BİR MADALYON BİR TARİH, ALİ KOÇ BABA VE YAŞAYAN ERKANI
ÖZET
Bu yazıda Ali Koç Baba Ocağı ve bağlı talipleri ile ilgili bilgi verilmektedir. Ali Koç Baba’nın 14. yy.da yaşamış bir eren olduğu ve Seyit Ali Sultan’ın oğlu olduğu görüşleri, araştırmalarda öne çıkmaktadır. Ali Koç Baba Tekkesi, Bulgaristan’da Niğbolu(Nikopol) Kalesi’nin yanındadır. Burası hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar tarafından ziyaret edilmektedir. Hristiyanlar burada Çar İvan Şişman’ın yattığını ileri sürmekte, Müslümanlar ise Ali Koç Baba Tekkesi olarak kabul etmektedirler.
Bu yazıda daha çok, Bulgaristan’dan göç eden ve Trakya’da yaşayan Ali Koçluların geleneklerinden, bilgi ve belgelerinden yararlanılmıştır. Ali Koç Baba süreğindeki kurban gelenekleri, erkan ve Baba seçime konularında bilgi verilmektedir. Yazının sonunda yurt içinde ve yurt dışında bulunan Ali Koçluların yaşadıkları yerlerle ilgili bir liste bulunmaktadır.
ABTRACT
Information about Father Ali Koç Family and its devoted followers are presented in this writing. Whta is in the foreground of modern research is the belief that Father Ali Koç was an eren (dervish) who lived in the 14th century and was the son of Sayyid Ali Sultan. Father Ali Koç Tekke is located next to the Niğbolu (Nikapol) Castle in Bulgaria. This place is visited byboth Christians and Muslims. Christians believe that Tsar Ivan Shisman is buried there whereas Muslims accept the place as the Tekke of Father Ali Koç.
What is mostly made use of in this writing are the customs, knowladge and documents of the followers of Ali Koç. Information is given on sacrifice customs, rules of conduct and election of fathers. A list related to the places where followers of Ali Koç live in Turkey and abroad is provided at the end of this writing.
Anahtar Kelimeler: Ali Koç Baba, Çar İvan Şişman, Bulgaristan, Bektaşîlik
Key Words: Father Ali Koç, Tsar Ivan Shisman, Bulgaria, Bektashism
15-16 Mayıs 2003 tarihinde Edirne ilinin Keşan ilçesinde yapılan Uluslararası Keşan Sempozyumu’na bildiri sunmak için gittiğimde, Bulgaristan’dan bildiri sunmaya gelen Kaynak dergisi baş yazarı Sabri Alagöz’ün verdiği dergide bir yazı dikkatimi çekti.
Yazı, Kaynak dergisinde, Georgi Neşev adlı bir Bulgar tarafından “Şeyh Bedreddin” adıyla yayımlanmıştı. Bu yazı önce, araştırma yaptığım Şeyh Bedreddiniliği içerdiği için dikkatimi çekmişti. Yazı, hâlen Bulgaristan’da kökenleri bulunan Ali Koç Baba topluluğunun ilk liderinin mezarı ile Bulgar yazarın bir iddiasını da içermekteydi. Yazıda, Bedreddin’i yakalayan kişiden, son Bulgar kralı Şişman’ın oğlu, İskender Bey’den bahsetmekteydi. Bu kişi İslâm’ı kabul etmeden evvel Aleksandr adını taşımakta imiş. Burada Şişman ile Ali Koç Baba arasındaki bağ ise, hâlen Ali Koç Baba’ya bağlı muhiplerin anlatımlarına göre, Niğbolu savaşında Kral Şişman’ı öldüren kişinin Ali Koç Baba olduğu söylentisidir .
27 Nisan-3 Mayıs 2001 tarihleri arasında çıkan Pro-Anti gazetesinde: “Şişman Çarın Mezarı Bulunacak mı?”, “Nikopol (Niğbolu) Ali Koç Baba Tekkesi’nin Sırları Çözülecek mi?” başlıklı yazıları buluyoruz. Son zamanlarda, Nikopol kalesinin güneyinde bulunan Ali Koç Baba Tekkesi’nde gerçekten Çar İvan Şişman’ın yattığı tahmin edilmektedir. Yazının müellifi L.Toşev’in de belirttiği gibi sözünü ettiğimiz tekke Feliks Kanits’in dikkatini çekmiştir. Tekkenin ortasında yarı kapalı iki metre uzunluğunda toprağa kazılmış taştan bir lahit mevcuttur.
Ali Koç Baba’nın Yatırına Giriş (Mustafa Marangoz’un arşivinden alınmıştır.)
Bulgaristan’ın Niğbolu Şehrinden Ali Koç Baba’nın Yatırı’nın Görünüşü (Mustafa Marangoz’un arşivinden alınmıştır.)
Ali Koç Baba Tekkesi, Müslümanlar tarafından olduğu gibi Hristiyanlar tarafından da saygıyla ziyaret edilmektedir. Müslümanlar: Ali Koç Baba Tekkesi, Hıristiyanlar ise Tanrı Mezarı adını vermişlerdir. Tekke’yi ziyaret etmenin bir çok derde deva olduğu yolunda yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Tekkenin tamirinden sonra mezar taşına şu kayıt düşülmüştür: “Âli Resul Hacı Bektaş Torunu Rumeli Fatihi Seyit Ali Oğlu Ali Koç Baba Paşa Ruhuna Fatiha 25.09.1396”. Bu tarih Niğbolu savaşına yakın bir tarih olarak görünmektedir. Mezar üzerindeki ay ve gün ise onun soyundan gelen Hamza Koçerdin[1] tarafından belirlenmiş ancak belgelenmemiş bir tarihtir.
Georgi Neşev’in Pro-Anti gazetesinde yayımladığı makalede yer alan bilgilere göre, Çar Şişman’ın mezarı olduğu iddia edilen mezarın Ali Koçlular tarafından Ali Koç Baba olarak gösterilmesi, bize 1930’lu yıllarda bazı Bulgar yazarların Hasan Demir Baba’nın aslında Omurtag Han’a ait olduğunu söylemeleri ile örtüşmüştür. Bilindiği gibi Hasan Demir Baba Tekkesi’nde bulunan mezar, açılmış ve içinden çıkan kemiklerin 400 yıl kadar eskiye gittiği anlaşılmıştır.[2] Bu durum Hasan Demir Baba’nın yaşadığı tarihle örtüşmektedir.
Bu gelişmeler üzerine, Ali Koçlularla ilgili elimizde bulunan bilgilerin yayımlanmasının bir gereklilik olduğunu düşündüm. Ali Koçlularla ilgili olarak yıllardır yaptığım derleme çalışmalarında Bulgaristan’dan göç eden ve hâlen Anadolu ve Trakya’da bir çok bölgede yaşayan Ali Koçluların sözlü geleneklerinde bulunan bilgileri topladım. Ayrıca ailenin elinde bulunan belgeleri bir araya getirdim. Bunun yanı sıra, Bulgaristan’dan göç eden Ali Koçluların Anadolu’daki dağılımlarını yazımızın sonundaki listede bulacaksınız.
Bilindiği gibi Bulgaristan’dan Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra dalgalar hâlinde göçler olmuş, bu göçler sırasında değişik tarihlerde Bulgaristan’da Ali Koçlular ve Ali Koç Baba’nın soyundan gelen aileler Türkiye’ye göç etmişlerdir. Geride kalanlar ise, Bulgaristan’da geleneklerini büyük bir çaba ile hâlen sürdürmeye çalışmaktadırlar. Ali Koçlular içinde, aileye ait bilgi ve belgelerin canlı olarak yaşadığı kişi İbrahim Ercan’dır.
İbrahim Ercan, Ali Koçluların Türkiye’de uzun yıllar temsilcisi olan Hamza Koçerdin’in damadıdır. İbrahim Ercan bize kayınpederinden kalan emanetleri de gösterdi. Bu emanetler hâlen Hamza Koçerdin’in küçük kızı Fatma Koçerdin’de bulunmaktadır. Bunlar, Ali Koç Baba’ya ait olduğu söylenilen tac, mızrak ucu, yüzük, tennure ve ayakkabıdan ibarettir.
Ali Koç Baba soyundan olanlar hâlen Molla lâkabıyla anılmaktadır. Ali Koç Babalıların muhiplerine, geçmişleri ile ilgili bir tarih sorduğumuzda kökenlerinin Erdebil Tekkesi’ne dayandığını söylemektedirler “Erdebil gör de bil”. Ali Koç Babalıların nefeslerinin çoğunluğunun da Şah Hatai nefeslerinden oluşması, ayrı bir inceleme konusudur. Aynı nefeslerin pek çoğunun Kızıl Deli Bektaşilerinde farklı makamlarda icra edildiğini gördük. Kızıl Deli nefesleri ise, Ali Koç Babalıların aksine Serezli Pir Sultan’ın nefeslerine yer vermektedir. Değişimin zaman içinde oluştuğunu tahmin ediyoruz. Her iki toplumun iç erkânını görmeden bir kıyasla yapmak istemiyoruz.
Çar Şişman ile Ali Koç Baba arasındaki ilişkiyi araştırırken aynı aileden Hamza Koçerdin’in yeğeni fotoğrafçı Mustafa Marangoz’un elinde bulunan bir madalyona ulaştık. Bu madalyon Ali Koç Baba ile bir ilişkisi olmayan Veli Küçük tarafından Mustafa Marangoz’a ulaştırılmıştır. Bu madalyonun üzerinde bulunan yazı, Çar Şişman’ın ölümü ve gömüldüğü yerle ilgili olarak bize ayrıntılı bir bilgi vermektedir. Bu yazının orijinali ve çevirisini sizlere sunuyoruz:
T.C. Muratlı Noterliği’nin Verdiği Belge:
“İşbu tercüme işlemi 32 mm çapında, 1,8 mm kalınlığında 14,28 gr. ağırlığında bakır madeninden yapılma, arka yüzündeki Bulgarca yazının gerçek ebadından büyütülmüş renkli fotokopisinden tercüme edilmiştir.
Tercüme:
Samakov’dan Rilsi Manastırı’na kadar dağlık bölgeden mesafe 10 saattir. Dıbnıtsa’dan Samakov’a ise 16 saattir. Samakov’dan çıktığında İskir Deresi boyunca gittiğinde şehre yarım saat uzağında Saravi Kladentsi (Mısır sulama kuyuları) yanı bulunmakta ve bu yerde Bulgar padişahı İvan Şişman öldürülmüş olup buraya yakın yüksek bir yerde mezarı bulunmaktadır.
İş bu Bulgarca’dan tercüme işlemi dairemiz yeminli tercümanı Ehliman oğlu Mustafa Kılalı tarafından aslına uygun olarak tercüme edildiğini onaylarım. 08.09.2003.”
Hamza Koçerdin Baba’nın Ali Koç Baba ile ilgili olarak şahsıma anlattığı ve elimizde bant kaydı da bulunan bilgileri buraya aktarıyoruz:
“Bursa 1388 yılında fethedildiği zaman, Hakk’a şükür ifadesi için koç kesmek isteniyor. O an Ali Koç Baba, elinde olmayarak: ‘Beni kurban edin, ben kurban olayım.’ Demiş. Orada bulunan bir yetkili kişi, ‘Ali Koç sen bize daha lâzımsın.”, deyip onun bu gönüllü kişiliğini güzel sözle almış. Bu, Koç lâkabı Ali Baba’ya oradan kalmış. Ali Koç Baba’nın mezarı şimdi Bulgaristan’da Niğbolu’da bulunmaktadır.
Ali Koç Baba’nın oğlu Hüseyin Koç ise bu günkü adı Yablanova Türkçe adı Alvanar köyüne yerleşmiştir. Alvanar köyünden gelenlerin anlatımına göre, bir çiçek bahçesini andıracak şekilde doğal güzelliğe sahip olan bölgenin ismini buradan aldığı söylenir.
Alvanar’a yerleşim sonrası diğer toplumlarla inanç ve giyim bakımından ayrı olan Ali Koç Baba muhiplerinin kadın ve genç kızlarda şalvarların paçaları ayrı bir şekilde imiş. Diğer toplulukların şalvarlarından daha farklı ve renkli olduğu için Aldonlar, Aladonlular, Aladonlar yakıştırması bu yerleşimin adı olmuş. Köyün ilk yerleşimi bugünkü yerden farklı yerde Kurudanlık, Kuganlık (Kurgan: mezarlık) Sarıkaya altı denilen yerdeymiş. Bu yerde kutsal yer olarak kabul edilen Sofra Yeri diye bir makam vardır. Bu yerin alt yanında yine kutsal sayılan bir de Erenler Pınarı varmış. Bir de burada Ali Koç Baba’nın yerleşimi evveli bulunan Topuz Baba vardır. Topuz Baba’nın oğlunun adı da Alvandır. (Elvan) Köye adını çiçekler mi yoksa Topuz Baba oğlu Alvan mı verdi bilinmez.
Niğbolu kalesinin alınmasından sonra, bugünkü Alvanar civarına yerleşmiş bulunan Türk köylerini, etrafta bulunan Bulgar halkı rahatsız etmektedir. Niğbolu’daki Ali Koç Baba, oğlu Hüseyin’i Alvanar köyü civarlarında yerleşen yeni halkı organize etmek için buraya göndermiştir. Hüseyin Baba buraya çoban kıyafetinde, bir koç sürüsü ile göçebe olarak gelmiştir. Bu yöredeki halka rahatsızlık veren gruplarla arkadaşlık kurarak onların iç yüzünü öğrenmiş ve diğer taraftan da köylüleri teşkilâtlandırıp Bulgar eşkıyalarını yok etmek için hazırlamıştır. Hazırlıklar belli bir olgunluğa eriştiğinde Hüseyin Baba köylülere: “Bulgarların bir bayram gününde onlara dostluğun pekişmesi adına bir yemek vereceğim. Yemekte çok fazla içki içip Bulgarlar sızdıktan sonra size haber gönderirim.” diyor. Bulgarlar gerçekten de yiyip içtikten sonra sızıyorlar. Hüseyin Baba köylülere haber veriyor ve Bulgarları bölgeden çıkarıyorlar. Topuz Baba bu bölgeyi Ali Koç Baba oğlu Hüseyin Baba’ya bırakarak kendi talipleri ile birlikte Topuzlar köyüne yerleşiyor. Günümüzde Alvanar(Yablanova) köyünde bulunan Topuz Baba nazarlama dediğimiz gerçekte esas mezarı haricinde bir mezarı bulunmaktadır.”
Hamza Koçerdin Baba’nın bize anlattıkları arasında bir başka iddia da henüz bilimsel anlamda tam olarak kanıtlanamamış olan bir tartışmaya dayanmaktadır. Bilindiği gibi Hacı Bektaş Veli soyundan geldiği kabul edilen kolun Seyit Ali Sultan’a dayandığı, Seyit Ali Sultan’ın da (Kızıl Deli) Hacı Bektaş Veli’nin çocuğu olduğunu, kendilerinin bu koldan geldiklerini kabul etmektedirler. İkinci varsayım ise Babagan kolunun görüşüdür. Bunlar da Hacı Bektaş Veli’nin Fatma Nuriye Hanımla evlendiğini, ondan iki çocuğunun olduğuna inanırlar. Bu iki iddia da henüz kanıtlanmış belgelere dayanmamaktadır. Alevilik ve Bektaşilik araştırmalarının çok yeni olması, bütün bilgi ve belgelerin henüz yayımlanmaya başlamış olması sebebiyle bir gün bu karanlık noktanın aydınlanacağını sanıyoruz. Ancak Hamza Koçerdin Baba kendilerinin birinci iddiaya bağlı olarak Seyit Ali Sultan’dan geldiklerini ve Ali Koç Baba’nın Seyit Ali Sultan’ın oğlu olduğunu söylemektedir.
Ömer Lütfi Barkan’ın Kolonizatör Türk Dervişleri isimli eserinde karşılaştığımız bir bilgi de olayın bir başka boyutunu ortaya koymaktadır. Bu bilgiyi aynen buraya alıyoruz:
“An evkaf ’ı Zaviye-merhum Ali Koçi.
Karyie-i dervişan nam-ı diğer Bulgarine-i Küçük tabi’i Niğebolu.
Merhum Koyun Baba dervişlerinden Ali Koçi nam sahib-i vilâyet derviş ki nefs-i Niğebolu da olan zaviyenin asla ve kat’a bir akçe varidatı olmamağın ve bir akçe hasıl olur vakfı yoktur. Mezkur derviş fevt olduktan sonra kendü ehibbasından ba’zı dervişler cem olunup kendülerini kedd-i yemini ve arak-ı cibinler ile diktikleri bağlarda ve bahçelerden hasıl eylediklerini zaviye-i mezkureye gelen ayende ve revendeye harc eyleyüp ve zikrolan mezra hali hariç ez defter yer olup merhum Yahya Paşa Hazretlerinden tapulayup ba’dehu der-i devletten hükm-i hümayun alub sâbıka Niğebolu kadısı olan Alaeddin sınurın tecdid idüp ba ba’dehu merhum ve mağfirunileyh sultan Bayezid Han’dan mukarrernâme-i hümayun almışlardır.
Sonradan, Niğebolu Beğ’i Hasan Paşa hazretlerinden ve ba’dehu Mehmed Bey’den bedel’i öşür yılda 200 akçe vaz ‘ittirüb ellerine mektub-ı şeriflerin almışlardır.
Ve mezra-ı mezkure üzerinde iki göz bir değirmen binâ eylemişlerdir. Ve zaviye-i mezkûreye hidmet etmek içün haymana ve haric-ez defter olan kafirden 14 nefer kafir cem eyleyüb ispençesin ve sair rüsûmların almayub karye-i mezkure üzerinde bina itdükleri değirmenlerine ve âyende ve revende mahsulatı içün bağlarına ve sair mesâlihine hidmet iderlermiş.
Hâliya vuku’ı üzre tahrir olunup Padişah-ı alempenah hazretlerine arz olundukta mezrayı mahdut olan sınıru ile resm-i ağnam ile ve öşr-i günan ile fil cümle hukuku şer’iyesi ile ve rüsûm-ı örfiyesi ile ve içinde olan 14 nefer keferesi ile zaviye-i meskûreye vakf eyleyüp vâki olan mahsulatı âyende ve rendeye har eylemek emr olunmağın. Haliye vilayet kitabet olunup vakf-ı mezkur der-i devlete ‘arz olundukta vakfiyeti kemâkân mukarrer dutulup (defteri cedide) kaydolundu diyü mukayyeddir (defteri atik) Haliye dahi vuku’ı üzere arz olundukda gizü kemâkân vech-i meşruh üzere buyrulub (defteri cedid)e kaydolundu (30 numaralı köy).”
Balkanlarda araştırma yapan değerli araştırmacılarımızdan merhum Nejat Birdoğan da farklı bir iddia öne sürmektedir. Birdoğan, Otman Baba Velayetnamesi üzerine yaptığı araştırmada Güneydoğu Bulgaristan’da bulunan ikinci büyük Bektaşi Tekkesi olan Ali Baba Tekkesi’nin Otman Baba’ya bağlı olduğunu söyler. Devamla Kırklareli iline bağlı Kofçağız ilçesinde bulunan Ali Koçluların da Otman Baba’ya bağlı Ali Babalılar olduğunu iddia eder.[3]
Bulgaristan’da Ali Baba veya Ali Dede adı geçen 15 adet tekke, yatır vezaviye var. Bunlar benim sadece tespit ettiklerim:
Adı
|
Bulunduğu Yer
|
1. Ali Baba
|
Alvanar
|
2. Ali Baba
|
Kırcaali
|
3. Ali Baba
|
Tekke Köy(Broş) Kırca Ali
|
4. Ali Baba
|
Y. Zağra / TekkeMahalle (Grafitovo)
|
5. Ali Baba Tekkesi
|
Silistre/Denizler (Varnentsi)
|
6. Ali Baba Tekkesi (Şeyh Ali Baba)
|
Hasköy (GüneyDoğu Bulgaristan)
|
7. Ali Baba Türbesi
|
Kavak mahalle/ Haskova
|
8. Ali Baba Zaviyesi
|
Çirmen / Seyit Can Köyü
|
9. Ali Baba Zaviyesi
|
Yeni Pazar
|
10. Ali Baba Zaviyesi
|
Niğbolu
|
11. Ali dede
|
Kovancılar
|
12. Ali Dede Zaviyesi
|
Kızanlık
|
13. Ali Koca Baba Tekkesi
|
Rusçuk
|
14.Ali Koç Baba Zaviyesi ve Türbesi
|
Niğbolu
|
15. Ali Koçlu Baba Tekkesi ve Yatırı
|
Alvanar
|
Değerli araştırmacının öne sürdüğü varsayımlarda yer alan Ali Baba ile Ali Koç Baba arasında nasıl bir ilişki bulunduğunu tam olarak bilemiyoruz. Ancak, Ali Koç Babalılar kendilerinin, erkanca Kızıldeli Ocağı’nın Evladiye koluna bağlı olduklarını kabul etmektedirler. Aralarındaki sıkı akrabalık bağlarının ve erkanın Anadolu’nun bir çok yöresinde aynen sürmesi bunu kanıtlamaktadır. Merhum Nejat Birdoğan’a bu konuda, yazısından sonra telefonla ve mektupla bilgi vermi