İHH’nın bu Ramazan’daki Bulgaristan çalışmaları kapsamında gittiğimiz Sofya’da, dış mahallelerden biri olan Botanets’e uğruyoruz. Burada, çoğunlukla Türklerin çalıştığı bir demir döküm fabrikası var.
Sofya’nın camisiz Müslüman yerleşkelerinde
İHH’nın bu Ramazan’daki Bulgaristan çalışmaları kapsamında gittiğimiz Sofya’da, dış mahallelerden biri olan Botanets’e uğruyoruz. Burada, çoğunlukla Türklerin çalıştığı bir demir döküm fabrikası var. Bu bölgedeki Türklerin nüfusu 6.000 civarında. Bu bölgeden 20 kadar öğrenci seçilerek bölgedeki İHL’lere yönlendirilmiş. Ayrıca bir ev satın alınılarak mescide çevrilmesi planlanıyor.
Samokof Mahallesi’nde ise Hüsrev Paşa Camii (Bayraklı Camii) var ama kullanılmıyor. 5.000’e yakın Türk nüfusun olduğu bölgede misyonerler beş tane kilise-ev açmışlar. Burada da evden bozma camilere ihtiyaç var.
Buradan, Botevgrat (Orhaniye) ve sonra da Mezdra adlı kasabalara geçiyoruz. Müslüman Çingenelerin yoğun olarak yaşadığı 15-20 bin nüfuslu bu kasabalarda yoğun bir misyonerlik faaliyeti görülüyor. Buralarda mescit-evlere ihtiyaç var. Biala Statina ise sadece Müslüman Çingenelerin yaşadığı bir kasaba. Burada, Müslümanların cuma namazı kıldığı, küçük bir evden bozma mescitleri var. Bu tek mescide karşın burada iki tane kilise-ev bulunuyor. Tirnova’da ise nüfusun tamamı Müslüman Türklerden ve Çingenelerden oluşmasına rağmen köyün camisi yok. Kısa bir süre önce bir ev satın alınmış ve buranın tamir edilerek camiye çevrilmesi planlanıyor. Papitsa adlı Müslüman köyünde ise eski bir cami var ama şu an saman deposu olarak kullanılıyor. Tapusu müftülüğün elinde olan bu cami, tamir edilerek ibadete açılabilir. Tüm bu kasaba ve köylerde, Müslümanların cami ihtiyaçlarının giderilmesi için desteğe ihtiyaçları var.
Erzak dağıttığımız köylerde misyonerlik tehdidi
Bölgede yaşayan yoksul kardeşlerimize yönelik erzak ve kırtasiye malzemelerinin dağıtımını öncelikle Tirnova’da gerçekleştiriyoruz. Daha sonra Tuna boyunu takip ederek Vidin’e doğru yola çıkıyoruz. Burada bulunan Oryahov kasabasında Türkler 300 haneye sahip. Yaklaşık 2500 hanede ise Çingene Müslümanlar yaşıyor. Daha önce okulları ve camileri olan yerleşkede bugün iki tane kilise var ancak cami yok. Camiye çevirmek istedikleri bir yapı var fakat burası bunun için ne yazık ki uygun bir durumda değil.
Galiçe köyüne uğruyoruz. Burada köyün zenginlerinden birisinin yaptırdığı çok güzel bir cami var. Çingene köyü olan Galiçe’de cemaat dini yönden çok zayıf. Burada Rusçuk İHL’ye gidecek olan Katya isimli bir öğrenciye yol ve burs yardımında bulunup yola devam ediyoruz.
Dolni Siber adlı, içerisinde eski, yıkık ve kullanılmayan bir Osmanlı camisinin bulunduğu bir Çingene köyüne geçiyoruz. Burada da her Çingene yerleşkesinde olduğu gibi misyonerlik faaliyetleri ve kilise-evler söz konusu. Burada da erzak dağıtımı yapıyoruz. Biz gelmeden önce ise misyonerler köylülere koyun dağıtmışlar…
Çok az sayıda Türk’ün yaşadığı Lom’da ise daha çok Çingene Müslümanlar ve Bulgarlar yaşıyor. Lom Müslüman Encümenliği’ni ziyaret ediyoruz. Bizi tam bir Osmanlı beyefendisi olan Latif Amca kapıda karşılıyor. İdare ile araları çok iyi olduğu için onu Müslüman nüfusunun temsilcisi olarak kabul ediyorlar. Burada bir cami yeri tahsis edilmiş ve tapusu verilmiş. Az bir masrafla kullanılabilir hale gelecek. Buraya da dağıtılmak üzere önceden belirlenmiş miktardaki erzak torbalarını ve idarenin masrafları için bir miktar nakit bırakıp yola devam ediyoruz.
Bir Türk mahallesi olan Arçar (Akçayır)’da da Osmanlı’dan kalma fakat yıkık bir cami bulunuyor. Nüfusun çoğunluğunu Müslüman Çingenelerin oluşturduğu köyün okulunu ziyaret ediyoruz. Türk olan okul müdürü Şirin Hanım’a, okulun giderleri için bir miktar yardım bırakıyoruz. Daha sonra, hayatta kimsesi kalmamış olan Zimet Teyze’nin evine misafir oluyoruz. Ona ve diğer yoksullara verilmek üzere erzak torbaları bırakarak köyden ayrılıyoruz.
Osmanlı izleri taşıyan kent: Vidin
Öğlene kadar malzeme satın alma işiyle meşgul olduktan sonra Vidin’e gidiyoruz. Vidin Müslüman Encümeni’nin merkezine giderek erzakları buraya teslim ediyoruz. Merkez, Osmanlı’dan kalma bir bina. Zaten tüm Vidin, Osmanlı’dan çok yoğun izler taşıyor. Şehirde Pozmantoğlu Camii’ni ve kütüphanesini, İstanbul Kapı isimli şehir giriş kapısını ziyaret ediyoruz.
Montana
Türklerin az, Çingene ve Bulgarların yoğun olduğu bir şehir olan Montana’da Osmanlı’dan kalma ve tamir edilecek durumda, üstelik çok merkezi bir konumda bir cami bulunuyor. Burası şehrin tek camisi. Erzak torbalarını, bizim adımıza dağıtmaları üzere Osman Amca ile çok büyük zulümler görmüş, mucize eseri Belene’den kurtulmuş yaşlı bir Türk olan Sibir Gürel Bey’e teslim ediyoruz.
Şumnu
Uzun bir yolculuktan sonra Şumnu (Sumen)’ya 20 km mesafedeki, Sofya Müftüsü Necati Hoca’nın köyüne iftara yetişiyoruz. Necati Hoca’nın gayretleriyle burada her akşam iftar veriliyor. Akşam namazından sonra hep beraber iftar ediyor, tanışıyoruz. Daha sonra gece konaklamak üzere Şumnu merkeze geçiyoruz.
Dulova’da dostlarımla hasret gideriyorum
Şumnu Tombul Camii, Şumnu Müftüsü ve Şumnu İHL’yi (Nüvap) ziyaret ediyoruz. Daha sonra Dulova’ya gidiyoruz. Dulova ve Silistre bölgesi, benim talebelik yıllarımda eğitim için çalıştığım yerler olduğu için büyük bir coşku ile köylüyü ve bölgedeki dostlarımı ziyaret ediyorum. Bölgede Hafız Nine olarak tanınan büyüğümüzün hastanede olduğunu ve ciddi bir rahatsızlığı bulunduğunu öğreniyorum. Kendisini iki defa hastanede ziyaret ediyorum. (Türkiye’ye döndükten bir gün sonra, Hafız Nine’nin rahmet-i Rahman’a kavuştuğu haberini alıyorum.) Okuttuğum çocukların birçoğu evlenmiş ve üniversiteye başlamış. Yakında olanları bir araya toplayıp görüşüyorum; birlikte eski günleri yad ediyoruz.
Ertesi gün köylerdeki dul ve yetimlere dağıtmak üzere 60 tane erzak torbası hazırlatıyor ve onları tek tek dağıtıyorum. 10 yıl önce buralarda yaptığımız çalışmalar sırasında bize çok yardımcı olan rahmetli Fehim Amcamızın ailesini ziyaret ediyorum. Kendilerine bir miktar nakdi yardım ve erzak bırakıyorum.
Silistre
Üniversiteye başlayan öğrencilerimizden bazıları ile buluşmak üzere Silistre’ye hareket ediyoruz. Birlikte iftar ettiğimiz öğrencilerimize burs ve harç desteğinde bulunarak kendileriyle vedalaşıyoruz.
Mimar Sinan’ın camisi
Banke’de yapılan yeni İlahiyat binasını ziyaret ettikten sonra Mimar Sinan’ın yaptığı fakat sonradan kiliseye çevrilen Kora Camii ile Sofya’nın müze olarak kullanılan en büyük camisini ziyaret ediyoruz. Osmanlı’dan kalma bu kıymetli camilerin şu an kilise ya da müze olarak kullanılması bizi derinden üzüyor.
Toplam 19 yerleşim yerinde erzak dağıttığımız Bulgaristan’dan, misyonerlik tehdidine karşı daha çok çalışabilmek ve yeni camiler inşa edebilmek için tekrar dönmek üzere ayrılıyoruz.