkezi Eski Zağra'dır. Diğer önemli şehirleri Chirpan ve Kazanlık'tır..

Tarihte, Traklar, Antik Yunanlar, Romalılar ve Bizanslılar için önemli bir şehir olduğu için günümüzde güney Bulgaristan'ın kültür merkezidir. Neolitik Çağ'dan bile kalıntılar bulunmuştur. Tarihçilere göre Eski Zağra, Avrupa'nın en eski kentidir.Ekim 2004'te, Zürih ile birlikte, Avrupa'nın en iyi hayat kalitesine sahip ili seçilmiştir.

İlçe merkezleri

  • Vratya Daskalovi                                         

  • Gılbogovo

  • Kazanlık

  • Mıgpıj

  • Opan

  • Pavel Banya

  • Radnevo

  • Eski Zağra

  • Çirpan

  • Gürkovo

  • Nikolaevo
     

 
 
  balkonoloji-niyazi akkılıç
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  niyaziye göre zaman tamamdır.
  ATATÜRK SÖZLERİ
Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun. İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.htmlmekani.tr.gg
FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR VİJDANI HÜR ,BİREYLER OLMALIYIZ. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK AKLIN VE BİLİMİN ÖNCÜLÜGÜNDE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇAGDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ ÜZERİNDE OLMASI VE GELİŞMESİDİR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ULUSLARA EGEMENLİK -FERTLERE ÖZGÜRLÜK! BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÇAGRI BALKANOLOJİ Merkezinin ilk kurma kararını toplantısı25 Mayıs1988 yılı Toplantı yeri Kartagümrük/Fatih-İstanbul Adesinde kararlaştırılarak Balkanlarda Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Dernegi olarak kurulmuştu.Lakin Dernek Üc yıl sonra 1991 yılında maddi olanaksızlıklar Tarafından kapandı. Bu duruma meydan vermemek için ve Balkanlardaki Kültür, Dil, Mimari Tarih EGİTİM, Edebiyat ve Sanat kıyımına tahamül edemeyen sayın NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL/Gaziosmanpaşa Merkezinde ÖZEL kurduğu, BALKANOLOJİ ARAŞTIRMALARI Merkezi Salih paşa caddesiN.14. adresinde Altaylardan Tunaya Darneginin catısı altındadır.Kurucular ve üye. 1.-NİYAZİ AKKILIÇ Başkan Emekli Memur. 2.İDRİZ KAHRAMAN Başkan Yardımcısı Gazeteci ve Emekli. 3.MELEK TABAK ALTAY TUNA Dernegi Sekreteri 4.NİZAMİ ALPER AKKILIÇ Kurucu üye-öğrençi. 5.HÜSNÜ ZAKİR-ÖĞRETMEN Kurucu üye Bulgaristan BALKANOLOJİNİN BAŞLIÇA AMACI Niyazi Akkılıçın 40 yı boyunça topladığı 600 yıllık eski kitaplar, belgeleri, süreli yayınlardaki Balkan haberleri, belgeleri, resimleri korumak Mimari Türk-İslam İzlerini ve Mirasımızı araştırmak ve Tanıtmak ENVANTERİNİ VE Arşivini düzenlemek, kültürel eserlerimizi itinalı bir şekilde deizmek, restore ettirmek, Araştırmacıları, Uzmanların hızmetine sunmak, Katoloklar ve kitaplar hazırlamak Radyo ve Televizyon gazete ve Dergi, gibi duysal görsel, yazısal, yayın araçları ile ülke ve BalkaN Türk Dünyasının Tarihi kültürel sanat varlığını DİĞER Ülkelere ve Dış Dünyamıza tanıtmak için Sergiler, Paneller, Konferanslar düzenlemek ve İnsanların Dikkatine Hızmet ve tanıtımına sunmaktır.BU NEDENLE tarihimizdenen bu ğüne kadar Balkan Ülkelerinden Anavatan Türkiyemize Göç ETMİŞ Bulunan Balkan-Rummeli Göçmen Vatandaşı Türk ve Müslüman vatandaşlarımızın ellerindeki kültürel Tarihi BİLGİLERİ-Resimleri,tapu, evlilik, gazete- matbuat,broşür,kitap, vesika gazete, dergi, okul şahadetnamesi v.s. herne varsa bildirmeleri içi ÇAGRIDA BULUNMAKTAYIZ. Bu Çagrı aynen Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz içinde geçerli olup gereken ilgiyi Balkanoloji Araştırmaları Merkezine göstermelerini beklemekteyiz.Bu Çagrı Balkanlarda zor kalan Türkçemizin ve Tüm ECDADIMIZIN, SİZLERE HİTABEN KUTSAL ÇAGRISIDIR. Bu Çagrı ecdat yadiğarı yıkılan, yakılan,kırılan, yok olan, ayni zamanda ayakta dimdik kalmayı saglayan ben varım diyen Camilerimiz, Mescitlerimiz, Saat KULELERİMİZ, Çeşmelerimiz, Tarihi Türk evleri, konakları, Sarayları, köşkleri, pınarları, hastaneleri, demiryoları istasyonları, kütüphaneleri, Çiftlikleri, v.s. her adım başı Türklük kokan Tarihi kültür sanat eserlerimizin tanıtım ve araştırılmadsı için Han Vhamamlarımız, dag, tepe, bag, bahçe, tarlalarımız, okul ve Dükkanlar, arölyeler, işlikler, fabrikalar Osmanlıda bvu ğüne kadar her nr varsa hepsinin bildirilmesi için bu merkeze baş vurmanızı ve irtibata geçmenizi bekleriz. niyaziakkilic@hotmail.com http./balkanolojicom.tr.gg../ Tel.+905357910694 Veya Altay Tuna Göç Dernegi-Balkanoloji Araştırma Merkezibaşkanlığı. Salihpaşa cad.N.14/K.5.. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul. Adresine bekleriz. Güzel Anadolumuzda hür ve Müsatakil /bagımsız/ yaşamak için Balkanları-Rumelliyi unutamayız. Rumeliyi –Balkanları unutmak Kendimizi inkara çalışmaktır.Bizler kültür hazinesinin bireyleri olarak, Ulusumuzun gencinden yaşlısına kadar, memur, köylü, işçi, şair, yazar, Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar Millet vekilleri, gazeteci, televizyoncu, yayıncı, üniversite öğretim üyeleri, Bakanlarımız ve Bilim adamlarımız Aydınlarımız ve öğretmenlerimize kadar dernekçilerimize yedisinden yetmişine kadar hepimize BÜTÜN Balkan kökenli ve Anadolu olan hepimize çandan yalvarıyoruz ve çağrıyoruz. Geliniz Balkanolojide3 Buluşalım.Sizler bizlere sahip çıkarsanız bizlerde dünya durdukça yaşamaya devam edeçegiz.BNoşuna öşmedi bu kadar insan. Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum. Kalk artık uya. Yalvarıyoruz. Yalvaruyoruz. Sözde sizlerin sazda sizlerin. Madi ve Manevi yardemlarınızı bekleyoruz.Çünkü bizleri BNalkanlarda Binlerce köy, şehir samanlıklarında, tavanlarında, sandık köşelerindeki, hatta kömürlüklerdeki çöplüklerdeki onları ateşlerden topşlayarak farelerin kemirmesinden, örümçek aglarıdan kurtararak 10 BİNLERCE VE 100BİNLERCE DOLAYINI BULABILECEK KÜLTÜR TARİH İNÇİSİNİ İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinin Salih paşa Sokagı N.14. K.5. Berec ADRESİNE Balkanoloji Araştırmaları Balkan Türklerinin abide Şahsiyeti sayın Araştırmacı BaşkanNİYAZİ AKKILIÇ Beye göndermenizi bekler candan teşekür etmeyide bir borc biliriz. Unutma ve şu mısralarıda hatırlayalım. Boşuna akmadı bunça kan Boşuna ölmedi bu kadar insan, Boş yere akmadı oluk oluk kan. Kalk artık ulusum , kalk arttık uyan. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ DİYORKİ,Balkanlardaki Türk Kültürünü varlığını araştırmak, bulmak, tanıtmakl, yaymak ve yaşatmak her Türkün en Kutsal görevidir. Eger Milletleri bir ulu Meşe AGACINA BENZETİRSEK BU AGAÇ MUHTAC OLDUĞU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE/GELECEGE/ KÖK SALAR.Atalarımızın bıraktığı Tarihi Kültürel eserler Gelecegimizin en büyük teminatıdır.. /güvencesidir/Onları yok olmaktan kurtarmak bizim birinci görevimizdir. İşte bunun Çagrısını AnaDOLU Türküne ve Balkan Türklerine içtenlikle yaparak bu göreve bir nebze olsun yardımlarını beklemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla Balkanoloji Araştırma Merkezi başkanı Niyazi Akkılıç-İstanbul. İrtiat. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http/hurbalkancom.tr.gg./ Tel.+905357910694. Salihpaşa cad.N.14. Gaziosmanpaşa/İSTANBUL. HÜRMET VE SAGI DOLU SELAMLARIMIZLA. Balkan Türklerini catımıza haberlerini ve desteklerini bekleyoruz. BALKANOLOJİ BAŞKANI-Niyazi Akkılıç-istanbul.
  TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA
OĞUZ ATA ,KORKUT ATA KEMAL ATA 1:OĞUZ ATANIN İLİ BİZİM ORTAK İLİMİZ. 2:KORKUT ATANIN DİLİ ,BİZİM ORTAK İLİMİZ 3:BİZİM ORTAK YOLUMUZ
Osmanlıda Giyinim

sitene ekle

Myspace Graphics
  DELİORMAN TÜRKLERİNE
BALKAN TÜRK VARLIGINA DOGRU YOLU GÖSTERECEK ÇOBAN YILDIZIBİR ÜMİD VEİMAN GÜNEŞİ HALİNDE DOĞARAK YÜKSELMİŞTİR.DELİORMAN TÜRKLERİ İÇİN TEKYOL DEMOKRASİDİR-ZAFERDİR-ADALETİR.BU ZAFER ÖZGÜRLÜĞÜN TEK YOLUDUR.KABUL ETMELİYİZ.
NİYAZİ AKKILIÇ

BALKONOLOJİ ARAŞTIRMASINDAN ÖZETLER
BULGARİSTANDA TÜRKLÜK MÜÇADELESİ
Balkanoloji araştırma merkezi başkanlığı olarak özetlemek istersek,Altaylardan Tunaya
Göçmenler Dernegi ve onun rehberliğinde yörütülen Balkan dil, kültür, Tarih, Mimari Egitim, Edebiyat v.s. Araştırmalarımız Balkanoloji Araştırma Merkezi adı altında Başkan
Niyazi Akkılıç yönetiminde Balkan-RumelliTürk kültür varlıklarının Mirasını araştırmak ve tanıtmak plan ve projeli uygulamalarlan arşiv ve Eanvanterini çıkarıp Balkan Türklerine sunabilmektir. Başlıçada genel amacımız bu yönde yapılan çalışmalardır.
Balkanoloji Merkezinin bu yönde yürüttüğü araştırma ve çalışmaları destekleyen Ana DOLU Türkleri VE Balkanlardaki TÜRKLER VE Göç etmiş bulunan Balkanlı aydınlarımızın bu konuda BALKANOLOJİ olarak açık ve net olarak her Türkün – her bir AYDIN KİŞİNİN öğretim üyesi veya gazeteci – Tarihçi kim neler Balkanlar ile ilgili neler bilirseler, bize fikir ve düşünçelerini hiç sakınmadan bildirmelerini içabında kendi özel fikir ve düşünçelerinide sunarak katkı ve desteklerini ve bizimle birlikte yer almalarını bir Balkanlı Türkü olarak beklemekteyiz. Emai,l. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.gg./ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694 olarak arayabilir ve iletişim kurabiliriz.Muhterem Balkanlı Türkleri-Bizler yani atalarımız Balkanlara-Anadoludan gelen ve göç eden yürük Türkmen Türkleridir.
Balkanolojinin başlıça genel amacıda önçelikle Balkanlardan Anavatan Türkiyemize göç gelmiş olan Balkan Türklerinle ve Oralarda kalan akrabalarımızla balkanlı türklerlen kültürel, sosyal, Tarihsel baglarımızın derin köklerini araştırmak tanıtmak ve yaşatmak için yerliyerinde bilimsel araştırmalar yapılarak Türk kültür tarih varlığını yeninesle daha iyi tanıtmak için bunuda belirli zamanlarda bizim olan ve yüreklerimizde ve beleklerimizde halen bizim bilinen Balkanları ve oradaKİ VE YAŞAYAN ÜÇBEYLERİ VE Türklerlen ilğili bilinen bütün haber ve bilgileri, hep berabercesine, Birlik- Beraberlik- Dirlik ve Dayanışma içersinde hepberaberçe kanımız çiğerimiz olarak paylaşmaktır. Bunun için Balkanoloji araştırma merkezi sizlerden düşünçe ve fikirlerinizden bu konuda katkılarınızı ivedilikle beklemekteyiz.BULGARİSTANDAN DÜNDEN BU GÜNE YAPILAN GÖÇLE
1878-80 Yılları1,000.000. kişi aile,
1880-1912 yılları440.000kişi ailr.
1912-1951yılları154.000kişiaile.
1951-1978 yılları130.000kişi aile
1978-1990 yılları345.000 kişi aile
1990-2000ylları185.000 kişi aile
Böylece Bulgaristandan Rus-Türk harbinden sonra başlayan ve 2000 yılına kadar süren 130 yıllık bir zaman içinde Bulgaristandan 2,254. 000 Türk ailesi göç ermiştir. BU göç ailelerini ortalama 3 kişi olarak hesap etsek 6.762.000 Türk bulgaristandan göç etmiş oluyor.
Bu ğüm yapılan Araştırmalara göre Balkanlardan GELEN Türk Göçmenlerinin sayısı Anadoluda 36575 850 kişi olarak biliniyor bu rakamın 18725250 si Bulgaristan kökenli olduğu amlaşılmaktadır.Bunun için Bulgaristan ve Türkiyede secimlerde yapılan ikili anlaşmalar bu konuda büyük rolü olmaktadır. Bulgarista HÖH-nin lideri olan sn. Ahmed Doğan için bu rakamlar Bulgaristan Türkleri için Barışın VE Daletin saglanmasında Demokrasinin genel unsurlarıdır.Unutmayalım ve devamlı kalplerimizden silinmeyen AZILI KOMUNİST Rejminin Mimarı Todor Jivkof döneminde Mestanlı meydanı basan taklar ve altında ölenler sonra benkovskide küçük Türkkanın Anakuçagında öldürülmesi ve yine HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜÇADELESİ VEREN Niyazi İbrahimin oglu StaraZagora İLİNİN Rıjena/Hamursuz / köyünde boğzlanmadını babası Müslüman Pomak Türklerinin haklarını savunup müçadele verdiğinden öldürülerek tam g göç etmeside altı ay sonraya bırakılması ve baskıda bulunması nasıl unutulur. Bu iki küçük çoçuğun ölüm sonrası Analar ve Babalarda şehit edilmedimi, Birçokları Zındanlara gönderilmedimi, SÜRGÜNLERE Balenelere gönderilmedimi. Bütün Bulgaristan Türk aydınları, gazeteci, yazarı, doktoru v,s. Baskılara tabii olmadını. Zorla isimler degişmedimi, dil- din kültür ve Türkçemiz yasaklanmadımı hangisini sayalım okadar çok yasaklar vardıki. Bütün bunlar nasıl unutulur.
Bulgarlaştırma ve soykırımı için yapılan katliamlı baskıları zulmün pençesinden kurtulmak için Binlerce Şehitimizin akan Sıçak kanları için onları yad etmek savunmak için davaya milli şuurla destek verenler BELENE SÜRGÜNÇÜLERİ VE Cezaevi mahkümları v.s. her bir tutuklu ve zulum gören Türkler ve Müslümanlar kendi milli yapılarınla ve Milliyetçi Türklük duyğularınla mücadeleler vererek örnek olmaya gayret göstermekteydiler. Türk milletine örnek olmak için Önçe Türkçemiz Dil Egitimimizin yeniden destek görmesi için Her Bulgaristan Türkünün BAŞI Göklere ERMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF HALA DAHA TÜM Demokrasilere ve ÖZGÜRLÜKLERE RAGMEN Avrupa Ülkesi olan Bulgarista Yinede Türk okullarını önemsemediler. Türk Milletvekileri ve lider SNaHMED Doğan yine yalnız kaldı. Ataka milliyetcilerine yenilmiş oldu. OBİR GÜNEŞTİ LAKİN Bulgaristan Türklerine Sıçaklığını verip kanadı altına alamadı. BURADA Türk MİLLETİ YİNE ÖKSÜZ VE YETİM KALDI. Bulgarlaşmada dökülen ASİL Türk kanlarının tam terzisini bularak tartamadılar. BU KANI YERDE BIRAKMAMAK İÇİN BAŞTA Bulgaristan Türklerinin baskılarını ve zulmü unuturabilmek için bir nebze Türk OKULLARINI AÇARAK Türkçe egitime yön verilmemesi çok çok acıların ve zızıların nar taneçiği olarak bırakılmıştır.UYARIYORUM. sakın daha geç sayılmaz. Asla asla unutmayınız ve unutmayınızki unutulmasın tarihin mazisi hatırlasın ve özgürlük günesinin aydınlığı herkesi Demokrasi içinde ısıtabilsin.Bulgaristan bu gün Türk ve Müslüman 3750560 kişi bu olayların gerçekleşmesini beklemektedir.Ey Balkanlı Türküm dur hemen gitme. Durduğun yere hele bir bak. ŞU ANDA Balkanlardasın. Bulgaristanda geldiğin Deliorman veya Güller vadisindesin hiç fark etmez.Bu Topraklar Anavatandan koparıldıktan sonra topragın bereketinebıraktığın evine yurduna malına bahçe ve tarlanaı nasıl yitirdiğini biliyorsun. Kalmadımı BEŞPARASIZ VE HİÇ PULSUZ BULGARLARA TESLİM EDİLMEDİMİ.Arkasında kocaman bir Türk mirası ve hatırası olan bu topraklar atalarımızın alın terinle kazandığı topraklar degilmiydi. Bunun için sen hala Evladı Fatihanların bir neferisin ve evladısın. Torunusun.Unutma sen hala fatihanların topraklarındasın. Çünkü TAPULAR Ankarada HALA ARŞİVLERİMİZDE SAKLANMAKTADIR.
Şehitlerimizin ve Gazilerimizin bu topraklarda akan Sıçak kanları vardır. Bunu size milli duyğularumla anımsatıyorum. Bastığın Bulgaristan Topraklarında unutma 600 yıllık ceddinin ve atalarının müçadele şerefi şanı, emegi var. Anıları ve tarihi var olup yazılmış tarihi miras tapularımız vardır. Başını rg ve şunuda hiç unutma durduğun yere bir bak. Bir Fatiha oku. SONRA GENE DURDUĞUN YERE BAK UNUTMADAN Milli Müçadelemizi
Tanı daha fazla tarihinden bilgi almak isterseniz bizi ara niyaziakkilic@hotmail.com.
http./balkanolojicom.tr.gg../ http./hurbalkancom.tr.gg../ +905357910694. ara ve sor öğren.
Şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Nerede kaldı Türklerin DOĞAL HAKLARI. Nerede kaldı Şehit Türkümün akıtılan saf temiz kanları. Bunları Bulgaristan Baş Duşmanı Jivkof yönetiminin Devamçılarına peşkeşmi çekileçektir. Yoksa ADALET YERİNE GELEÇEKMİDİR.Böyle giderse Türk ve Bulgar bie arada yaşaması zorlaşaçak gibi geliyor Buşlgaristan Türk halkına. Avrupa Birliğine girdik onlarıda ikna etmedeBulgarlar kadar zormudur. UYANIK milletvekili Türklerimiz nerede YOKSA kara para veya dalevera peşindelermi. BÖYLE BİR VAKA VARSA NASIL ÇIKARSINIZ KARANLUIIKLARDAN AYDINLIĞA. Unutma Bulgarisrand Nigboludan başlar Türk Müslüman İMTİHANLARI, vidin, PLEVEN, VARNA, ŞUNMNU, ŞİPKA KAZANLIK eskizagra, tırnava, Filibe , Burgaz, elena gibi uzar gider Türkün verdiği kahraman şehitlerinin kanı unutmayın egri işler yapmayınız. Sizlerde kafirler gibi bu kanlarda boğulma ihtimallerine sakın düşmeyiniz. Yine SULANMAsın ATATOPRAKLARI ŞEHİT KANLARINLA METİN OLUP Milletin sadık erleri olalım.şimdi Balkanoloji olarak ATATÜRKÜN SÖZLERİNLE BİTİRİYORUM.
Bizler Altaylardan Tunaya göçmen TÜRKLERİ VE ÜYELERİ Balkanoloji Araştırma çalışanları olarakta, Bulgaristanda Şehitlerimizi büyük saygıyla anıyoruz. Türk milleti ve onun çocukları olarak her zaman ACDADINI TANIDIKÇA, ONLARA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE BÜYÜK İŞLER YAPAÇAKTIR. Türk Medeniyetinin ufkundan doğan yeni bir güneş gibi devamlı parlayaçak ve Tarih sayfasında yine Türk ası ilebet yazılacaktır. Mustafa Kemal AtaTürk.. metini yazan ve hazırlayan . Balkanoloji kültür tarih başkanı Niyazi AKKILIÇ-İSTANBUL. SAYGI VE HÜRMETLE BALKAN Türklerinden yanıt ve destekler beklemekteyim. 9.01.2009.yılı. NİYAZİAKKILIÇ-İSTANBUL.


BALKANOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ADINA YAPTIĞIMIZ BALKAN TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARININ UYGARLIĞINDAN BU ĞÜNE KADAR BALKANLARDAKİ GELENEK, GÖRENEK, ÖRF VE ADETLERİMİZ DİLİMİZ, DİNİMİZ, KÜLTÜR VE TARİHİMİZ EGİTİM VE EDEBİYATIMIZ KİMLİĞİMİZ VE VARLIĞIMIZ HER YÖNÜYLE BİLİMSEL AÇIDAN ARAŞTIRILARAK KAYITLARA GEÇMEKTEDİR. BU GÜNE KADAR BİRÇOK ÇALIŞMALARDA BULUNDUK. GENELLİKLE BULGARİSTAN DAKİ MİMARİ KÜLTÜR İZLERİMİZİN DÜNÜ VE BUĞÜNÜ 600YILLIK MİMARİMİZ ESKİ EV VE KONAKLARIMIZ V.S. OLMAK ŞARTINLA BULGARİSTANDA TÜRK YAPISI KESİN OLMAYAN BİR 3339 ADET ESER GÖSTERİLİYORDU. BUNLAR ÇOK YETERSİZ OLDUĞUDA BİLİNİYORDU SON BULGARİSTAN ÇALIŞMASINI BAGLANTISINDA GÖRÜLDÜKİ 222812 ADET ESERİMİZİN YANLIZ 168750 ADEDİ TARİHİ TÜRK KLASİK STİL YAŞADIĞIMIZ ECDAT EVLERİ ÇIKMIŞTIR.1660ADET YENİ VE ESKİ CAMİ VE MESÇİT VARDIR.YANİ UZATMAYAÇAGIM BU ESERLERİN LİSTESİ 55ADET CEDVELDE TOPLANIYOR. TÜRKLÜK VE MÜSLÜMANLIK KÜLTÜRÜ OKADAR ÇOK DERİNKİ ANLATMAYLA SON BULMAYOR. BÖYLE BÜYÜK BİR IRKIN VE FATİHİN TORUNLARI OLARAK BİZLER GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SET ÇEKENLERİ UYARALIM VE GERÇEGİ ANLATALIM. BİRLİK, DİRİLİK, BERABERLİK DAYANIŞMA BU DÖRT SÖZÜ KEMİKLEŞTİREREK TÜRKLÜĞÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM. NETEKİM SAYIN ERDİNÇ BEYİN SÖYLEDİKLERİ ÇOK YERLİ YERİNDE TÜRKSEK SAPINA KADAR TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİLELİM VE KİMŞİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM. SÖZ EDİLEN ERDİNÇ KARDEŞİMİZİN GİBİLERİNİN DAHA ÇOK OLMASINI DİLER BALKANOLOJİ ÇATISI ALTINDA TOPLANMAMIZI BEKLEMEKTEYİM. BÖYLE ARKADAŞLARLAN GURUR DUYMAK TÜM TÜRK MİLLETİNİN HAKI OLMASINI İSTERİM ENDERİN SELAM VE SAYGILARIMLA NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL.BALKANOLOJİ BAŞKANI.


DUYURU

BALKANOLOJİ MERKEZİ
Balkanlarda Türk Dil Kültür Tarih Araştırmaları merkezinin kuruluşunun yegane amacı bütü Balkan Ülkelerindeki gecen 600 yıllık Türk –Müslüman Kültür Medeniyetinin varlığını araştırmak ve bu ülkelerde çeşitli sebebler yaratılarak kaybolan Mimari anıtlarımızın ve kültürel güzeliğimizin yıkılması, yok edilmesi, kaybolması, yakılması ve yıktırılması gibi birçok nedenlerlen GEÇMİŞ TARİHİMİZDEN BU ĞÜNE KADAR KENDİNİ KORUYABİLMİŞ VE DİMDİK AYAKTA KALAN Mimari kültür izlerimizin ve Osmanlı
Yapıtarınıo tek tek köy ve şehir demeden araştırarak , meydana getirmek istediğimiz Balkan Mimari Eserlerinin dünü ve buğünü diye Envanterini ve arşivini çıkarıp gereğinçe düzenlemektir.Bizlere bu konuda daha ayrıntılı ve verimli çalışabilmek için, daha bilimsel çalışmalarda bulunmak ve katkı saglamak, bilği alışverişini hızlandırmak, özğür ve daha çok yaratıcı birer bireyler olarak Balkanlılara genç Araştırmacılar yetiştirmek ve böylecede ilmi ve bilimsel sonuçlar çıkararak ortaya koyabilmektir.Böylecede Balkanlardaki yıkılan köprüleri yeniden inşa etmek demek Balkan Ülkeleri halkları arasında yeniden bagları genişleterek İşbirliği ve Dostluklar kurarak, kuvvetlendirmektir.Kardeşliği güçlendirmek gayesinlede Dünyamızın ve insanlığın daha güzel olabilmesi için Evrensel mücadeleleri Dünya Barışına, Demokrasi yolunda hak ve adaletini saglamakla yeni içerikli elemanlar saglanmasında, yetiştirilmesinde düşündüğümüz amaçlardan yeganesidir.
Balkanoloji di, kültür tarih araştırma merkezinin ayrıça kısa adıda BALKANOLOJİolarak
Saptanmıştır.Bu Kuruluş 1988 yılında bir Balkanlı Osmanlı kuruluşu olarak kurularak
İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde Tüm Balkan Türklerini kapsayan bir bilimsel araştırma kuruluşu olarakTarihi Türkiyemizin İstabul kentinde nufusun önemli bir bölümü Balkan Türkleri oluşturması göze alınarakBalkanlarda Dil, Kültür, Tarih Mimari ARAŞTIRMA MERKEZİ Kordinatörü ve Araştırmacı Sn. Niyazi Akkılıç Başkanlığında kurulmuştur.
Kuruluşumuz bütü Balkan Türklerine ve Göçmen Derneklerine kapısı açık olup gerekli Balkan ülkelerinle ilğili balkan Türklerinden bildikleri bilgileri, belgeleri, eserleri ulaştırmada gayret gösteren birçok Balkan Türkleri derneklerine ve Altay Tuna Dernegi Üyelerine gönülden teşekürler eder ve mütemadiyen daha hızlı bir akışla şu iletişime yer vermelidirler. niyaziakkilic@hotmail.com. http./balkanolojicom.tr.ğğ./ +9053579106.
Adres.Salih kardeşler cadesi.N.14. Berec-Gaziosmanpaşa/İstanbul.Niyazi Akkılıç.
  EĞEMENLİK-ÖZĞÜRLÜK
ULUSLARA EGEMENLİK FERTLERE ÖZĞÜRLÜK
M.K.ATATÜRK.

BİTİRDİM ESRİMİ SİLDİM KALEMİM
NİYAZİ AKKILIÇ

DİLDE ,FİKİRDE, İŞTE BİRLİK . İ.GASPIRALI-KIRIM

BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜR VARLIGINI ARAŞTIRMAK BULMAK ,TANITIP YAYMAK HER TÜRKÜN EN KUTSAL GÖREVİDİR.

EGER MİLLETLERİ BİR BÜYÜK MEŞE AĞAÇINA BENZETİRSEK ,BU AĞAÇ MUHTAC OLDUGU NEMİ GEÇMİŞTEN ALIR VE O SAYEDE İSTİKBALE KÖK SALAR. ATALARIMIZIN BAKTIGI TARİHİ KÜLTÜREL ESERLER ,GELECEGİMİZİN EN BÜYÜK TEMİNATIDIR.ONLARI,YOK OLMAKTAN KURTARMAK BİZİM BİRİNCİ GÖREVİMİZDİR
NİYAZİ AKKILIÇ.

TÜRKÇEMİZ

ANALARIMIZIN DİLİ ,ANADİL ,DİLLER GÜZELLİK YERİNE KILIÇTAN KESKİN ,ÇELİK TEN SERT , KAYADAN SARP,BORADAN HIZLI, İPEKTEN İNCE ,KELEPEKTEN UÇUÇU, ÇİÇEKTEN RENKLİ ,ALTINDA PARLAK , SUDAN DURU ,TÜRKÇEMİZ....
NİYAZİ AKKILIÇ

EY TÜRK EVLADI
KİM OLDUGUNU, NERELERDEN GELDİĞİNİ VE ŞİMDİ NERELERDE OLDUĞUNU HİÇ SOR GULAMA FIRSATIN OLDU MU? BAYRAGININ RENGİNİ TOPRAĞINI KOKUSUNUN KANININ ASLETİNİN FARKINDA MISIN?

Türkün sesiTürklüğün sesi olmalıdır.
TÜRKLÜĞÜN DIŞINDAKİ SES TÜRKLÜĞÜN SESİ SAYILMAZ. Yahya Kemal.


BÜYÜK ŞEYLERLERİ YANLIZ BÜYÜK MİLLETLER YAPAR.
ATATÜRK

TÜRKLÜGÜN 6 İLKESİ
1:Siyasi varlıkta birlik .
2:Dil birligi
3:Yurt birligi
4:Irk ve menşe birligi
5:Tarihi karabet.
6:Ahlaki karabet

eger bir millet büyük se kendini tanımakla daha büyük olur.(ATATÜRK)

KUŞLAR GİBİ UÇMAYI BALIKLAR GİBİ YÜZMEYİ ÖĞREN dİK FAKAT Ç BASIT BİR SANATI UNUTTUK İNSAN GİBİ YAŞAMAYI BİLİYORMUSUN BUGÜN dÜNYA dOSTLAR GÜNÜ MESAJI SEV İĞİN dOSTLARINA GÖNdER EĞER BENdE O SEVdİĞİN dOSTLARINdAN BİRİYSEM BANAdA YOLLA BUNU ARKAdAŞLARINA GÖNdER BAK KAÇ CEVAP GELECEK EĞER 7 dEN FAZLA İSE SEVİLEN BİR dOSTSUN yazar:Alper akkılıç

ALLAHNASİP EDER,ÖMRÜM VEFA EDERSE ,MUSUL-KERKÜK VE ADALARI GERİ ALACĞIM.SELANİK DE DAHİL.BATI TRAKYAYI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATAÇAĞIM.MUSTAFA.KEMAL. ATATÜRK.


BALKANOLOJİ KÜLTÜR BAŞKANI NİYAZİ AKKILIÇ İBRET VERİÇİ SÖZLERİ

Balkan Türkleri bilinen Bulgaristan Türkleri Büyük önder ATATÜRK Düşünçelerine ve fikirlerinden esinlenerek ve cizdiği doğru politikalarından esinlenerek Bulgaristan Türkünün akılçı politikasınla doğru istikamette ilerleyerek,DELİORMAN VE RODOPLAR – Gülvadisi – Dobruca ve Tuna boyu Türkleri tek vüçüd birleşerek,Totaliter baskıçı Todor Jivkof yönetimine SİLAH KUŞANARAK SAVAŞMADAN, Dağa çıkarak isyan etmeden, TERÖR YARATMADANM,,Bulgaristanmda Zulümçü devletine resmi ve özel işyerlerini kırıp dökmeden Türklüğe yakışır bir şekilde,Avrupa ve diğer ülkelere örnek olabileçek şekilde Medeniyetinin Milli Türklük Şuurunla Sayın Liderlerinin AHMED DOĞAN ile Türk Milli ATATÜRKÇÜ Teşkilatının uyğuladığı DEMOKRASİ varlığının ğeleçegini, Özğürlük güneşinin doğacağını,Hak ve ADALETİN, Barışın var olaçagına inanarak H.Ö.H. nin kurulmasınla Jivkofun BKP nin 45 yıllık yönetimini YIKARAK tuz ve buz etmede Türklerin yıkıçı olmayarak çaLIŞMALARI HER ZAMAN TAMAMLAYIÇI OLDUĞUNU VE Bulgaristan Türkünün ulus olarak kültür değerlerine sahip çıkarak Türk varlığının BÜTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLARAK ÖNEMİNİ,TANITIMINI VE YERİNİ LAYIK OLARAK GÖSTERMİŞTİR. Niyazi akkılıç-Balkanoloji başkanı.



2.TÜRK DİLİ ,TÜRKÇE DEMEK TÜRK DEMEKTİR.
Ne Mutlu Türküm diyene.


3.Milletce, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, milli,Birlik ve Beraberlik için ,vatan için, fedakarca çalışan, serdenğeçen Alperen Mehmetçikler en kutsal duyğularlan selamlar sevği, sayğı, ile hürmetli dualarımızı balkan Türklüğü olarak içtenlikle sunarız.
4Her kahraman vatansever Bayrağının direğidir.Gönüllerde layık olmalı, her Türkün başı göklere değmelidir.Albayrağı saglam tutmak en büyük ödevimizdir.Sen Necipsin Türk MİLLETTİ BU SENİN KUTSAL VAZİFENDİR.. NİYAZİ AKKILIÇ- Balkanoloji başkanlığının sözlerinden.


5.Şehit gazilerimizin şanlı hatırı için Balkan Türkleri ve Deliorman Türkleri tüm Bulgaristan Türkleri şehit ve gazilerimize minnet ,şükran, sunarak, Dualarını kalplerinin enderinliğinden ifa etmektedirler.. Balkanoloji başkanı Niyazi akkılıç.istanbul


6.Sizler unutulmayan ruhumuzun çiçegi olan şanlı şehitlerimiz,Sizler her zaman HİLALİN ve Yıldızların cennet mekanınıda görmelisiniz. Sizler Türk Millettinin kırçiçegi ve Balkan TÜRKÜNÜN kardelanısınız ölümden korkmayan aşıklarsınız. SİZİNLE Tüm Dünya Türkleri gurur ve onur duyarak okudukları Dualarlan Fatihalarla yanınızdadır.NiyaziAkkılıç.Balkanoloji kültür başkanı – İstanbul



7.Balkanlar 600 yıl Türklük yaşadı.Bu Memleket Tarihte Türktü,Şimdiki Durumundada Türklük yasşamaktadır.Balkanlarda Türk varlığı var oldukça, Türklük ebediyen var olaçaktır.Türk toplumunun yegane dayanağıda TC NİN Dimdik ayakta var olmasıdır.
Milletim TÜRK.Vatanım Türkiye,Ülküm Türklüktür.Ulu önder ATATÜRK REHBERİMİZDİR.En büyük Türkiye Canımız kanımız sizlere feda olsun. Balkanoloji başkanı Niyazi AKKILIÇ-İstanbul. Adımız Türk ve Andımızdır.Bulgaristan ve Deliorman Türkleri olarak,Türklük adına, Vatan ve Bayrağımız adına ,Türklük ugruna Canımızı ve kanımızı hiç esirgemeden korkmadan koyarız. Balkanoloji başkanı.NİYAZİ AKKILIÇ- İstanbul.Nasıl güçlü oluruz, Bir araya gelemezisek.Nasıl sahip çıkarız geleçeğimize, Geçmişimizi bilmezisek, Biz neler anlatırız ki var olan torunlarımıza ve genç neslimize. Atalarımızı tanıyıp araştırıp anlayamazisek .Nasıl karşı koyarız zulmün zorbalıklarına.Biribirimizi tanıyıp güçümüzü bilmezisek, Gelin bir yol bulalım ,Bir olalım. Balkanlarda Türk Birliğini kuralım. Böylecede yıkılmaz bir kale olalım. Türkün GÜÇÜNÜ BİRDEFA DAHA CİHANA GÖSTERELİM. Balkanoloji başkanı NİYAZİ AKKILIÇ-İSTANBUL. Aziz Balkan Türkleri,ARTIK BU GÜNÜMÜZÜ,Geçmişimizi ve geleçeğimizi çok doğru olarak bilerek konuşalım ve düşünçelerimizi istikbalimizin aynası olmasına yardımcı olalım.Türk ğibi Diri olalım Kale olarakta ayakta olalım.
Balkanoloji kültür başkanı Niyazi akkılıç- İstanbul.

Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin
senelik Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin
içindeki çacuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra
onlar alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o
tabiatın çocugu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu.
TÜRK oldu.
TÜRK budur;
Yıldırımdır,
Kasırgadır,
Dünya'yı aydınlatan Güneştir.
Bugün 82 ziyaretçi (124 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol