Erken ve Klasik dönem duvar süslemele-ri, Filibe (Plovdiv) Şehabuddin Paşa (İmaret) Camii ile Hasköy Otman Baba Türbesi ve Razgarad Demir Baba Türbesinde görülmektedir. 19.yüzyıl Batı anlayışındaki duvar süs-lemelerine ise Samokov Bayraklı Camii, Filibe (Plovdiv) Hüdavendigar Camii, Eski Zağra (Stara Zagora) Hamza Bey Camii, Şumnu (Şumen) Şerif Halil Paşa Camii ve Pazarcık Kurşunlu Camii’nde görüyoruz. Bu bildirimizde de özellikle 19.yüzyıl batı anlayışındaki duvar resimleri üzerine duracağız. Saydığımız yapı örneklerinin duvar resimlerinde, İstan-bul tasvirleri, hayali tasvirler, manzara tasvirleri, hat sanatı, natürmortlar, bitkisel ve geometrik süslemelere yer verilmiştir. Yapıların, duvar resimlerinde seçilen konular, kul-lanılan teknikler, üslup özellikleri ve mimaride kullanıldığı yerler detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Ayrıca, Türkiye’de duvar süslemesi olan yapı örnekleri ile karşılaştırma yapı-larak benzer ve farklı özellikleri ortaya konulacaktır.
Balkanlarda, Anadolu’daki duvar resim örneklerinde olduğu gibi, minyatür gele-neğinden batılı resim anlayışına geçiş sürecinin olduğunu görmek mümkündür. 18.yüzyılın ilk yarısında Lale Devri’nden itibaren İstanbul’da ortaya çıkan Batılı-laşma hareketi, gerek Anadolu’yu gerekse Balkanlar’ı kısa zamanda etkisi altına almıştır. Osmanlı Devleti’nin Avrupa ile özellikle de Fransa ile ilişkilerinin çok yönlü artması, Avrupalı iş adamlarının ve mallarının Osmanlı dünyasına gelme-si, Batı anlayışındaki mimarî dekorasyon ve resim sanatının Osmanlı dünyasına girmesi, bu Batılı anlayışın başta merkez İstanbul olmak üzere, tüm Anadolu ve Balkanlara yayılmasına sebep olmuştur. Geçen zaman içinde, klasik Osmanlı anlayışı ve zevki değişmiş, sanat üsluplarında yenilikler ortaya çıkmıştır (Arık, 2001: 71-96).
Klasik Osmanlı süsleme sanatına göre daha hoş ve neşeli görünen barok, roko-ko, ampir v.b. Avrupa stillerinin dekoratif şekilleri, farklı biçimlerde Türk sana-tında uygulanmaya başlamıştır. Bu yeni anlayış cami, tekke, türbe ve ev mima-risinde olduğu gibi sanatın bütün dallarında da görülebilmektedir. Osmanlı’da 18.yüzyıldan sonra inşa edilen yeni yapılar, sanatta ‘Batılılaşma’ hareketini tem-sil eder. Bu yeni anlayış, Balkanlarda daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmakta-dır. Bu dönem yapılarının süslemelerinde en büyük yenilik, duvar resimlerinin ortaya çıkışıdır. Bu dönemde, inşa edilen yapıların esas çizgileri ve kuruluş amacı değişmemiş, fakat dekorasyonda barok kartuşlar, akantus yaprakları, vazolar, ‘C’ ve ‘S’ dal kıvrımları, çiçekler, natürmortlar, manzara, yapı ve gemi tasvirleri gibi Batılı motifler ve kompozisyonlar egemen olmuştur. Bu duvar resmi konuları arasında en çok işlenen, manzara tasvirleridir. Manzara tasvirleri, “ belli bir yerin tasviri” (İstanbul, Mekke, Medine v.d.) ve “hayâli yerlerin tasvir-leri” olmak üzere iki türde görülmektedir.
Duvar resim sanatı, genel işleniş yöntemi bakımından bir “halk sanatı”dır. Bu sebeple, duvar resim sanatının sadece dar bir çevreye ve millete ait olmadığı, toplumun her kesiminin bunu benimseyerek bu sanata katkıda bulunduğu kanaatindeyiz. Duvar resimlerinde farklı üslup ve anlayışların olması; çalışan sanatçıların farklı kültür çevrelerinden, değişik duvar resim atölyelerinden gel-diklerini göstermektedir. Türk eserlerin duvar resimlerinde, Türk sanatçıların yanında gayrimüslim sanatçıların da çalışması gayet normaldir. Zaten Osmanlı toplumunun sosyal yapısı da bunu gerektirir. Nitekim Bulgaristan’da duvar resmi bulunan Türk eserlerinde bunu görmek mümkündür.
Bu bildirimizde, Bulgaristan’da duvar resmi bulunan belli başlı örnekler ele alınmıştır. Burada, sadece genel duvar resmi hakkında belirgin bir özelliğe sahip Türk eserlerine yer vereceğiz. Bulgaristan’da Osmanlı duvar resmi ile ilgili genel bir değerlendirmeye götürecek eserlerden; Samokov’da Bayraklı Camii, Filibe’de Sultan Murat Hüdâvendigâr ve Şehabuddin Cami’leri ile Çifte Hamam, Şumnu’da Şerif Halil Paşa Camii, Balçık-Obroçişte’de Akyazılı Türbesi, Razgrad’ta Makbul (Maktul) İbrahim Paşa Camii ve Demir Baba Türbesi’nden bahsedeceğiz.
1. Samakov Bayraklı Camii
Samokov şehir merkezinde olan Bayraklı Camii 16.yy.’a aittir (Staynova, 1985: 258). Halk arasında Bayraklı Camii veya Hünkâr Camii olarak da adlandırılmak-tadır. Caminin “Hünkâr” adından banisinin bir Sultan olduğu anlaşılıyor ise de bunun hangi sultana ait olduğu bilinmemektedir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Samokov’daki Hünkâr Camii’nin sadece varlığından söz etmektedir. E.Çelebi cami için klasik tabiriyle ‘mamur ve metindir’ demekle yetin-miştir. Caminin herhangi bir dikkat çekici özelliğinden hiç bahsetmemiştir. Bu, Evliya Çelebi’nin camiyi ziyareti sırasında, ne mimarî ne de süsleme açısından dikkat çekici bir özelliğe sahip olmadığı anlamına da gelmektedir.
1960’lı yıllarda caminin restorasyonunu yapan Mimar Nikola Mushanov’un incele-meleri neticesinde, caminin üç aşamalı bir mimarî değişikliğe uğradığı sonucu-na varılmıştır. Mushanov, ilk etapta caminin dikdörtgen plânlı, kırma çatıyla örtülü bir yapı olduğunu; daha sonra yapılan bir onarımda caminin batı ve kuzey cephelerindeki duvarların yıkılarak genişletildiğini ve elde edilen kare mekânın kubbe ile örtüldüğünü belirtmektedir. Bu değişikliğin yapılması için de eski minarenin yerine yeni bir minarenin inşa edildiği anlaşılmaktadır (Çizim 1, 2). Camide, en son 1840 yılında yapılan değişiklikle de harimdeki kubbe küçülerek dört ayak üzerine oturtulmuş, kubbenin etrafı yine çatıyla örtülmüş ve son cemaat yerine kat ilavesi yapılmıştır (Foto 1). N. Mushanov, camideki duvar resimlerinin de bu 1840 yılındaki onarımda yapıldığını belirtmektedir (Muscha-nov, 1989: 79).
Mevcut cami, 14 x 14 metre ölçüsünde, kare planlıdır. Tek kubbeli olan caminin kubbe çapı 7.60 metredir. İki katlı bir son cemaat yeri bulunan cami, çapraz bir çatıyla örtülmüştür. Kare plânlı harimin ortasında bir kubbe bulunmaktadır (Foto 2). Kubbe, dört ayak sütuna oturmaktadır. Yapı, mimarisinden çok barok tarzındaki kalem işi süslemelerle meşhurdur (Foto 3). Bulgaristan’da Osmanlı döneminden ayakta kalan ve en güzel duvar resimlerine sahip olan camidir. Son cemaat yeri ve harimin iç duvar yüzeylerinin tamamı manzara tasvirleri, natür-mort, vazo, akantus yaprakları, “C” ve “S” kıvrımlı bitkisel motiflerle kaplıdır (Foto 4, 5). Duvar resimlerinde perspektif, ışık-gölge ve derinlik mükemmeldir. Mushanov, bugünkü barok, ampir ve rokoko tarzı duvar süslemelerinin bir bel-geye dayanarak 1840’lı yıllarda İvan, Hristo ve Kosto adında Bulgar sanatçıları tarafından yapıldığını söylemektedir; fakat, isnat edilen belgenin niteliği ve nerede olduğu hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir. Doğu duvarının üst mahfile yakın bir yerinde, sıva tabakasının altında Rılski Manastır’ın basit bir krokisi çizilmiştir. Bunun, caminin duvar süslemelerinde çalışan ustaların Rilski Manastır’ında da çalışmış oldukları ihtimalini aklımıza getirmektedir. Caminin mihrap nişi içinde cami tasviri ve barok tarzında bitkisel süslemeler bulunmak-tadır. Kubbeyi taşıyan sütun başlıklarında aynı tarz süslemeler vardır. Kubbede altı kollu yıldız motifi yer almaktadır. Caminin saçak altı ve kubbe kasnağındaki dış pencere silmelerinde, beyaz zemin üzerine şablon tekniği ile yapıldığını tah-min ettiğimiz barok tarzı kalem işi süslemeler bulunmaktadır (Foto 6, 7, . Yapının dış yüzeylerindeki süslemelerin hemen hemen tamamında siyah kalem ve siyah fırça darbeleriyle yapılmış bitkisel süslemeler vardır. Caminin son cemaat yeri ve iç mekânda ise kahverengi, sarı, yeşil, siyah ve mavi tonların ağılıkta kullanıldığı bitkisel süslemelere yer verilmiştir (Foto 9, 10). Özellikle iç mekânlardaki süslemelerin belirli konturlarla sınırları belirlenmiş, bunlar tuval resim gibi belirli bir çerçeveye oturtulmuş ve perde motifi ile derinlik kazandırı-larak yapılmıştır. Sanatçının bunu yapmakla ışık-gölge ve perspektif tekniğine de önem verdiği anlaşılmaktadır. Mihrap nişi içinde cami tasviri bulunmaktadır (Foto 11). Gerek dış ve gerekse iç mekândaki süslemelerin tamamında aynı tarz motiflerin birbirinin tekrarı gibi yapılmış olması, alçı zemin üzerine şablon tek-niği ile yapıldığını gösterir; ancak bu sonuca varmak için süslemelerin detaylı bir analizinin yapılmasına ihtiyaç vardır. Camideki duvar süslemelerinde işlenen konu, üslup ve tekniğe bakıldığında, süslemenin 19. Yüzyılın ilk yarısında yapıl-mış olduğu anlaşılmaktadır. Bu da Musanov tarafından verilen tarihî verilerle süslemelerin örtüştüğünü göstermektedir. Camii, aslî fonksiyonunu kaybetmiş-tir. Yapı günümüzde, Bulgaristan Millî Anıtlar Kurumu’na ait şehir müzesinin deposu ve son dönemde resim galerisi olarak kullanılmaktadır.
2. Filibe (Plovdiv) Hüdavendigâr Camii
Halk arasında Sultan Murad Camii, Hüdâvendigâr Camii, Cuma Camii veya Ulu Camii olarak adlandırılan yapı; Sultan Murad Hüdâvendigâr tarafından 14.yy. sonlarında külliye yapısı olarak inşa edilmiştir (Harbova, 1991: 71). Külliye; Kur-şunlu Han, Büyük Bedesten ve Hüdâvendigâr Camii’nden oluşmaktadır. Balkan-larda “Erken Osmanlı Mimarîsi” özelliklerini en iyi şekilde yansıtan tek örnektir (Foto 12). Dikdörtgen plânlı, 30x40m. ebadında olan cami, Balkanlarda en büyük camii örneklerindendir (Çizim 3). Cami, 1785 ve 1818 tarihlerinde onarım geçirmiştir (Tatarlı, 1966: 220). Harim, dört ayakla üç sahına bölünmüştür. Yan sahınlara nazaran daha geniş tutulmuş olan orta sahın üç kubbeyle, yan sahın-lar da üçer çapraz tonozla örtülüdür (Foto13). Harim de, orta sahının ortadaki kubbesinin altında, şadırvan bulunmaktadır (Foto14). Cami, Bursa Ulu Camii gibi, Balkanlarda, içinde şadırvanı olan tek örnektir. Doğu cephesinde yer alan minaresinde çok güzel tuğla bir tezyinatı bulunmaktadır. Minarenin petek kısmı 1818 depreminde yıkıldığından, yeniden yapılmıştır (Ayverdi, 1982: 41). Erken Osmanlı Dönemi camilerinde olduğu gibi, alt sıra pencereleri ve son cemaat yeri bulunmamaktadır.
Cami içindeki duvar süslemeleri Seyyid Nakşî Çelebi tarafından yapılmıştır. Kemer yüzeylerinde, pandantiflerde, tonoz ve kubbe yüzeylerinde, mihrap nişin-de, pencere kenarları ve aralarında kalem işi süslemeler yer almaktadır (Foto 15). Mihrap nişinde, açılmış perde motifi bulunur. Cami içinde sülüs, nesih ve talik yazı çeşitleri ile 19.yüzyılda yazılmış hat levhaları vardır. Hat sanatı örnek-leri, dikdörtgen panolar içerisinde; Allah, Hz. Muhammed, dört halife ve pey-gamber isimleri kahverengi zemin üzerine, siyahla yazılmıştır. Kubbe ve tonoz yüzeylerinde, madalyonlar içerisinde, Kur’an ayetlerine ve hadislere yer veril-miştir. Bu madalyon etrafında barok tarzı bitkisel süslemeler bulunmaktadır. Cami, günümüzde ibadete açıktır.
Bu levhaların transkripsiyonu ve nakkaşının ismi şu şekildedir:
“Kani’i sânîsine hayır ola inşallah - Ne güzel mecmua hüsnüne maşallah
Eyledi Camii-müzeyyen hattı hoş münakkaş bir safa–Esseyid Nakşi eder nev’i bende’i Çelebi Mustafa H.1234/M.1818–1819” (Ayverdi, 1982: 40), (Foto 16)
Levhayı yazan Nakkaşın asıl ismi, Mustafa Seyyid’dir. Edirne Selimiye Camii’ndeki levhalar da bu nakkaş tarafından yazılmıştır (VGM, Defter-i Rumeli Sânî-i Asker, Nu.400, s:149, sıra:351).
Caminin orijinal süslemeleri hakkında kesin bir bilgiye sahip olmamakla birlikte, mevcut duvar süslemelerin 19 yüzyılın ilk çeyreğine ait olduğu anlaşılmaktadır.
3. Filibe (Plovdiv) Şehabuddin Paşa Camii
İmaret Camii, külliye yapısıdır. Külliye, camii, türbe, medrese, kütüphane ve çarşıdan oluşmaktaydı. Günümüze sadece, camii ile türbe gelebilmiştir. Külliye H.848/M.1444-45 tarihinde Şehabuddin Paşa tarafından inşa edilmiştir (Stajno-va, 1985: 239; Staynova, 1995: 128-132; Ayverdi, 2000: 43). Cami, plan itibarıyla, ters “T” plânı, zaviye tipi veya kanatlı camiler grubuna girmektedir. Harim, orta sahında iki, yan kanatlar da birer kubbe ile örtülüdür. Esas ibadet mekânı ile orta sofa arasında beş basamakla çıkılan bir yükselti bulunmaktadır. Yan kanat-lara da merdivenle çıkılmaktadır. Orta sofanın kubbesi, esas ibadet mekânının kubbesinden daha büyüktür. Mihrap önündeki kubbe onikigen, diğer kubbe ise sekizgen bir kasnağa oturur. Orta sahındaki kubbelere geçişler mukarnaslı tromp, yan kanatlardaki kubbelere geçişler ise pandantiflerle sağlanmıştır. Orta sofanın kubbesinde bir aydınlık açıklığı bulunur. Caminin, beş bölümlü bir son cemaat yeri vardır. Son cemaat yerinin giriş önü üstü kubbe, yanlardaki bölüm-ler aynalı tonoz, en dıştakiler ise dilimli tonozla örtülüdür. Caminin doğu tara-fındaki zaviye bölümünden dışarıya giriş-çıkış yapılabilmektedir. Cami, almaşık duvar örgüsüne sahiptir. Minaresinde çok güzel bir tuğla işçiliği bulunmaktadır. Caminin onarım kitabesinden, 1634 yılında Mustafa Ağa tarafından onarıldığı anlaşılmaktadır (C.Rudloff-Hille, Rudloff , 1934: 13; Muschanov , 1989: 78).
Caminin alçı mihrabında geometrik süslemeler bulunmaktadır. 1960’lı yıllarda Nikola Muschanov tarafından restore edilen caminin iç duvar ve kemer yüzeyle-rinde, 19. yüzyıla ait kalem işi süslemelerinden izler ortaya çıkarılmıştır. İç duvar sıva tabakasının belirli yerlerinde bulunan bu duvar resimleri, barok tarzındadır. Duvar resimlerinde akantus yapraklarından ve kartuşlardan oluşan bir kompo-zisyon vardır. Cami günümüzde ibadete açıktır. Yapı, günümüzde “Bulgaristan Baş Müftülüğü” tarafından kullanılmaktadır.
4. Şumnu Şerif Halil Paşa Camii-Tombul Camii
Cami, Şumnu (Şumen) şehir merkezinde yer alır. Şerif Halil Paşa Camii-Tombul Camii, H.1157/M.1744-45 tarihinde Şerif Halil Yusuf Paşa tarafından inşa edilmiştir. Cami; kütüphane, medrese, mektep ve imaret yapılarıyla birlikte dinî, sosyal ve eğitim amaçlı bir külliyedir. Cami, Balkanlarda Klâsik Osmanlı mima-risi özelliklerini en güzel şekilde yansıtan örneklerden biridir. Kare plânlı yapıda, merkezî kubbeye geçişler dilimli tromptur. Caminin kuzeyinde dört sütuna otu-ran beş kubbeli bir son cemaat yeri vardır. Caminin batı duvarı hizasında dokuz hücreli, revaklı avlulu bir medrese yapısı bulunmaktadır. Revaklı avlunun ortası-na şadırvan yerleştirilmiştir. Medresenin kuzeyinde iki katlı bir kütüphane binası yer alır. Caminin güneyinde hazire, doğu duvarı hizasında da imaret ve müftülük idarî yapıları bulunmaktadır. Camii, aslî fonksiyonunu sürdürmektedir.
Camide orijinal duvar süslemelerinin yanında, geç dönemlere ait olan süsleme-ler de vardır. Tromp ve kemer yüzeylerinde, kandil gezintisinin silmesinde, pen-cere alınlıklarındaki süslemelerin orijinal olduğu kanaatindeyiz. Duvar yüzeyle-rindeki diğer basit süslemeler de geç dönemlere aittir. Pencere alınlıklarında çiçek ve kıvrık dal motiflerinden oluşan bir kompozisyon bulunmaktadır. Cami-nin mihrap duvarında, dikdörtgen panolar içerisinde, Mekke ve Medine tasvirle-ri yer alır.
5. Razgrad, İsperih Demir Baba Türbesi
Demir Baba Türbesi 16.yy. ortalarında inşa edilmiştir (Mikov, 2001: 234). İsperih Razgrad’a 30 km. uzaklıktadır. Türbenin 3 km. uzaklıkta bulunduğu Mumcular köyü de İsperih’e 15km. mesafededir. Dağların eteklerindeki bir vadide bulunan türbe, antik döneme ait bir kült yeri üzerine, 16.yüzyılda inşa edilmiştir. Tekke yapıları, yedigen duvarlarla çevrili bir avlu içerisinde bulunmaktadır. Tekkenin geniş bir vakıf arazisi vardır. Tekke yapıları arasında, türbe, imaret, cemevi, misafirhane, beş parmak su kaynağı yer almaktadır. Kesme taştan yapılmış olan yedigen plânlı türbenin üstü kubbeyle, kare planlı giriş mekânının üzeri de sivri bir külahla örtülüdür. Türbenin her iki yanında antik döneme ait yapının, merdi-ven kalıntıları bulunur. Din ayırımı yapmadan herkes tarafından ziyaret edilen türbede çeşitli adaklar adanır, kurbanlar kesilir ve dilekler tutulur. Türbenin bahçesinde bulunan delikli taşa elin sokulmasıyla dileklerin yerine getirileceği-ne ve dikdörtgen/büyük/düz taşın üzerine de yüzükoyun yatıldığında, hamile kalamayan kadınların hamile kalacağına inanılır.
Bulgarlar 1930 yılında tekke ve türbe yapılarını zapt etmeye çalışmışlar, ancak başaramamışlardır (Yavaşov, 1934: 67). Tekke vakıfları orada yaşayan Türk nüfu-sun idaresindedir. Yapıya 1970 yılında, eski eser statüsü kazandırılmıştır (Babin-ger, 1938: 43-52).
Türbede dış portal üzerinde, lâle motifinin olduğu çini süslemeleri vardır. Por-talin taş üzerinde bulunan yazı kuşağında “Vela havle vela kuvvete illâ billâhi’l-aliyü’l-azim” ibaresi yer alır. Türbe duvar yüzeylerinde Bektaşî sembollerini ifade eden süslemeler bulunmaktadır. Yedigen planlı türbede sadece iki cephede birer pencere açıklığı, diğer iki cephede de birer dolap bulunmaktadır. Pencere arala-rına dantel örgüsü şeklinde bezemeler yerleştirilmiştir. Kubbe göbeğinde, çem-ber içinde, Rumî motiflerden oluşan bir kompozisyon yer almaktadır. Tekke avlusunun dış duvar yüzeylerinde Zülfikar kılıcı, cami tasviri, yedi ve on iki kollu yıldız motifleri, lâle motifleri yer alır. Her yıl 21 Mayıs’ta burada çeşitli şenlikler düzenlenmektedir.
6. Filibe Çifte Hamam
Hamam Filibe (Plovdiv) de, Meriç Nehri’ne yakın, eski adıyla Hacı Hasan Bey mahallesinde, 5 September Caddesi, Nu.179’da bulunmaktadır. Filibe Çifte Hamam, Kazasker Hacı Hasan-zâde Mustafa Efendi tarafından 1555 tarihinde inşa edilmiştir (Harbova, 1991: 73). Hamamın H. 911/M. 1555-56 tarihli bir vak-fiyesi vardır (Ayverdi, 2000: 43). Hamam, erkekler ve kadınlar bölümü olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Erkekler bölümüne ana cadde üzerinden, kadınlar bölümüne ise arka sokaktan girilir. Erkekler bölümünün giriş kapısı basık kemerli olup alınlık kemeri ise sivri kemerdir. Her iki bölümün soğukluk kısımları, sekizgen kasnaklara oturan kubbelerle örtülüdür. Kubbe köşelikleri tromptur. Her iki kubbenin tepesinde aydınlık feneri yer alır. Kubbe kasnakların-da pencere açıklıkları yer almaz. Sadece erkekler bölümünün soğukluk kısmında tek sıra pencere açıklıkları bulunmaktadır. Hamamın kubbe kenarları ve saçak silmeleri boydan boya iki sıra hâlinde, kirpi saçakla çevrilidir. Almaşık tarzında inşa edilen yapının, soğukluk bölümlerinden, ılıklık ve sıcaklık bölümlerine geçilmektedir. Hamamın sıcaklık bölümlerinden halvet bölümüne erkeklerin üç, kadınların iki geçişi vardır. Yapının bütün bölümleri, kubbe ile örtülüdür. Kül-han kısmı ise tonozla örtülüdür.
Hamamın soğukluk bölümlerinde kalem işi süslemeler görülmektedir. Duvar resimlerinde cami resimleri ve natürmortlar yer almaktadır. Hamam içindeki kurna ve göbek taşı, hâlâ yerinde durmaktadır. Ahşap kapı kanatları, geç dönem-lere aittir. 2000 yazındaki ziyaretimizde, yapıda geniş çaplı bir onarım yapılmak-taydı.
Bu yazıyla ilgili fotoğraflar "EKLER" bölümündedir.
KAYNAKLAR
ARIK, Rüçhan. (2001). “Sanatta Batılılaşma Sürecinde Balkan Anadolu Beraberliği”. Bal-kanlarda Kültürel Etkileşim ve Türk Mimarisi Sempozyumu Bildirileri. 17-19 Mayıs 2000. Şumnu (Bulgaristan). Cilt 1. Atatürk Kültür Merkezi. Ankara.
AYVERDİ, Ekrem Hakkı. (2000). Avrupada Osmanlı Mimari Eserleri. Cilt IV. İstanbul.
BABİNGER, V.Franz. (1938). “Das Bektaschi –Kloster Demir Baba”, Rumelische Streifen. Berlin. CVETKOVA, Bistra. (1965). “Arhitekturata Prez Turskoto Vladicestvo (Kraja Na XIV-
Vtorata polovina na XVII v.”, Kratka İstorija Na Bılgarskata Arhitektura. Sofia.
EYİCE, Semavi. (1967). “Varna ile Balçık Arasında Akyazılı Sultan Tekkesi”. Belleten, C.31, Sayı 124. Ankara. HARBOVA, Margarita. (1991). “Razvitie na Planovata i Prostranstvenata Shema na
Osmanskite Kultovi Sgradi na Balkanite (XV-XIX)”. Institut D’etudes Balkaniques. Sofia.
HENRY Minetti. (1923). Osmanifche provinziale Baukunft aut dem Balkan, Ein Beitrag zur Baugefchichte des Balkans. Hanover KESKİOĞLU, Osman. (1968-1969). “Bulgaristan’daki Bazı Türk Abideleri ve Vakıf Eserle-
ri”. Vakıflar Dergisi, Sayı 7- 8. Ankara.
KİEL, Machıel. (1974). “Some Early Ottoman Monuments In Bulgarian Thrace, (Stara Zagora, Janbol, Nova Zagora)”. Belleten, Cilt XXXVIII, Nu.152. TTK. Ankara. KİEL, Machıel. (1989). “Osmanische Baudenkmaler in Südosteuropa”, Die Staaten Südo-
teuroppas und die Osmanen, Herausgegeben von Hans Gerorg Majer. Münhen. MİJATEV, Peter. (1986). Bulgaristan’daki Osmanlı Anıtları (Çeviren: Yaşar Yücel). Ankara. MİKOV, Lubomir. (2001). “Teketo na Akjazılı Baba v S. Obroçişte, Balcişko-Kultova Arhi-
tektura”, Problemi Na İskustvoto, Br.1; godina 34-A. Sofia.
MİKOV, Lubomir. (2005). İskustvoto na Heterodoksnite Musulmani v Bılgaria (XVI-XX vek). İnstitut za Folklor. Sofia. MUSCHANOV, Nikola. (1989). “Samokovskata Bajraklı Camij – Edin Prestavitelen Pamet-
nik na Bılgarskija Barok ”, Naşeto Nasledstvo, Sv. Arhitektura br.7. Sofia.
STAYNOVA, Mihajla. (1985). “Osmanski İskustva na Balkanite XV-XVIII vek”. (Architecture Culturelle Ottomane (XV-XVIII s.). Institut D’etudes Balkaniques. Sofia.TATARLI, İbrahim. (1966). “Turski Kultovi Zgradi i Nadpisi v Bılgaria”. God. SU.FZF, 60.
Sofia.
Vakfiye, Defter-i Rumeli Sânî-i Asker. Nu.400, s.149, sıra:351. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi. YAVAŞOV, İvan. (1934). Razgrad, Negovoto Arkeologiçesko i İstoriçesko Minalo, Çastı I.
Sofia. ZLATEV, Todor. (1962). Bılgarskite Gradove po Reka Dunav Prez Epohata na Vızrazdan-yeto. Sofia
AMAN ŞAHIM MÜRÜVVET DİYE GELDİM
Zahir batın oniki imam aşkına Aman Şahım mürüvvet deyü geldim Pirim nazar eyle şu ben düşküne Aman şahım mürüvvet deyü geldim
Bakmaz mısın cesedimin narına Elim ermez oldu cihan karına Yüzüm yerde geldim durdum darına Aman şahım mürüvvet deyü geldim
Hacı Bektaş oğlunu günahkâr gördüm Aradım isyanı özümde buldum Yüzümün karasını elime aldım Aman şahım mürüvvet deyü geldim
Erenler yolundan bir taş kaldırdım Gönül bahçesinden gülümü soldurdum Bu gün eksikliğim nefsi öldürdüm Aman şahım mürüvvet deyü geldim
|