Aşığıdaki yazı bir araştırmanın kısa bir bölümüdür.Aşağıdaki bölümü okumadan önce "TÜRKİYE’Yİ YENİ UFUKLARA TAŞIYACAK BİR LİDERİN DOĞUMU VE YETİŞMESİ [1]" sayfasını okumanızı öneririm.Diziyi [ ] sıralamasını takip ederek okumanız daha yararlı olacaktır. Saygılarımla.
İttihatçıların işbaşına gelmeleriyle savaş yeniden başlar. Amaç Edirne’yi kurtarmak ve daha uygun şartlarda barış yapmaktır. Yapılan plâna göre, Şarköy mıntıkasına bir çıkarma yapılacak, aynı zamanda Bolayır Kolordusu da saldırıya geçecektir. 8 Şubat 1913 Sabahı Fahri Paşa kumandasında Fethi Bey’in Kurmay Başkanı ve Mustafa Kemal’in Harekat Şubesi Başkanı olduğu kuvvetler şiddetle saldırıya geçerler. Ancak Şarköy çıkarmasını yapacak olan Hurşit Paşa kumandasında, Enver Bey’in Kurmay Başkanı olduğu kuvvetlerin harekâtı bir gün gecikmiş ve bu gecikme Gelibolu’dakilere zamanında haber verilmemiştir. Dolayısıyla düşman karşısında yalnız kalan kolordu ağır zayiat vererek Bolayır Savunma Hattına çekilir, Şarköy’e gecikmeli olarak yapılan çıkarma da haliyle başarısızlığa uğrar. Olay orduda ciddi bir kriz yaratır. Bir taraftan Bolayır Kolordusu Kumandanı Fahri Paşa ile Şarköy Çıkarma Kuvvetleri Kumandanı Hurşit Paşa, diğer taraftan Fethi Bey’le beraber olan Mustafa Kemal Bey’le Enver Bey arasında şiddetli bir anlaşmazlık çıkar. Fethi Bey ile Mustafa Kemal Başkumandan Vekili Ahmet İzzet Paşa’ya istifâlarını sunarlar. Olay Mahmut Şevket Paşa’nın araya girmesiyle çözümlenir. Fethi Bey ile Enver Bey merkeze alınırlar. Mustafa Kemal de Gelibolu Kolordusu Kurmay Başkanlığına getirilir33. Ancak bunu takip eden günlerde, 161 günlük kahramanca bir savunmadan sonra Edirne Bulgarların eline geçmiş, 30 Mayıs 1913’de Londra Antlaşması ile Midye – Enez Hattı’nın ötesi bütün Trakya ve Rumeli Balkanlılara terkedilmiştir. Anlaşmanın getirdiği olumsuz hava içinde, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa öldürülmüş (11 Haziran 1913), bu vesile ile İttihat ve Terakki Partisi iktidara iyice yerleşmiştir.
Bu arada, galipler arasında ganimetin bölüşülmesinde anlaşmazlık çıkar ve İkinci Balkan Savaşı patlak verir (5 Temmuz 1913). Bulgar ordusu, Sırp, Yunan ve Romen orduları tarafından yenilir. Durumdan yararlanan Türkler Edirne ve çevresi dahil Meriç’e kadar olan ahalisi Türklerle meskûn yerleri kurtarırlar. Mustafa Kemal, Edirne’nin kurtarılmasını ısrarla savunanların başında olmasına rağmen, orayı kurtarmak şerefi, cemiyetin tuttuğu Enver Bey’e bırakılır. Bulgaristan ile (29 Eylül 1913’de) İstanbul, Yunanistan ile (14 Kasım 1913) Atina Antlaşmaları yapılarak yeni sınırlar saptanır.
Adı geçen antlaşmalarla Doğu Trakya hariç, bütün Rumeli, 500 yıllık bir beraberlikten sonra, elden çıkmış, Edirne’nin ve hatta İstanbul’un savunması tehlikeye girmiş. Batı Anadolu kıyıları tehdide açık bir hale gelmiştir. Bunun sebeplerini açıklamak konumuzun sınırlarını aşmaktadır. Ancak ordunun politikaya bulaşmasının, sorumlu devlet adamlarının basiretsizliklerinin birinci etken olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Acaba bu olayların Mustafa Kemal’in biyografi bakımından etkisi ne olmuştur? Askerî açıdan Gelibolu Yarımadası’ndaki görev, Mustafa Kemal’in araziyi tanıması ve değerlendirmesi bakımından önemlidir. Bu bilgi 25 Nisan 1915’te İngiliz çıkarması esnasında Mustafa Kemal’in hayatî müdahalesini kolaylaştıracaktır. Diğer bir açıdan Babıâli Baskını ve Şarköy çıkarması ve onu takip eden görüş ayrılıkları, Mustafa Kemal ve Fethi Bey ile Enver Bey çevresindeki İttihatçılar arasında ciddi ayrılıklara yol açmıştır. Önce Fethi Bey Gelibolu’dan alınarak Mustafa Kemal ile ilişkisi zayıflatılarak Parti Genel Sekreterliğine getirilmiş, sonra da Sofya Elçiliğine getirilerek askerî kariyerden ayrılmıştır. Bu vesile ile Mustafa Kemal de Sofya’ya Fethi Bey’in yanına askerî ataşe olarak gönderilmiştir (27 Ekim 1913). Böylece orduda yapılacak düzenlemelerde cemiyette muhalif kanadı temsil eden Mustafa Kemal ve Fethi Bey’in eleştiri yapmaları engellenmiştir. Başka bir deyimle Mustafa Kemal pasifize edilmiştir. Onun için ikbal yolları kapanmış gibi görünmektedir. Bunu takip eden günlerde Enver Bey, Bingazi’deki hizmetlerine karşılık 3 yıl kıdem alarak yarbaylıktan albaylığa; kısa bir süre sonra da Balkan Savaşı’ndaki hizmetlerine karşılık, 3 yıl daha kıdem alarak generalliğe terfi etmiş (3 Ocak 1914), Harbiye Nazırlığına atanmıştır34. Bir taraftan süratle ordu gençleştirilirken, diğer taraftan yurda davet edilerek göreve başlayan general Liman von Sanders yönetimindeki Alman Askeri Heyeti aşırı yetkilerle göreve başlamıştır (14 Aralık 1913). Osmanlı Devleti üzerindeki Alman etkinliği, onu Birinci Dünya Savaşı’na sürükleyecek derecede artacaktır.
Mustafa Kemal’in 1913 Ekim sonlarında Sofya’da göreve başladığı anlaşılmaktadır35a. Oradayken 6 Kasım 1913’de Bingazi’de gösterdiği dirayet ve kahramanlıktan dolayı 2 sene kıdem zammı verilir. 11 Ocak 1914’de de Sofya Ataşeliğine ilâve olarak Bükreş, Belgrat ve Çetine Ataşeliklerini yönetme görevi verilmiştir. 1 Mart 1914’de de Balkan Harbindeki başarılı hizmetleri dolayısıyla yarbaylığa terfi etmiştir.
Mustafa Kemal’in Sofya Ataşeliğindeki faaliyetlerin özelliği nedir? Sonucu ne olmuştur?
Mustafa Kemal devletin Sofya’daki ilk askerî ataşesidir. Sofya’da göreve başlayınca, otelde kalır. Sonra Sefarethanede istediği gibi çalışamamak misafir kabul edememek ve bilgi toplayamamak gerekçesi ile Ferdinand Caddesi 17. Numaraya taşınır.
Sofya Askeri Ataşesinden beklenen görevler nelerdir?
Bunların kariyerin gerektirdiği istihbarat çalışmaları yapmak, Bulgaristanla siyasî ve askerî alanda çıkar birliği sağlamak, Bulgaristan’da bulunan Türk azınlığını örgütleyerek ülkede etkin hale getirmek şeklinde özetlenebilir. Askerî istihbarat olarak gönderdiği raporlarda, Bulgar ordusunun yeni baştan düzenlendiğini, beşer yıllık dönemlere ayrılmış yirmi yıllık plân yapıldığı, 250 milyon franklık top tüfek, cephane sipariş edildiği, bayındırlık, ulaştırma, ve demiryollarına verdikleri önem belirtilmektedir. Bulgaristan’da o yıllar 900 bin civarında Türk vardır. O yıllarda Bulgaristan’da 1185 kız – erkek karma ilkokul, 35 rüştiye, 25 kız okulu vardır. 1400 kadar öğretmen 70 bin kadar da öğrenci vardır. Bu Türk Halkının millî şuuru uyanıktır. Türkçe yayın yapan gazeteleri vardır. Mustafa Kemal Sofya’da genel durumu tesbit ettikten sonra ülke içinde bir geziye çıkar. Amaç Bulgaristan Türklerinin morallerini kuvvetlendirmek, onların anavatana bağlılıklarını daha da artırmak ve Bulgar ordusunun konuçlanmasını incelemektir. Mustafa Kemal her gittiği şehirde Türklerce çoşku ile karşılandı. Filibe, Plevne, Varna, Tırnova, Gabrova, Şumnu , Kızanlık ve Köstendil’i ziyaretle Sofya’ya döndü. İkinci geziyi manevralar dolayısıyla yaptı. Bu seferde Plevne, Niğbolu, ve Vidin’i ziyaret etti. 1914 Şubatında Bulgaristan’da seçim yapılacaktır. Seçim nisbî usulle yapılmaktadır. Bulgaristan’da birçok parti olmakla beraber, ağırlıklı olanlar, Rus taraftarı olan Terakkiperverler ile Millet Partisi, Cermen taraftarı olan libarellerden, 3. Grup da bir denge unsuru gibi davranan Demokrat Parti, Radikal Parti ve Sosyal Demokrat Partiden oluşuyordu. Ayrıca Bulgar siyasî hayatında etkin olan 3 örgüt vardı. Bunlardan Makedonya İstiklâl Komitesi, Makedonya’nın bağımsızlığını hedef almıştı. Zabitan Teşkilâtı ise Türk düşmanı ve Rus yanlısı bir politika izlemekteydi. Daha kalabalık olan ise Trakya Komitesiydi. Bunlar Batı Trakya’nın tamamı ile Edirne çevresini Bulgaristan’a katmak istiyorlar ve İngilterece destekleniyorlardı. Mustafa Kemal bu gruplardan Makedonya İstiklâl Komitesi ile yakın ilişki kurdu.
Seçimlerde, Mustafa Kemal’in amacı Sobranya’ya (Bulgar Millet Meclisi) kabil olduğu kadar Türk milletvekili sokmaktır. Gücün parçalanmaması, Türklerin tek parti içinde toplanmaları ile mümkündür. Bunun için Rodoslavof’un Liberal Partisi desteklendi. Bu yolla Sobranya’ya hepsi aynı partiden olmak üzere 17 Türk Milletvekili girdi. Liberal Parti 17 Türk dahil 129 milletvekili kazanmıştı (Meclisteki 244 sandalyenin yarından fazlasını). Böylece Türkler Bulgar siyasî hayatında büyük bir etkinlik kazandılar. Bu Mustafa Kemal’in önemli bir başarısıydı.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde, Üçlü İttifak ile Üçlü İtilâf blokları arasında Bulgaristan’ı kazanmak için yoğun faaliyetler vardı. Mustafa Kemal hükümetini bilgilendirmek için aralarında bir gönül macerasının da geçtiği Bulgar Harbiye Nazırının genç ve kültürlü kızı Mara Kovaçef ve bazı Bulgar görevlilerden yararlandı.
Özetleyecek olursak Mustafa Kemal aşağıdaki konularda askerî ataşe olarak etkin bir rol oynamıştır:
1) Bulgaristan Türk Basını, ilkeli bir yayın politikası etrafında toplanmıştır.
2) Bulgaristan Türkleri aynı siyasî örgütün içinde birleşmişler ve Bulgar siyasetinde etkin bir duruma gelmişlerdir.
3) Bulgaristan Türkleri arasında millî birlik ve bilinç daha da güçlenmiştir.
4) Birinci Cihan Harbi’nin başlaması üzerine onbin kadar Bulgar Türkü pasaportsuz ve gönüllü olarak Türk ordusuna katılmışlardır.
5) Millî Mücadele’de Bulgaristan’daki Trakya İstiklâl Komitesi üyeleri, Anadolu’ya silâh ve cephane temininde yardımcı olmuşlardır35b.
Başarılı hizmetlerine rağmen Mustafa Kemal Sofya’daki görevi,faal görevden uzaklaştırma olarak değerlendirmektedir. 1 Ağustos 1914’te Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra İttihatçıların Almanlarla anlaşmasını acı bir şekilde eleştirir. Hatta Alman Ordularının zafer yürüyüşleri yaptıkları günlerde savaşı kaybedeceklerini söyler. Osmanlı’nın savaşa girmesi üzerine, ısrarla ordu içinde rütbesine uygun bir görev verilmesini ister. Enver Paşa, “orduda sizin için daima bir görev vardır. Ancak Sofya Ataşeliği, daha önemli olduğu için orada bırakıyoruz” şeklinde cevap verir. Mustafa Kemal cevabında “yurt savunmasından daha önemli ve yüce bir görev olamayacağını, arkadaşları cephede vuruşurken kendisinin Sofya’da kalamayacağını, eğer birinci sınıf subay olmak yeteneğinde değilse, kanaatını açıkça bildirmesini ister.” Yazılı ve sözlü ısrarları üzerine, 29 Kasım 1914’te 1. Tümen Komutanlığına atanır. Ama 2 gün sonra bu atama iptal edilir. Birinci Tümene Yarbay Cafer Tayyar atanmıştır. Acaba Enver Paşa ona cephede hizmet etmek yolunu aşmak istememekte midir?36. Ona cephede bir görev ancak Sarıkamış bozgunundan sonra Harbiye Nazır Vekili Talat Paşa imzasıyla verilir (20 Ocak 1915). Mustafa Kemal Tekirdağ’da oluşma halindeki 19. Tümene Komutan olarak atanmıştır. Haber üzerine hemen yurda döner.
2. Meşrutiyet’in ilânından Ocak 1915’e kadar geçen dönemde, Mustafa Kemal’in karakter çizgileri daha bir belirginleşmiştir. O mesleğinde kabiliyetli, ileri görüşlü, doğru düşünen, süratli karar veren, kararın uygulanmasını ısrarla takip eden kıymetli bir kurmay subaydır. Medenî cesaret sahibidir. Fikirlerini, eleştirilerini her çevrede çekinmeden ortaya koymaktadır. Bu tutumu ve üstün meziyetleri sebebiyle rakip olabilir varsayımı ile bazı İttihatçı çevrelerce sistemli bir şekilde geri plâna itilmeye, önü kesilmeye çalışılmaktadır.
|